Genel seçimlerdeki yenilginin ardından muhalefet, mart ayında yapılması planlanan yerel seçimlere odaklandı. Siyasette yeniden seçim heyecanı yükselirken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sorularını yanıtlamak için yazarımız Akif Beki'nin de aralarında olduğu bazı gazetecilerle Ankara’da bir akşam yemeğinde bir araya geldi.
Kılıçdaroğlu, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, CHP'deki değişim tartışmaları, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na siyasi yasak kararı, yerel seçim hazırlıkları ve genel seçim sonrası muhalefetteki havayla ilgili açıklamalarda bulundu.
'AK PARTİLİ BELEDİYELERDE STRATEJİMİZ FARKLI OLACAK'
-Seçmene kaybetmeyi unutturacak bir hazırlığınız var mı yerel seçimlerde?
"Birden fazla boyutta çalışma yapıyoruz. Her bir belediye ile ilgili akademisyen ekibi ve kampanya grubu olmak üzere iki grupla çalışıyoruz. Çünkü her bir ilin farklı karakteri var. Her bir il için farklı çalışma yapıyoruz. Belli bir olgunluğa ulaşınca belediye başkanları ile toplantı yapacağız. Bazı belediyeler, özellikle Ankara, İzmir, İstanbul gibi yerlerde kendi çalışmalarını yapacaklar.
Yaptıklarını ve bundan sonra ne yapacaklarını anlatacaklar. Tabi Parti Meclisi karar verecek adaylara ama başarılı belediye başkanlarımızın hakkını yemek istemeyiz, görevlerine elbette devam edecekler. Bizim olmayan AKP’nin elindeki belediyelerde stratejimiz farklı olacak. Önce adayı belirleyeceğiz. Adayın toplumda kabulü, çalışkanlığı önemli, anketler yapacağız. Oralardaki kampanyayı parti olarak yapacağız. Bir de bazı söylemleri ortaklaştıracağız, ilçe belediyemiz ile büyükşehir belediyemiz sosyal yardımların boyutu gibi ortak söylem olmalı. "
'ÖNCE KENDİ İÇİMİZDE SONRA DİĞER PARTİLERLE...'
-Bunları Meral Hanım ile konuşmayacak mısınız?
"Meral Hanım'ı kurultaydan sonra gittim kutladım. Adayları şimdiden konuşacağız ya da konuşmayacağız demek doğru değil. Önce bizim kendi içimizde parti olarak stratejimizi, adaylarımızı belirlemelerimiz gerekiyor. Daha sonra belki diğer partilere döneriz, şunları yapıyoruz. İttifak olup olmayacağı zamanı yeri gelince oturulup konuşulur…"
-Rakibin kumpaslarına, tuzaklarına karşı nasıl bir savunma yapacaksınız? Sahte videolar gibi iftiralar…..
"Genel seçimler gibi değil her yerde aynı propagandayı yapmak mümkün değil. Aday tanınır olunca parti olarak değil belediye başkanı olarak, hizmet verecek kişi olarak görüyor. Onun güvenirliliğini, çalışmalarını, hizmetlerini halk değerlendirecek. Kumpasların yalan olduğu ortaya çıktı, mahkeme kararı ile. Ben de tazminat davası açtım. Yeni ne yaparlar bilmiyorum. Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Mersin bunlarla ilgili ne yaparlar bilmiyoruz…"
'İMAMOĞLU'NA YASAK DEMOKRASİDEN TÜMÜYLE VAZGEÇMEKTİR'
-İmamoğlu’na siyasi yasak gelir mi?
"Bir büyükşehir belediye başkanını seçimle değil de yargıyı kullanarak onu seçim sisteminin dışına atıyorsanız artık iktidarın demokrasiden tümüyle vazgeçtiğini gösterir. Rakibinizi demokratik kurallar içinde yenerseniz toplum size saygı duyar, devletin gücünü kullanarak sistemin dışına atarsanız baskıcı olduğunuz gerçeği ortaya çıkar. Erdoğan’ın demokrasiden yana olmadığını, yalanlarla, iftiralarla bazen yargıyı kullanarak sistemin dışına itmek istediğini biliyoruz ama unutmaması gereken bir şey var karşısında 100 yıllık bir parti ve son seçimde demokrasiden yana oy kullanan 25,5 milyon insan var. "
-Yeşil Sol Parti İstanbul’dan aday göstereceği belirtiliyor….AK Parti ile müzakereye çevrilebilir, buna yönelik bir nazırlık var mı?
