6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli 11 ili derinden sarsan 7.7 ve 7.6 şiddetlerindeki depremler sonrası, bölgedeki artçı sarsıntılar hala devam ediyor. Dün akşam ise Hatay’da 6,4 ve 5,8 büyüklüğünde peş peşe iki deprem meydana geldi.
Deprem bölgesinde 6 ve üstü sarsıntıların sürebileceğini ifade eden Yaltırak, orta ve ağır hasarlı olan binaların kullanılmaması gerektiğini ifade etti. Fakat Yaltırak, Türkiye’nin yüzde 80’inin deprem sıklığı yüksek alanlardan oluştuğunu kaydederek, ‘depreme hazırlık’ kısmına odaklanılması gerektiğini de vurguladı.
‘SARSINTILAR DEVAM EDEBİLİR’
Yaltırak, depreme hazırlıklı olmak için önerilerini üç maddede özetlerken şu ifadeleri kullandı:
Şu anki deprem bölgesinde 6 civarı artçılar uzun süre devam edebileceği için orta/ağır hasarlı binaların can güvenliği açısından kullanılmaması gerekir.
'ODAK NOKTASI OLMALI'
Odaklanmamız gereken ana konu her zaman depreme hazırlıklı olmak. Bunun birinci aşaması 21’inci yy’a yakışan, aktif fayların yüksek çözünürlüklü haritaları, tekrarlanma periyotları, bunlardan üretilecek senaryo ivmelerinin yerleşimlerde dinamik olarak kullanılması. Yerbilimcilerin bu çalışmaları, yerel yönetimlere, devlete, kamuya, inşaat mühendislerine, deprem mühendislerine, afet yönetimine yol göstermeli.
‘YIKICI DEPREM ÜRETEN FAY SEGMENTLERİNİ BİLİYORUZ’
Yakın zaman içinde (son yüzyılda) 7 üzeri büyüklükte yıkıcı deprem üreten fay segmentlerini biliyoruz. Bu segmentlerde iki yüzyıl kadar deprem oluşmayacağını da biliyoruz. Sakın bu cümle cımbızla çekilip kullanılmasın lütfen. Bu segmentlerin çevresindeki sismik boşlukları da biliyoruz. Buralarda beklenen depremler yine civar yerleşim bölgelerini etkileyecek. 1999’da İzmit’te 7,4 büyüklüğünde deprem oldu. O segmentte aynı büyüklükte bir deprem olmayacağını bilmekle beraber Doğu Marmara’da beklenen yıkıcı depremden İzmit’in tekrar etkileneceği açık.
'EN AZ BİR YIKICI DEPREM DAHA YAŞAYACAKSINIZ'
Tüm bunların yanında Yaltırak, “Büyük olasılıkla siz ya da çocuğunuz en az bir yıkıcı deprem daha yaşayacak” ifadelerini kullanıp, şu şekilde konuştu:
Konuları birbirine karıştırmamak gerekir. Ana konumuz bir deprem ülkesinde yaşadığımız… 99 depremi ile başlayan farkındalıkla 20 yılda yapacağımız, kat edeceğimiz çok yol vardı. Ama geç kaldığımızı düşünerek hala yapacağımız çalışmalardan işlerden vazgeçemeyiz.
Özetle, depremin olacağını söylemek yeterli değil. O depremin hangi gün olacağını kimse bilemez. Sokakta deprem bekleyemeyeceğimize göre esas olan kültürel ve teknolojik değişimi özümseyip, her yerleşimi yaşanabilir kılmaktır. Biliyorum zor yolu gösteriyorum ama benden üç zamana kadar deprem olacak dememi beklemeyin. Bu tür öngörüler kullanılabilir bilgi içermez. Aileme, dostlarıma söylediğimi burada da yazayım; deprem ülkesinde yaşıyoruz. büyük olasılıkla siz ya da çocuğunuz doğal yaşam süresinde en az bir yıkıcı deprem daha yaşayacak.
Bugün alacağımız her karar ve atacağımız her adım çocuklarımızı geleceğini etkileyecek.