Sakarya'daki Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası'nda 7 işçinin hayatını kaybettiği ve 127 işçinin yaralandığı patlamanın ardından 5 Temmuz 2020'de Hendek Cumhuriyet başsavcılığı, jandarmaya yazı yazarak, soğutulmuş kimyasal ve patlayıcıların güvenli alana taşınıp imhasını istedi.
NE KORUYUCU KIYAFET VARDI NE DE EKİPMAN!
Sözcü'den İsmail Saymaz, jandarmaları göz göre göre ölüme götüren olayı yazdı. Başsavcılıktan gelen yazı doğrultusunda imha için Ferizli Cezaevi Bölük Komutanlığı'ndan erbaşlar görevlendirildi ve yükleme yapmak için belediyeden kamyon alındı. Fakat konuyla ilgili herhangi bir personel bilgilendirilmezken, erbaşlara koruyucu kıyafet ya da ekipman da verilmedi. Ayrıca, jandarmalar patlayıcıları kamyona elle doldurmak zorunda kaldı.
"TEHLİKELİ DEĞİL Mİ?" DİYE SORMALARINA RAĞMEN...
Patlayıcı yüklü kamyon brandayla kapatılmazken sürücü ve kepçe operatörünün “Tehlikeli değil mi?” sorusu Kıdemli Başçavuş B.G., “Tehlikesi yok” denilerek geçiştirildi. İçerisinde saniyeli fitiller, ‘Muska' denilen patlayıcı, iki leğen dolusu torpil ve maytap bulunan kamyon hiçbir uyarıcı levha asılmadan yola çıkarıldı.
3 JANDARMA HAYATINI KAYBETTİ, 9'U YARALANDI
Kamyonu boşaltmak için damperin kaldırıldığı sırada fitillerin yere düşmeye başlamasıyla 3 jandarmanın hayatını kaybetmesine, 9'unun ise yaralanmasına mal olan patlama gerçekleşti.
TÜM İHMALLER TEK TEK SIRALANDI
Patlama sonrası başlatılan soruşturmadan çıkan kararda "patlama için bütün koşulların bir araya getirildiği" ifadelerine yer verildi.
Karar'da şöyle denildi:
"Kamyonların iç kısımları ve yan kapaklarının brandayla kaplanmadığı, deforme olmuş patlayıcı ve yanıcı maddelerin gelişigüzel yüklendiği, uyarıcı levha asılmadığı, yangın söndürme cihazının bulunup bulunmadığına ilişkin sorgulama yapılmadığı, 300 kilo üzerinde patlayıcı taşınmasına rağmen bilgi ve deneyimi olmayan onbaşıların görevlendirildiği, koruyucu kıyafet ve malzeme verilmediği…
TAŞIMA İŞLEMİ YAPACAK KİŞİ BULAMAMIŞLAR!
Personelin fabrikadaki büyük miktarda patlayıcının temizliğini yapacak görevli ve taşımayı yapacak araç temin etmekte zorlandıkları, görüşülen kişilerin riskten çekinerek çalışmak istemedikleri, temizlik ve taşıma işleminde jandarma kullanılmasının zorunluluktan kaynaklandığı…"
Öte yandan Jandarma Yüzbaşı M.U.Y. ve Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş B.G. hakkında soruşturma izni verildi. İki jandarmaya dava açılması bekleniyor.
BİR ÖRNEK DE AFYON'DAN
Afyon'da da Sakarya'da yaşanan faciaya benzer bir olay yaşanmıştı. Şehit Uzman Çavuş Mete Saraç Kışlası Dördüncü Mühimmat Bölge Komutanlığı'nda 5 Eylül 2012'de cephanelik deposuna mühimmat taşınırken yaşanan patlamada 25 asker hayatını kaybetmişti.
Gece kamyon farlarıyla aydınlatılan depoda, bir kısmı 1950'den kalma 20 bin el bombasının infilak etmesi sonucu hayatlarını kaybetmişlerdi.
"HESAP VERMEYECEKLER Mİ?"
Saymaz, yazısının sonunda şu soruları sordu:
- Bu çocuklar denek miydi ki ölümün kucağına itildiler?
- Üstelik fatura, emri yerine getirmekten başka seçeneği olmayan yüzbaşı ve onbaşıya kesildi.
- Sakarya'da onlara emir ve talimat veren bir komutanları yok muydu?
- Vali Kaldırım ne güne duruyordu?
- Büyük Coşkunlar Fabrikası'nda işçilerini ölüm pahasına çalıştıran işverenden ne farkı var, gencecik jandarmaları her an infilak etmeye hazır patlayıcıların içerisine sokanların?
- Hesap vermeyecekler mi?