Rant projesine kuruş ödemeyiz

Bilim insanlarının tüm uyarılarına karşın ‘inadına’ yapılacağı açıklanan Kanal’da ilk kazmanın 26 Haziran’da vurulacağı belirtildi. Muhalefet ‘lüks konut projesi’ndeki ranta dikkat çekip ihaleye girecek şirketleri uyardı: Millet bize yetkiyi verdiğinde bu soyguna katılanlara bir kuruş ödemeyeceğiz.

PROJEYİ DURDURACAĞIZ

KILIÇDAROĞLU: Eğer Kanal’a herhangi bir ülke kredi verir veya ihalesini alırsa iktidara geldiğimizde projeyi durduracağız, o ülkeyle aramıza mesafe koyacağız. Şirketlerin paralarını asla ödemeyeceğiz, Türkiye’de yatırım yapmalarının önünü keseceğiz. İstanbul’a yaptığınız ihanet yetmedi mi? Müsilaj aklınızı başına getirmedi mi?

YARIN ÇOK ÜZÜLÜRSÜNÜZ

AKŞENER: İhanete geçit vermeyeceğiz. Soyguna ortak olmaya heveslenen, yerli ve yabancı kim varsa onlara sesleniyorum: Boşuna avuçlarınızı ovuşturmayın. Devran dönüyor, ilk seçimde iktidar gidiyor. Milletimiz yetkiyi verdiğinde bir kuruş bile alamazsınız, ödemeyeceğiz. Hukuksuzluğa ortak olmayın. Sonra çok üzülürsünüz.

ŞİRKETLER SUÇ İŞLİYOR

DAVUTOĞLU: Bugün deniz salyası gibi yolsuzluk salyası her yere hakim olmuş. Bahçeli, İçişleri Bakanı’nı korumada gösterdiği performansı İstanbul’u korumada gösterecek mi? İhale yok, atılan temel suç. Buna imza atan bürokratlar, şirketler suç işliyor. Yolsuzluk projesine karşı herkes direnmeli. İstanbul kimsenin çiftliği değil.

KANAL İSTANBUL'A TALİP OLAN ŞİRKET VE DEVLETLERE ÇAĞRI

Ulaştırma Bakanı’nın Kanal İstanbul projesinin, Marmara Denizi’ndeki deniz salyasını bitireceği iddiasına tepki gösteren Kılıçdaroğlu “Bu konuda konuşması gereken bilim insanları. ‘Herhalde şaka yapmış’ diyor. Şaka değil efendim, rant bunların gözünü bürümüş” dedi.

Kanal’a talip olan şirket ve devletlere de çağrıda bulunan CHP lideri ekledi: Eğer kanal İstanbul’a kredi verir veya gelir de ihalesini alırsa iktidara geldiğimizde biz o projeyi durduracağız, o ülkeyle de aramıza mesafe koyacağız. O şirketlerin asla paralarını ödemeyeceğiz.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, FOX TV’de Çalar Saat programında İsmail Küçükkaya’nın konuğu oldu. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni işaret ederek “Sistemde ciddi bir çürüme var, devlette liyakat yok. Devletin yapısına bakıldığında tümüyle yandaşlara hizmet eden, belli çıkar gruplarına hizmet eden bir devlet yapılanması çıktı ortaya” diye konuştu ve ekledi: Türkiye yönetilmiyor ve savruluyor. Kimin ne yaptığı belli değil.

Tek elden yürümüyor. Sistemde bir sorun değil çok sorun var. Esas sorun yönetilememesi ve bütün yetkilerin bir kişiye bağlanması. Mafyanın, Cumhur İttifakı’nın üçüncü ortağı olduğu kapalıydı, gayet açık, net bir şekilde ortaya çıktı. Türkiye’nin temizlenmesi lazım. Bunun tek çıkış yolu var, o da seçim. Geciktiğimiz her günün topluma maliyeti artıyor. Merkez Bankası’nın şu anda net rezervi eksi 47 milyar 600 milyon dolar. Merkez Bankası’nda 1 cent dahi yok.

KANAL OLURSA, MÜSİLAJ OLMAZMIŞ...

