CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu partisinin genel merkezinde ziyaret ederek görüşme yaptı. Kılıçdaroğlu'nu Saadet Partisi'nin genel merkezi önünde Karamollaoğlu karşıladı.
Kılıçdaroğlu, görüşmeye ilişkin, “Son derece verimli bir görüşme oldu. Hem Türkiye’nin sorunlarını, özellikle ekonomi ağırlık olarak Türkiye’nin sorunlarını, dış politikayı, dış politikadaki gelişmeleri değerlendirdi. Görüş teatisinde bulunduk. Var olan sorunlar, malum, gazeteci arkadaşlar da bu sorunları biliyorlar. Sorunların çözümü konusunda düşüncelerimizi karşılıklı aktardık” dedi.
Kılıçdaroğlu’na, ziyaretinden dolayı teşekkür eden Karamollaoğlu, görüşmeye ilişkin şunları söyledi:
“Bu görüşmelerin belli aralıklarla olması her zaman faydalı oluyor. Toplumun aslında her kesimiyle bu görüşmelerin yapılması lazım. Ülkemizde hem istikrarın sağlanması hem de hoşgörünün hakim olması için ülkelerin problemlerinin çözümünde siyasiler elbette farklı kanaatlere sahip olacaklar. Ancak bu kanaatler, iktidar olduklarında tatbikata konulabilecek. Onun için de bugünlerdeki bu istişareleri şahsen biz, hepimiz önemsiyoruz. Ben, şu anda muhalefette bulunan partiler olarak bir araya gelmiş olmaktan duyduğum memnuniyeti tekrar ifade ediyorum. Birçok noktada ülkemizin gidişatı bakımından endişelerimizi paylaştık. Bu gerçek, başta iktidar olmak üzere endişe duyuyor gelişmelerden. Biz de bu konularda hem endişelerimizi paylaştık hem de çözüm öneriyle ilgili fikirlerimizi paylaşma imkanımız oldu.”
Kılıçdaroğlu ve Karamollaoğlu, daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
KILIÇDAROĞLU: “AYNI KUR 15 TL ÜZERİNDEN ESAS ALINIRSA 5760 TL OLMASI LAZIM”
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan 4 bin 250 TL asgari ücret ile ilgili soru ve AKP Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir'in, “Ekonomik sıkıntılar bizimle ilgili değil” yönündeki açıklamasının anımsatılması üzerine şunları söyledi:
“Aylıkları dolarla mı alıyor, almıyorlar mı, o başka bir şey ama dolarla aylık alanlar var. Onu da gayet iyi biliyoruz. Sayın Erdoğan dolarla, euroyla kim maaş alıyor diyorsa biz yayınlayabiliriz. Herhangi bir sorun yok orada. TÜİK’e yaptığım ziyaretin etkileri görülüyor. Asgari ücret olarak verilen rakam eğer yılbaşını alır ve dolar kurundaki yükselmeyi görürsek düşük. O tarihte 384 dolardı net gelir elde ediyordu bir asgari ücretli, aynı kur 15 TL üzerinden esas alınırsa 5760 TL olması lazım. Şimdi 4250 TL net oldu. 4250 TL’yi yadırgamıyoruz, eğer enflasyonu kontrol ederlerse ve fiyat artışlarını kontrol ederlerse 4250 TL’yi en azından asgari ücretli kardeşlerimiz biraz nefes alarak sürdürebilirler. Bütün mesele bu enflasyonun kontrol edilip edilmemesinde yatıyor.”
