CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP grup önerisinde yaptığı konuşmada ana dilin önemini vurguladı. Tanrıkulu, "Ana dil yasaklanamaz, ana dil horlanamaz, ana dil aşağılanamaz; aksine yurttaşlarımızın ana dilini geliştirmelerini ve ana dil ortamlarında yaşamlarını yürütmeleri için, hizmet almaları için, ana dilin eğitimini almaları için devletin, kamunun hizmet sunması lazım" dedi.
Tanrıkulu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle;
"BU SORUNLAR AK PARTİ'NİN ÇÖZEMEDİĞİ SORUNLAR"
"Türkçe ortak ve resmi dilimiz ama sonuçta bu kadim topraklarda Türkçe’nin dışında yurttaşlarımızın konuştuğu birçok ana dil var ve bu ana dille ilgili sorunlar da AK Parti'nin icat ettiği sorunlar değil ama AK Parti'nin çözmediği, devam ettirdiği sorunlar."
Ana dil yasaklanamaz, ana dil horlanamaz, ana dil aşağılanamaz; aksine yurttaşlarımızın ana dilini geliştirmelerini ve ana dil ortamlarında yaşamlarını yürütmeleri için, hizmet almaları için, ana dilin eğitimini almaları için devletin, kamunun hizmet sunması lazım. Ama böyle mi?"
"12 YIL KÜRTÇE KONUŞMAK MÜMKÜN DEĞİLDİ"
"12 Eylül Darbesi'nden sonra 2932 sayılı yasa çıkarıldı. Yasanın nasıl çıkarıldığını Kenan Evren açıklıyor: 1983’te bir köyü ziyaret ediyor, köyde 9 yaşındaki bir çocuğu görüyor ve Türkçe konuşmadığını görüyor, sadece Kürtçe konuşuyor, döndükten sonra Ankara’ya “Böyle bir yasa çıkarma gereğini, gereğini yaptık” diyor ve “Çok aşırıya kaçtık” diyor. Ama o yasa tam 12 yıl ayakta kaldı, tam 12 yıl ve Kürtçeyle ilgili herhangi bir ortamda, özel bir ortamda konuşmak bile mümkün değildi. Ben sıkıyönetim mahkemesinde avukatlık yaptım ve Mehdi Zana bu yasaya tepki için mahkemede kendisini Kürtçe tanıtmak istedi, Mahkeme Başkanı da duruşma zaptına “Sesler çıkarıyor” dedi, dilin adını yazmamak için, “Sesler çıkarıyor” dedi ve kendisi dayakla salondan atıldı. Sene 1987. Şimdi aynı şey bu mecliste de yapılıyor Kürtçenin adı geçmiyor.
"AJANDAYA TÜRKÇE VE KÜRTÇE YAZDIĞIM İÇİN YARGILANDIK"
"Diyarbakır Barosu Başkanlığı yaptığım dönemde HDP'li Meral Danış Beştaş ile beraber yargılandık. Neden yargılandık biliyor musunuz? Sizin Adalet Bakanınız izin verdi. Avukatlara dağıttığımız ajandayı, günleri ve haftaları, ayları Kürtçe yazdık, Türkçe’nin yanında. Bundan dolayı hakkımızda soruşturma açıldı, Adalet Bakanlığı izin verdi, Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandık."
"VİCDANINIZ KURUSUN"
"Dün İstanbul’da Din Alimlerinin Davası'nı (DİAYDER) izledim. Civak, bawermend, heja, Jiyan, hember, rümet, parastın, armanç, navent, taybet, aşıti, cüda, davi, wekhavi, bersıw, rojhilat. Bunlar iddianameye yazılmış. Deniliyor ki, bunlar Kürtçede gündelik hayatta kullanılan kelimeler değil, bu mele ve seydalar hutbelerinde bu kelimeleri kullanarak örgüt propagandası yapıyorlar, vicdanınız kurusun gerçekten. Ben size söyleyeceğim: Heja, bu sıralarda milletvekilliği yapmış, bakanlık yapmış Şerafettin Elçi’nin oğlunun adıdır. Kaç yaşında biliyor musunuz? 60 küsür yaşında. Armanç kimin adıdır biliyor musunuz? Yusuf Ekinci’nin oğlunun adıdır. Kaç yaşlarında biliyor musunuz? Yusuf Ekinci faili meçhul öldürülen avukat, 50 yaşındadır. Taybet kimdir biliyor musunuz? Silopi’de cenazesi yerde kalan anamızın adıdır. Sizin Savcılarınız bu kelimeler suç dili diyor, suç dili ve bunları suç diye iddianameye yazıyor bu şekilde. Bu iddianameyi yazan Savcıdan hesap soracak mısınız sormayacak mısınız? Sizden beklediğimiz budur."