Kılıçdaroğlu, Kanal İstanbul projesinin Marmara’daki müsilajı bitireceğini öne süren Bakan Karaismailoğlu’nun açıklaması içinse şu yorumu yaptı: “Eğer kanal İstanbul’a kredi verir veya gelir de ihalesini alırsa iktidara geldiğimizde biz o projeyi durduracağız, o ülkeyle de aramıza mesafe koyacağız. O şirketlerin asla paralarını ödemeyeceğiz, Türkiye’de yatırım yapmalarının önünü tamamen keseceğiz.

Türkiye’ye kimsenin ihanet etmeye hakkı yoktur. Müsilaj bile hala sizin aklınızı başına getirmedi mi? Kanal İstanbul olursa müsilaj olmazmış… Hangi bilgi, birikim, denetim, deneyim, hangi akılla bunu söylüyorsunuz. Bu konuda konuşması gereken bilim insanları. (Prof. Dr. Naci Görür) Herhalde bakan şaka yapmış diyor. Şaka değil efendim, rant bunların gözünü bürümüş.”

PARİS İKLİM ANLAŞMASI ÇAĞRISI

Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “Türkiye’yi yönetenlerin dünyadaki gelişmelerden haberi bile yok. Yeşil Mutabakatı yani Paris Sözleşmesi’ni imzalamazsak, Türkiye’deki ihracatçı, Avrupa’ya mal ihraç ederken ekstra vergi ödeyecek. Neden, Paris Sözleşmesi’ni imzalamadın, Yeşil Mutabakatı kabul etmedin diye. Bu konuda geliştirilen bir proje var mı? Dünyadan haberleri yok. Bu sözleşmeyi biliyoruz, çevreciler biliyor. Gençlerimiz özellikle çevre konusunda çok duyarlı, beylerin haberleri yok.

SEDAT PEKER’İN KAHVELERİ

Sedat Peker “Erdoğan’ın dağıttığı kahveleri ben verdim” dedi. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, parasını partinin ödemediği bir kahveyi alır dağıtırsa ne olur?

Savcı yukarıdan talimat gelmediği için harekete geçmiyor. Savcı harekete geçse pislikler ortaya çıkacak. Savcı talimat olmaksızın doğrudan doğruya soruşturma açması lazım.

Verdiğimiz önergeler reddedildi. Araştırmayın, soruşturmayın demektir bu. İçişleri Bakanı kalktı bir açıklama yaptı. Bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar para veriliyor dedi. Yani rüşvet. Erdoğan Soylu’yu çağırmadı. Çağıramaz ve konuşamaz. Gönderdiği talimat “Asla bu konularda konuşmayacaksınız.” Soylu’nun elinde Erdoğan’ı, yakın çevresini, ailesini zora sokacak çok bilgi var.

SEN BATIRDIN BİZ KOŞTUK

Kılıçdaroğlu Erdoğan’ın “Millet açsa onları da siz doyuruverin” sözlerine Twitter’dan tepki gösterdi: “Yapıyoruz zaten. Pandemide CHP’li belediyeler yaklaşık 2 milyar 250 milyon TL destekle fakir fukaranın yanında oldu. Sen batırdın, biz koştuk. O kadar gönlün fakir ki; sahip olduğun tek şey sarayların, paraların ve kibrin.”

KANAL, İSTANBUL’A İHANET 1 KURUŞ ÖDEMEYECEĞİZ

Meclis’te Marmara’da yaşanan kirliliğe dikkat çeken Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Çevre bizim işimiz” sözünü hatırlatarak “Daha önce ‘Ekonomi bizim işimiz’ dediğinde başımıza gelenler ortada. Çevreciliği de ekonomistliği gibiyse milletçe büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız” dedi.

İktidarın inadına yapacağız dediği Kanal İstanbul’u işaret ederek ekledi: İstanbul’a ihanet projesi. İktidar olduğumuzda yapılan anlaşmaları tanımayacağız. 1 kuruş ödemeyeceğiz, demedi demeyin.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konusunda çevre politikaları konusunda iktidara yüklendi. Akşener şöyle devam etti: “Bu iktidarın işi gücü, yabancılara kazandırmak. Amerikan başkanına şirin görünmek için, Cargill’in şekerindeki zehir miktarını artıran da bunlar. Neden? Çünkü, NBŞ dediğiniz Amerikan mısırından üretiliyor.

