BUSE YILMAZ
Ankara Enstitüsü ve İstanbul Politikalar Merkezi, ülkede demokrasi, devlet ve güvenlik algısı, ayrıca devlet kurumlarına olan güven üzerine detaylı bir araştırma gerçekleştirdi. Üç ayda bir toplumun siyasal eğilimlerinde yaşanan değişim ve dönüşümü anlamaya yönelik kamuoyu araştırmaları gerçekleştirmeyi hedefleyen ekip, "Türkiye’de Demokrasi, Güvenlik ve Devlet Algısı" başlıklı araştırmanın, bu çabanın ilk ürünü olduğunu söylüyor.
Panorama TR'nin gerçekleştirdiği araştırmada, katılımcılardan Türkiye demokrasisine 0 ile 10 arasında bir puan vermeleri istendiğinde Türkiye ortalamasının 4,4 çıkması dikkat çekerken, katılımcıların yüzde 67,5’inin mahkemeye düşerse haksızlığa uğrayacağını düşündüğü ve yüzde 60,7’sinin Türkiye’de demokrasinin ortadan kalkmasından korktuğu görülmektedir.
İlgili araştırma şu şekilde:
TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ, GÜVENLİK ve DEVLET ALGISI
İnsanlık; küreselleşme, yeni teknolojiler, iklim değişikliği gibi herkesi yatay kesen dinamiklerin yanı sıra her bir ülkeyi farklı şekillerde etkileyen göç, terör, radikalleşme, eşitsizlik, yoksulluk gibi gelişmeler üzerinden yeni bir tecrübe yaşıyor. Bu tecrübe, birbirinden farklı düzeylerde de olsa, her ülke ve toplumun bilgi, olgu ve değer ile ilişkilerini yapısal olarak dönüştürüyor.
Geniş kitlelerin devlete, siyasete, demokrasiye ve demokratik kurumlara duyduğu güven azalıyor. Siyasete, siyasal partilere ve siyasetçilere yönelik mesafe; siyasette uzlaşma eğilimlerine yönelik kuşku; ana çatışmanın elitler ile halk arasında olduğunu düşünmek; kendi oy verdiği partiyi halkın tek ve en güçlü temsilcisi olarak görmek ve kurumlara olan derin güvensizlik bütün dünyada yaygınlaşmış durumda.
Ankara Enstitüsü ve İstanbul Politikalar Merkezi olarak Türkiye’nin de yakından hissettiği bu dönüşüm sürecinin toplumsal, siyasal ve ekonomik dinamiklerini anlamaya, bu dinamiklerin ulusal, bölgesel ve küresel gelişmelerle etkileşimini değerlendirmeye yönelik olarak Eşikteki Türkiye başlığı altında ortak bir araştırma ve etkinlik serisi düzenliyoruz.
Bu çerçevede, üç ayda bir toplumun siyasal eğilimlerinde yaşanan değişim ve dönüşümü anlamaya yönelik kamuoyu araştırmaları gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Türkiye’de Demokrasi, Güvenlik ve Devlet Algısı başlıklı bu araştırma, bu çabanın ilk ürünü.
PANORAMATR tarafından gerçekleştirilen araştırmayı İPM Kıdemli Uzmanı Evren Balta ve Ankara Enstitüsü Direktörü Hatem Ete değerlendirdi.
YÖNETİCİ ÖZETİ
Bu araştırma, toplumsal ve siyasal kutuplaşmanın arttığı, ülkenin otoriter bir siyaset çizgisine girdiği böylesi bir dönemde demokratik değerlerin, devlet ve güvenlik algısının, devlete ve kurumlara olan güvenin ve temel bireysel kaygıların kolektif kimlikler üzerinden nasıl yeniden kümelendiğinin izini sürüyor.
DEMOKRATİK İŞLEYİŞE GÜVEN
Katılımcıların Türkiye demokrasisine 0 ile 10 arasında bir puan vermelerini istediğimizde Türkiye ortalaması 4,4 çıkmaktadır. İktidar koalisyonuna yakın duran kimlik grupları Türkiye’nin demokratik işleyişinden oldukça memnunken, muhalefet koalisyonuna yakın duran kimliklerin Türkiye demokrasisine yönelik algıları oldukça düşüktür.
