İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazetecilerin belediyeye kayyum atanması ihtimali ve hangi tarihte olacağına ilişkin duyumunun olup olmadığı sorusu üzerine, "Böyle bir hamle Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kara lekelerinden bir tanesi olur. Ben ikili ittifakın adayı olarak seçildim. Hem partim CHP hem de İYİ Parti başta olmak üzere Türkiye'deki bütün demokrasi bileşenlerinde çok güçlü hamlelerin olduğunu görebiliyorum. Kaldı ki dün Sayın Genel Başkanımız en üst perdeden mesajlarını verdi. Ama elbette benim de hem onlarla istişareli hem de kişisel olarak bir insanımıza bu süreci anlatma sorumluluğum olur. Ama şunu söyleyeyim umarım ki böyle bir şey yaşanmaz. Büyük bir tepki olacaktır. Bu anlamda o tür tarihler kulağıma geldi mi diye söylediniz. Benim kulağımda bir tek tarih var. O da önümüzdeki seçim" ifadelerini kullandı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Saraçhane'de bugün düzenlediği basın toplantısında, belediyeye yönelik iddialar ve hakkındaki siyasi yasak kararı ile ilgili açıklamalarda bulunup, bazı belgeleri paylaştıktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"O DÖNEMDE HİÇBİR SORUŞTURMA YA DA HİÇBİR TEFTİŞ BAŞLATILMAMIŞTIR"
Gelen sorular ve İmamoğlu'nun yanıtları şöyle:
- Mevlüt Uysal döneminin 2017-2018 arasındaki bilançosunu gösterdiniz ve işe alınan 30 bin çalışandan 5 bin 600'nin sabıka kaydı bile olmadan işe alındığını ifade ettiniz. Ve diğer rakamları söylediniz. Bunlarla ilgili herhangi bir teftiş başlatılmış mı? Bakan Adil Karaismailoğlu da o dönemde İBB Genel Sekreteri'ydi. Dolayısıyla bu işe alımlarda imzasının bulunup bulunmadığına ilişkin tespitiniz var mı?
İmamoğlu: Sayın Bakan gibi şu an Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreteri de o dönemin genel sekreteriydi. Dolayısıyla birçok isim de sayılabilir. O dönemde hiçbir uygulama, hiçbir soruşturma ya da hiçbir teftiş başlatılmamıştır. Zaten az önce ortaya koymak istediğimiz mesele tam da bu. Bu kadar açık ve net tespitler var iken ama valilik ama bakanlık tarafından da hiçbir soruşturma ya da hiçbir ön inceleme süreci başlatılmamıştır. Zaten şunu söyleyeyim. Burada birçok arkadaşım bilir. Ben ilçe belediye başkanı olduğumda Sayıştay'ı, ilçemde gördüğümde 'Hayırdır 5 yıl boyunca burayı unuttunuz mu' diye sormuştum. Dolayısıyla bu tür uygulamalar bizim sıklıkla yaşadığımız uygulamalar. Bu da onlardan birisi.
“BENİM KULAĞIMDA BİR TEK TARİH VAR. O DA ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİM”
- İBB'ye kayyum atanacağı tarih olarak 13 Ocak Cuma sonrasına dair iddialar yükseliyor. Sizin kulağınıza bir tarih geliyor mu bu senaryo için? Eğer böyle bir ihtimal gerçekleşirse sizin dediklerinizden mitingler yapacağınızı anlıyorum, o gök kubbeyi seçime kadar nasıl başlarına yıkmayı planlıyorsunuz?
İmamoğlu: Yani bu konuda şunu söyleyeyim. Tabii ki az önce ifade ettiğim gibi yani Türkiye Cumhuriyeti'nin kara lekesi demiştim, seçim iptal edildiğinde İstanbul'da demokrasi adına. Böyle bir hamle Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kara lekelerinden bir tanesi olur. Bu bağlamda ben eminim ki ben burada şahsım adına yapacağım şeyleri ifade ettim. Ben ikili ittifakın adayı olarak seçildim. Hem partim CHP hem de İYİ Parti başta olmak üzere Türkiye'deki bütün demokrasi bileşenlerinde çok güçlü hamlelerin olduğunu görebiliyorum. Kaldı ki dün Sayın Genel Başkanımız en üst perdeden mesajlarını verdi. Ama elbette benim de hem onlarla istişareli hem de kişisel olarak bir insanımıza bu süreci anlatma sorumluluğum olur. Ama şunu söyleyeyim umarım ki, umarım ki böyle bir şey yaşanmaz. Büyük bir tepki olacaktır. Bu anlamda o tür tarihler kulağıma geldi mi diye söylediniz. Benim kulağımda bir tek tarih var. O da önümüzdeki seçim.
"CUMA GÜNÜ GÜÇLÜ BİR AÇILIŞ YAPACAĞIZ ORADA DA YÜZ YÜZE DEĞERLENDİRECEĞİZ"
- Kayyum ihtimaline karşı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dünkü açıklamalarının ardından bir görüşmeniz oldu mu? Bir eylem planı oluşturdunuz mu?
İmamoğlu: Zaten genel başkanımıza her zaman istişare halindeyiz. Bu cuma günü çok güçlü bir açılış yapacağız İstanbul'da. Orada da yüz yüze değerlendireceğiz. Gayet güçlü bir biçimde bu sürece tepkisini dile getirmiştir. Bundan sonraki dediğim gibi hem siyasi tarafında birlikte hareket edeceğimizi az önceki cevabımda ifade ettim. Hem de kişisel anlamda da elbette daha güçlü bir biçimde hareket ederiz. Ama tekrar ifade edeyim. Bunu tasarlamak bile bana zül geliyor, zulüm geliyor. Ya da konuşmak.
"BİZ KİMSENİN İŞİNE HUKUKSUZ BİÇİMDE SON VERMEDİK, BUGÜN OLSA YİNE YAPARDIM"
- Cumhurbaşkanı sanırım sizi kastederek işten çıkarılanları yeniden başlatacağız dedi? Bu konuda ne diyorsunuz?
İmamoğlu: Sayın Cumhurbaşkanı bizi ifade etti tahmininde ya da bizi ima ettiği tahmininde bulundunuz. Öncelikle biz kimsenin iş akdine hukuksuz bir şekilde iptal etmediğimizi tekrar beyan edeyim. Bunun hesabını defalarca verdik. Düşünsenize bizim için devletin kurumlarının insanların yaptıkları şu kumpas ve zulümleri düşünün. Biz öyle bir hukuksuzluk yapsaydık Allah bilir başımıza neler gelirdi. Yapmadığımız için içinden bir şey çıkaramadıkları için bir hamle yapamıyorlar. Biz o dönemde açık ve şeffaf bir biçimde şunu söyledik. İki seçim arasında alelacele işe alınmışların iş akitlerini feshettik. Çünkü adil bir işe alım takvimi olmadığını yani hangi tarihten bahsediyorum? Bu görevi yaptıkları 18 Nisan ile 23 Haziran'daki tarihten bahsediyorum. Daha doğrusu 6 Mayıs'la 23 Haziran arasındaki tarihten bahsediyorum. Seçim iptal edildiği tarihten. Bugün olsa yine aynı şeyi yapardım. Öyle bir tarih aralığında alelacele işe alım işlem yürüten hiç kimse iyi niyetle işe alım süreci yürütmemiştir.