YEŞİM GÖKÇE
KARAR TV'de Elif Çakır ve Taha Akyol'un konuğu olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Gündem Özel" programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. AK Partili Zafer Işık'ın İYİ Partili Hüseyin Örs'e saldırmasına ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, "Böyle bir saldırı Meclis tarihinde ilk kez oldu. Bu suç üstü hali gerektiren bir olay. Savcıların hemen harekete geçmesi gerekiyordu." dedi.
Bütçe görüşmelerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılmamasıyla ilgili "Yasayı değiştirerek Cumhurbaşkanı'nın bütçeyi savunmasını kaldırdılar. Yerine yardımcısı geliyor artık. Kendi bütçesini kendisinin savunması gerekiyor." değerlendirmesi yapan Kılıçdaroğlu, 2023 bütçesi hakkında "Önümüzdeki aylarda bütçeye yeni ekler yapmak zorunda kalacaklar. İkili bir yapı var devlette, bir saray bürokrasisi ve bakan bürokrasisi. Yukarıda alınan kararlar aşağıya yansırken ya tam yansımıyor veya eksik yansıyor. Garip bir devlet yapısı ortaya çıktı. O nedenle bütçeler halka umut vermiyor artık." ifadelerini kullandı.
İktidarın zincir marketlere yönelik açıklamalarına ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, "Devlet yönetiminde bir acziyet olduğu için bir suçlu bulmaları lazım. Eskiden hep CHP suçlu derlerdi. Artık onu da diyemiyorlar. 3 firma var özellikle bir firmaya saldırıyorsunuz. Bunlar doğru değil." diye konuştu.
Enflasyonun baz etkisiyle düşmesini değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Hiçbir fiyatın düştüğünü gördünüz mü? Peynir fiyatı ilk kez et fiyatını geçti. Şunu kabul edelim Türkiye öngörülebilir bir anlayışla yönetilmiyor. Günübirlik kararlar alınıyor. Faizi düşürdük diyorlar yüzde 9'la kimse faizle kredi alabiliyor mu? İlk kez ödenen faizler borcu aştı. Borç yüz liraysa faizi 110 lira oldu. Böyle garip bir tabloyla karşı karşıyayız." dedi.
AK Parti'nin başörtüsü teklifine ilişkin açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, "Önce bir metni görmemiz lazım. Bizim verdiğimiz kanun teklifiyle uyuşuyor mu uyuşmuyor mu? Biz kadının kılık kıyafetinin siyasetin konusunun olmasını doğru bulmuyoruz. Eğer siyasetin konusu yaparsanız iş çığırından çıkmış oluyor. Sağduyuyla oturup konuşacağız" şeklinde konuştu.
Altılı masanın cumhurbaşkanı adayına ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, adayı açıklamanın doğru olmadığını belirterek "Diyelim ki aday belli oldu. Daha hükümet programı üzerinde anlaşmamışız. Bir parti lideri ayrı açıklama yapacak, aday ayrı açıklama yapacak. Vatandaş demez mi ki, bunlar daha aralarında anlaşmamış. Önce biz kendi programımızı oluşturacağız. Bunları oluşturmadan aday belirlemek asla asla doğru olmaz. Bu çok tehlikeli bir şey, neyi nasıl yapacağımız konusunda anlaşmalıyız." ifadelerini kullandı.
'İkinci Yüzyıla Çağrı' programında konuşmacıların salona gelmemelerine yönelik eleştirilere cevap veren Kılıçdaroğlu, "Bu bilinçli bir tercihti. Gelmeleri, kalmaları, ağırlanmaları birer masraf. Hazine'den bize gelen bir kaynak var ve bunu da en verimli şekilde kullanacağız." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle;
AK PARTİLİ IŞIK'IN İYİ PARTİLİ ÖRS'E SALDIRMASI
"Parlamentoda zaman zaman gerginlikler oluyor ama bir süre sonra sükunet oluyordu. Bu sefer farklı bir şey oldu. AK Partili vekil parmağına muşta gibi taktığı yüzükle saldırdı. En azından özür dile ama bunu da yapmadı. Böyle bir ortam 21. yüzyıla yakışmıyor. Böyle bir saldırı Meclis tarihinde ilk kez oldu. Bu suç üstü hali gerektiren bir olay. Savcıların hemen harekete geçmesi gerekiyordu.