SİYASAL SİSTEME YÖNELİK KANAATLER
Katılımcılara yönetime ilişkin kanaatleri sorulduğunda seçimler konusunda ciddi bir uzlaşma görülmekte ve katılımcıların yüzde 72,5’i “Türkiye’nin sorunlarını ancak seçimle iş başına gelmiş bir hükümetin çözebileceği”ni söylemektedir. Buna paralel bir şekilde, katılımcıların yüzde 78’i “Türkiye’deki sorunları ancak bir askeri rejim çözebilir” önermesine katılmamaktadır.
Katılımcıların sadece yüzde 45,7’si “Batı ülkelerindeki demokratik kuralların Türkiye’ye uygun olduğu”nu düşünmektedir. Katılımcıların azımsanmayacak bir kısmı (yüzde 39) “Batı ülkelerindeki tüm demokratik kurallar, Türkiye’de de uygulanmalıdır” önermesine katılmamaktadır.
“Devletin güvenliğinin haklardan önce geldiğini” söyleyen katılımcıların oranı yüzde 40,9’dur. Katılımcıların yüzde 21,2’si “Türkiye’nin sorunlarını çözmek için kanun ve kuralların dışına çıkılabileceği”ni belirtmiştir.
Katılımcıların yüzde 38,4’ü “güçlü bir liderin iş başında olmasının demokrasiden daha önemli olduğu”nu söylemiştir. Bu görüş en fazla AK Partili katılımcılar tarafından desteklenmektedir.
Bu araştırmanın en çarpıcı bulgularından biri yaşla demokratik tutum arasındaki ilişkidir. Yaş gruplarına göre demokratik tutumların nasıl değiştiğine bakıldığında gençlerin demokrasi karşıtı tutumları daha çok sahipleniyor oldukları görülmektedir. Seçimle gelmiş hükümetlere güven gençler arasında çok daha düşüktür. Genç katılımcılar Türkiye’nin sorunlarını çözmek için kuralların ve kanunun dışına çıkılabilmesine daha fazla onay vermektedir. Hatta Türkiye’nin sorunlarını askeri bir rejimin çözebileceği konusunda en yüksek oran yine en genç nüfus arasındadır.
Demokratik işleyişe yönelik tutum ve algıların siyasi parti kimliğine göre nasıl değiştiğine bakıldığında, Türkiye’de demokrasiye dair temel kutuplaşmanın siyasi parti kimliği üzerinden yaşandığı görülmektedir. Yukarıda verilen bütün önermelerde, Cumhur İttifakının iki ana partisi olan AK Parti ve MHP seçmenleri devletin güvenliğine en fazla vurgu yapan, liderin önemine en fazla işaret eden, gerekirse sorunları çözmek için kuralların dışına çıkılabileceğini en yüksek oranda söyleyen gruptur.
KAYGI VE ENDİŞELER
Katılımcıların yüzde 67,5’i mahkemeye düşerse haksızlığa uğrayacağını düşünmekte, yüzde 60,7’si Türkiye’de demokrasinin ortadan kalkmasından korktuğunu ifade etmektedir. Parti aidiyetlerine göre değişmekle birlikte Türkiye toplumu mahkemede haksızlığa uğrayacağından korkmaktadır. Türkiye’nin bölünmesinden korku duyduğunu söyleyenlerin oranı ise yüzde 58,3’tür. Bunun yanı sıra katılımcıların yüzde 55,5’i özgürlüğünün kısıtlanacağından, katılımcıların yüzde 44,6’sı polise gittiğinde haksızlığa uğrayacağından korkmaktadır.
Bulgular, toplumun demokrasinin geleceğiyle ilgili ve devlet kurumlarıyla ilişkisinde ciddi kaygılar taşıdığını ortaya koymaktadır.
Türkiye’de demokrasinin ortadan kaldırılmasına yönelik korkunun yüksekliği (yüzde 61) muhalefet açısından AK Parti iktidarına yönelik korkudan, AK Parti seçmeni açısından da seçilmişlerin darbe gibi farklı yöntemlerle indirilebileceğine dair korkudan kaynaklanıyor olabilir. Bir diğer deyişle farklı nedenlerle de olsa Türkiye’de seçmen demokrasinin yitimine dair bir endişe duymaktadır.
