Önümüzdeki '8 Mart Dünya Kadınlar Günü' adına birçok kurum ve kuruluş, hem bu özel günü kutlamak hem de bu vesileyle toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekmek adına açıklamalarını paylaşıyor. Son olarak İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi de, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü adına bir metin yayımladı.
Baronun metni şu şekilde:
"8 Mart 1857‘de Amerika’da tekstil işçisi kadınların 'Eşit işe, eşit ücret' talebiyle grev başlatmasının ve o sırada fabrikada çıkan yangın sonucunda 129 kadın işçinin yanarak ölmesinin üzerinden 165 yıl geçti. Kadınlar hala eşitlik ve ‘kadının insan hakları’ mücadelesini sürdürüyorlar. Günümüzde yasalar önünde eşitlik sağlanmış olsa da kadınlar erkek egemen zihniyetin baskısı nedeniyle haklarını kullanmada engellerle karşılaşıyorlar.
'YASALAR YETERİNCE UYGULANMIYOR'
Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri artıyor, yasalar yeterince uygulanmadığı için de kadınlar çoğu kez yasal haklarını kullanmaktan geri duruyor; adalete güvenmiyorlar.
Medeni Kanun ile kazanılan haklardan geri adım atılıyor; çağdaş, laik ve demokratik zihniyetten uzak çevrelerce uzun zamandır nafakanın kaldırılması ya da sınırlandırılmasının gündeme taşınması bahane edilerek bu konuda yeni düzenleme yapılacağı söyleniyor.
'KADINLAR İÇİN TALEPLERİMİZ'
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak, nüfusun % 49.9’unu oluşturan kadınların ailede ve toplumsal yaşamda şiddete uğradığına, 2022 yılında 1 milyon 680 binden fazla kadının okuma yazma bilmediğine, kadınların yüzde 75’inin sadece ilkokulu bitirdiklerine dikkat çekerek;
-Kadınların en temel sorunu olan EĞİTİM konusunda toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı kararlı bir devlet politikası uygulanmasını ve özgür bireylerin yetiştirilmesi amaçlanarak laik ve bilimsel temelde eğitim sağlanmasını,
-Her üç kadından birisinin şiddete uğradığı, her gün en az üç kadının erkekler tarafından öldürüldüğü ülkemizde, öncelikle kadına yönelik şiddet konusunda yasaların uygulanmasını, şiddetin önlenmesi için her türlü önlemin alınmasını, sığınma evi sayısının artırılmasını,
-Medeni Kanun’da öngörülen evlilik yaşı 17 yaşın bitirilmesi olduğundan, evliliklerde yasaya uyulmasını ve müftülere resmi nikah kıyma yetkisi verildiği dikkate alınarak bu alanda denetim yapılmasını,
-Erken yaşta evliliklerin önüne geçilmesi için yasal düzenlemelerin yapılmasını ve önlemlerin artırılmasını,
-Kadınların siyasi temsiliyetlerinin artırılması için destek politikaları uygulanmasını, Seçim Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu ve parti tüzüklerinde kadınlar lehine pozitif ayrımcılık uygulanacak şekilde değişiklikler yapılmasını,
-Atatürk ilke ve devrimleriyle kazandığımız haklardan geriye gidişe son verilmesini,
-Acilen Eşitlik ve Kadın Bakanlığı kurulmasını istiyoruz.
'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN VAZGEÇMİYORUZ'
Kadın erkek eşitliğinin sağlanması için verdiğimiz mücadelenin bir demokrasi ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine erişilmesi mücadelesi olduğunu bir kez daha kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı ve şiddetin sona erdiği bir ülke için ‘kadının insan hakları’ mücadelesini sürdüreceğiz; diyor ve İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN VAZGEÇMİYORUZ."