Çok gerilimli bir siyasal atmosfer sadece siyasi partileri ve milletvekillerini değil sokaktaki vatandaşı da etkiliyor. Yumruk atan milletvekilinin AK Parti tarafından kınanmasını isterdim. Saldırıya uğrayan milletvekilinden özür dilenmesini isterdim.
BÜTÇE GÖRÜŞMELERİNE CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN KATILMAMASI
Yasayı değiştirerek Cumhurbaşkanı'nın bütçeyi savunmasını kaldırdılar. Yerine yardımcısı geliyor artık. Kendi bütçesini kendisinin savunması gerekiyor. Ortaya şöyle garip bir durum çıkıyor. Atanmış birisi Meclis kürsüsüne gelip seçilmiş bir vekile en ağır hakaretleri edebiliyor. Bir cumhurbaşkanı hazırladığı bütçeyi parlamentoya getirip savunmalı. Bu bütçenin vatandaşa ne getirdiğini anlatmalı, halka umut vermeli. Ama bunlar artık eskide kaldı. Kavga var dövüş var artık. Eskiden nitelikli tartışmalar olurdu.
2023 BÜTÇESİ HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYOR?
Bütçe daha parlamentoya geldikten bir süre sonra rakamların değerini kaybettiğini görüyorsunuz. Böyle bir enflasyonun olduğu ortamda başka bir şey mümkün değil. Önümüzdeki aylarda bütçeye yeni ekler yapmak zorunda kalacaklar. Geçtiğimiz aylarda önceki bütçe için bunu yapmışlardı.
İkili bir yapı var devlette, bir saray bürokrasisi ve bakan bürokrasisi. Yukarıda alınan kararlar aşağıya yansırken ya tam yansımıyor veya eksik yansıyor. Garip bir devlet yapısı ortaya çıktı. O nedenle bütçeler halka umut vermiyor artık. Ülkede enflasyon çok fazla bu nedenle, 'Acaba asgari ücreti yılda 4 kere yenileyelim mi?' düşünmeye başladılar. 4 kere demelerinin nedeni de şu otoyollarda dolar bazında sözleşme yapıldığından fiyatlar sürekli değişiyor. Asgari ücreti de bari 4 kez düzenleyelim diye düşünüyorlar.
Asgari ücretin belli rakamı aşması halinde orta ölçekli şirketlere ağır yükler gelecek. Bu nedenle asgari ücretin vergi dışında tutulması lazım.
ZİNCİR MARKET TARTIŞMALARI
Temel beyin güzel bir tanımlaması oldu. 'Ülkenin 3 harfli sorunu aslında iktidar' demişti. Devlet yönetiminde bir acziyet olduğu için bir suçlu bulmaları lazım. Eskiden hep CHP suçlu derlerdi. Artık onu da diyemiyorlar. Bir açıklama yapıyor yetkili kişi domatesi tarladan sıfır maliyetle alsam, bu domates tezgahta 7 lirayı buluyor. Bunu iktidarın iyi değerlendirmesi lazım, nereden kaynaklanıyor bu artış şeklinde. Fideye zam, vergiye zam, akaryakıta zam, köprüye zam... Bunlar maliyetleri artırıyor. Devletin kurumları planlama yaparak bunların önüne geçmek için çalışacağına polisiye önlemler alıyorlar.