Türkiye’nin bölünmesinden duyulan korkunun yüksekliği (yüzde 58), Türkiye’de halen ciddi bir bölünme kaygısının varlığını sürdürdüğünü göstermektedir. Bu bulgu, beka siyasetinin hala iş yapabileceğini göstermektedir.
Türkiye’nin hem dış güçler hem dış bağlantılı içerdeki güçler tarafından bölünebileceğine dair kaygı ortadan kalkmamıştır. Toplumun yarıdan fazlası (yüzde 52) “Türkiye’ye yönelik ciddi bir güvenlik tehdidinin var olduğunu” düşünmektedir.
Kısacası Türkiye’de kurum ve kuralların işlemediğine dair yaygın bir kanı söz konusudur ve bu durum demokratik meşruiyetin yitimiyle yakından alakalıdır.
DEVLET ALGISI
Araştırmamız, Türkiye’de hem devlete hem de kurumlara güven oranlarının ortalama olarak çok düşük olduğunu göstermiştir. Katılımcıların çoğunluğu, devletin doğru bilgiler vermediğini (yüzde 50) ve aldığı kararların genellikle doğru olmadığını (yüzde 50) düşünmektedir.
Devletin aldığı kararlara ve verdiği bilgilere güven katılımcıların parti tercihlerinden doğrudan etkilenmektedir. İktidar blokunu oluşturan AK Parti ve MHP seçmeni, her iki başlıkta da devlete yüksek oranlarda güven duyarken, muhalefet partilerinin seçmeni oldukça düşük bir güven oranına sahip görünmektedir. Bir dönem devlet uygulamalarının ötekisi olan AK Partili seçmen artık devlete daha çok güvenmekte, devleti kuran parti olan CHP'li seçmen devlete güvenmemektedir.
KURUMLARA GÜVEN
Türkiye’de en güvenilir olan kurumların ordu ve polis olduğu görülmektedir. Katılımcıların yüzde 70,2’si orduya, yüzde 61,3’ü ise polise güvendiklerini söylemiştir. Bir dönem orduyu devletin, rejimin teminatı olarak kodlayan CHP'li katılımcılar 2022’de orduya en az güvenen siyasal grup haline gelmiştir.
Buradaki en önemli verilerden biri, cumhurbaşkanlığı makamının artık siyasi bir makam olarak algılanmaya başlamış olmasıdır. Cumhurbaşkanlığı ve TBMM neredeyse aynı oranlarda (yüzde 42) güvene sahip görünmektedir. Ne Cumhurbaşkanlığı ne de TBMM bir üst yapı ve toplumun tümünü temsil eden kurum olarak toplumun çoğunluğuna güven vermemektedir.
Katılımcılar, Cumhurbaşkanlığına benzer şekilde, Diyanet İşleri Başkanlığını da nesnel bir kuruluş olarak görmek yerine siyasi bir kuruluş olarak değerlendirmektedir.
Türkiye’de en az güvenilir bulunan kurumlardan birisi ise yargıdır. Bu bulgu Türkiye’de ciddi bir adalet krizi yaşandığını ve adalete olan güvenin her grupta çok ciddi bir biçimde düşmüş olduğunu göstermektedir.
DEĞERLENDİRME
Bu araştırma kendisinden önce gelen araştırmaların bulgularına paralel bir şekilde duygusal/siyasal kutuplaşmanın temel tutumlar konusunda hala etkili olduğunu ortaya koymuştur.
Parti kimliği üzerinden baktığımızda hemen bütün temel değerlerde, kurumlara ve devlete güven oranlarında ve de geleceğe yönelik kaygılarda ciddi bir farklılık göze çarpmaktadır. İktidar partilerine oy veren gruplar arasında kurumlara ve devlete olan güven çok daha yüksekken, muhalefet partilerine oy veren gruplar arasında özellikle devlete ve kurumlara olan güven son derece düşüktür.
Türkiye’nin siyasi haritası temel demokratik değerler ve kurumlara güven açısından ikiye bölünmüş durumdadır.