Yani isteniyor ki, Türk’ün pancar şekeri değil, Amerikalı’nın mısır şurubu kullanılsın. Sonunda ne oldu? Bir gecede yönetmelik değişti, ve NBŞ kotası, yüzde 2 buçuktan, yüzde 5’e çıkartıldı. Şimdi de NBŞ kotasını artırarak, çocuklarımızın sağlığını satıyorlar.

UYGUR KONGRESİ BAŞKANI’NA TÜRKİYE YASAĞI

Siz sakın ola, Sayın Erdoğan’ın “Yerli ve Milli” nutuklarına inanmayın. Nitekim, sözüm ona, ultra “Milli” olan bu arkadaşlar, son olarak, bir başka utanmazlığa daha imza attılar. Çin’in, Uygur kardeşlerimize uyguladığı soykırım karşısında sergiledikleri, utanç verici pısırıklıkları yetmemiş gibi; şimdi de, Dünya Uygur Kongresi Başkanı, Dolkun İsa’nın, ikinci vatanım dediği, Türkiye’ye girişine izin vermediler. İşte size Sayın Erdoğan ve ortaklarının dillere destan yerliliği ve milliliği. İşte size Sayın Erdoğan ile tehditçi Çin elçisi kadar milli ortakları… Yazıklar olsun.

NEREYE EL ATSAK KÖTÜ KOKU GELİYOR

Elimizi nereye atsak, kötü kokular yükseliyor. İşte size bir örnek: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde, AK Parti için küçük, milletimiz için ise, oldukça büyük bir yolsuzluktan bahsetmek istiyorum. Vatan Caddesi’nde, belediyeye ait olan bir yeşil alan, bir firmaya 25 milyon liraya satılıyor.

Ardından, bir düzenlemeyle, bu arsa imara açılıyor. Böylece fiyatı katlanıyor. Sonra ne oluyor? Bir süre sonra aynı arsayı, aynı Büyükşehir Belediyesi, bu kez, 430 milyon liraya geri alıyor. İki kalem oynatılan bu rezalette, millet 405 milyon lira zarara uğruyor. Şu soyguna bakar mısınız! Durum ortaya çıkınca, Millet İttifakı’nın Büyükşehir Belediyesi, hemen suç duyurusunda bulundu. Şimdi söz yargının.

ŞU LİYAKATE BAKARMISINIZ

Marmara Denizi de bir felaketle boğuşuyor. Bir şeyin altını özellikle çizmek istiyorum: Bu bela yeni değil. İlk olarak 2007 yılında ortaya çıktı. Ama son bir haftada, musilaj kıyılarımızı sarıp, gündem olunca, nihayet Bakanlık “Acil durum eylem planı” yapmaya başladı. Onlarca bilim insanının, aylardır yaptığı uyarıya kulak asmayan Bakanlık, Sayın Erdoğan, ‘çevre bizim işimiz’ deyince, nihayet adım attı. Şu üstün liyakate bakar mısınız? Devletin bakanı “Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” demeden, işe başlayamıyor.

KANAL İSTANBUL İÇİN BİR KURUŞ ÖDEMEYECEĞİZ

Ekonomistlerin, bilim adamlarının sözlerine rağmen o ucube Kanalı yapmaya ısrar edenlere izin vermeyeceğiz. Bu Kanal İstanbul projesi düpedüz soygun projesidir. Kanal İstanbul’u yapmaya niyetlenenler, boşuna sevinmeyin ellerinizi ovuşturmayın ilk seçimde bu iktidar gidiyor bu saray sefası burada son buluyor. Bir kuruş alamayacaksınız ödemeyeceğiz. Erdoğan’a sesleniyorum; Kanal İstanbul’u bırak Seyhan’ı Ceyhan’ı Güney Anadolu’yu Ergene’yi Meriç’i Ege ovalarını sulamayı düşün. Kanal İstanbul’u bırak çocuklarımızı, torunlarımızı düşün. Doğa anaya geleceğe ihanetin affı olmaz. Türkiye’nin doğasını kurtarmak, önce millet diyen bir iktidar ister.

