Türkiye, 20 Mart 2021 tarihinde, kadına şiddetle mücadelede önemli rol oynayacak maddeler içeren İstanbul Sözleşmesi'nden çekildi. Olayın ardından iktidar kanadından, sözleşmenin işlevsel olmadığı yönünde açıklamalar yapılarak kadına şiddetle mücadelede bu sözleşmeye ihtiyaç olmadığı ifade edildi. Ancak verilere göre; sözleşmeden çekilmeyle birlikte kadın cinayetleri gittikçe artmaya başladı.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'na göre geçen yıl 280 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Ekim 2022 itibarıyla ise öldürülen kadın sayısı geçen yılı yakaladı ve yıl sonunda sayının 300'ü aşmasından endişe ediliyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim ve Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasının kadın cinayetlerini arttırdığını belirterek, "siyasi irade"yi suçladı.
SADECE GEÇEN AY 34 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ
DW Türkçe'den Alican Uludağ'ın haberine göre; yalnızca geçen ekim ayında 34 kadın öldürüldü. 26 kadın ise şüpheli bir şekilde öldü. İzmir'de uzaklaştırma kararını 4 kez etmesine karşın tutuklanmayan Kaffar Yeğin tarafından 22 Ekim'de öldürülen Hülya Şellavcı cinayeti yalnızca bunlardan biri oldu. Yine İzmir'de boşanmak istediği eşini şikâyet etmesine karşın korunmayan Ezgi Zerkin, 28 Temmuz'da 112'yi aradığı sırada katil zanlısı Deniz Özarslan tarafından öldürüldü. Özarslan, aradan geçen zamana karşın yakalanamadı.
Öldürülen 34 kadından 2'si ekonomik, 11'i boşanmak istemesi veya barışmayı reddetmesi "bahanesiyle" öldürüldü. Kadınlardan 18'nin failini evli olduğu erkeklerin oluşturması dikkat çekti. Kadınların 20'si evinde, 7'si sokakta, 2'si işyerinde katledildi. 20 cinayette kullanılan araç ise silah olurken, 9 cinayet kesici aletlerle işlendi.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'na göre ise 2022 yılında öldürülen kadınların yüzde 7'sinin failleri hakkında uzaklaştırma kararı varken cinayetler işlendi. Yılsonunda işlenen kadın cinayeti sayısının 300'ü geçmesinden endişe ediliyor.
KADIN CİNAYETLERİ NEDEN ARTIYOR?
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, İstanbul Sözleşmesi'nden hukuksuz bir şekilde imzanın çekilmesinin cinayetleri arttırdığı görüşünde. İktidarın bir yandan Ceza Kanunu'nda değişiklik yaparak cezaları arttırdığına işaret eden Ataselim, diğer yandan kadınların nafaka hakkını tartışmaya açtığını, İstanbul Sözleşmesi'nden imzasını çektiğini kaydetti. Ataselim, bunların "siyasi iradenin sakatlanması" anlamı taşıdığının altını çizdi.
Ataselim, uzaklaştırma kararlarının uygulanmaması ve zorlama hapis kararlarının alınmamasının kadın cinayetlerini arttırdığını belirterek, tehdit altındaki kadınlara ise yeterli düzeyde yakın koruma verilmediğini kaydetti.
Ataselim, "En sıklıkla verilen koruma kararı 155'i arayın. 155'i arayamıyorsunuz… 112'yi arıyorsunuz, oradan 112'den sağlıkla ilgili mi aradınız, adli bir durumla ilgili mi aradınız diye soruluyor. Arada mevzunun anlaşılmasında size ilgili birimlerin size yönlendirilmesine kadar dakikalar geçiyor. Ezgi Zerkin'in annesi çok çarpıcı bir şey söyledi. '24 saniye bana müzik dinlettiler.' O bağlantı sırasında 24 saniyede Deniz Özarslan, Ezgi'yi vurdu ve 24 saniye içinde kaçtı. Katil halen yakalanamadı" dedi.
'6284'Ü UYGULAMAKTAN ERİNİYORLAR'
Fidan Ateselim, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasının ardından 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun etkin şekilde uygulanmadığını belirterek, "Hakim ve savcılar ile karakollardaki polis memurları, 6284'ü uygulamaktan erindiklerini görüyoruz. Yani İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesi kararı, maalesef ki bütün kadın haklarının uygulanması yönünde bir engel oluşturdu" ifadesini kullandı.
"Etkin bir siyasi iradeye ihtiyaç var" diyen Ataselim, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu siyasi irade, şu anki siyasi iktidarda yok, görmüyoruz. Bir yandan kadınların kazanılmış haklarını tartışma konusu edip, diğer yandan etkin bir şekilde kadınların etkin eşit şekilde yaşamasını savunuyoruz demek koca bir çelişki. Ve bu çelişkiyi toplum artık görüyor durumda. O yüzden kadın cinayetleri önlenebilir ölümlerdir. Önlenmesi için de etkin siyasi irade de devletin tüm makamlarının, mevkilerinin, üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekir."
'SÖZLEŞMEDEN ÇIKARAK CİNAYETLERE ORTAK OLDULAR'
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu ise geçen yıl 348 kadının öldürüldüğünü tespit ederken, bu yılın ilk 10 ayında ise cinayete kurban giden kadın sayısını 319 olarak verdi. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Canan Güllü, iktidarı kadın cinayetlerini önleyecek politikalar ortaya koymamakla suçlayarak, "Yani bakarsanız mekanizmaları işletmeyen iktidar nedeniyle kadınlar katlediliyor. Ve biz Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu olarak diyoruz ki sadece katilin elinde kan yok. Bu anlamıyla bu katliamları önleyecek iradeyi, yani İstanbul Sözleşmesi'ni yürürlükten çekerek de bu cinayetlere ortak olan bir iktidar var" dedi.
Canan Güllü, iktidarın bir taraftan Meclis'te erken yaş evliliklerini, yani tecavüzcüsüyle evlendirme önergesi verdiğini, diğer taraftan infaz affını gündeme getirdiğini anımsattı. Tüm bunlar devam ederken yargıdaki zihinsel dönüşümüne katkı sunacak eğitimler verilmediği belirten Güllü, kollukta bu sürece dâhil olabilecek çalışanların bu zihinsel dönüşümünün yapılmadığını kaydetti. Güllü, Aile Bakanlığı'nın ise "aileyi kutsallaştırarak kadını ikinci plana iten bir politika" izlediğini, yeterli sığınma evi açma gibi işleri takip etmediğini söyledi.