Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinin Sarılar köyü yakınlarında 8 Temmuz 2018’de meydana gelen, 7’si çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 300’den fazla kişinin de yaralandığı tren kazasına ilişkin 13 sanığın "taksirle bir veya birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan yargılandığı dava 1 Eylül’e ertelendi. Duruşma sonrası aileler ve avukatları basın açıklaması yaptı.
'ADALETİ BULANA DEK BURADA OLACAĞIZ'
Yakınlarını kaybeden ailelerden Zeliha Bilgin duruşma sonrası yaptığı konuşmada, “Üst düzey yöneticiler buraya gelmeden hukukun, adaletin karşısına çıkmadan bu davanın çözülmeyeceğini 6 yıldır dile getirdik. Bugün hukuki kararlar hakkında avukatlarımız bilgi verecektir. Bir dahaki duruşma 1 Eylül'e ertelendi. O günü hep birlikte bekliyor olacağız. Adaleti bulana dek burada olacağız” dedi.
'CEZASIZLIK POLİTİKASININ SONUNA GELİNMELİ'
Çorlu tren kazasında eski eşi Hakan Öz ile birlikte 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel'i kaybeden Mısra Öz ise gerçek sorumluların yargılanmasını istediklerini belirterek şöyle konuştu:
“Adaletin bu kadar gasp edildiği Türkiye'de, ulaşım hakkını, bu kadar basit bir hakkı kullanırken yaşam hakkı gasp edilmiş insanların hakkını aradığımız bu süreçte şuna şahit oluyoruz ki hala güvenli ulaşımı sağlayamayan Devlet Demiryolları bize ölüm saçıyor. Ve biz bunu defalarca kez dile getiriyoruz. Bunun artık önüne geçilebilmesi için cezasızlık politikasının sonuna gelinmesi gerekiyor. Tam da bu noktada adaletin devreye girmesi gerekiyor. Bütün sanıklar, bütün deliller hatta Anayasa Mahkemesi'nden gelen cevap bile bize şunu gösteriyor ki burada Türkiye'deki hukuk mücadelesinde artık yapılması gereken nokta Devlet Demiryolları'nda üst sorumluların, gerçek sorumluların yargı karşısına çıkartılması ve onların gerçek cezalarla hukukun üstünlüğünün sağlanması gerekliliğidir. Biz Çorlu aileleri olarak bu davanın peşini bırakmayacağız” dedi.
'BUNDAN SONRA SORUMLULUK ÇORLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NDA'
Ailelerin avukatlarından Onur Şahinkaya da basın açıklamasında, duruşmada sunulan bilirkişi raporunun, önceki raporlar gibi yargılanmayan esas sorumluların Ankara'da olduğunu işaret ettiğini belirtti. Şahinkaya, “Mahkeme bugün bir talebimizi kabul etti. Anayasa Mahkemesi kararını ve diğer belgeleri Cumhuriyet Başsavcılığı'na yolladı. Yani bugüne kadar bu dosyayı tıkayan, esas sorumluların mahkeme önüne çıkmasını engelleyen Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı'na belgeleri yolladı ve yolu açması için imkan sağladı. Bundan sonra yetki ve sorumluluk yani 25 kişinin kanının yerde kalmaması için gerekli şeyleri yapması gereken makam Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı'dır” diye konuştu.
'SUÇLU TCDD YÖNETİCİLERİ'
Ailelerin avukatlarından Evren İşler de yaptığı açıklamada, “İlk gün 'Suçlu yağmur' diye başladığımız süreçte artık gün gibi aşikar, suçlu TCDD yöneticileri" dedi. İşler, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün duruşma salonunda tartışılan, üzerine konuştuğumuz ihaleler, yaptırılmasına karar verilip yaptırılmayan yatırımlar onarıma ihtiyacı olmasına rağmen onarılmayan menfezler halen devam ediyor. Çorlu tren katliamından sonra da sanıkların beyanlarıyla sabit aynı durumda olan ve hatta daha kötü olan çok sayıda menfezle birlikte TCDD trenleri işletmeye devam ediyor. Bir yandan da bu kadar ortaya çıkmış olan gün gibi ortada olan gerçeğe rağmen Çorlu savcılığı ısrarla sorumluları belirlemekten, haklarında iddianame düzenlemekten kaçınıyor. Bundan sonra katliamların sorumlularına TCDD'nin yanı sıra cezasızlık pratiğini ortaya koyan yargı makamları da dahil olacaktır. Bizler aileler avukatları bir tek talebimiz var, adalet istiyoruz.”
Avukat Evren İşler, duruşma ve basın açıklamasının ardından Anka Haber Ajansı’na da şunları söyledi:
YENİ BİLİRKİŞİ RAPORU
Bugün duruşmaya dava dosyasına dün giren bilirkişi raporunu konuşarak başladık. Aslında bilirkişi raporu yeni ama söyledikleri çok yeni değil. Çünkü daha önce alınmış olan bir bilirkişi raporunun ek raporu. Bu raporun kıymeti şu, bu rapor dosyada sanıkların ve TCDD'nin risk analizi yapmakla yükümlü olduğunu ve bu analizi yapmadığını saptayan ve buradan sorumluluk tayin eden bir rapor. Bu açıdan çok kıymetli olduğunu düşünüyoruz.
