Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Şahane Bir Şey Yaşamak’ şarkısında geçen ''Binmişiz bir alâmate. Gidiyoruz kıyamete. Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e..." sözleri nedeniyle hedef gösterilen şarkıcı Sezen Aksu hakkında, ''Hakaretlerin bini bir para. Bütün bunların karşısında dimdik duracak olanlar sizlersiniz. Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yer geldiğinde koparmak bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin dili uzanamaz. Onlara da had bildirmek bizim görevimizdir.'' ifadelerini kullanmıştı.
MHP lideri Devlet Bahçeli ise "Serçeysen serçeliğini bil, sakın kuzgunluğa heves etme" sözleriyle Sezen Aksu'yu hedef göstermişti.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre; Aksu'ya yönelik hakaret ve tehditler sürerken, AK Parti Genel Başkan Danışmanlığı görevini de yürüten Yeni Şafak gazetesi yazarı Yasin Aktay çarpıcı bir değerlendirmede bulundu.
Aktay, geçtiğimiz cumartesi günü kaleme aldığı yazısında tepki ve tartışmaların ilginç bir hal aldığını belirterek şunları söyledi:
'BU KADAR TEPKİYİ HAK ETMEDİĞİNE DAİR ÇOK GÜÇLÜ BİR KANAAT VAR'
"Gözlemleyebildiğim ilginçlik aslında sosyal medyadaki tepkilerle özellikle takip edebildiğim çok sayıda WhatsApp grubundaki değerlendirmeler arasındaki bariz fark. Tamamı muhafazakâr, İslâmî kesimden insanlardan oluşan bu gruplarda Sezen Aksu’nun bu sözleri hakaret maksadıyla söylememiş olduğuna ve, elbette lafız yanlış olsa da, bu kadar tepkiyi hak etmediğine dair çok güçlü bir kanaat var.
Hz. Âdem’in peygamberlik öncesi haliyle işlediği günah tarih boyunca her zaman birçok edebiyatın, şiirin imgesel kaynağı veya tasavvufi, felsefi değerlendirmelerin konusu olmuştur. Bu konuda edebi veya sanatsal muhayyilenin kendi gramatik yapısı olduğu muhakkak. Elbette hiçbir şey açıkça bir peygamberi veya İslâm’ın veya herhangi bir dinin kutsalına hakareti haklılaştıramayacağı kaydıyla...
'AKSU'NUN 'IŞIK DOĞUDAN YÜKSELİR' ALBÜMÜNÜ HAYIRLA ANIYORLAR'
Bu kanaati paylaşanların büyük çoğunluğunun Sezen Aksu’nun geçmişte aynı zamanda 'Işık Doğudan Yükselir' albümündeki Yunus Emre, Mevlânâ ve Âşık Daimi’nin sözlerine yaptığı muhteşem bestelerini hayırla anıyor olmasını da zikretmek gerekiyor. Doğrusu doksanlı yılların karanlık ortamında Türkiye’nin zedelenen manevi iklimine bu albümün tatlı bir esinti gibi geldiğini unutmak mümkün değil"