CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Malatya İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında Sedat Peker’in “rüşvet” iddialarına değindi.
Organize suç örgütü yöneticisi olduğu iddiasıyla yargılanan Sedat Peker dün, kendisinin yönettiği "Deli Çavuş" isimli Twitter hesabından kimi AK Partili isimler ve Beştepe'de görev yapan bürokratlara dair rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla ilgili WhatsApp yazışmalarını paylaştı.
Söz konusu rüşvet pazarlıklarının yazışmalarına dair görselleri paylaşan Peker, Bank Asya’nın 16 yıl yöneticiliğini yapan eski SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu ve Türkiye Odalar Borsalar Birliği Deniz Meclisi üyesi Salih Orakcı’nın yolsuzluk ağını yönettiklerini, SPK Başkanı'nın AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun, Marka Yatırım Holding’in sahibi Mine Tozlu Sineren’den sorunlarının çözümü için "12 milyon TL rüşvet istediğini" iddia etmişti.
Ağbaba, şunları ifade etti:
“Her taraftan irin akıyor. Ahlaksızlığın, namussuzluğun boyutlarına her gün yeni şeyler ekleniyor. Geçtiğimiz günlerde Sedat Peker’in açıklamaları var. Daha önce Türkiye’de hala cesaretle gazetecilik yapan insanların devletteki çarkların nasıl döndüğüne ilişkin açıklamaları var. Biliyorsunuz son iki yıldan beri Türkiye adeta bir çeteye teslim olmuş durumda. Bir mafya organizasyonu ile Türkiye yönetiliyor.
Bu pisliğin, ahlaksızlığın geçtiği yerin ucu hep saraya çıkıyor. Sarayın danışmanları, SPK Başkanı, milletvekilleri, siyasetçiler. Görüyorsunuz, izliyorsunuz. Son rüşvet çarkında, eski SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu, Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Tarhanoğlu, TOBB Üyesi Salim Orakçı çıkıyor. Bu SPK Başkanı, biliyorsunuz Asyabank’ın 16 yıl yöneticiliğini yapıyor. Asyabank’a para yatıranların meslekten ihraç edilip, tutuklandığı bir dönemde bu adam 16 yıl Bankasya’nın genel müdürlüğünü yapıyor, hızla yükselerek önce Halk Bankası ve daha sonra SPK Başkanı oluyor. Burada anormal rüşvet çarkının döndüğü iddia ediliyor. Kardeşi üzerinden aracı yapılarak, rüşvet alındığını gözle görüyoruz.
“ÜLKEYİ YÖNETENLERİN UTANMA DUYGUSU YOK”
Bu hanımefendi, eşinden boşanma davası açıyor. 2,5 milyon dolar, eşine verdiği parayı istiyor. Nereden kazandı o parayı belli değil. Maalesef Türkiye’de tuz kokmuş, devletin çivisi çıkmış durumda. Değerli arkadaşlar, bunlar yapılıyor. Hırsızlık var mı, var. Namussuzluk var mı, var. Rüşvet var mı, var. Yolsuzluk var mı, var. Ama bunların hepsinin nasıl kapatmak istiyorlar? Kutsal değerlerimizi kullanarak kapatmak istiyorlar. Kur’an’ı kullanıyorlar. Bayrağı kullanıyorlar, vatanı, ezanı kullanıyorlar.
O kadar namussuzluk ortaya çıkmış, ‘Bayrak inmez, ezan susmaz, vatan bölünmez’ diyorlar. Bu kadar alçaklığı, namussuzluğun olduğunu ve yaşandığını herhalde tarih yazmadı. Bütün pisliklerini kutsallarımız ile kapatmak istiyorlar. Hırsızlık yapmışsın, sen bayrağı niye kullanıyorsun? Namussuzluk yapmışsın, bayrağı niye kullanıyorsun. Sezgin Baran Korkmaz meselesinden başlayarak, Türkiye maalesef birçok şeyini kaybetti. En büyük kaybetmiş olduğu şey, ülkeyi yönetenlerin utanma duygusu yok.