"Yeşil Sol Pati aday çıkarır mı çıkarmaz mı, ittifak içindeki partiler aday çıkarır mı çıkarmaz mı bilmiyoruz. Gelişen olaylar, süreç içinde oturulur konuşulur. Kimseyle kavga etmiş, ilişkileri tamamen koparmış değiliz. Genel Başkan Yardımcıları, Grup başkanvekilleri konuşuyorlar. Medyada görüşler ifade ediliyor ama ‘kesin olmaz’ diye bir şey yok. Eleştirileri saygı ile karşılıyoruz. Söyleyeceğimiz fazla bir şey yok. Yeşil Sol Parti’nin iç işine karışmak ya da etik dışı bir davranışımız olmaz."
'BAŞARILI OLAN BAŞKANLAR DEVAM ETMELİ'
-Başarılı belediye başkanlarını yeniden aday gösteririz dediniz….Yavaş ve İmamoğlu adayım dedi, sizinle istişarede bulundular mı?
"Ben zaman zaman görüşüyorum zaten. Başarılı belediye başkanlarının tekrar aday gösterileceğini defalarca söyledik. Toplumun nabzını tuttuğumuz zaman da başarılı oldukları görülüyor. Son kararı ben değil Parti Meclisi karar verece. Benim görüşüm başarılı olanların devam etmesi. Ankara, İstanbul, Mersin, Adana, Antalya gibi yeni aldığımız ikinci dönemlerinde daha da başarılı olacaklarını düşünüyorum. Birinci dönemlerinde büyük borçlarla devir aldılar, ikinci dönemlerinde çok daha büyük bir mali güçleri olacak. Metro inşaatları devam ediyor."
-Kurultayda İmamoğlu ve Özel’in değişim gibi bir hareketi var bir taraftan adaylıkları var…Nasıl olacak?
"Birisi parti içinde diğeri parti dışı konular. Biz parti içinde PM’de tartışırız, idealleri olur. Bizi diğer partilerden ayıran temel özellikle de bu zaten. Diğer partilerde böyle bir tablo bulamazsınız. Partililerimize, belediye başkanlarına, MYK’ya hesap veririm, biz onları eleştiririz, neden yeteri kadar çalışmadınız, eksikleri söyleriz…Yerel seçimlerde oyumuzu kullanır gücümüzü kullanırız. Yerel seçim biter tekrar tartışırız. Bizi 100 yıllık parti yapan da zaten bu. Tartışma dinamizmini kaybeder, yok olursa parti kendini sonlandırmış oluruz. Artısını eksisini tartışmayan bir partinin geleceği inşa edemez. Benim görmediğimi bir başka partili görür, bu demokrasinin bir gereği. Ama toplum öyle bir hale geldi ki kendi içimizde demokratik tartışmalar bile ‘Siz AKP gibi değilsiniz’ diyorlar. AKP’de tek adam rejimi var, bir kişi konuşuyor, herkes emrinde esas duruşta. Orada aksini söyleyen tasfiye edilir. Eleştirilerde belli bir düzeyin altına inilmez, belli bir saygı çerçevesinde yapılır."
'YEŞİL SOL İLE KAVGA DA İŞBİRLİĞİ DE YOK'
-Akşener, ‘Kim HDP ile görüşürse biz orada yokuz’ diyor….
"İşbirliği ayrı konuşmak ayrı. Parlamentoda halkın seçtiği bir partiyi düşman ilan edemezsiniz. Diğer partilerde görüşüyor. Hüda-Par’ın dünya görüşüne katılmayız ama düşmanlaştırmak gibi bir düşüncemiz yok. Seçilmiş gelmiş. Dünya görüşü bizimle taban tabana zıt ama görüşlerine katılmıyoruz diye düşman ilan etmek demokraside olmaz. Yeşil Sol Parti ile kavga, düşmanlaşma yok, işbirliğimiz de yok. Bir parti ile oturup konuşmanızın koşulları vardır. Biz AKP’yi de MHP’yi de düşmanlaştırmadık, biz bunlara yalın kılıç gideceğiz demedik. Demokratik yollarla eleştirinizi yaparsınız. Öyle bakmak lazım."
