HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, altılı masanın dün yayımlamış olduğu anayasa değişikliği önerisi ile ilgili olarak, partisinin grup toplantısında konuştu. Sancar, aynı zamanda AK Parti iktidarının Suriye'ye yönelik operasyonlarını ve kara harekâtı söylemlerini de değerlendirirdi.
AK Parti iktidarının amacının seçim sürecini kendi lehlerine dizayn etmek olduğunu söyleyen Sancar, "Amaç bir yandan Kürtlere ve kazanımlarına saldırmak; diğer yandan ülke içinde siyaseti ve seçim sürecini kendi lehlerine dizayn etmektir. "Taksim saldırısını da çeşitli karartmalarla bir bahaneye dönüştürdüler. Taksim'deki saldırıyla ilgili pek çok bilgi ve veri ortaya saçıldı. Bunların tamamı; Suriye'deki çeteler, hatta IŞİD ile bağlantıya işaret ederken, bunların üstü karartıldı" ifadelerini kullandı.
Sadece iktidara değil, muhalefete de eleştirilerde bulunan Sancar, "İktidarın bu gidişatını durdurmak için, iktidarı değiştirmek için bizler ne yapmak gerektiğini her gün söylüyoruz. Diğer muhalefet partileri ne yapıyorlar? Savaş politikalarının arkasına dizilerek iktidarın çizdiği oyun sahasından ayrılamıyor. Başlı başına büyük bir çıkmaz oluşturuyor bizim dışımızda kalan muhalefet için. O oyun sahasında kalarak, topluma, özgür, demokratik, aydınlık gelecek vaat edemezsiniz. Bizler bir demokratik Cumhuriyet hedefi koyduk önümüze" şeklinde konuştu.
"SOKAKTA İNSANLARA ŞİDDET, AĞACA, DOĞAYA VE HAYVANLARA KARŞI ACIMASIZ BİR ŞİDDET..."
Sancar, grup toplantısında yalnız ekonomiden ve seçim sürecinden bahsetmedi. Son zamanlarda hem insanlara hem de hayvanlara olan şiddete de değinen Sancar, "Türkiye'nin önünde iki ana gündem var; biri yoksulluktur, sefalettir, açlıktır, işsizliktir, zulümdür, baskıdır... İktidarın gündemi ise halkın gerçek gündemini bastırmaya ve unutturmaya yönelik politikalardır. Bu politikaların başında da savaş planları gelmektedir. Sokağa ve iktidarın psikolojisine baktığımızda ortaya şöyle bir tablo çıkıyor; halk, geçim derdinde; AKP MHP iktidarı ise kendi iktidarlarının bekası için savaş peşinde. Savaş, tüm toplumu saran bir şiddet iklimini beraberinde getiriyor.
Öyle bir zihniyet ki, bütün canlıları ancak şiddetle kontrol altında tutabileceğini, bütün sorunları şiddetle bastırabileceğini düşünüyor. Bu zihniyet; hayvan haklarına saldırının da temelinde yatıyor. Konya'da bir barınakta hayvanlara karşı korkunç şiddet görüntülerini izlediniz. Sokakta insanlara şiddet; ağaca, doğaya şiddet, ve hayvanlara karşı acımasız bir şiddet... Bir şiddet toplumu yarattı bu iktidar. Bu kültür ve ortam iktidarın bir yönetme biçimi olarak uygulanıyor. İktidarla, toplumun keskin bir ayrım içinde olduğu süreci yaşıyoruz. Halkın sorunlarından kopup, ülke gerçekliğinden uzak bir iktidar var ve yeni maceralarla toplumu felaketlerin içine sürüklemekten kaçınmıyor. AKP - MHP ittifakı; talan, sömürü ve rant iktidarıdır. Kan, yalan ve savaş iktidarıdır. İktidarlarını gerilimle, savaşla ayakta tutan bir iktidar var karşımızda dedi.