“UYARMA BİZİM BİR GÖREVİMİZ, NELERİN YAPILMASI GEREKTİĞİNİ DE SÖYLÜYORUZ”
Ekonomi konusunda yine bir soru sordunuz. ‘Ekonomik bir sıkıntı var ama bizden kaynaklanmıyor’ diye bir açıklama. Ülkeyi kim yönetiyor o zaman. Onu sormak lazım. Bu yanıtı veren kişi o zaman Erdoğan’ı yok sayıyor. O yönetmiyor ülkeyi, başka birisi yönetiyor algısını mı acaba pekiştirmek istiyor. Erdoğan’ın hiçbir kabahati, günahı yok mu demek istiyor. İşin özü şu, Türkiye iyi yönetilmiyor. İşin özü şu, Türk lirası pul oldu, işsizlik var, Türkiye’de ciddi ekonomik sorunlar var. İşin özü şu, bu sorunların ivedilikle çözülmesi lazım. Eğer sorunlar böyle devam ederse ileride çok büyük sorunlar ortaya çıkar. Önümüzdeki yaz Türkiye bir gıda kriziyle karşı karşıya kalırsa hiç kimsenin şaşırmaması lazım. Dolasıyla bütün bunların bugünden, biz uyarıyoruz, uyarma bizim bir görevimiz, nelerin yapılması gerektiğini de söylüyoruz. Kuru kuru bir eleştiri değil, eleştiri yapıyoruz ama nasıl çözülmesi gerektiğini de söylüyoruz. Asgari ücretin üzerinden gelir vergisinin alınmaması lazım. Adı üzerinde asgari ücret. Siz bundan bir de ayrıca vergi alırsanız doğru değil.
KARAMOLLAOĞLU: “VATANDAŞ GEÇİNEMİYORSA 5 BİN 250 LİRA OLMASININ DA BİR FARKI OLMAZ”
Karamollaoğlu ise aynı soruya şu yanıtı verdi:
“Burada ‘iktidar tenkit edilmesin’ demeyi biraz garipsedim. Bu 4 bin 250’yi kim açıklıyor? Doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı açıklıyor. Geçmişte cumhurbaşkanı, başbakanlar asgari ücreti açıklamazdı. Komisyon toplanırdı, komisyon başkanları açıklama yapar mesele biterdi. Şimdi bizzat Cumhurbaşkanı’nın kendisi açıklama ihtiyacını duyuyor. Burada da önem verdiği husus, nispet. ‘2 bin 850 liraya göre biz bunu 4 bin 250 liraya çıkardık. Büyük bir artış meydana geldi ve bununla da övünülmesi icap eder’ manasında, ben bunu anlıyorum. Ama doları, avroyu veya enflasyon rakamlarını dikkate alarak bunun, bir vatandaşın gündelik geçimini sağlayıp sağlayamayacağına göre değerlendirmek icap eder. 4 bin 250 lira fena bir rakam değil ama vatandaş geçinemiyorsa 5 bin 250 lira olmasının da bir farkı olmaz. Mühim olanı, asgari ücretle dört kişilik bir ailenin kendi ihtiyacını karşılayabilmesidir. Asgari ücret, açlık sınırında olamaz. Açlık sınırının altında hiç olamaz. Bir iktidar çalışan insanına, ‘Sen çalışacaksın ama aldığın ücretle karnını bile doyuramayacaksın’ diyemez. Peki ne olacak? Geçinebileceği kadar bir ücret olacak. O yüzden enflasyonun yüksek olduğu bir dönemde rakamların üzerine odaklanmak doğru bir yaklaşım olmuyor.
KARAMOLLAOĞLU: “AÇLIK SINIRININ ALTINDA KALDIYSA BU ZAM, ZAM DEĞİLDİR”
İnsanlar dünyada geçerli bir para birimi için ya avroyu ya doları kullanıyorlar. İster istemez bir dolarla dış ticaret yapıyoruz. O halde dolar bizim ülkemizde önemli bir yer işgal ediyor. Bizim dış borcumuz var, dolarla veya avroyla ödüyoruz. Onun için Sayın Cumhurbaşkanı’mızın damadı aynı şeyi söylemişti, ‘Sen dolarla mı maaş alıyorsun?’ demişti. ‘Keşke…’ adam bunu diyemedi tabii. Eğer açlık sınırının altında kaldıysa bu yapılan zam, zam değildir. Enflasyonun altında kaldıysa bu zam, zam değildir. O günkü dolar kurundan ölçüldüğünde geriye gitmiş. İnşallah bundan sonraki enflasyon rakamları biraz daha yavaş artar da asgari ücretle çalışan vatandaşımızın zararı daha az olur.”
