Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda katledilmesinin ardından CIA ve BM’nin raporları Riyad’ın sorumluluğunu ortaya koydu. ‘Siyasi cinayet’ vurgusu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan da konunun takipçisi olacaklarını belirtti. Bahçeli “Failler Türkiye’de yargılanmalı” dedi. Ancak İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 26 sanıklı yargılamanın son celsesinde dikkat çeken gelişme yaşandı.
‘YAKALAYAMADIK BU YÜZDEN DOSYA SÜRÜNCEMEDE KALDI’ GEREKÇESİ
Mahkeme başkanı, Suudi makamların davanın kendilerine devredilmesini talep ettiğini kaydetti. Savcı da mütalaasında, sanıkların yabancı ülke vatandaşı olduğunu ve yakalama kararlarının yerine getirilemediğini belirterek yargılamanın durdurulmasını ve dosyanın Riyad’a devredilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, Adalet Bakanlığı’ndan görüş istenmesine hükmetti. İstanbul’un göbeğinde işlenen cinayete ilişkin gelişme tepki çekti.
KAŞIKÇI DOSYASI RİYAD'A HAVALE
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018’de İstanbul’da öldürülmesine ilişkin görülen davada dikkat çeken bir gelişme yaşandı. Ankara’nın ‘Takipçisi olacağız’ söylemlerine rağmen Riyad’ın ‘Dosyayı bize devredin’ talebi sonrası savcı, yargılamanın durdurulmasını ve dosyanın Suudi Arabistan’a gönderilmesini istedi. Mahkeme Adalet Bakanlığı’ndan görüş istedi.
Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmesine ilişkin 26 sanığın yargılandığı davanın yedinci duruşmasında yeni bir gelişme yaşandı. Dünyanın dikkatle izlediği davada Suudi yargısının Kaşıkçı’nın infaz timini aklama çabaları sonrası Türkiye, davanın Kaşıkçı’nın İstanbul’da öldürülmesi nedeniyle Türkiye’de devam etmesini istiyordu. Fakat dün görülen davada savcının Suudi Arabistan’ın talebi üzerine yargılamanın durdurulup davanın Suudi Arabistan’a devredilmesi talebi dikkat çekti. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya haklarında yakalama kararı bulunan firari 26 sanık katılmazken Kaşıkçı’nın nişanlısı müşteki Hatice Cengiz ile avukatı hazır bulundu. Gelen evrakın okunduğu duruşmada mahkeme heyetinin önceki celselerde verdiği “Suudi Arabistan’da 26 sanıkla ilgili bir dava ve soruşturma olup olmadığının sorulması ve herhangi bir karar varsa mükerrer cezalandırmanın engellenmesi için bir örneğinin gönderilmesine” yönelik talebine cevap geldiği bildirildi. Cengiz’in avukatı, Suudi Arabistan adli makamlarından gelen cevabi yazıyı inceleyip beyanda bulunacaklarını söyledi.
Duruşmada görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, Kaşıkçı’nın öldürülmesiyle ilgili ifadesi alınan müşteki ve tanıkların beyanları, kamera görüntüsü çözümleme tutanakları, telefon imajları, HTS analiz raporları, uçuş kayıtları vesair delillerden hareketle 26 sanık hakkında dava açıldığını belirtti. Savcılık, mütalaasında Suudi Arabistan Başsavcılığınca gönderilen 13 Mart 2022 tarihli yazıda yargılamanın Suudi Arabistan’a devredilmesinin istendiğini aktardı. Söz konusu cevabi yazıda sanıklar hakkında çıkartılan kırmızı bülten kararlarının kaldırılmasının talep edildiğine dikkat çekilen mütalaada, davanın devri durumunda dosyadaki iddialar hakkında değerlendirme yapılacağının belirtildiği kaydedildi. Mütalaada sanıkların yabancı ülke vatandaşı olmaları, haklarında çıkartılan yakalama emirleri ve kırmızı bülten kararlarının infaz edilmediği gerekçesiyle ifadelerinin alınmadığı, bu haliyle dosyanın sürüncemede kaldığı vurgulandı. 6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca dosya hakkında durma kararı verilmesini talep eden savcılık, aynı yasanın 24/2 maddesi uyarınca yargılamanın Suudi Arabistan adli makamlarına devrinin sağlanması için gerekli usul işlemlerinin yapılmasını istedi. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, söz konusu yasa uyarınca kovuşturmanın Suudi Arabistan adli makamlarına devri hususunda görüş bildirilmesi için Adalet Bakanlığına yazı yazılmasına hükmetti. Sanıklar hakkındaki yakalama emirlerinin devamını kararlaştıran heyet, duruşmayı 7 Nisan’a erteledi.
Savcılığın, davanın Suudi Arabistan’a devredilmesi talebi sonrası Suudi yargısının Kaşıkçı davasında verdiği eski kararlar davanın adil seyrine ilişkin şüphelere neden oldu. Kaşıkçı’nın öldürülmesinin ikinci yılında görülen davada yargılanan sanıkların kimliğine ilişkin bilgi verilmemesi ‘davanın örtbas edildiği’ eleştirilerine neden olmuştu. Yine aynı davada idamla yargılanan kişilerin cezaları hapse çevrilmiş ve diğer sanıkların da cezalarında indirime gidilmişti. 15 kişilik infaz timinin yargılanması gereken davada yalnızca 8 kişi hakkında hüküm verilmiş, sanıklardan beşine 20’şer, birine 10, ikisine 7’şer yıl hapis cezası verilmişti. Suudi yargısının 2020’deki kararları sonrası ‘adalet karartıldı’ yorumları yapılmıştı. Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 23 Ekim 2018’de yaptığı “Bu cinayetin planlı işlendiğine dair elimizde deliler var. Cinayet günü bu 15 kişi niçin İstanbul’da toplanmıştır? Bu kişiler kimden emir almıştır? Başkonsolosluk binası niçin günler sonra açılmıştır? Öldürüldüğü resmen kabul edilen bir kişinin cesedi niçin hala ortada yok? Kim bu yerli işbirlikçi? Bu 15 artı üç kişinin yargılanmasının İstanbul’da yapılması teklifimdir” açıklaması da dünkü dava sonrası akıllara geldi. Erdoğan’ın açıklamasının yanı sıra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de “Cinayetin failinin Türkiye’de yargılanması sağlanmalı” demişti. Türkiye’nin davanın İstanbul’da yapılmasına ilişkin ısrarlı duruşuna rağmen davada savcının davanın Suudi Arabistan’a devredilmesi talebi Türkiye’nin Kaşıkçı davasındaki tutumunun değişip değişmediği sorularını akıllara getirdi.