Madem bu zincir marketler fiyatları yükseltiyor buna Rekabet Kurumu'nun bakması gerekir. Eğer fiyatlar artıyorsa ceza kesersiniz. Buna kimse itiraz etmez. Siz bunları yapmıyorsunuz 3 firma var özellikle bir firmaya saldırıyorsunuz. Bunlar doğru değil. Belediye zabıta memuruna git ceza ver diye talimat veriyorlar.
ENFLASYONUN BAZ ETKİSİ İLE DÜŞMESİ
Hayatın gerçeği şu, ben bir tüketici olarak markete gittiğimde domatesin fiyatı düşmediyse enflasyon düşmemiş demektir. İşin özeti vatandaş markete manava gittiğinde fiyatların düşüp düşmediğidir. O düşme fiyat artış hızının yavaşlaması anlamına geliyor. Enflasyonda artış sürüyor. Üretici fiyat endeksiyle tüketici fiyat endeksi arasında uçurum var. Üretici maliyeti çok yüksek yüzde yüzün üzerinde. Sonuçta üreten kişi üzerine kar ekleyip bunu yansıtmak zorunda. Fiyatlar mecburen yükselecek. Hayatın gerçeği fiyatın düşmediğini markette pazarda göreceksiniz.
Fiyat istikrar komitesi kurdular. Ne oldu? Hiçbir fiyatın düştüğünü gördünüz mü? Peynir fiyatı ilk kez et fiyatını geçti. Şunu kabul edelim Türkiye öngörülebilir bir anlayışla yönetilmiyor. Günübirlik kararlar alınıyor.
Merkez Bankası'nın görevi enflasyonu önlemek ama yasalara uymuyor. Faizi düşürdük diyorlar yüzde 9'la kimse faizle kredi alabiliyor mu? İlk kez ödenen faizler borcu aştı. Borç yüz liraysa faizi 110 lira oldu. Böyle garip bir tabloyla karşı karşıyayız.
RUSYA'DAN VE ARAP ÜLKELERİNDEN ALINAN BORÇLAR
Şu olur mu? Bir ülkenin tepe yöneticisi ülke ülke dolaşıp para dileniyor. Bize dolar, euro, riyal verebilir misiniz diye. Böyle bir ülke yönetilebilir mi? Bunu önlemek için devlette liyakat olması lazım. Biz altı lider olarak bunu önleyeceğiz.
AK PARTİ'NİN BAŞÖRTÜSÜ İÇİN ANAYASA HAZIRLIĞINA İMZA VERECEKLER Mİ?
Önce hazırladıkları teklifi görmemiz lazım. İçinde başka maddeler var mı yok mu bunlara bakacağız. Kadının kılık kıyafetiyle siyaset uğraşmamalı. Biz siyasetin istismar etmemesi için kanun teklifi verdik. Onlar anayasa teklifi verelim dediler. Getirdikleri anayasa teklifini göreceğiz. Önce kendi içimizde gelen teklife bakacağız. İlla karşı çıkalım şeklinde hareket etmiyoruz. Biz sorunu Türkiye'nin gündeminden çıkarmak istiyoruz. Türkiye'nin gündemi bu olmamalı. Ülkeyi nasıl büyütmeliyiz ülkenin gündemi bu olmalı. O yapay sorundan Türkiye'yi çıkarmak istiyoruz. Eğer bizim dediğimizi yapıyorlarsa memnun oluruz.
Erdoğan bizim teklifimizin üzerine anayasa çıkışıyla gelerek, yine başörtüsünü istismar etme yolunu seçti. Vay sen nasıl başörtülülerin kılık kıyafetiyle uğraşmıyorsun diyor. Niye itiraz etmiyorsun diyor. Bizim amacımız bu alanı tümüyle siyasetin dışına çıkarmak. Ben eminim ki bu teklifin içinde bir değil bir kaç madde olacak. Erdoğan ben nasıl bunu siyasete malzeme yaparım diye düşünüyordur. Orban'ın Macaristan'da yaptığını Türkiye'de yapmak istiyor. Kaç madde geleceğini bilmiyoruz. Geldikten sonra ona göre karar vereceğiz. Bizim yasal önerimize ters düşmüyorsa altına imza atarız. Referanduma götüremezler. Başörtüsüne itiraz eden yok ki...
