İmamoğlu da bakanlıkların sorumluluğunu işaret etti: Yanlış yere soruşturma açılıyor. İstihbarat ben değilim. Biz her işe aldığımızdan adli sicil kaydı isteriz. Bunu da Adalet Bakanlığı veriyor.
İÇİŞLERİ’NİN ÖZEL TEFTİŞİ İÇİN SOYLU ‘GÜVENLİK MESELESİ’ DEDİ
İçişleri Bakanı, 9 Aralık’ta TBMM’deki bütçe görüşmeleri sırasında 557 kişinin terör örgütleriyle iltisaklı olduğunu iddia etti. Cumhurbaşkanı da iki hafta sonra “Bir kısmı terör örgütleriyle iltisaklı çıkan 45 bin kişi belediyeye doldurdular” ifadesini kullandı. Erdoğan’ın sözlerinin ardından İçişleri Bakanlığı söz konusu kişiler hakkında ‘özel teftiş’ başlatıldığını bildirdi. Bakan Soylu da “Konu siyasi değil, güvenlik meselesi” dedi.
İMAMOĞLU: İKİ HAFTADIR ADIM ATMADILAR, BEN İSTİHBARAT MIYIM?
Hassas süreçte konuşan İBB Başkanı İmamoğlu, İçişleri’nin iki haftadır adım atmadığını ve kendilerine bilgi vermediğini vurguladı. “İstihbarat ben değilim. İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı Cumhurbaşkanı’na bu konuda hesap versin” dedi. Erdoğan’ın mektup tepkisine de değinen İmamoğlu “Yanlış şeyler söylemesin diye bilgi verdim. Benimki değil, 31 Mart’ta cezaevinden rica edilen mektup utanılacak bir mektup” ifadesini kullandı.
İMAMOĞLU’NDAN SOYLU’YA CEVAP: LİSTEYİ İSTEDİK CEVAP GELMEDİ
İMAMOĞLU: İBB olarak devlet adabına uygun bir biçimde 15 Aralık’ta teftiş kuruluna bir araştırma ve gerekiyorsa bir soruşturma izni verdim. Aynı tarihte İçişleri Bakanlığı’na yazı yazdık. Listeyi yollayın. Gereğini yapalım. Ne yaptı Bakanlık? Buna hiçbir cevap vermedi. Bir pazar akşamı, bir tweet’le süreci başlatmak aklına geldi. Pazar günü Erdoğan konuştu. Sayın Bakan da her zamanki gibi bir rol kapma çabasıyla ortaya çıktı.
NE TEFTİŞİ, EĞER TERÖRİSTSE TUT KULAĞINDAN AT HAPSE
Soylu’nun gündeme getirdiği ve Erdoğan’ın son günlerde vurguladığı terörle iltisaklı kişilerin istihdam
edildiğine yönelik iddia, İBB’ye dönük özel teftişe konu oldu. Soylu’yu istifaya çağıran İmamoğlu “Ne teftişi, teröristse tut kulağından götür at hapse” dedi. İktidarın, ekonomik kriz karşısında gündem değiştirme çabasına işaret etti.
çişleri Bakanı Soylu, 9 Aralık’ta Meclis’te yaptığı konuşmada “İBB’ye 33 bin personel alındı. 12 bin kişiye ancak bakıldı. 577 kişinin terör örgütünden kaydı olduğu belirlendi” iddiasında bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan da söz konusu iddiayı birkaç kez gündeme getirerek “Bir kısmı terör örgütleri ile iltisaklı çıkan 45 bin kişi belediyeye doldurdular” dedi. İBB, başlayan tartışmada açıklanan rakamlardaki çelişkiye işaret ederken İçişleri Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bağlı kuruluşları ve şirketleri hakkında özel teftiş başlatıldığını sosyal medya hesabından duyurdu. Açıklamada “İBB, bağlı kuruluşları ve şirketlerinde işbaşı yaptırılan personelden, 455’inin PKK/KCK, 80’inin DHKP-C, 20’sinin MLKP, 2’sinin MKP, ayrıca bazılarının FETÖ ve diğer terör örgütleriyle iltisaklı/irtibatlı olduğu yönünde ihbar, şikayet ve elde edilen tespitler üzerine, konunun tüm yönleriyle soruşturulması için Bakanlığımızca özel teftiş başlatılmıştır” ifadelerine yer verdi. Bakanlık, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve “PKK ile iltisaklı/irtibatlı” kişilerin Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) referansıyla İBB’ye yerleştirildiği yönündeki iddia ve tespitlerin yer aldığı iddianamenin de teftişin kapsamında olduğunu açıkladı.
