Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kanal İstanbul töreninde yaptığı 'paraları söke söke alırlar' çıkışına bir kez daha tepki gösterdi: Erdoğan, prompter'dan çıktığında bilinçaltı harekete geçiyor. Birinci önceliği vatandaşa değil, şirketlere güvence vermek.
Davutoğlu, gazeteci Ruşen Çakır'ın sorularını cevapladı.
Davutoğlu'nun açıklamaları şöyle:
"Sistemin yapısı yolsuzluklar üzerine inşa edilmiş durumda. Öylesine bir yozlaşma var ki "Hayır bu olmaz" diyemiyorsunuz. Ortada artık bir Soylu krizi yok, bir devlet krizi var, yönetim krizi var. Soylu bunun görünen yüzü. Çok daha kapsamlı bir sorunla karşı karşıyayız.
Türkiye'de bozulma ne kadar hızlıysa düzelme de o kadar hızlı olabilir. Biz bunun örneklerini yaşadık. Yapılması gereken, tüm bu yapıyı yeniden inşa edebilecek bir alternatifi ortaya koyabilmektir, bizim sorumluluğumuz bu. Sezgin Baran Korkmaz meselesi doğrudan Türkiye Cumhuriyeti devletini ilzam eder.
"FARK DEMİYORUM, UÇURUM VAR"
Seçim güvenliği meselesi bütün muhalefetin, bütün siyasi partilerin aslında mutlaka ortaklık yapacağı bir konudur. Bu konuda asla taviz vermeyiz. Mahalle bazlı seçim eğitimlerine başladık. Bizim alanda gördüğümüz tablo ile anketler arasında uçurum var. Fark demiyorum, uçurum var. Biz de alanda fiili anket yapıyoruz. Sadece kendi teşkilatımıza gitmiyoruz, sokakta dolaşıyoruz. Uçurum var.
Selçuk Özdağ'a saldıranlardan tutuklu kimse yok şu anda. Güya hukuki süreç devam ediyor ama Selçuk beye saldıranlardan biri şu anda bir ilde Ülkü Ocakları başkanı oldu. Türkiye'de hukukun ne duruma düştüğünü gösteren en hazin tablolardan birisi.
KANAL İSTANBUL TEPKİSİ
Kanal İstanbul'u yapmayın, bu bir vebaldir, cinayettir, yapmayın dedim. 500 yıl sonra bile burada bir deprem olsa, düşman saldırısı olsa, insanlar burada mahsur kalır, bu yapılacak bir iş değil. Cumhurbaşkanı'nın "söke söke" ifadesi tam bir utançtır. Ekrana baktığımda "one minute" diyen Erdoğan bu mu?" dedim. O başı dik Erdoğan, uluslararası mahkemelerin Türkiye'den parayı söke söke alacaklarını söylüyor.
Kanal İstanbul gibi bir cinayete ortaklık eden her bürokrat attığı imzadan sorumludur, her şirket ihale işlerinde usulsüzlük varsa ondan sorumludur. Kimse bu iktidar nasılsa hep devam edecek, benim de kervanım yürür diye düşünmesin.
Peker'in söylediği ilişkiler benden sonra olan ilişkiler. Benim dönemimle ilgili Peker'in ifşahatlarında herhangi hiçbir şey yok.Süleyman Soylu networkünün tümü, hatta Binali Yıldırım ile ilgili söyledikleri de benden sonraki dönem. O dönem bunlar olmuş olsa ve fark etsem acımayacağımı herkes biliyor. Bildiğim her olayda gücümün yettiği ölçüde üzerine gittim."