ALTILI MASADA İŞLER NASIL GİDİYOR?
Var olan sistemin değişmesini istiyoruz. Bunun içinde anayasa değişikliği gerekiyor. Bizi bir araya getiren temel etmen, varolan sistemin değişmesi. İlk çalışmayı bu sistemi nasıl değiştiririz üzerine yaptık. Güçlendirilmiş parlamenter sistemin esaslarını belirledik. Bu esasların ileride bir tartışmaya zemin açmaması için kanun maddelerini yazdık.
Demek ki hükümet olurken uzun sürecek tartışmaları daha hükümet kurmadan tartıştık ve önemli mesafe aldık. Şimdi sıra hükümet programına geldi. 72 maddeden oluşan yapacaklarımıza dair program hazırlıyoruz. İktidara geldiğimizde ne yapacağımız o gün belli olacak. Hazırlıklarımız büyük ölçüde tamam. Bir sonraki toplantıda bunun yüzde 95'i bitmiş olabilir.
6 ay içinde topluma nefes aldıracağız. 1 yıl içerisinde ekonomide toparlama dönemi başlayacak. Hem bizim hem de yabancı işverenlerin Türkiye'de yatırım yapacağına inanıyoruz. Çünkü önlerini görmüş olacaklar. Aldığımız ekonomik kararların ne kadar doğru olduğunu ifade edeceğiz. Ekonomiyle ilgili çalışmalar altılı masanın bu toplantısında bitmeyebilir. Ama bir sonraki toplantıda kesin biter. Artık 15 günde bir toplanacağız. Çünkü seçim geliyor.
Benim şahsi kanaatim ekonomiye ilişkin 1,5 yıl içinde pek çok sorun çözülür. Vatandaş ve işveren yapılan işleri görür ve bir güven oluşur. AB'nin demokratik standartlarını ülkemize getirmek istiyoruz. O haklara bizim halkımız da sahip olsun. Bu konuda da görüş birliğimiz var. Bu koşullar oluştuğu takdirde ülkeye ciddi yatırımlar gelecek. İngiltere'de de iş insanlarıyla bunu görüştüm.
"ADAYI ŞUAN AÇIKLAMAK BÜYÜK HATA OLUR"
Diyelim ki aday belli oldu. Daha hükümet programı üzerinde anlaşmamışız. Bir parti lideri ayrı açıklama yapacak, aday ayrı açıklama yapacak. Vatandaş demez mi ki, bunlar daha aralarında anlaşmamış. Önce biz kendi programımızı oluşturacağız. Hepimiz aynı şeyi söylemeliyiz ki söylem birliği oluşsun. Bunları oluşturmadan aday belirlemek asla asla doğru olmaz. Bu çok tehlikeli bir şey, neyi nasıl yapacağımız konusunda anlaşmalıyız.
Ayrıca sorun aday meselesi değil. Sorun sistemde. Devletin kurumlarını sağlıklı olarak oluşturursanız o zaman Ali gelir yönetir Veli gelir yönetir. Bizim ikinci yüzyıla çağrı programında söylediğimiz neydi? Ülkenin sürekli bir kurtarıcı beklemek durumundan kurtarılması. Bu devlet dediğiniz kurumun sağlıklı işleyişini sağlamamız lazım. Artık devletin kurumları sıcak siyasete alet olmamalı. Belçika'da iki yıl hükümet kurulamadı ama kimse devlet nerede demedi. Önemli olan sistemi oturtmak. Artık Türkiye bir daha bu tür krizlere girmesin. Bu ülkenin o kadar nitelikli insanları var ki... Merkez Bankası'nın başına getireceğiniz kişi hem para hem ekonomi politikasını izleyecek. Plan yapacaksınız o planlar bir saat gibi çalışacak. Vatandaş kolundaki akrep ve yelkovanı görür. Akrep ve yelkovanın arasında bir mekanizma var, sürekli dönen çarklar var. İşte o çarklar devlettir. O çarkların birisi Merkez Bankası'dır, birisi planlamadır, birisi Hazine'dir, birisi Dışişleri Bakanlığı'dır. Bunların tamamımın aynı hedefe kilitlenmesi ve aynı politikayı değişik yerlerde yapmaları gerekiyor. Bunu yapacak olan bürokrasidir. Talimatı verecek olan da siyaset kurumudur. O mekanizmalar bozuldu, akreple yelkovan da doğruyu göstermiyor. Biz hem mekanizmayı düzeltmek istiyoruz hem de akreple yelkovan doğruyu göstersin istiyoruz. Devlet partilerin sıcak siyasetine alet olmamalı. Türkiye yeni bir ufka açılmak zorunda.
