İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun kamu görevlilerine hakaret ettiği suçlaması ile yargılandığı davada, avukatı Kemal Polat, üniversitelerin hukuk fakültelerine bilimsel görüş için başvuruda bulundu.
Dekanlıkların görevlendirmesi ile birlikte hukuk camiasında ismi yakından bilinen üç profesör, bir rapor hazırladı.
İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Adem Sözüer, Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Gökçen, Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. İzzet Özgenç’in hazırlamış olduğu mütalaada da şu sonuca varıldı:
"Ekrem İmamoğlu’nun dava konusu sözleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, seçimlerin iptaline yönelik eleştiri niteliğinde olduğu, iptal kararı veren veya verdirenleri küçük düşürmeye, toplumdaki saygınlıklarını rencide etmeye matuf olmadığı açıkça görüldüğü, bu nedenle dava konusu olayda hakaret suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı kanaatindeyiz."
SOYLU’YA ELEŞTİRİ
Cumhuriyet'ten Barış Terkoğlu'nun haberine göre; 36 sayfalık ayrıntılı raporda, İBB Başkanı İmamoğlu’nun Avrupa Konseyi’nde yaptığı konuşmadan başlayarak dava sürecindeki bütün kritik belgeler incelendi. Raporda, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, İmamoğlu’nu hedef aldığı sistematik açıklamaları da eleştirildi:
“İmamoğlu hakkında hem dava konusuyla hem farklı konularda kamu gücünü kullanan yetkililer tarafından onu suçlu gösteren, süreklilik arz eden tarzda açıklamalar yapılmakta, böylece kamuoyunda suçluluğu yönünde bir önyargı oluşturulmaktadır.”
Kolluk ve müfettişlerin amiri olan İçişleri Bakanı Soylu’nun yaptığı açıklamaların masumiyet karinesini ihlal ettiği ifade edildi.
KUŞKU VAR
Profesörler, dava devam ederken hâkim Hüseyin Zengin’in yerinin değiştirilmesini de yargı bağımsızlığına aykırı buldu:
“Mahkeme hâkiminin görevini yaparken görevinden alınamaması, dış müdahaleler bakımından önemli bir güvencedir. İnceleme konusu olayda ise söz konusu güvencenin sağlanmamış olduğu anlaşılmaktadır.” Hazırlanan mütalaada, mahkemede İmamoğlu’nun savunması sırasında taleplerinin reddedilmesinin de kanuna aykırı olduğu söylendi. Mahkemenin tarafsızlığı adına kuşku doğurduğu ifade edildi.
HAKARET YOK
Üç hukuk profesörü, İmamoğlu’nun Soylu’ya yanıtında kullanmış olduğu 'ahmak' ifadesini de irdeledi. Soylu ile İmamoğlu arasındaki söz düellosunu ayrıntılı bir şekilde inceleyen Sözüer, Gökçen ve Özgenç; İmamoğlu’nun sözlerinin muhatabının YSK üyeleri değil İçişleri bakanı olduğu kanaatine vardı. Tüm bunların haricinde söz konusu konuşmanın bütünü incelendiğinde, 'ahmak' kelimesinin YSK üyelerini rencide etmek niyetiyle kullanılmış bir hakaret olmadığı ifade edildi. “Bir konuşma veya yazıda geçen bazı sözcükler metnin arasından seçilerek, bağlamından kopartılarak değerlendirilemez” denildikten sonra İmamoğlu’nun konuşmasının tamamı yorumlandı:
“Açıklamanın başında ve devamında İçişleri bakanı başta olmak üzere siyasi iktidarın seçimlerin iptalinde sorumluluklarının bulunduğuna vurgu yapılmakta ve bu durum ahmaklık, yani akıl tutulması olarak nitelendirilmektedir. Bir bütün olarak değerlendirildiğinde, ister İçişleri bakanına isterse seçim kararını iptal eden YSK üyelerine yönelik olsun, eleştiri mahiyetinde sözler olarak kabul edilmek gerekir.”
BENZER DAVALARDA SONUÇ CEZASIZ
Yargıtay’ın daha önce benzer davalarda, kamu görevlilerine yönelik tepkilerde kullanılan sözlere dair verdiği kararları da inceleyen profesörler, suçun işlenmediği sonucuna vardı: “Bu içtihatlar ışığında dava konusu olay değerlendirildiğinde, İBB seçimini kazanan sanığın, seçimin iptaline yönelik karar tepkisi, herkesten daha fazla sert olabilecektir. Yine sanığın bir siyasi kişi tarafından kendisine açıkça ahmak denilmesinin karşılığında, buna bir tepki olarak aynı sözlerle karşılık vermesi de somut olgu temeline dayanan eleştiri olarak kabul edilmek gerekir.”
Daha önce de 7 ayrı bilim insanının suçun oluşmadığına ve Soylu’nun ahmak kelimesinin iadesinden ibaret olduğu vurgulanmıştı.
BAŞSAVCIYI İŞARET ETTİ
İmamoğlu, üç yıl önce, Avrupa Konseyi’nde, kazandığı seçimin iptalini eleştirmişti. Birkaç gün sonra, İçişleri Bakanı Soylu’nun hedefi oldu. Soylu “Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’yi şikâyet eden ahmağa söylüyorum, bunun bedelini bu millet sana ödetecek” dedi. İmamoğlu, Soylu’ya “31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır” yanıtını vermişti. Sözlerin hedefi Soylu olmasına rağmen İmamoğlu hakkında YSK üyelerine hakaretten dava açıldı. 4 yıl 1 aya kadar ceza istendi. Dava sürerken, hâkim Hüseyin Zengin, haziran kararnamesiyle görevden alındı, Samsun’a gönderildi. Cumhuriyet gazetesi hâkime yapılan ahlaksız teklifi gündeme getirdi. Hâkimden, İmamoğlu’na 2 yılın üzerinde ceza vererek onu siyasi yasaklı hale getirmesi istenmişti. Kabul etmeyince sürgün edilmişti. Kritik davada, bugün duruşma var. Bu arada İmamoğlu, İsmail Küçükkaya’nın programında Cumhuriyet’in haberini yeniden gündeme getirdi. İmamoğlu, hâkime telkinde bulunmasıyla ilgili olarak İstanbul Anadolu Başsavcısı İsmail Uçar’ı işaret etti ve şu soruyu sordu: “Bu mahkemenin olduğu adliyedeki yüksek rütbeli, başsavcı görevinde olan kişi, gönderilen hâkime, ‘İki yıldan fazla ceza ver siyasi yasaklı olsun seni istediğin yerde ağır ceza reisi yapalım’ demiş midir, dememiş midir? Hâkim tehdit edilmiş midir?”