“NAMUSSUZLUKLARININ ÜZERİNİ ÖRTMEYE ÇALIŞIYORLAR”
Saraydan hala açıklama yok. Her gün ‘cehape, cehape’ diyen beylerden açıklama yok. Şarkıcı Gülşen’i tutuklayanlar, bununla ilgili adım atmış beyinler, din, iman ve vatanla kendi ahlaksızlıklarının, namussuzluklarının üzerini örtmeye çalışıyorlar.
“ARIYI YEMİŞLER”
Maalesef ‘Bal tutan parmağını yer’ diye Anadolu’da kötü bir atasözümüz var. Bunlar bırakın parmağı kolu yemişler, hatta bal yapan arıyı yemişler bunlar. En yerli, en milli, en muhafazakar dönemde Türkiye dünyada rüşvet ve yolsuzluğun olduğu ülke olarak karşımıza çıkmaya devam ediyor.
Soruşturma var mı, yok mu? Hakkında kaset olduğu iddia edilen birisi, saray danışmanı ne yapıyor? Sağlık sorunları sebebiyle istifa ediyor. Bu istifa ile kapatılacak bir konu değil. Keşke sadece bu saray danışmanı olsa. Saraydaki danışmanların birçoğu para ile iş takibi yapıyor. Dünyada ne kadar namussuz, hırsız, dolandırıcı varsa Türkiye’ye geliyor. Türkiye’de bu siyasetçilerin koruması altına giriyor.”
İSMAİL KAHRAMAN’A “MECZUP” ÇIKIŞI
Ağbaba, şehirlerin kurtuluş günlerinin kutlanmasına karşı olduğunu açıklayan eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman için ‘meczup’ nitelemesinde bulunarak şöyle dedi:
“Bu İsmail Kahraman’ın bugünleri kutlamaması normal. Çünkü Kuvayi Milliyeciler, Atatürk düşmanla savaşırken kurşun atarken bunun dedeleri İngiliz mandasına girmek için uğraşıyorlardı. İsmail Kahraman ve şürekâsı bir tek kurşun atmadı. İnsan utanıyor. 9 Eylül’ün kutlanmasından, İzmir’in kurtulmasından sen niye rahatsız oluyorsun? Bunların meşhur bir fesli Deli Kadirleri vardı. Bunların hocası o. Hocası ne diyordu ‘Keşke Yunan kazansaydı da böyle olmasaydı’. Bunlar ‘Keşke Yunan kazansaydı’ diyenlerin çocukları. Bunların hocası bu.
Bir insan Kurtuluş Savaşı’ndan niye rahatsız olur? Bir insan Balıkesir, Bursa, Eskişehir’in kurtuluşundan niye rahatsız olur, bir insan İzmir’in kurtuluşundan niye rahatsız olur? Rahatsız olmalarının sebebi bu. Bu beyefendi, Amerika’nın 6’ncı filosu geldiği zaman solcu gençler karşı çıkarken, bu 6’ncı filonun önünde secde eden takımdandır. Bu anlayış maalesef Türkiye’yi yöneten anlayıştır.”
“GETİRSİNLER SANDIĞI DERSİNİ ALSIN”
Ağbaba, erken seçim iddialarına ilişkin de şunları belirtti:
“Bir yazar var, AKP’nin sözcüsü. AKP kendi söyleyemeyince ona yazdırıyor. AKP’nin MYK’sı sonrası erken seçim olacağına dair bir şeyler söylüyor. Ne zaman istiyorlarsa erken seçime partimiz de hazır, ittifakımız da hazır. Hodri meydan diyoruz, getirsinler sandığı herkes dersini alsın. Bunlar tabii Kemal Kılıçdaroğlu, muhalefet lideriyken iktidardan fazla iş yapıyor. 3600’ü, taşerona kadroyu yaptı, şimdi EYT’yi yapacaklar, gençlerin KYK faizlerini sildi. Buradan çiftçilerimize seslenelim: Tarım Kredi Kooperatiflerine, Ziraat Bankası’na borcunuz varsa faizlerini ödemeyin, geldiğimiz gün sileceğiz. Esnafımıza sesleniyoruz, esnafımızın da hem kredi kooperatiflerine hem bankalara olan faizlerini sileceğimizi söylemek istiyoruz.”