86 bin çalışanının zan altında bırakıldığını belirten İBB “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sosyal medyadan idare edilemez” açıklaması yaptı ve söz konusu belgelerin kendisi ile paylaşılmasını talep etti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da “86 bin yol arkadaşımın yanındayım, ezdirmem. İBB ailesine saldıranlar karşısında beklenmedik bir birliktelik ve güç görecek” açıklaması yaptı.
CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanlarının Kılıçdaroğlu ile buluşması öncesinde konuşan İmamoğlu, şunları söyledi: “İçişleri Bakanlığı’nda oturan zat, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde tam 557 terörist olduğunu iddia etti. Bir gün önce yaptığı konuşmada da Türkiye’de toplam terörist sayısının 160 olduğunu söylemişti. Devlet adabına uygun bir biçimde bu beyanı ciddiye alarak 15 Aralık’ta teftiş kurulunda bir araştırma ve gerekiyorsa da bir soruşturmaya izin verdim. O gün itibariyle bu çalışmayı başlatmış olduk. Aynı tarihte ise İçişleri Bakanlığı’na yazı yazdık. Bakanlığa, bize bu konuda bilgi verin, kimdir bunlar, liste verin, biz de gereğini yapalım. Bakanlık buna cevap vermedi. Uyuyan bakanlık, bu uykudan uyanıp tweet attı. Ben açıkçası devletin Twitter’dan bir soruşturma izni vererek başlatmasını ilk defa şahit oluyorum. Bu teftişin başlatma şekli böyle olmaz. Demek ki 15 gün sonra bir tweet ile böyle bir süreci başlatmak aklına geldi. Acaba neden? Cumhurbaşkanı, pazar günü konuştu. İstanbul ile ilgili içi siyaset dolu mesajlar verdi. Bakan, Cumhurbaşkanı’nın konuşmasından her zamanki gibi bir rol kapma çabasıyla ortaya çıktı. Bu açıklamayı kınıyorum. Terör örgütlerinin kalın puntolu, kırmızı harfle reklamını yapan bir bakanlık. Kendi resmi hesabından terör örgütlerinin reklamını yapan bir bakanlık...”
“Hangi biriniz sayı ile tespit yapıldıktan sonra bir Bakanlığın teftiş başlattığını duydunuz. Sayı veriyorsunuz, bunlar terörist diyorsunuz, hükümde bulunuyorsunuz, sonra teftiş başlatıyorsunuz.
Açıkçası, ne teftişi, teröristse, netleşmişse, tut kulağından götür at hapse. Böyle bir sürecin uygulanması akıllara zarar. Siyaset kulvarındaki şahsi çıkarlarının devlet adabının ve bir bakanlık kültürünün işleyişinin önüne geçtiğini net olarak bu davranışta görüyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde, iştiraklerinde bir kişinin işe girme ile ilgili prosedürleri bellidir. Adli sicil kaydı istediğiniz kişi gider Adalet Bakanlığı’ndan alır. O zaman İçişleri Bakanı yanlış yere soruşturma açıyor. Soruşturma açması gereken yer Adalet Bakanlığı. O 557 teröristi tutuklamıyorsa bir başka soruşturma açılması gereken yerin de İçişleri Bakanlığı olduğunu düşünüyorum. Hatta bakanın kendisinin olduğunu düşünüyorum. Cumhurbaşkanı’nı bu anlamda göreve davet ediyorum. İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı gitsinler Cumhurbaşkanı’na bu konuda hesap versinler; hesap verecek ben değilim, bizim verilemeyecek hesabımız yok. Bunları tespit etmiş bakan yerinde oturuyor, gevrek gevrek de bunları basının önünde söylüyor, o kişiler de İBB ‘de görev mi yapıyor şu anda? Hemen İçişleri Bakanı görevinden istifa etsin. Aynı şahsiyetler İstanbul seçiminde de bütün sandık görevlilerini terörist ilan ettiler. ‘Çaldılar’ dediler, sonra dediler ki ‘Biz bunu hukuken söylemedik siyasi olarak söyledik.’ Günün sonunda ne oldu elde var sıfır. Tek bir kişi ile ilgili ne bir soruşturma ne bir tutuklama ne bir tespit yapıldı. Millet buna artık gülüyor. Bu kadar güncel ekonomik ve problemli bir süreci yaşarken İçişleri Bakanlığı’nın ortaya koyduğu bu tavrı tamamen gündemi kaydırma başka yere taşıma çabası olduğunu düşünüyorum.”