CUMHURBAŞKANI ADAYI NASIL OLMALI?
Cumhurbaşkanı adayı elbette önemli. Devletin nasıl yönetilmesi gerektiğini bilmesi lazım. Diyelim ki elektrikler arıza yaptı, ilk gidip sigortaya bakarsınız. Cumhurbaşkanı sigortadır. Krizleri çözecek makamdır. Krizi çözecek anahtar cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanı akil bir insan olmak zorundadır. Ön yargısız olmak zorundadır. Toplumu kucaklayıcı olmalıdır. Cumhurbaşkanı adayını belirleyecek olan altılı masadır, biz de o karara uyacağız.
Topluma biraz umut vermemiz lazım. Toplumda bir beklenti var. O beklentiyi güçlendirmemiz lazım. Gençler geleceklerini yurt dışında arıyor onlara iyi bir gelecek vaat etmek lazım. Bunu sadece ben yapmıyorum diğer liderler de yapıyor. Altı liderin temel hedefi daha güzel bir Türkiye inşa etmek. Her birimizin belki dünyaya bakışı farklı. Ama demokrasi konusunda bir araya gelebildik. Bu birlikteliği büyütmemiz lazım.
"CUMHURBAŞKANI ADAYININ LİDERLERLE UYUM GİBİ BİR SORUNU FELAKETE YOL AÇAR"
Olay cumhurbaşkanından çok bir sistem olayı. Seçimden sonra seçilecek cumhurbaşkanının altılı masayı da götürmesi lazım. Cumhurbaşkanı adayını belirledikten sonra liderlerle uyum gibi bir sorun çıkarsa bu felakete yol açar. Hepimiz de bunun farkındayız. Cumhurbaşkanı adayı altılı masadaki liderlerden biri olabilir. Seçimden sonraki süreç çok daha önemli.
Artık eski kalıpları kırıp yeni dünyaya bakmak zorundayız. Alt gelir gruplarından üst gelir gruplarına olağanüstü bir kaynak transferi var. Bu alt gelir gruplarının perişan olmasına neden oluyor. İşçi, emekli, memur emeğinin karşılığını alamıyor. Yukarıdaki dar bir grup milyarları alıyor. Bu tablonun değişmesi lazım. Bu tablo değiştiği zaman farklı bir Türkiye ortaya çıkacak. Türkiye en zeki, en çalışkan insanlarını Batı'ya kaptırdı. Ben Londra'da hiçbir siyasetçiyle görüşmedim, bilim insanlarıyla görüştüm.
MHP LİDERİ BAHÇELİ'NİN, ALTILI MASA'NIN CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI İÇİN "BANA SORARLARSA TERCİHİM SINIF ARKADAŞIM OLUR" AÇIKLAMASINA CEVAP
Gazeteciler sordu herhangi bir yorum yapmadım, bugün için de bir yorum yapmayı doğru bulmam. Sınıf arkadaşıyım zaten, aynı okulda okuduk aynı dönemde mezun olduk. O dönem görüşmemiz olmadı, özel bir yakınlığımız olmadı. Derslerine devam eden çok iyi çalışan bir öğrenciydim. Sınıfın çalışkan öğrencilerinden biriydim, Devlet Bey de bunu görmüş olacak.
