Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay; seçim, ittifak ve cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Günay, partisinin tüm engellemelere rağmen anketlerde yüzde 15 oy alacağı sonucunu gösterdiğine dikkat çekerek HDP potansiyelinin yüzde 30 olduğunu kaydetti.
'MEB HİÇBİR HAZIRLIK YAPMADI'
HDP Genel Merkezi'nde gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Günay, uzaktan eğitimde EBA'da olduğu gibi yüz yüze eğitimin de çökme noktasına geldiğini savundu.
Günay, "Bildiğiniz gibi 6 Eylül günü pandemi gölgesinde yüz yüze eğitime geçildi. Fakat daha 2. haftasında, tıpkı öğrencilerin yüzde yetmişinden fazlasının verim alamadığı EBA sisteminin çöküşü gibi yüz yüze eğitim de çökme noktasına gelmiştir. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı yüz yüze eğitime geçileceğini aylar öncesinden netleştirmesine rağmen neredeyse hiçbir hazırlık yapılmamıştır. Pandemi sürecinde nasıl ki devlet gerçek anlamda sorumluluk almayıp bütün yükü halka, topluma yüklediyse, yüz yüze eğitimde de bütün yükü öğrencilerin, velilerin omuzuna yüklemiştir. Her şeyden önce pandemi için gereken yeterli ek bütçe ayrılmamış, öğretmen açığı kapatılmamış, yeni okullar ve ek derslikler inşa edilmemiştir. Aşı politikası, ülke geneli nasıl dağınık, kontrolsüz ve aksak işliyorsa, okullarda öğretmen ve öğrenciler için de aynı belirsizlikle gitmektedir" diye konuştu.
Okullarda 12-15 kişilik standartın uygulanmadığını belirten Günay, eğitimin yer yer 60 kişilik sınıflarda yapılmaya çalışıldığını söyledi. Binlerce okulda temizlik görevlisinin bulunmadığına dikkat çeken Günay, yeterli temizlik ürünü ve maskenin de temin edilmediğini belirterek, "Okul yöneticilerinin, yeterli bütçe aktarılmadığı için velilerden maske, dezenfektan, temizlik malzemeleri, A4 kâğıdı, tuvalet kâğıdı, havlu kağıt, kolonya gibi çok sayıda ürünün yanı sıra kayıt parası veya bağış adı altında nakdi para istediğine dair bize çok sayıda şikayet gelmektedir" dedi.
Günay, aynı zamanda Kürtçe eğitime ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"Ayrıca yüz yüze başlayan yeni eğitim-öğretim döneminde 20 milyon insanın konuştuğu Kürtçe başta olmak üzere, birçok kadim anadili bir kez daha yok sayılarak eğitimden dışlanmış ve yasaklı diller olmaya devam etmiştir. Sonuç olarak, zaten mevcut haliyle eğitimde fırsat eşitliği ve temel bir hak olan parasız, bilimsel ve anadilinde eğitim hakkından oldukça uzak bir eğitim sistemine bir de bu sorunlar eklenince ülkede eğitimde bir sistemden bahsetmek neredeyse imkânsız hale gelmiştir. "
Günay, bahsettiği sorunların çözümü için acil eylem planı oluşturulması çağrısında bulundu.
'TÜRKİYE, FELAKETE DOĞRU GİDEN BİR LOKOMOTİFİ ANDIRIYOR'
"AKP-MHP iktidarının eğitim başta olmak üzere ekonomiden sosyal hayata, siyasetten kamu kurumlarına kadar her alanda çöküşü çağırdığı politikalar, Türkiye halklarının geleceği açısından, artık sürdürülemez bir hal aldı. Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durum, felakete doğru hızla yol alan bir lokomotifi andırıyor" diyen Günay, "Yaptığımız çalışmalarda yan yana geldiğimiz kadınların, Alevilerin, gençlerin, çiftçilerin, esnafın, işsizin, emeklilerin ortak dertlerini çözmek için siyaset kurumunu sorumluluk almaya davet ediyoruz" şeklinde konuştu.
DEMOKRRASİYE ÇAĞRI BELGESİ
Günay'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Kimliği ve inancı ne olursa olsun bu ülkede herkesin geleceğe güvenle bakacağı, umutların azalmadığı, enselerin kararmadığı bir ülkenin çağrısını yapıyoruz. Cumhuriyet tarihi boyunca iktidarların rengi değişse de, siyaset kürsüleri farklı yüzler ve sesler tarafından kullanılsa da, partilerin amblemleri, sloganları değişse de yüz yıldır açlık, işsizlik, eşitsizlik, şiddet ve baskı altında yaşatılmak istenen Türkiye halklarına “demokratik, adil, özgürlük dolu yarınlar mümkündür” diyoruz. Bizler, HDP olarak bu ülkenin geleceğini kurtarmak adına 27 Eylül günü ilan edeceğimiz, Demokrasiye Çağrı Belgesi ile siyaset kurumuna ve Türkiye halklarına bir seçenek sunacağız. Bu seçenekle herkesi, adaletsizlik, baskı, şiddet, eşitsizlik, açlık ve yoksulluğun olmadığı; toplumsal kutuplaşmanın sona erdiği, siyaset kurumunun yolsuzluktan temizlendiği bir siyasetin kapılarını aralamaya davet edeceğiz.