UTANILACAK MEKTUP CEZAEVİNDEN GELEN MEKTUPTUR
CHP Genel Merkezi’nde konuşan İmamoğlu, Erdoğan’ın “Utanmadan sıkılmadan bana mektup gönderiyor” sözlerine, yerel seçim öncesi İmralı’dan getirilen mektuba işaret ederek yanıt verdi: “Yanlış bilgilerle konuşan ne yazık ki aldatılan bir Cumhurbaşkanımız var. Büyük Türkiye Cumhuriyeti’nin çok kıymetli makamını, saygıdeğer Cumhurbaşkanlığı makamının yanlış şeyler söylemesini istemediğim için kendilerini bilgilendirmek zorunda hissettim. Ben ilk defa da mektup yazmıyorum. Tarihe not düşmeyi severim. Yanlış yapıldığında uyarmayı severim. Resmi kayda da bunu sokarım. Sayın Cumhurbaşkanı, eğer utanılacak bir mektup arıyorsa, ben hatırlatayım, 31 Mart seçimlerinde rakibim lehinde cezaevinden rica edilen mektup, utanılacak bir mektuptur. Benim mektubum hiç utanılacak bir mektup değildir.”
KİMSENİN BELEDİYESİYLE İŞİMİZ YOK
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İBB’ye yönelik başlatılan özel teftişe ilişkin konuştu. “Buradaki işe alınanlar sadece mahalleleri süpürmüyorlar, burada alınanların bir bölümü ilgili belediyenin çok kritik yerlerinde çalışabilme kabiliyetine sahipler. Şimdi biz, bunları takip etmeyelim mi? Biz, bunlardan gelebilecek herhangi bir tehdidi öngörerek tedbir almayalım mı? Bizim kimsenin belediyesiyle işimiz yok, bizim terörle mücadeleyle işimiz var ve biz bunu yapmak zorundayız” dedi. Soylu “Bunun siyasi bir tarafı yok, bunun bir güvenlik tarafı var. Dağdaki teröristlerle mücadele ediyoruz, şehirdeki teröristle mücadele etmeyecek miyiz? ‘Hiç tutuklu var mı, niye tutuklamıyorsunuz’ diyorlar ya tutuklama mercii ben değilim, bağımsız yargıdır. Biz, İçişleri Bakanlığı’ndan 50 bin kişiyi ihraç ettik, bakanlığın bütün çalışanlarını mı töhmet altında bırakmış olduk” ifadelerini kullandı.
CHP: KAYYUM ATANIRSA GÖK KUBBEYİ BAŞINIZA YIKARIZ
CHP Sözcüsü Faik Öztrak: Sarayın ve İçişleri Bakanı’nın karın ağrılarını biliyoruz. Umarız bu telaşla böyle bir saçmalığa tevessül etmezler. Aksi takdirde gök kubbeyi başlarına yıkarız.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel: Suç İçişleri Bakanımız yeni kumpas peşinde. Bu kaçıncı iftira? Boğaziçi öğrencilerine attıkların yetmedi sıra İBB çalışanlarına mı geldi? Türkiye’de 160 PKK’lı kaldı diyordun, şimdi 455 PKK’lı İBB’de çalışıyor diyorsun. Kendi açıklaman seni yalanlıyor ama sen utanmıyorsun.
İBB Sözcüsü Murat Ongun: Bu saatten sonra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu millete emanettir.
ABB Başkanı Mansur Yavaş: Asılsız ithamların karşısında tek vücut olarak yer alacağız.
İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu: Hedefe İstanbul’un koyulmasının sebebi İBB’deki seçimlerin büyük değişimin parçası olması.
Demokrat Partili Cemal Enginyurt: Bu millet size İstanbul’u vermez.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş: İktidar, sandık korkusundan titriyor. Herkesle ilgili bu adli sicil kaydı vardır. Adalet Bakanlığı’na noter muamelesi yapma gibi bir durum var. İBB’yi hedef alan yaklaşım kayyum politikasının devamıdır.