"EN YETENEKLİ İNSANLARIMIZI DIŞARIYA KAPTIRIYORUZ"
Dünya farklı bir evreye geldi, Türkiye'nin bunu yakalaması lazım. Bizde de nitelikli bilim insanları var. Türkiye'nin yeni bir anlayışla yönetilmesi lazım. Bilgiye önem vermesi lazım. Üniversiteleri bilgi üretmeyen bir toplumun büyüme şansı yok. Giderek vasatlaşan bir üniversite yapımız var. Boğaziçi Üniversitesi'ni mahvettiler. Odaklanmamız gereken bu, bilgi olmadan hiçbir şey olmuyor. Biz kısır tartışmaların içerisindeyiz. Biz 250 bin dolara ev alana vatandaşlık veriyoruz. İngiltere de şöyle yapıyor; dünyanın en iyi 50 üniversitesinden birinden mezun ol sana vatandaşlık vereyim. Biz en yetenekli insanlarımızı dışarıya kaptırıyoruz.
İKİNCİ YÜZYILA ÇAĞRI PROGRAMI AMACINA ULAŞTI MI?
Türkiye bir 100 yılı devirdi. Geçen yüzyılın içerisinde büyük olaylar oldu. Başbakanlar, bakanlar idam edildi. Gencecik evlatlarımız öldürüldü. Türkiye'nin buradan çıkması lazım. Türkiye'nin 5 temel sornu olduğunu söyledik. Türkiye'nin bu sorunları aşması lazım. İkinci yüzyıla çağrı böyleydi. İkinci yüzyılı vizyonu ise temelini bu çağrıdan alıyor. Yine 5 temel sorunu var Türkiye'nin ve bunu bilimle, akılla, devlette liyakatla çözmesi lazım. Türkiye'de 5 temel sorun var bunlar; demokrasi, ekonomi, dış politika, toplumsal sorun ve Türkiye'nin bilgi çağını yakalaması lazım. 5 kolonumuz var bunların ilki endüstriyel dönüşüm. Türkiye'nin artık katma değeri yüksek ürün üretmesi lazım. O kulvara Türkiye girmezse, katma değeri yüksek ürünler üreten ülkelerin pazarı haline geliriz. Hepimizde cep telefonu var ama hiçbiri Türkiye'de üretilmiyor. İkinci kolonumuz; nitelikli iş gücü. Teknoloji liseleri kuracağız. Bu üniversitelere yansıyacak, üniversiteler bilgi üretecek. Üçüncü kolonumuz enerji. Enerjide Rusya'ya bağlıyız. Cumhuriyet tarihinde ilk kez enerjide bu kadar bir ülkeye bağlıyız.
Şanlıurfalılara söz verdim. "Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesini bize verin, güneş enerjisini kuracağım. Bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğim. Artan elektrikten de ayrıca para kazanacaksınız." dedi. Erdoğan da "Elinden tutan mı var yap" dedi. Şanlıurfa'yı versinler yapacağız, Denizli'de bunu yapıyoruz. Denizli'de bir belediyemiz yaptı, her şeyi bitirdi yakında kurdele kesmeye gideceğim. Doğal gaz, petrol dışarıdan geliyor para ödüyorsun. Allah'ın güneşi bedava, bir panel var başka bir şey yok. 2.5 milyon dekar taşlık arazi var. O araziye bütün bunları yapabiliyorsun. Önce Şanlıurfa ve etrafındaki 6 ili kapsayacak büyük bir güneş enerjisi sistemi düşünüldü.
