Temaslarda bulunmak amacıyla gittiği Amasya'da Cuma Namazı kılmak isteyen Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Sultan II. Bayezit Camii'nde namaz kıldıktan sonra bir grup tarafından yuhalandığını gösteren görüntüler sosyal medyada yer almıştı.
Davutoğlu, bugün de Erzurum Tanıtım Günleri'ne katılacaktı. Ancak, Davutoğlu'nun etkinliğe katılması vali ve belediye başkanının baskısı sonucu engellendiği ileri sürüldü.
Davutoğlu, yaşananlara ilişkin sosyal medya hesabı Twitter üzerinden paylaştığı video ile değerlendirmede bulundu.
Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şu şekilde:
"Dün ve bugün yaşadığımız iki üzücü olay ile ilgili sizlerle helalleşmek ve iktidar sahiplerine sahiplenmek istiyorum. Her yerde Amasya il teşkilatımızın daveti üzerine dün Amasya'ya gittim. Ve özelikle her zaman mimarisini hayranlıkla izlediğim Sultan II. Bayezit Camii'nde Cuma Namazı kılmak istediğimi söyledim. Her şeyden önce bütün Amasyalı hemşehrilerime ve il teşkilatıma, bütün bizi karşılayan Gelecek Gönüllülerine teşekkür ediyorum. Çok güzel karşılandık Amasya'da. Ancak büyük bir manevi huzurla girdiğim Sultan II. Bayezit Camii'nde Cuma Namazı'ndan sonra bir kaç provokatörün provokasyonuna muhatap olduk. Üzücü olan bana yöneltilen eleştiriler değildi, ben eleştiriye açığım. Daha bir kaç gün önce bin gencin eleştirilerine cevap verdim. Ancak yapılan eleştiri değildi, partiler arasında ayrım yapılarak 'camiye gelmeyenlerle niye oturuyorsunuz' tabirinden bir provokasyonla, bir kaç provokatör cami avlusunda siyaset yapmaya kalktı. Camiler bizi birleştiren Allah'ın evidir. Bana yapılan eleştiriyi kabul ederim, ama vatandaşlarımız arasında cami temelli bir ayrımı asla kabul etmem. Bu provokatörler karşısında cami cemaati ve Amasyalı hemşehrilerim gerekli tepkiyi verdiler. Basına düşen görüntülerde sanki camide benim protesto edildiğim gibi bir intiba doğdu. Eğer böyle bir protesto varsa utanması gereken bu protestoyu organize edenler, onları destekleyenlerdir. Camileri siyaset arenasına çevirenlerdir.
Buradan iktidar sahiplerine sesleniyorum. Camilerimizi ayrılma noktası olarak değil, bizi birleştiren mekanlar ve sadece Allah'a ait olan, Allah'ın evleri olarak görelim.
Bu üzücü olay üzerine bu kez aşkla sevdiğim bir başka şehir üzerine, Erzurum ile ilgili. Erzurum Tanıtım Günleri dolayısıyla Erzurum derneklerinin daveti üzerine kendilerine katılacağımı bildirdiğim bir faaliyet vardı bugün. Katılmak üzere yola çıktığımda bir haber aldım. Erzurum dernekleri, vali ve belediye başkanından gelen baskılar dolayısıyla arkadaşlarımızdan benim katılmamamı ve bir müddet sonra tekrar benim gelebileceğimi ifade etmelerinden derin üzüntü duydum. Vali ve belediye başkanını Erzurumlulara hizmet ettiği sürece muhabbetle karşılarım ama onla daha önce 'başbakanım' diye hitap ettikleri bir devlet adamının 'eğer O gelirse biz gelmeyiz' diyerek Erzurum derneklerine baskı uygulamaya çalıştılar. Buradan o valiye, belediye başkanına, onların arkasındaki siyasi iktidara sesleniyorum. Tüm şehirlerimiz hepimizindir. Erzurum Kongresi nasıl hepimize aitse Erzurum'da milletimize aittir. Ne bir bürokrata ne bir siyasiye, ne bir iktidara aittir. Biz Erzurum'u aşkla sevmeye devam edeceğiz.
İktidardakiler ne yaparlarsa yapsınlar, Erzurum bizim tarihimizin bel kemiği, Anadolu'nun kalesidir. Ben Konyalı olduğum kadar Erzurumluyum, Konyalı olduğum kadar Amasyalıyım.
Buradan iktidar sahiplerine net bir mesaj vermek istiyorum. Seçim ortamı yaklaştıkça bu provokasyonlar artabilir. Camilerimiz ve şehirlerimizi provokasyonlar üzerinden siyasi tartışma konusu yapmayın. Ha bizi yıldırmak istiyor olabilirsiniz, bizi tanırsınız. Biz 28 Şubat'ta yılmamışız, 15 Temmuz'da yılmamışız, biz baskılardan yılmamışız, hiçbir şeyden yılmayacağımızı bilirsiniz. Bundan sonra gittiğim her şehirde en büyük camide Cuma Namazı kılmaya devam edeceğim.
Bu olaylardan çok üzüldüğünü biliyorum. Bu günler geçer."