KILIÇDAROĞLU: “HER ŞEY SÖYLENDİ VE BİTTİ. NOKTA”
Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili soruya Kılıçdaroğlu, “Bu konuda söylenmesi gereken her şey söylendi ve bitti arkadaşlar. Nokta” yanıtını verdi. Karamollaoğlu ise “Bu konuların netlik kazanması ancak seçim sathı mailine girildiği zaman olur. Bunlar özel olarak konuşulur ama ancak seçim sathı mailine girildiği zaman bu konuların görüşülmesi daha doğrudur. Bu konuyu şu an gündem yapmaya ihtiyaç duymuyoruz” dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP’li belediyelerde asgari ücretin ne olacağı yönündeki soruya, “CHP’li belediyelerin kendi kaynaklarına bakmak gerekiyor. Değerlendirmek gerekiyor. Ondan sonra bir çalışma yapar ve biz daha yüksek bir asgari ücret vereceksek ön çalışmalarını yapmamız gerekiyor. Şu anda o çalışmaları yerel yönetimlerden sorumlu olan Genel Başkan Yardımcısı arkadaşımız yapacaktır” dedi.
KILIÇDAROĞLU: “BU ARTIŞIN NERESİ BİR SEÇİM YATIRIMI Kİ”
Kılıçdaroğlu, asgari ücretteki artışın bir seçim yatırımı olup olmadığı sorusuna, şu yanıtı verdi:
“Bu artışın neresi bir seçim yatırımı ki. Yıl başında aldığı asgari ücret daha değerliydi, şimdi asgari ücret daha az. 384 dolar alıyordu, şimdi alacağı daha düşük bir rakam. Dolayısıyla bir seçim yatırımı olabilir mi? Kendileri için öyle düşünebilirler, bir seçim yatırımı olarak düşünebilirler. Dediğim gibi bunun bir seçim yatırımı olarak algılanabilmesi için enflasyonu kontrol edebilmeleri lazım. Edebilirler mi, bilmiyoruz. Etmelerini isteriz. Asgari ücretli mağdur olmasın, elde ettiği gelirle ailesini rahatlıkla geçindirebilsin. Hiçbir asgari ücretli de açlık sınırının altında aylık almasın. En büyük arzumuz da bu zaten.
KILIÇDAROĞLU: “KİMİN FAİZİ İNDİ?”
Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararını şöyle değerlendirdi:
“Dolar ne oldu? 15 TL’yi aştı, dolara yedirmeyiz diyen kimdi? Az önce, sayın Erdoğan, TL’yi yedirmeyiz demişti. Ne oldu? Daha söylediği söz Türkiye’nin bütün tarafına yayılmadan TL değer kaybetmeye başladı. Devleti yöneten kişinin söylediği sözlerin tutarlı olması lazım. Türk lirasını yedirmeyiz, Türk lirası eriyor. Nasıl yedirmiyoruz, nasıl oluyor bu işler? Faizi indiriyorum diyorsunuz ama öbür taraftan devlet borçlanırken daha yüksek faiz ödüyor. Türk lirasını yedirmeyiz diyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından dolar üzerinden borçlanıyorsunuz. Hani milli paraydı bu? Niye Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından dolar, euro üzerinden borçlanıyorsun. Bir insanın söylediğinde tutarlılık olur. Ben tutarlıyım der. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından Türk lirasıyla borçlanırım ben dersiniz. Eğer Türk lirasıyla borç alamıyorsa o zaman iktidar ile vatandaşlar arasında ciddi güvensizlik var demektir. Vatandaş diyor ki kusura bakma ben sana güvenmiyorum. Faizi indiriyorum diyorlar, 100 baz puan daha indirdiler. Kimin faizi indi? Çiftçinin, esnafın, kredi kartı kullananın… Hayır, hiç kimsenin faizi inmedi. Devletin faizi de inmedi. Borçlandı, daha yüksek faizle borçlandı. Peki kimin faizini indirdiniz siz? Türk lirasını neden bu perişan hale getirdiniz? Devlet yönetilmiyor. Yönetilmediğini onlar da biliyorlar. Sokaktaki vatandaş da biliyor. İnşallah çözeceğiz.”
