Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 4 Ocak'ta özel öğretim kurumları temsilcileriyle yaptığı toplantının ardından, 2023 yılında özel okullara yönelik yapılacak zam oranını yüzde 65 olarak duyurmuştu.
Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'teki 53'üncü maddede yer alan, "Bir önceki yılın ortalama (Yİ-ÜFE artı TÜFE)/2 oranına en fazla yüzde 5 oranında artış yapılarak belirlenir" ibaresi, "Yapılacak artış oranı, yıl sonu TÜFE oranı dikkate alınarak Bakanlıkça belirlenen oranı aşmayacak şekilde tespit edilir" şeklinde değiştirildi.
Yazar Nur Erdem Özeren ise gündemde tartışma yaratan özel okullardaki fiyat güncellemelerine dair bir yazı kaleme aldı.
'ÜCRETLERİN SÖYLENEN RAKAMLARLA İLGİSİ YOK'
Sosyal medyalarda dolaşan özel okulların fiyatının 200 bin lira ile 500 bin lira arasında olacağına dair listelerin doğru olmadığını belirten Özeren'in yazısından öne çıkanlar şöyle:
Bazı gruplarda, bazı özel okulların fiyatı olduğu iddia edilen bir liste dolaşıyor. Şu anda birçok özel okul net bir şekilde fiyat açıklamadı, ne mevcut öğrencilerine, ne de yeni öğrencilere. Bu listede 200.000 TL-500.000 TL arası eğitim ücreti olduğu söylenen özel okullar üzerinden sanki tüm Türkiye’de binlerce okul bu rakamları istiyormuş algısı yaratılıyor. Oysa bahsi geçen okulların sayısı 100’ü bile bulmaz. Toplam özel okul sayısı ise 12.000 civarı. Üstelik özellikle İstanbul dışında özel okul ücretlerinin bu rakamlarla uzaktan yakından ilgisi yok.
Bahsi geçen “pahalı” özel okulların öğretmenlerine verdikleri maaşlar yine devlet memuru öğretmenlerden fazla. 5 yıldan daha tecrübeli öğretmenler bu okullarda 2–4 asgari ücret kadar maaş alıyorlar. Hak ettikleri daha da fazladır, ayrı konu, ancak tatmin edici geliri olan, kendini geliştirmiş ve geliştirmeye devam eden bu öğretmenler geçim derdi olmadığı için eğitime daha fazla kendini verebiliyor, bu nedenle de bu okullara giden öğrencilerin velileri bazı istisnai durumlar dışında memnunlar. Mükemmel olduğunu iddia etmiyorum, ancak “özel okul” kavramında bu okulları ayrı bir yere koymak gerekiyor.
'DEVLET OKULLARINDAKİ SİSTEMLE BAŞARILI GELECEK İMKANSIZ'
6 yaşındaki kızını gönül rahatlığıyla devlet okuluna gönderemediğini, bu sorunu tartışmak yerine özel okul zamlarını konuştuklarını belirten Özeren şöyle devam etti:
Önce 5 + 3 + 3 sisteminden vazgeçip, 4 + 4 + 4 sistemine geçildi. Bu sırada, gerçek “Anadolu” liseleri bitirildi. Kavramın içi boşaltıldı, her “düz lise”ye “Anadolu Lisesi” dendi. Sınavla gibi görünse de, iyi bir eleme yöntemi ile “daha iyi” eğitim alan gençlerin bir araya geldiği tüm sistemler yerle bir edildi. Devlet parasız yatılı, Fen Lisesi, Anadolu Lisesi gibi “seçilmiş” öğrencilerin bir arada “daha iyi” eğitim alarak “sınıf atladığı” sistem yok edildi. Artık devlet okullarında alınan eğitimle daha başarılı bir gelecek elde etmek neredeyse imkânsız hale geldi.
Peki bu okullara kim gidiyordu? Orta direk! Baba esnaf veya tüccar — anne ev hanımı, anne — baba maaşlı çalışıyor, anne — baba devlet memuru, hatta ailede sadece bir maaşlı çalışan var, ama eğitime değer veriliyor ve eğitime yatırım yapmak istiyor. Bugün her geçen gün yok olan, alım gücü düşen ve eğitime değer veren orta direk, çocuğunu artık devlet okuluna göndermek istemiyor. Peki ne yapıyor? “Özel okul” kavramının geçmişte kalan algısı ile, bugün 200–300.000 TL olduğu konuşulan o “özel” okulların mezunları ile aynı geleceğini paylaşacağını “zannederek” çocuğunu başka bir “özel okul”a gönderiyor. Devlet ne yapıyor? 4 + 4 + 4 sistemine geçerken özel okullaşmayı destekliyor, özel okula gidene teşvik veriyor, özel okulculuk yaygınlaşıyor, daha çok aile çocuğunu artık “orta seviye” devlet okullarına göndermek yerine “özel okullara” gönderiyor.
'NEDEN ÖZEL OKUL?'
'Orta direk'in kaliteli eğitime erişiminin yok olduğunu vurgulaya, 'İnsanlar çocuklarını devlet okuluna neden göndermiyor?' ve 'Neden özel okula gönderiyor' diye soran Özeren, sorunun birinci cevabının “güvenlik” olmasının da acı verici olduğunu belirtti.