DAVUTOĞLU’NDAN ERDOĞAN’A BAHÇELİ UYARISI: BİR SABAH IKTİDARDAN OLABİLİRSİN

Bahçeli’nin kendisine yönelik sözlerine cevap veren Davutoğlu, MHP’nin DSP lideri Ecevit ile koalisyon yaptığı dönemi hatırlatarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslendi. “Bir sabah kalktığınızda kendinizi iktidardan olmuş görebilirsiniz” dedi. Bahçeli’nin Siyasi Etik Yasası çıkışına da değinen Gelecek lideri “Ya Bahçeli samimi ya da Erdoğan’ı köşeye sıkıştırmayı istiyor” ifadesini kullandı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, PYK ve PİK Başkanlıkları toplantısında konuştu. Davutoğlu konuşmasının başında Sedat Peker’in videolarına değindi. “İlk videodan itibaren bunlar yanlış, yalandır, delillerimiz de bunlardır demiş olsalardı. Emin olun bu tartışmalar ikinci videoda bitebilirdi” diyen Davutoğlu “Devletin itibar kaybetmesi hiçbirimizin menfaatine değil. Ama ortada devletin itibarı da siyasetin güvenilirliği de kalmadı” dedi. Davutoğlu şöyle devam etti:

BAHÇELİ ERDOĞAN’I SIKIŞTIRMAYA İSTİYOR

Bahçeli niye Erdoğan’dan bir adım öndedir biliyor musunuz? Siyasi etik yasasına ihtiyaç var diyerek bir etik sorunu olduğunu dile getiriyor. Bahçeli ne yapmak istiyor? Ya Bahçeli samimi ve siyasi etik yasası çıkarmak istiyor ya da Bahçeli Erdoğan’ı köşeye sıkıştırmaya istiyor. Siyasi etik yasasının onun yumuşak karnı olduğunu biliyor. Bugün deniz salyası gibi yolsuzluk salyası hakim olmuş her yere. İstanbul kimsenin çiftliği değil.

İSTANBUL KİMSENİN ÇİFTLİĞİ DEĞİL

Kanalın iki yanına şehirler kuracağız demek İstanbul’u katledeceğiz demek. Ve buna övgü bekliyorlar. Sayın Bahçeli İçişleri Bakanını korumada gösterdiği performansı İstanbul’u korumada gösterecek mi? Sayın Bahçeli İstanbul’u ve vatanı koruyun; vatanseverlik lafla olmaz.”

BAKMAYIN SİZİ ARABAYA KADAR UĞURLADIĞINA

Bahçeli’nin “Devlet sırlarını ifşa ediyor” sözlerine tepki gösteren Davutoğlu “Bizim sükutumuzu yanlış yorumladığınızı görüyorum” dedi ve DSP ile yaptığı koalisyonu hatırlatarak “Sayın Ecevit ile koalisyon kurdun. Ve bir talebe gibi el pençe divan durdun. Ve Ecevit’in en zayıf, hasta olduğu olduğu bir dönemde çıktın Ecevit’le konuşmadan ülkeyi seçime götürdün. O yüzden Sayın Erdoğan’a buradan sesleniyorum. Bakmayın sizi arabanın kapısına kadar el pençe uğurlayan Bahçeli’ye ne zaman, nerede, ne yapacağı belli olmayacağı gibi bir sabah kalktığınızda kendinizi iktidardan olmuş görebilirsiniz.”

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (12)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

İlgili Haberler

Prof. Dr. Naci Görür'ün 'Kanal İstanbul' isyanı: Neden, neden, neden?
Davutoğlu'ndan Erdoğan'a Bahçeli uyarısı: Bir sabah iktidardan olabilirsin
Akşener'den Erdoğan'a 'Çevre' tepkisi: Milletçe büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız

Güncel Haberleri