'SEÇİM KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPABİLİRSİNİZ AMA 7 HAZİRAN'I UNUTMAYIN'
Seçim kanunlarında değişiklik yapılmasına yönelik, toplumdan gizli saklı ve kapalı kapılar ardında, AKP ve MHP arasında uzunca bir süredir pazarlıklar yapıldığı herkesçe biliniyor. AKP-MHP iktidarı, toplum nezdinde eridiğini hissettikçe, başka başka dalavere yöntemlere sarılmayı bir marifet sayıyor. Şimdi öncelikle şunun altını çizelim: Bu ülkede halen 80 darbecilerinin yaptığı iptidai bir anayasa yürürlükte. Ve yürürlükteki seçim kanunları da bu anayasa gibi, çağdaş dünyanın oldukça uzağında. Özetle şunu söyleyelim; toplumsal barışı, demokratik bir yaşamı hedeflemeyen, mevcut darbe anayasasından kurtulmayı amaçlamayan, yurttaşların özgür iradeleriyle ülke yönetimine katılmalarını garanti etmeyen yasa değişikliği çalışmalarının bir kıymeti yoktur. Aksine, önceki iktidarların yaptığı gibi, iktidarını korumak adına seçim kanunlarında sürekli olarak sözüm ona değişiklik adı altında yeni anti-demokratik sonuçlara yol açacak manevralara girişmek, AKP-MHP iktidarının içerisine düştüğü çaresizliğin yeni bir fotoğrafıdır. Şimdi de seçim barajının yüzde 7’ye indirileceği şeklinde bir kulis bilgisini dolaşıma sokmuşlar.
Ne hazindir ki, 40 yıldır, Kürtler Meclis'e giremesin diye yüzde 10 gibi ucube bir barajı canhıraş bir şekilde savunan ve bugün esamesi dahi okunmayan tüm iktidarlar gibi AKP-MHP iktidarı da, olası bir seçimde baraj altında kalmamak için olsa gerek, barajı yüzde 7’ye indirme konusunda anlaştıklarını deklare ediyorlar. Yine her sıkıştığında seçim kanunlarında değişiklik yapmayı gündemine alıyor ve “daha nasıl hilelerin, usulsüzlüklerin önünü açabilirim ki iktidarım devrilmesin” telaşını yaşıyor. Meclis'teki parmak sayınızın çokluğuna güvenerek kanunlarda değişiklik yapabilirsiniz. Ama 7 Haziran’ı unutmayın, 31 Mart’ı unutmayın. Unutmayın ve örgütlü halkın gücünden korkun! HDP örgütlü halktır! Halktan gizleyerek kapalı kapı pazarlıklarıyla topluma dayatacağınız seçim kanunu değişikliklerinin cevabını sandıkta alacaksınız. Bu cevabı kadınlardan alacaksınız. Bu cevabı geleceğini kararttığınız gençlerden alacaksınız. Bu cevabı köle gibi çalışmaya mahkûm ettiğiniz emekçilerden alacaksınız. Bu cevabı kimliğini inkâr ettiğiniz, demokratik tüm taleplerini son gücünüzle bastırmaya çalıştığınız halklarımızdan alacaksınız.
'DEMOKRATİK BİR ZEMİNDE HDP YÜZDE 30'DUR'
Buradan çok net bir kez daha belirtelim. Mitinglerimize bomba konulduğu, eylemlerimize her türlü engelin çıkarıldığı, yöneticilerimizin, eşbaşkanlarımızın tutuklandığı, belediyelerimize kayyım atandığı, binlerce aktif üyemizin hapse atıldığı, basında uygulanan sansür ve tecride rağmen ve her türlü kara propaganda ve kriminalize edici politikalara rağmen tüm anketlerde oyumuz yüzde 15 olarak değerlendiriliyorsa, demokratik koşullarda gerçekleşecek bir seçimde gerçek gücümüz yüzde 30’dur. Türkiye’de şu an bile demokratik bir zemin olsa HDP fikriyatı yüzde 30 oyun sahibidir. Çünkü biz Türkiye’de demokratikleşmeyi savunan ve tüm sorunlara çözüm projesi sunan tek partiyiz. Bunu ilk seçimde hep birlikte göreceğiz."
'İLKESEL TUTUMUMUZ KENDİ ADAYIMIZLA SEÇİME GİRMEKTİR'
Günay'a, "Seçim konusunda HDP’nin stratejisi netleşti mi? Ortak aday mı birden fazla aday mı ile gireceksiniz" sorusu da soruldu.
Günay'ı cevabı şu şekilde oldu:
HDP’nin gündeminde seçimden ziyade Türkiye’nin acil çözüm bekleyen demokrasi ve Türkiye’nin temel hak ve özgürlükler meselesi var. İfade özgürlüğünün kalmadığı, temel hak ve özgürlüklerin her gün gasp edildiği bir ortamda yaşıyoruz. Bizim için esas olan demokratikleşme sorunun acilen çözülmesidir. Kurullarımızda henüz adaylık konusunda bir tartışma söz konusu değil. İlkesel tutumumuz kendi adayımız ile seçime girmektir ama dediğim gibi henüz kurullarımızın bu konuda bir tartışması söz konusu değil. Bizim için esas olan Türkiye’nin demokratikleşmesi ve acil sorunlarının çözülmesidir.