Karamollaoğlu ise “seçim yatırımı” ile ilgili soruya şu karşılığı verdi:
“Seçim yatırımı mıdır, kendisine ya da vatandaşa sormak icap eder. Bunu değerlendirmek vatandaşa kalmış bir konu. Artış nispet olarak oldukça yüksek ama vatandaşın geçimiyle ilgili ele alındığında endişeleri giderici mahiyette değil. Buna yüzde itibariyle seçim yatırımı denir. Ama vatandaşın ihtiyacını karşılamıyorsa pek de büyük ehemmiyeti olmaz kanaatindeyim.”
Kılıçdaroğlu, asgari ücretin vergi dışı tutulması ile ilgili soru karşısında; “Zaten asgari ücretin vergi dışı tutulmasını bu nedenle istiyoruz. İşveren sıkışmasın, bu maliyetler şişmesin. Çünkü bu maliyetler sonra yine halka yansıyacak. O nedenle asgari ücret vergiye tabii tutulmasın dedik. Hem ekonominin dengelerini sağlıklı oluşturmak açısında hem fiyat artışlarını kontrol etmek açısından” dedi.
KARAMOLLAOĞLU: “BİR KESİM KILINI BİLE KIPIRDATMADAN RANT DEVŞİRİYOR”
Karamollaoğlu, soru üzerine Merkez Bankası’nın faiz kararını şöyle değerlendirdi:
“Merkez Bankası hangi kıstaslara göre puanları indiriyor ve çıkarıyor, hiçbir bilgim yok. Şimdiye kadar uzmanların da bilgisinin olduğu kanaatinde değilim. Merkez Bankası’ndan borçlanma imkanı olanlar yüzde 15’le borçlanıyor, şimdi 100 baz puan daha indi. Ondan sonra cari faizle yüzde 22,5 ile -şimdi 23’e mi çıkar bilmiyorum- onunla kendisi başkalarına satıyor. Arada akıl almaz bir fark var. Bu doğrudan doğruya rantiye diye tabir ettiğimiz bir kesime hizmet ediyorsa bunun da önüne geçilemiyorsa ben bu indirimin ne manaya geldiğini bilmiyorum. Yorum yapma imkanına da sahip değilim. Sadece arada belli bir kesim, kılını bile kıpırdatmadan baya bir rant devşiriyor.”
KARAMOLLAOĞLU: PROBLEM GÜVENSİZLİKTE
Ekonomi bir yerde bozulduğu zaman onun etkisini tek bir rakamla ifade etmek mümkün değil. Burada problem, güvensizlikte. Eğer ülkede güven duygusu tam olarak yerleşmediyse siz bir tarafı tamir ederken başka bir tarafı bozabilirsiniz. Sadece işçilerde değil, bu endişe hepimizde doğar. 500 liralık bir kısım işverenin sırtından kaldırılmış. Bu işveren için de önemli bir rakamdır diye düşünüyorum. Onun için herhalde işveren de biraz emniyete alınmış gibi gözüküyor. İnşallah öyle bir durum meydana gelmez çünkü bizim yeni yatırımlara ihtiyacımız var. Yeni yatırımlar için de çalışacak insana ihtiyacımız var. Çalışan insana verilen ücretin iki özelliği olmak mecburiyetinde. Bu ücreti alan insan kendi geçimini rahatlıkla sağlayabilmeli ve bu ücret maliyetleri eklendiğinde kolaylıkla pazar bulabilmeli. Bu denklemi sağlayamıyorsanız bir tarafı yaparsınız, diğer taraf bozulur. Asgari ücret üzerindeki vergilerin tamamı kaldırılmalı ya da sembolik hale getirilmeli.”