Erzurum'da da Erzurum Özel Ekonomi Bölgesi ilan edeceğiz. Özellikle hayvancılık açısından. Orada hayvancılıkta hem Kafkasya'yı hem Orta Doğu'yu hem de Türkiye'yi doyurabiliriz. Bunun da alt yapısı hazırlandı. Önümüzdeki günlerde bir başka projeyi daha açıklayacağız. O da Türkiye'de katma değeri yüksek ürünleri oluşturmak, Anadolu'daki sanayiciyle limanları buluşturmak. Hedefimiz şu Anadolu'nun içi boşaldı. Herkes metropollere gidiyor. Biz sanayiyi Anadolu'nun içine kaydırmayı istiyoruz. Amaç şu; fabrikayı maliyetin en düşük olduğu yere yapacak, ürünü elde edecek, dolayısıyla taşırken limana kadar bir masraf ödemeyecek, oradan da malını ihraç edecek. Bu aynı zamanda Anadolu'da fabrikaların yapılmasına yol açacak.
5 yıl içerisinde 13 milyon kişiyi eğitmeyi hedefliyoruz. Samandağ'dan başlayıp Mersin'e kadar bu bölgeyi Akdeniz'in en büyük üretim merkezi haline dönüştüreceğiz. Önümüzdeki zaman içerisinde bunun ayrıntıları açıklayacağız. 3 tarafımız deniz, bir yolcu gemimiz yok. Doğu Akdeniz Gaz Forumu'na neden Türkiye üye olmasın? Filistin, Mısır herkes orada, biz yokuz. Mısır'la Suriye'yle oturup anlaşacağız. Metal rafineleri kuracağız. Bugün bir metali alıyoruz diyelim 1 liraya ihraç ediyoruz. Rafineri kurduğunuz zaman 1 lira değil 100 liraya ihraç edeceksiniz. Hem istihdam yaratacaksınız hem de Türkiye kazanacak.
'İKİNCİ YÜZYILA ÇAĞRI' PROGRAMINDA KONUŞMACILARIN SALONA GELMEMELERİ
Bu bilinçli bir tercihti. Gelmeleri, kalmaları, ağırlanmaları birer masraf. Hazine'den bize gelen bir kaynak var ve bunu da en verimli şekilde kullanacağız. Gönüllü olarak bize destek veriyorlar. Teknolojinin bize sağladıklarını kullanmamız lazım. Daron Acemoğlu Amerika'dan bizimle bağlantı yapıp sunum yapabiliyor. Teknolojisinin nasıl kullanıldığını da görmek lazım.
Sevgili Peygamberimiz ilim Çin'de bile olsa gidin diyor. Erdoğan bunu bilmiyor mu? Jeremy Rifkin, Merkel'e danışmanlık yaptı. Çin'e danışmanlık yaptı. Şimdi de benim baş danışmanım. Bunun kıskanılacak bir tarafı yok. Erdoğan'ın 'Helal olsun' demesi lazım.
"DÜNYANIN NERESİNDE OLURSA OLSUN GİDEN PARALARI BİLİYORUZ"
Kamu Özel İşbirliği projeleri var. Türkiye bu yükün altından çıkmalı. Hiçbir bütçe bunu karşılamaz. Bu konuda sadece bizim uzmanlardan değil hukukçulardan da görüş aldım, bu konuda ne yapabiliriz diye. Bir hukukçu "Hiçbir uluslararası mahkeme bir devletin soyulmasına asla izin vermez! Devletin soyulmasına izin veremeyiz." dedi. Devlet soyuluyor mu? Evet soyuluyor. Rüşvetler var, düşündüğünüzden büyük kayıplar ve kaçaklar var. Bu işin içerisindeki bürokratlar da dahil olmak üzere nasıl yapabiliriz diye konuştuk. Vakıflar aracılığıyla transfer edilen çok büyük paralar var. Miktarını bilmiyoruz. Öğrendiğimiz bazı miktarlar var. Amerikan Hazine Bakanlığı'nın kendi internet sitesine koyduğu rakamlar var. O rakamların büyüyeceğini tahmin etmemek elde değil. Dünyanın neresinde olursa olsun giden paraları hepsini biliyoruz. Hepsini kuruşu kuruşuna çıkarırız. Bu ülkenin MASAK'ı var. MASAK'ta çok düzgün namuslu insanlar var. Bankacılık sistemi var. Hukuk içerisinde bu paraları getireceğiz. Biz devleti soyduramayız.