-Seçmende umutsuzluk var…
"Bunun değişmesi lazım. Değişecek. Bize de bağlı bu. Çıkaracağımız adaya, çalışmamıza bağlı. Bunları süratle sonlandırmak lazım. Alana çıktığımız zaman göreceksiniz. Aslında vatandaş şoku biraz atlatmış durumda."
'BU İŞ SOSYAL PATLAMAYA GİDER'
-Vatandaş ekonomik şok yaşıyor, yoksulluk artıyor ve bunu yöneten bir iktidar var….İktidar bu durumu ne zamana kadar sürdürebilir?
"AKP’nin izlediği politika alt gelir gurubundan üst gelir grubuna kaynak aktarmak. Kur Korumalı Mevduat ile 717 milyar lira faiz ödendi ve bir kuruş vergi alınmadı. Bunu fakirden alarak yaptı. Bu cumhuriyet tarihindeki kaynak transferlerinde biri…Ballı börek gibi bir şey. Dolar garantisi verilen beşli çete diye tanımladığımız yapılan ödemeler var. Ücretli ve emekliye geçim garantisi verilmiyor. Sistem tersine çalışıyor. Bu nereye kadar gider. Alt gelir gruplarına dul yetim parası, emekli aylığını biraz arttırmak gibi kaynak aktarılır ama bunun sonu yok. Bu iş sosyal patlamaya doğru gider. Bu risk var."
Eğer bir programınız yoksa sonu başarısızlıktır. Bu kadar derin bir buhranı yaşayan toplumun sorununu çözmek istiyorsanız bir programla çıkarsınız. Aldıkları kararlara kendileri de inanmıyor. Alınan kararlarda bir işe yaramıyor. Çözülen hangi sorun var. Bugüne kadar AKP Türkiye’de hangi sorunu çözdü?"
-Seçmen AK Parti’ye neden oy veriyor?
"Uzun süre iktidarda kalması küçümsenecek bir olay değil. Sosyolojik olarak bunun analiz edilmesi gerektiğine inanıyorum. Ama hayatın bir gerçeği var, dini Erdoğan iktidarı kadar istismar eden bir başka lider gelmedi. Din çok güçlü bir faktör. Biz iki konuda çok hassasız. Atatürk’ten beri Genel Kurmay Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı konusunda…Bir anlamda miras olarak gelmiştir. Dini siyasete alet etmeyeceksin, askeri siyasete çekmeyeceksin. Maalesef dini en acımasız bir şekilde her ortamda siyaseten kullanıyorlar…"
'ERDOĞAN'LA NASIL HELALLEŞELİM?'
-Çark edebilme kabiliyetini koruyan bir iktidar var kaşınızda… Siz bunu yapabiliyor musunuz?
"Erdoğan kadar aynı esnekliği gösterme kapasitesine sahip olamayız. Bizim tabanımız bunu kabul etmez. Beyaz dediğinize belli bir süre sonra siyah derseniz bizim kitle bizi perişan eder. Etik değerlerden ödün vermemeye özen gösteriyoruz. Bu bizim için çok değerlidir. Erdoğan’a destek verenler bunu kabul edebilir ama biz etmeyiz. Bizden biri mal varlığını açıkla dese biz açıklamazsak partide bir saat bile duramayız. Ama Trump mal varlığını açıklarım dediğinde hala açıklamıyor ve kitleler oy veriyorsa o kitlenin sorgulamamız lazım. Siyasi ve ahlaki meşruiyet çok önemli siyasette. Söylediğinizin tersini yapıyorsanız ve hala destek alıyorsanız toplumsal bir sorunumuz var demektir. Bunun tartışılması lazım."
-Bu tek başına CHP’nin çözebileceği bir şey mi?
