Milletvekilliği düşürüldükten sonra cezaevine gönderilen Ömer Faruk Gergerlioğlu, savunma yaparak Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvuruda bulunmuştu. Gergerlioğlu'nun savunmasını kabul eden AYM, milletvekilinin tahliye edilmesi gerektiğini ve 'Siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiği'ni hükmetmişti.
Bu karara rağmen Gergerlioğlu tahliye edilmedi. Bunun üzerine HDP, Gergerlioğlu'nun tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevi önünde Adalet Nöbeti tutmaya başladı.
Konuyla ilgili olarak Prof. Serap Yazıcı, Gergerlioğlu hakkında verilen karara dair bir açıklama yayınladı ve AYM kararının tanınmamasını Anayasa ihlali olarak değerlendirdi.
'Anayasa Mahkemesi’nin Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Başvurusu Üzerine Verdiği İhlâl Kararı Ne Anlama Geliyor?' başlığıyla bir değerlendirme yazısı yazan Yazıcı'nın açıklamaları şu şekilde:
"Anayasanın 153. maddesi "Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. (...) Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar." hükmüne yer vermektedir.
Öyleyse Yüksek Mahkemenin Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun başvurusu üzerine verdiği hak ihlâli kararı da kesindir; devletin bütün organ ve makamlarını bağlamaktadır.
Acaba AYM, kesin olan ve tüm organ ve makamları bağlayan bu kararına bir kez daha bağlayıcılık kazandırmak için tıpkı Enis Berberoğlu kararında yaptığı gibi kararlarının bağlayıcılığını tüm âleme duyuran bir açıklama mı yapmalıdır?
Hatırlanacağı gibi Enis Berberoğlu'nun başvurusu üzerine AYM defalarca ihlâl kararı verdiği halde bu kararlara uyulmaması üzerine Mahkeme Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan şu açıklamayı yapmaya mecbur kalmıştı:
"Anayasa ve kanun, bireysel başvuruları inceleme yetkisini Anayasa Mahkemesine verdiğinden burada ihlalin nasıl giderileceğini de belirleme zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Kanunun açık hükmü ihlal tespit ettiğinde Anayasa Mahkemesinin ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere de hükmetmesini gerekli kılmaktadır. Dolayısıyla bu bir tercih meselesi, takdir meselesi olmayıp, kanundan ve bireysel başvurunun doğasından kaynaklanan bir zorunluluktur.
Öte yandan Anayasanın ve kanunun açık hükümleri karşısında idari ve yargısal makamlar, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamakla yükümlüdür. Bu mutlak yükümlülük esasen Anayasanın öngördüğü hukuk düzeninin ve hukuk devleti olmanın bir gereğidir.
Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ve buna bağlı olarak uygulanma zorunluluğu, anayasal hak ve özgürlüklerin korunmasının da bir güvencesidir. Bireysel başvuru kurumunun etkili olabilmesi, verilen ihlal kararlarının gecikmeksizin yerine getirilmesine bağlıdır. Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması anayasayı tamamen anlamsız ve işlevsiz hale getirebilir. Anayasanın anlamsız hale geldiği, bireylerin ve toplumun, hukuka ve devlete olan güveninin sarsıldığı yerde ise bizleri bir arada tutan değerleri koruma imkanı kalmayacaktır."
Şu halde açık olan gerçeği bir kez daha ilan edelim. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun tahliye edilmemesi, Anayasamızın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin, 11. maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ilkesinin açık bir ihlâlidir."