Bizim kuşak babalarımızdan daha iyi bir eğitim aldık ve onlardan daha iyi bir gelirimiz oldu. Bizim evlatlarımız bizden daha iyi bir eğitim almalarına rağmen bizden daha düşük bir gelire mahkum edildiler. Araba alamıyorum, ev alamıyorum. Neden Türkiye'de kalayım diyor. En yetenekli insanlarımızın büyük bir kısmını Hollanda aldı. ASELSAN'dan çok yetenekli insanlarımız Hollanda'ya gitti, biz kaybediyoruz. "
EYT AÇIKLAMASI
EYT ile ilgili net bir görüş çıkmadı ortaya. Bu konuyu çözmek için EYT'lilerle bir masaya oturmalılar. Türkiye'de ilk çıktığında aktüerya hesabını bilen kişi yok. Sosyal güvenlik kurumunu oluşturmuşuz, aktüerya hesabını bilen kişi yok. Sistemde sorun çıkmaya başladığında rahmetli İsmet İnönü, Uluslararası Çalışma Örgütü'nden bir aktüer ister, bizim sistemi kontrol etsin diye. Zelenka gelir ve Türkiye'de Sosyal Güvenlik Kurumu'nun aktüerya hesaplarına bakar, 'bugün için para iyidir ama ileride önlem alınmazsa açıklar çıkar' diye rapor verir, o dönemin hükümetine. O dönemde de bizde aktüerya bölümü oluşturulur. 12 Eylül'den sonra aktüerya bölümü kapatılır. Yıllar sonra Hacettepe'de ve İstanbul Üniversitesi'nde aktüerya bölümü açıldı. Bizde sistemin içerisinde aktüerler olmadığı için neyin ne olduğu belli değil. Normalde emekli maaşına zam yapacaksanız aktüerin görüşünü almanız lazım. Normalde EYT'lilerin durumunu da aynı çerçeve içerisinde düşünmek lazım. Devlette liyakat olsa bütün bu yapılar oluşur. İktidara geldiğimizde bu meseleyi aktüeryaların görüşünü alarak ve kayıt dışı ekonomiyi kayda alarak çözeceğiz.
"BİR UYUŞTURUCU BARONU SİYASETTE ETKİN BİR KİŞİYLE FOTOĞRAF ÇEKTİRİRSE KİMSE ONA DOKUNAMAZ"
Uyuşturucu bugün Türkiye'nin en büyük belası. Olağanüstü büyük paralar dönüyor. Polisin jandarmanın elini kolunu bağlıyorlar. Bir uyuşturucu baronu siyasette etkin bir kişiyle fotoğraf çektirirse kimse ona dokunamaz. Bir uyuşturucu baronunu hapishaneden çıkarırsanız kimse ona dokunamaz. Bir araştırma şirketinden rica ettim. Bağcılar ve Sultanbeyli'deki vatandaşlardan yakınma geliyordu. Bu 2 yerde araştırma yapar mısınız dedim. 2 ay sonra geldiler. Bana dediler ki, uyuşturucu çok yaygın. Fakir ailelerin çocukları önce alıştırılıyor. sonra bunlar torbacı yapılıyor. 2 kişi beraber satıyor. Çocuk okulda çıktığında zaten karşısında uyuşturucu satanı görüyor. Türkiye'de her gelir grubuna göre uyuşturucu satılıyor. Uyuşturucu dışarıdan geliyor, burada pazarlanıyor. Uyuşturucu baronları buraya yerleşiyor. 250 bin dolara daire aldıklarında vatandaşlık alıyorlar. Sınırlar zaten yol geçen hanına dönmüş.