DEMET İLCE | KARAR
KARAR yazarları Ahmet Taşgetiren ve Mehmet Ocaktan, Buradan Bakınca'da gündemin ana başlıklarını değerlendirdi. Peker'in iddialarına iktidardan ses çıkmamasının sebebi ile ilgili Taşgetiren ve Ocaktan, önemli çıkarımlarda bulundu.
"ÜLKEDE YÖNETİM KİRİZİ VAR"
Sedat Peker'in 6. videosu ile birlikte ifşaatları bitmek bilmiyor. Siyaset dünyasından bazı isimler hakkında videolarında iddialarda bulunan Peker'e hükümetin sessizliği tepki çekiyor. Ocaktan " Ülkede yönetim krizi var" diyerek bunun ana sebebine değindi. Savcıların bir soruşturma başlatmamasını ise Taşgetiren, yargının tek bir sisteme bağlı olması olarak değerlendirdi:
"Hangi savcı hangi cesaretle soruşturma açacak? Hangi kolluk kuvveti İçişleri Bakanı'nın da aleyhinde olabilecek birtakım belgeleri bulup dosyaya ekleyecek? Bunlar çok açık sorular."
Ocaktan, Her şeyin İçişleri Bakanı'nın elinde olmasını ve yargının bağımsız olması gerektiğini belirtti:
( Sedat Peker'in iddiaları) "Çok ciddi iddialar. Yargı bu konuda tek adım atmamış. İçişleri Bakanı'nın elinde her şey. Yeni sistemle yargıyı tek merkeze bağlamıştınız. Yargının bağımsız hareket edebilmesi mümkün gözükmüyor."
"MECLİS DEVREYE GİRMELİ"
Peker'in Mehmet Ağar hakkındaki iddiaları yeni bir Susurluk skandalı tekrar mı yaşanıyor sorusunu akla getirdi. Susurluk döneminde Ağar'ın istifa ederken Peker'in Soylu ile ilgili iddialarından sonra Soylu'nun istifa etmemesi, dikkat çeken konular arasında yer aldı. Bunun sonucunda 'Türkiye Susurluk'tan daha vahim bir dönem mi yaşıyor?' tartışmasını Taşgetiren şöyle değerlendirdi:
"Ortada Susurluk'tan daha vahim durum varsa, sistemin tepesinde duran yapının müdahale etmesi lazım. Yargı açılacaksa yargıya sevk etmesi lazım, konunun bağımsız bir biçimde soruşturulacağına dair topluma güven verilmesi lazım. Vaktiyle Meclis Susurluk Komisyonu'nu oluşturdu. Ortaya epeyce bir şey çıktı. Susurluk'tan vahim bir durum varsa Meclis'in devreye girmesi lazım."
Peker'in iddialarından sonra İçişleri Bakanı'nın yaptığı ''Benim çok mahrem bilgilerim var' sözüne ise Taşgetiren, 'Bir toplum İçişleri Bakanı'na güvenmek ister. Böyle konuşma olur mu?' diyerek tepki gösterdi.
Taşgetiren, Soylu'nun dikkat çeken üslubu üzerinden, dil konusunda hassas olunması gerektiğinin altını çizdi:
"Her türlü hakaretin yapılabileceği gibi bir siyaset dili zemini var. Bunu iktidar da yapıyor. İktidar ülkenin genel huzurundan sorumludur. İktidarın üslup hassasiyeti ortaya koyması lazım."
TÜRKİYE FİLİSTİN KONUSUNDA NE KADAR HASSAS?
İsrail'in Gazze şeridine düzenlediği saldırılar ile ilgili birçok ülkeden tepki geldi. Türkiye'de ise bu tepkilerin yeterli olup olmadığı konusunda bir ayrım söz konusu. Ocaktan bu tepkinin yeterli olmadığını şöyle belirtti:
"Türkiye'de genel bir duyarlılık var ama çok ciddi bir duyarlılık olduğu kanaatinde değilim. Kılıçdaroğlu, İsrail'le yapılan Mavi Marmara anlaşması iptal olsun demişti. 11 maddelik anlaşma.Türkiye adına utanılacak bir anlaşma."
Taşgetiren ise, "Türkiye bu konuda dünyanın en duyarlı ülkelerinden bir tanesi. Son dönemde de Dış İşleri Bakanı tarafından ilk defa devlet diliyle 'Ümmete öncülük etmek lazım' diye bir ifade kullanıldı" dedi ve ekledi:
"Bu işler ümmet hassasiyeti çerçevesinde çözülebilecek gibi gözükmüyor. İnsan kalitemizi her alanda büyütmemiz lazım. İsrail yenilmez bir güç olarak görülürse, bunun da ortaya çıkaracağı travmalar söz konusu olur. Bu yüzden insanlığa yatırım yapmak lazım. 20 yıl oldu AK Parti iktidarda. En başarısız olduğumuz alan nedir, eğitim alanı. İnsana yatırımda geride kalmışız."