Cumhur ittifakının TBMM'ye sunduğu seçim kanunu teklifine göre baraj yüzde 7’ye çekilecek. Meclis’te grup şartı kaldırılacak ancak partilerin seçimden 6 ay önce 41 ilde örgütlenmesi gerekecek. Her partinin oy oranının esas alınacağı d’Hont modeli uygulanacak.
Küçük partiler ittifakla barajı geçse bile vekil çıkarmakta zorlanacak. Seçim kanunu teklifiyle, Öte yandan Erdoğan’ın ‘Cumhurbaşkanı’ sıfatıyla seçim çalışmalarına katılabilmesinin de önü açıldı.
AK Parti ve MHP'nin, seçim barajının düşürülmesini içeren 15 maddelik kanun teklifini partisinin haftalık basın toplantısında değerlendiren Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, ''Bu iktidarın ve ortağının önümüzdeki seçimlerde ayakta durabilme imkanı yok. Bundan dolayı yeni seçim kanununu Meclise getirdiler. Daha adil bir seçim olsun diye, seçim güvenliği artsın diye de gelmiyor. Tamamen basit ve ucuz politikalar içeriyor. Korkunun ecele faydası yok. 3- 5 tane fazla milletvekili çıkarmayı marifet zannediyorlar. Halbuki tümden kaybedecekler bunun farkında değiller. Kendi hazırladıkları kuyuya kendileri düşecek. Getirdikleri bu teklifin altında kendileri ezilecek'' dedi.
'VATANDAŞ YOLA DEVAM EDEMİYOR'
Karamollaoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Şuan da ülkemizin bir numaralı meselesi ekonomi. Bu iktidar ekonomiyi idare edemiyor. Her gün problemler büyüyor desek yanlış ifade etmiş olmayız. Akaryakıta her gün gelen zamlar karşısında vatandaş zor durumda. Sayın Erdoğan'ın 'Durmak yok yola devam' lafı vardı. Vatandaş yola devam edemiyor. Vatandaşın buna güce yetmiyor.
Brent petrol fiyatı yüzde 79 artmış ama benzinin fiyatı yüzde 187 artış göstermiş. Bu kadar büyük fark dolar TL'de yaşanan yüzde 102'lik artıştan kaynaklanıyor. Kur arttığı için fiyatlar da dış piyasalardakinden fazla artış gösteriyor. Aradaki farkın kur krizinden kaynaklandığını görmemek mümkün değil.
Bayramda dört kişilik bir aile akraba ziyareti yapmaya kalksa 400 liradan bilet alsa 3200 lira sadece otobüs biletine ödemek zorunda kalacak. Asgari ücretli insan bayram ziyareti yapsa geriye kalan parayla ne yapabilir?
Bugün meydana gelen sıkıntılar güdülen ekonomi politikalarının yanlışlığından kaynaklanıyor. Meseleyi faize endekslemek doğru değil. Faizle böyle mücadele edilmez. Onu örtmek için farklı yollara başvuruluyor. Seyahat etmeyen insanların sırtına yüklenmiş oluyor.
Yap-işlet-devret ile inşa edilen yollar ve köprülerin maliyeti doğrudan o yollardan geçmeyen vatandaşa yükleniyor. Burada bir yanlışlık var. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar fahiş fiyatlarla yapılan ihale yok ve bunun yükü hiçbir yerde vatandaşın sırtına yüklenmiyor. İsmet Özer'in 'belki de kendimizin sandığımız başarılar düşmanların bize yaptırdığı başarılardır' diye bir sözünü hatırlatmak isterim.
Sürekli bütçemiz açık veriyor. 2022 yılında bütçeden ödenen faiz 240 milyar lira. Bu açığın yüzde 80-85'İ faiz ödemelerinden kaynaklanıyor. Yani biz sürekli borçlanıyoruz. Borcumuzu borçla ödüyoruz bu nedenle ekonomi bir türlü düzelmiyor. Bu Kur Korumalı Mevduat maalesef bütçenin üzerine yük getirdi. Kuru koruyacağız derken vatandaşın sırtına yüklediler. Bunu kabullenmek mümkün değil.