ALTILI MASANIN ANAYASISI
Altılı masa, dün "Şimdi demokrasi zamanı" sloganı ile birlikte yeni bir anayasa taslağını altı partinin genel başkan yardımcıları aracılığı ile açıkladı. 84 madde, 9 başlıkta değişiklik isteyen anayasa teklifinde cumhurbaşkanının yetkileri belirlendi. Teklifte, seçim barajının yüzde 3'e düşürüleceği, parti kapatmanın ve dokunulmazlığın kaldırılmasını zorlaştırılacağı ifade edildi.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, altılı masanın anayasa taslağına da değindi. Sancar, "Altılı Masa, dün bir Anayasa değişikliği taslağı önerisi sundu. Cumhurbaşkanlığı sistemini lağvetme, parlamenter sistemi yürürlüğe koymuş bir öneri bu. İçinde olumlu pek çok madde var ancak toplamına baktığınızda bu önerinin gerçek bir demokrasi, güçlü bir demokrasi için eksik ve zayıf kaldığını görebilirsiniz. Bir tür tamirat programı ortaya koyuyor bu öneri. Cumhurbaşkanlığı sistemi yürürlüğe girdikten sonra yaşanan tahribatların bir kısmının onarılması... Hedef bu. Sürekli kriz ve çatışma üreten sistemin kendisine dönük bir dönüştürme, değişiklik iradesi var mı? O iradeyi göremiyoruz... Geçmişi, belli düzenlemelerle geleceğin vaadi olarak sunmak bir çıkış değildir. Demokratik, çoğulcu, katılımcı, demokratik bir sistemdir Türkiye'nin ihtiyacı. Bu, ancak seçimlerden sonra gerekli bir Meclis çoğunluğu oluşursa resmileşebilecek bir öneri... Ama seçime kadar ne yapmak gerekir sorusunun cevabı burada yok. Amaç, güçlü bir toplumsal sözleşme, kapsayıcı bir mutabakat oluşturmaksa, seçim sürecinin de bu esaslar üzerinde kurulması gerekiyor.
Mesela deprem... Hep gündemimizde. Depreme karşı tedbirin ne olduğunu, gerçek çözümün nerede yattığın bilim insanları söylüyor. Mevcut binaları, hasar görmüş binaları onararak, dökülen sıvaları yeniden tazeleyerek depreme karşı tedbir alamayız. Temelleri sağlam, malzemesinden çalınmamış, depreme dayanıklı yeni bir inşa gerekiyor. Hasarlı binaları tek tek tamir etmek değil, cesur bir yeni şehir planı kurarak ancak depreme karşı etkili tedbir alınabilir. Biz de hasarları gideren bir yöntemin Türkiye'deki sorunları çözmeye yetmeyeceğini; cesur, yeni, köklü bir inşa ile, geleceğe özgürlükçü, eşitlikçi, demokratik Cumhuriyet'e gidebileceğinizi söylüyoruz. Yeni inşa, gerçek bir içeriğe sahip olmalıdır. Malzemeden çalmadan, kolaya kaçmadan, gerçeklerle yüzleşmekten korkmadan yeni inşa yapılabilir" ifadelerini kullandı.
"OLUMLUYA OLUMLU DERİZ"
Altılı masanın olumlu gördükleri yanları için açık açık olumlu da konuşabileceklerini belirten Sancar, "Hem iktidarı değiştireceğiz hem de sistemi... Onarımlarla, yüzeysel restorasyonlarla, mahçup, ürkek reformlarla bu kısır döngüden çıkamayız. Daha cesur, daha kararlı ve daha güçlü alternatifler ortaya koymak gerekiyor. HDP de bunu yapıyor. Bu soygun iktidarına, talan, rant iktidarına; yalan ve kan iktidarına karşı halklara gerçek alternatifi sunuyor. Başarmak için birlikte yürümemiz gerekiyor. Gerçek alternatifler üretmek zorundayız. Göz boyayan ya da sadece tamiratla sınırlı kalan programların bizi kısır döngü içinde tuttuğunu gözden kaçırmamalıyız. Altılı Masa'ya, toplumsal muhalefete ve demokrasi güçlerine çağrımızdır; önerileri elbette tartışırız, olumluya olumlu deriz. Ama eksiği, yanlışı söylemekten de sakınmayız. Hakiki ortaklık, sahici dönüşüm iradesi ve gerçek bir müzakere ancak bu zeminde yürütülür" diyerek cümlelerini sonlandırdı.