"Hayır, birinci rol ülkenin aydınlarına, akademik dünyaya düşüyor. Yalan söylediğiniz zaman el üstünde taşınıyorsunuz, bunun tartışılması lazım. Bir kişi niye mal varlığını gizler. Türkiye’de siyasetin temel zorluğu burada…"
-Erdoğan’ın kutuplaşmayı önleyelim kucaklaşalım çağrısı ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Siz helalleşmenizden mi esinlendi…Bu konuda eleştirilmiştiniz…
"Yanlış yaptığımızı hiçbir zaman düşünmedim. Helalleşme bir öz eleştiridir aynı zamanda. Kutuplaşmadan siyaset ne elde etti bugüne kadar. Erdoğan ile nasıl helalleşeceğiz. Bir Yargıtay kararının bile altında imzası olmayan birini Anayasa Mahkemesi’ne üye yaparsanız nasıl helalleşeceğiz….Erdoğan’ın bu çağrısı samimi gelmiyor."
''NEDEN MASADAN KALKTIN' DİYE SORMADIK'
-Altılı masa ortakları birbirinizle helalleşememiş gözüküyorsunuz…İktidar bir arada görünüyor muhalefet paramparça görünüyor…
"Ben öyle çok paramparça olarak görmüyorum. Gazeteci soruyor onlar da gayet samimi cevap veriyorlar. Fakat öyle bir algı yaratılıyor ki sanki biz sabah akşam kavga ediyoruz, yok öyle bir şey. Pek hala konuşuyoruz birbirimizle. Kanlı bıçaklı gibi bir şey yok. Pek hala da üç gün sonda bir ay sonra bir araya gelip konuşabiliriz. Siyaset dünyasında çok önemli bir şey yaptığımıza inanıyorum. Altı siyasi partinin ortak metni hazırlaması kimin yapacağı bir şey. Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından altında hepimizin altın imzası var. Hala aynı yerdeyiz. Kimse imzamı çektim demiyor."
-Akşener’in masadan kalması, kazanamayacak aday söylemi toplumda şeffaflık yok algısı yaratıyor….
"Olabilir. Meral hanımın masadan kalması sonra gelmesi onların takdirinde olan bir şey. Neden masadan kalktın diye bir sorgulama yapmadık, bir başka partiye. Zarar verdi mi vermedi mi diye özel bir çalışma yapmadık. Her şey o kadar hızlı ilerliyor ki…"
-Akşener ittifakın hatalı olduğunu savunuyor, belediye başkanlarınızı suçluyor…Akşener olası bir ittifaka açık değil gibi bir izlenim veriyor….
"Nezaketsizlik yapmak istemem…"
'İKTİDAR HER KESİME GÜVEN VERMELİ'
-CHP çok uzun süre sonra Kürt seçmende bir heyecan yarattı ama Özdağ ile protokol sonrası hayal kırıklığı da yarattı…
"Doğu ve Güneydoğu ile ilişkilerimiz çok iyi. Bölgede bir ayrışmanın kutuplaşmanın doğru olmadığına inanıyorum. Tam tersini yapmak gerekiyor. Eksikliklerimiz olabilir."
-İçki yasağı ile birlikte yaşam tarzına müdahale tartışmaları ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
"İktidarın toplumun her kesimine güven vermesi gerekiyor. Bunun temel ölçüsü demokrasidir. Yaşam tarzı, inançları, kimlikleri itibariyle ayrışma olmaz. Devlet bu konularda kör olmak zorunda. Erdoğan’ın yaptığı ayrışmayı körükleyerek kendi tabanını konsolide etmek. 20 yılı aşkın süredir bunu yapıyor. Karşı tarafa saldırarak, daha iyi eğitim almasını, giyimini ya da oturduğu yeri eleştirerek…Bunda da başarılı oluyor… Bir kişi bile eğer yaşam tarzına müdahale endişesini taşıyorsa bu önemlidir."
'EN TEMEL SORUN SIĞINMACILAR'
-Türkiye nereye gidiyor?