Milletimiz artık Cumhurbaşkanının giderek artan maaliyetleriyle başa çıkma ihtimali ortadan kalkmış bulunuyor. Açıkladıkları ekonomi modelinin 6 ay sonra etkisinin görüleceğini söylemişlerdi. Maalesef kalkınma gelişme değil yoksullaşma modeli olarak karşımıza çıktı. Bu iş sadece laf ile olmuyor ehil insanların müdahalesine ihtiyaç var.
Sayın Erdoğan, 'ben ekonomistim' dedi kitap yazdığını söyledi ama kitap yazmayanların bu ülkeyi daha iyi yönettiği ortaya çıktı. İsraftan kurtulmadan, yanlış yatırımlardan vazgeçmeden, yolsuzluklardan kurtulmadan ekonomideki başarısızlıklardan kurtulmak mümkün değil.
Bu iktidarın ve ortağının önümüzdeki seçimlerde ayakta durabilme imkanı yok. Bundan dolayı yeni seçim kanununu Meclise getirdiler. Daha adil bir seçim olsun diye, seçim güvenliği artsın diye de gelmiyor. Tamamen basit ve ucuz politikalar içeriyor. Nasıl olur da biz daha iyi noktaya geliriz bugünkünden daha az oy alsak bile diye düşünüyorlar. Başka bir şeyin güdüldüğü yok. Korkunun ecele faydası yok. Bugüne kadar gösterdiğiniz performans ortaya konulduğunda vatandaşın size güvenerek Cumhur ittifakını iktidar yapmasını mümkün görmüyorum.
Özellikle seçimi yöneten, şikayetleri değerlendiren, çözüm arayan kurumlardaki değişiklikler akla uygun değil. Kıdemli hakimlere güvenemeyiz deniyor. Çirkin tabirler ve iftiralar sizi hiç bir yere götürmez. 3- 5 tane fazla milletvekili çıkarmayı marifet zannediyorlar halbuki tümden kaybedecekler bunun farkında değiller. Kendi hazırladıkları kuyuya kendileri düşecek. Getirdikleri bu teklifin altında kendileri ezilecek. Yok olacak belki de. Bu hazırladıkları seçim teklifi metninde ümitlerinin bittiğini görüyorum.
Seçim kanununda ayrıca seçime giren herkes milletvekililer, partiler bir takım yasaklara tabi tutuluyor. Seçime giderken devlet hazinesinden para kullanmak mümkün değil. Kim müstesna tutuluyor şimdi; Sayın Cumhurbaşkanı. Ya Allahtan korkun. Cumhurbaşkanı da diğer adaylar gibi aday. Nasıl olur da Cumhurbaşkanı devletin bütün imkanlarını sonuna kadar kullanabilir seçimde.
Böyle bir mantık kabul edilebilir mi? İnsan hicap duyar böyle bir kanunu gündeme getirirken. Böyle bir kanun Anayasa Mahkemesi'ne gittiği bu madde iptal edilir. Lafla peynir gemisi yürümez. zaman iptal edilir. Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda tutarlı ve hassas davranacağını ümit ediyorum.
Dış politikada yeni bir döneme girildiğini, bir oyun oynandığını düşünüyorum. Türkiye bu noktada biraz daha aktif rol üstlenerek, dünya kamuoyunda itibar kazanmak, böylece bunun da Türkiye'ye yansımasıyla seçimlerde daha iyi bir netice almayı ümit ediyor.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın ve ona danışmanlık yapan insanların dış politikayı da gözden geçirmesi kanaatindeyim. Bu iktidar ne yaptığını nasıl ve neden yaptığını emin olun bilmiyor. Günlük gelişmelere göre tavır alıyor. Bundan dolayı dostlarının düşmanlarının kim olduğunu bilmiyor.''