Uzun süreden beri düşük faiz konusunda ısrarcı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) dördüncü faiz indirimi kararı döviz kurlarında sert yükselişe ve TL'nin hızla değer kaybetmesine neden olunca Pazartesi akşamı Dövize Endeksli Mevduat (DEM) enstrümanı devreye sokulmuştu.
İktidarın yeni sistemi duyurmasının ardından "vadeli mevduatın haram olduğu" yönündeki fetvası gündeme gelen Diyanet İşleri Başkanlığı, yeni model için de "haram" fetvası vermişti. Yeni sistemin de "vadeli mevduata" ilişkin hükümlere tabi olduğunu, bu sistemde de faiz tahakkuk ettirildiğini belirten Din İşleri Yüksek Kurulu konu hakkında, "Sakıncılı, haram" demişti.
'ÖRTÜLÜ FAİZ DEĞİL'
Muhafazakar camiada AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştirilere karşı WhatsApp grupları üzerinden yazdığı ‘iktidara zarar verecekse doğruları söylemek caizdir diyemem’ çıkışıyla gündeme gelen İlahiyatçı Hayrettin Karaman bu kez “dövize endeksli mevduat” hakkındaki açıklamasıyla dikkatleri üzerine çekti.
Karaman tartışmalara ilişkin olarak, "Örtülü faiz değil hibe. Alınan zamanında ve yerinde tedbir ile fiyatlar normalleşme yoluna girdi. Bu defa da devletin ödemesinin faiz olup olmadığı tartışması ortaya çıktı. Bazı hocalar, devletin ödemesinin faiz olduğu kanaatindeler. Ben bu kanaatte değilim, “devletin ödemesi hibedir” dedi.
'İSLÂM HUKUKUNUN KLASİK FAİZ TEORİSİNE GÖRE “FAİZ” OLARAK NİTELENDİRİLEMEZ'
Karaman 'Azdırılan para piyasasına çare' başlıklı köşe yazısında kendisiyle aynı görüşte olan hocaların açıklamalarına da yer verdi.
''Konvansiyonel bankalarda vadeli ya da vadesiz hesap açmak, bunların faiz esaslı kurumlar olması sebebiyle caiz değildir'' diyen Eski Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Dr. Ahmet Yaman, dövize endeksli mevduata ilişkin, ''Caiz olmamakla birlikte konvansiyonel bankalarda açılan vadeli mevduat hesaplarına, ilgili vade sonunda “Merkez Bankası’nca belirlenen bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı” baz alınarak verilen faiz ile USD döviz kuru arasında döviz lehine bir fark meydana gelirse bu farkın devlet tarafından ödenmesi, İslâm hukukunun klasik faiz teorisine göre “faiz” olarak nitelendirilemez.
Zira bu fazlalık mevduat hesabının tarafları dışında üçüncü bir kişi tarafından belli bir amaçla verilmektedir. Bu amaç da ülke ekonomisinin menfaatleri doğrultusunda, “birikimlerini Türk lirası mevduatı olarak değerlendiren vatandaşların kurlardaki oynaklık karşısında mağdur olmamasını” sağlamaktır. Devlet, gördüğü kamu menfaati ekseninde belli alanlara teşvik verebileceği gibi belli niteliği taşıyan kişilere Hazine’den fon transferi de yapabilir…'' değerlendirmesinde bulundu.
'TEFE-TÜFE ORTALAMASI ÖLÇÜ ALINMALIDIR'
Karaman'ın hibe çıkışına katılan Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Çeker ise TEFE-TÜFE ölçüsünü baz alan açıklamasıyla dikkat çekti. Prof. Dr. Orhan Çeker'in açıklaması şöyle:
''Devletin hibede bulunması elbette caizdir, ona diyecek bir şey yok; fakat hibede döviz kurunun ölçü alınması sanki uygulaması çok zor veya mümkün değil gibi… Kanaatimce TEFE-TÜFE ortalaması ölçü alınmalıdır.''
'NAS ORTADA, HÜKÜM BU'
Öte yandan Erdoğan, Merkez Bankası'nın faiz indirmesine ilişkin kasımdaki “Nas ortada. Nas orada olduğuna göre sana bana ne oluyor? Olaya buradan bakacağız ve adımımızı ona göre atacağız" açıklamasının ardından 19 Aralık'ta da "Neymiş efendim faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak ‘nas'lar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu" ifadelerini kullanmıştı.