"Bana göre Türkiye nereye gidiyor sorusunun yanıtını sığınmacılarda aramamız gerekiyor. Bence Türkiye’nin en temel sorunu bu. Bütün sınırlar yol geçen hanına dönmüşse, gelenlerin ne iş yaptığı bilinmiyorsa, uyuyan hücrelerin boyutu bilinmiyorsa bu Türkiye’nin geleceği açısından çok ciddi bir risk…Ciddi toprak alımları var. Bölge tamamen kontrolden çıkmış durumda. Asıl üzerinde durulması gereken konu bu. Seçimi kim kazandı? Sığınmacılar kazandı seçimi…Türkiye ciddi bir risk ile karşı karşıya…Kilis’te filinta gibi gençler var. Bunlar sığınmacı değil. Afganlar Konya’da özel olarak eğitiliyor. Türkiye bir ekonomik patlama ile beraber başka patlamalara her an gebe olabilir. Çünkü kontrolsüz bir süreç içinde gidiyor. Bunun önlemi alınmadığı takdirde ne olacak? Sınırda kuş uçsa görülebiliyor peki nasıl binlerce insan geliyor. O kadar büyük paralar dönüyor ki…Hepsi çoban değil ki. Bana göre Erdoğan Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanlığını yapmaya devam ediyor. Erdoğan kesinlikle Türkiye’nin çıkarlarını düşünen bir insan değil. Dini kullanarak, Türkiye’nin başına büyük felaketler açacak bir insandır.
İkinci temel sorun uyuşturucu batağına Türkiye’ye sürüklenmesi. On yaşına inmiş uyuşturucu kullanımı. Kız çocukları satılıyor. Kimsenin ilgilendiği yok. Uyuşturucu baronları elini kolunu sallayarak geziyor. Sultanbeyli ve Bağcılar AKP’nin en çok oy aldığı iki yer ve uyuşturucunun en çok kullanıldığı yerler. Varlıklılar kokain kullanıyor. Gençler elden gidiyor….Uyuşturucu baronları kara paralarını getirsin diye Meclis’ten yasa çıktı. Parayı getirenler hakkında kovuşturma ve soruşturma yapılmayacak diyorlar. Türkiye’nin gri listeye girmesinin nedeni bu. Bunlara siyasi desteği kim veriyor."
'KURULTAYDA DEĞİŞİMİN ÖNÜ AÇIK'
-Kurultay ile birlikte güvenli liman olacak mı?
"Olacak tabii ki. Kurultayda demokratikleşmenin ne olduğunu herkes görecek. Türkiye’deki büyük değişimlerin altında CHP’nin imzası vardır. Kendi içimizde demokratikleşme için çok önemli gelişmelere imza atacağız. Tüzükle yapacağız bunu. Kurultayda değişimin önü zaten açık. Bir değişim yapacağız o kesin. Değişimin hukuki temellerini oluşturacağız o da kesin. Tabi bu bizim önerimiz. Kurultay bunu kabul eder mi bilmiyoruz. Geçmişte önseçim için aktif pasif üyelik önermiştim. Kurultay bunu reddetti. Şimdi pişmenler yeniden getireceğiz.
Güvenli liman kurultaya getireceğim, demokratik standartları getireceğim, ondan sonra özgürce kendi genel başkanının seçecek yeri geldiğinde başkanı görevden alacak bir kurultay olacak. Ön görüşmeleri yaptık örgütün taleplerinden çok daha fazlasını yapacağız. Önseçim dahil…"
'YEREL SEÇİMDE KAYBEDERSE ERKEN SEÇİME GİTMELİ'
-Yerel seçimde başarınız erken seçimi getirir mi?
"Normalde etik kurallara uyan bir iktidarın yerel seçimlerde kaybederse seçime gitmesi lazım. Demokrasinin kuralı budur. Güven testini gerçekleştirmesi lazım ama Erdoğan bunu yapar mı bilmiyorum. Bunu yapması için demokrasi kültürünü içselleştirmesi lazım. Erdoğan’da bunu göremiyorum. Toplumsal baskı bunu ne kadar gündeme getirir ya da etkili olur bilemiyorum…"
'ANKARA'DA DA İSTANBUL'DA DA DOMİNANT PARTİ CHP'
-İmamoğlu CHP’nin, Yavaş İYİ Parti’nin adayı olsun formülü ilgili ne düşünürsünüz?
"CHP’li belediye başkanlarının olduğu yerde CHP’li belediye başkanları vardır, devam eder. Bunun ortası olmaz. Her halükarda Ankara’da da İstanbul’da dominant olan parti CHP’dir. Öyle kabul etmek lazım."