YETKİLİLER BAKIM YAPILMASI GEREKTİĞİNİ BİLİYORDU
Raporun elbette ki eksiklikleri var. Ancak şunu da söylemek gerekir, arada dosya Adli Tıp Kurumu'na gitmişti. Adli Tıp Kurumu, bütün yargılama şefaati hiç yaşanmamış gibi tekrar suçlunun yağmur olduğu iddiasını ortaya atmıştı. Yağmurdan kaynaklanan bir sorun olmadığı, olağanüstü bir yağmur olsa bile TCDD'nin buna önlem alması gerektiği bir kere daha saptanmış oldu. Bugün üstüne konuştuğumuz bir diğer belge de katliamın gerçekleştiği menfezin bakımının yapılıp yapılmaması ve bakıma ihtiyacı olduğundan haberdar olunup olmaması mevzusuydu. Bugün bir kere daha tekrar tekrar ortaya çıktı ki TCDD yetkilileri bu menfezde bakım yapılması gerektiğini biliyorlar. Bu menfezin bilimsel gerekliliklerini mevzuata uygun olmadığını biliyorlar. Bütçe bahaneleriyle bu yatırımı yapmadıkları için 25 insan ölmüş durumda. Bunun hukuki karşılığı ‘olası kasttan insan öldürme’dir. Bu sonucu öngörmüşler, umursamayarak hayatlarına devam etmişlerdir. Adaletin gerçekleşmesinin tek koşulunun da bütün gerçek sorumlularının tespit edilip yargılanması olduğunu düşünüyoruz. İsa Apaydın başta olmak üzere tüm sorumlular, siyasi ve idari tüm sorumlular mahkeme önüne çıkartılsın istiyoruz.
MAHKEME SANIKLARIN YETERLİ OLMADIĞININ FARKINDA
Bir tane önemli karardan bahsedebiliriz. Çorlu tren katliamıyla ilgili verilmiş olan bir Anayasa Mahkemesi kararı var ve bu Anayasa Mahkemesi kararı, etkin soruşturmanın ne şekilde yapılması gerektiğini tarifleyen bir karar. Mahkeme bu kararın Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine karar verdi, yeni bilirkişi raporuyla birlikte. Aslında bunun anlamı şudur. Mahkeme de elindeki sanıkların yeterli olmadığının farkında. Mahkeme de görüyor ki burada daha üst düzey seviyede insanların sorumluluğu var ve bu insanlar hakkında iddianame düzenlemesi gereken merci olan savcılığı haberdar ediyor.”
DAVA GENİŞLETİLDİ: 9 YETKİLİ DAHA DAHİL EDİLDİ
Sanıkların tutuksuz yargılandığı dava sürürken, Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı alınan yeni bilirkişi raporunun ardından soruşturmanın genişletilmesine karar verdi. Savcılık, kazanın meydana gelmesinde hava durumunun takip edilmemesi, hava durumunun takip edilememesi nedeniyle olumsuz hava koşullarında demir yolu hattının özel olarak muayene edilememesi, menfezin ve çevresindeki hat kesiminin gerekli bakımlarının, temizliğinin, yabani otla mücadelesinin yapılmaması, kaza yeri menfezinin İstanbul istikametindeki büzün tıkalı olması nedeniyle, büze gelen yağmur suyunun aradaki kanal vasıtasıyla kaza menfezine yönelmesi sebeplerinin etkili olduğunu değerlendirdi.
Değerlendirmenin ardından savcılık, kazada sorumlulukları bulunduğunu anlaşılan, TCDD 1'inci Bölge Müdürlüğü'ndeki 9 görevli hakkında da 'taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak' ve 'bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak' suçlarından Çorlu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 3 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı.
SORUMLU MÜDÜR VE YARDIMCILARI YAGILANIYOR
Haklarında kamu davası açılan TCDD görevlileri, olay tarihinde TCDD 1'inci Bölge Müdürü Nihat Aslan, bölge müdürlüğünde bakım servis alanlarından sorumlu müdür yardımcısı L.M., TCDD 1'inci Bölge Demiryolu Bakım Müdürü Mümin Karasu, üstyapıdan sorumlu bakım servis müdür yardımcısı L.K., alt yapıdan sorumlu bakım servis müdür yardımcısı N.A., yol kontrolü olarak görev yapan B.O., inşaat mühendisi T.B.Ö., mühendis olarak görev yapan D.P. ve K.B.'nin de yargılanmasına başlandı. Bir önceki duruşmada, Mümin Karasu hakkında tutuklanmaya yönelik yakalama kararı verildi. Karasu, 10 Ekim 2022 günü adliyeye giderek teslim olduktan sonra tutuklandı. Avukatlarının itiraz ile Karasu, 24 Aralık 2022'de yurt dışına çıkış yasağı tedbiriyle tahliye edildi.