İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Halk TV'de İsmail Küçükkaya'nın sunduğu 'Yeni Bir Sabah' programına konuk oldu. İmamoğlu, Hiranur Vakfı'nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in kızı H.K.G'nin 6 yaşında evlendirdiği cemaat mensubu Kadir İstekli tarafından cinsel istismara uğramasına yönelik skandal ile ilgili konuştu.
İmamoğlu, "Bu süreçler görmezden geliniyor. Biliyorlar ama ‘mış gibi’ yapıyorlar. Buna göz yuman yöneticiler var. Buna göz yuman, bunla ilgisi süreci ihmal eden kim varsa bu suçun parçasıdır. Toplumun bütünü esastır. Tarifte de zorlanıyorum." dedi.
Tartışmaların odağındaki tarikat ve cemaat yurtlarına ilişkin de konuşan İmamoğlu, "Oraya hali vakti yerinde hiçbir aile çocuğunu yollamaz. Oraya ne yazık ki belli imkanlar sunamadığımız çocuklarımız gidiyor. Buraların denetlenmesi ve buralarda yapılan eğitimlerle ilgili, müfredatları ne? Bunlar denetlenmeli" diye konuştu.
‘DENETİME VE YENİLEŞMEYE İHTİYAÇ VAR’
İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan satırlar şu şekilde:
Bütün konuların üstünde bir mesele. Bir toplumun temelinde sıkıntılar var ve o sahada problemlerin üstüne gidip çözüm oluşturamıyorsa sağlıklı bir toplum inşa etme şansınız çok düşük. Bu ülkede eğitimden uzaklaştırılan, bu tür merkezlerde çocukların eğitim dışında bir ‘eğitimle’ baş başa kaldığı alanlar var. Bu süreçler görmezden geliniyor. Biliyorlar ama ‘mış gibi’ yapıyorlar. Buna göz yuman yöneticiler var. Buna göz yuman, bunla ilgisi süreci ihmal eden kim varsa bu suçun parçasıdır. Toplumun bütünü esastır. Tarifte de zorlanıyorum.
Dini eğitim veren kurumlara saygımız var. Ben de Kuran kurslarına gittim. Usule uymayan kurumları da biliyorum. Bugün okullardan uzaklaştırılan sadece bu kurumlara emanet edilen on binlerce çocuk var. Bunu ben değil kendileri ve aileler söylüyor. Müthiş bir denetime ve yenileşmeye ihtiyacımız var. Taviz veren suçun ortağıdır. Göz yuman, buna taviz veren yöneticiler kim varsa suçludur.
“İlk dini eğitimimi Kuran kursunda aldım. Trabzon'da. İyi bir eğitim aldım örneğin. Rahmetli dedem de iyi eğitim verdiği için gıdasına, şusuna busuna destek olurdu. 5-6 yaşında başladık gitmeye. Bu işin kuralları var. Dini eğitim veren kurumların olması kadar doğal bir şey olamaz. Yasak diye bir şey olamaz. Bunun kuralları, kaideleri, sahaları ve burada başka bir şey, yapılanma... Devlet içinde yapılanmanın FETÖ'yü doğurduğunu bilmiyor muyuz. Acaba buna namzet başka kurumlar var mı?
“Şu anda bu cesareti bulan, bunu yapıp 'Ben bunu yargıda hallederim' diyen bir akıl var ise onun güvendiği bir saha var. Bunu kim halleder biliyor musunuz? Kuralı uygulayan bir yönetim bunu halleder.
“Bazı binaları ellerinden aldık. Bakanlığın el koyduğu dosyalar arasında bu tür kuruluşlar da var. Geçenlerde altı binayla ilgili, KİPTAŞ döneminde, soruşturmasını başlattığımız, tespitlerimiz oldu. Kolay değil. KİPTAŞ bir bina yapıyor. Size tahsis ediyor. X tarikat, Y vakıf. İsim isim sıralamayayım. Bu vakıflara ne için veriyorsun 49 yıllığına. Sorgusuz sualsiz. Rapora giren rakamı söyleyeyim. 2 milyon lira. Kira alınması gereken yapılardan alınan kira 100 bin civarında.
“Peki bu dernekler, vakıflar, kurumlar ne yapıyor. Eğitim mi veriyor. Hayır. Orada başka oluşumların temelini atma gayretindeler. Çocukların yetiştirildiği bir müfredat yok. Köşeye sıkıştırma var.
SOYLU'NUN İBB'DE TERÖRİST İDDİASI
Bir belediyenin işi midir terörle iltisaklı biri... Teröristi bulmak, yargılamak belediyenin görevlerinin içinde midir? İçişleri Bakanı'nın ortaya koyduğu o dil aslında bizim 1000 yıla yakın devlet geleneğimizi ne yazık ki eziyor. Diyor ki Emniyet sen işini yapmıyorsun. MİT sen de işini yapmıyorsun.
"Bir açıklama yapıyorsunuz ayakkabı numarasına kadar biliyorsunuz diyorsunuz aynı hafta sayı veriyorsunuz. Aradan bir iki hafta geçiyor Meclis’in kürsüsünde yere ura vura 557 terörist var İBB’de diyorsunuz. iBB’de 88 bin civarında kişi çalışıyor. 88 bin insanı zan altında bırakıyorsunuz. İBB’de çalışan nedir Ekrem İmamoğlu’nu lekelemek. Bu bakan TC tarihinin yüz karası bir süreci yürütüyor.
YARGILANDIĞI “AHMAK” DAVASI
Sakince anlatmak istiyorum. Hangi iddialar olursa olsun hangi duyumlar gelirse gelsin ben bu mahkemenin hakimine Türk yargısının hakimlerine savcılarına güvenmek istiyorum. Adalet hava ve su gibidir bugün yaşıyorsak bizi ayakta tutan şey adalettir. Bir önceki hakimin yaşadıklarını konuşarak başlamamız lazım. Bu mahkemede bu davaya bakmak üzere görevlendiriliyor. Bu kişi ile ilgili bizim aldığımız bilgiler iddialara baktığınızda, içinde her şey var kumpas var tehdit var, tüm bu şaibeli sürecini aydınlatmak lazım. 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin hakimi atanalı bir yıl olmuşken tahammüllere göre iki yıl daha burada kalması gerekirken 1 yıl daha kalarak bu görevinden uzaklaştırıldı? Üstelik eşinin de özel durumu var. Bu atamaya da karşı çıkıyor. İkinci soru; bu mahkemenin olduğu adliyedeki yüksek rütbeli başsavcı görevinde olan kişi gönderilen hakime ‘iki yıldan fazla ceza ver siyasi yasaklı olsun seni istediğin yerde ağır ceza reisi yapalım’ demiş midir, dememiş midir? Bir başka mahkeme başkanının da sürgününü örnek göstererek hakim tehdit edilmiş midir? Denileni yaparsan ödüllendirileceksin teklifinde bulunmuş mudur? Bu şikâyetler yapıldı, avukatlar başvurdu, HSK tenezzül edip bu yaşananlarla ilgili soruşturma açmadı. Çok enteresan!