ERDOĞAN’IN TEK İDEOLOJİSİ İKTİDAR
AKŞENER: (HDP’ye ziyaret) Merdiven altında yürüttükleri sufleyi bıraktılar. Erdoğan için PKK’yla masaya oturmak ile PKK’ya karşı mücadele etmek arasında ideolojik bir fark yok. Çünkü onun tek ideolojisi iktidarda kalmak. Seçimde aynı zamanda bu ilkesizliği ve ikiyüzlülüğü de yeneceğiz.
SEÇİM SEMBOLLERLE YAPILMAMALI
DAVUTOĞLU: Başörtüsü istismara dayalı siyasi tuzağa dönüştü. Kutuplaştıracak referandumu zorlamayın. Seçim kimlikler ve semboller etrafında gerçekleşmemeli. (HDP’ye ziyaret) Kendileri ihtiyaç hissedince bunu makul görenlerin başkası yapınca kirli propaganda yapmaları riyakarlık.
İKİYÜZLÜ SİYASETE BİR SON VERİN
KARAMOLLAOĞLU: Bugünkü zihniyet çarpık. Bu bozuk düzeni değiştirmek için mücadele ediyoruz. İktidarın 20 yılda Türkiye’yi getirdiği yer huzursuz bir toplum. (HDP’ye ziyaret) Başka bir siyasi partiye haram ilan ettiğini işine gelince kendine mübah gören bu ikiyüzlü siyasete kesinlikle son vereceğiz.
AK Parti heyetinin HDP’yi ziyaretine işaret eden Akşener “Belli ki ‘açılımcılar kumpanyası’ yeniden seyircisiyle buluşuyor” dedi. İYİ Parti lideri “Erdoğan’a iktidarı müjdeleyen şey açılım süreci olsaydı, geçtim HDP’yi PKK ile müttefik olurdu. Biz bu durumu hiç garipsemedik, Erdoğan’nın sadece koltuğu sallanana kadar var olan vatanseverliğini en başından beri biliyoruz” ifadesini kullandı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada AK Parti’nin HDP’yi ziyaretine ve sonrasında yaşananlara ayırdı. Erdoğan’ın tek ideolojisinin iktidarda kalmak olduğunu belirten Akşener, tutarsızlık vurgusu yaptı, şunları söyledi: “Ve beklenen nihayet gerçekleşti. ‘Açılımcılar kumpanyası’ yeniden seyircisiyle buluşuyor.
Kumpanyacılar en sonunda merdiven altlarında yürüttükleri sufle çalışmasını bırakıp kamuoyuna resim verme aşamasına geldiler. Kumpanya afişi ve basın bülteni şöyle olmalı: ‘Cumhuriyete karşı el ele omuz omuza’ ‘Yüz yıllık yıkım süreci olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı anayasa değişikliği kisvesiyle sokulacak yeni çomaklar kaşınacak yaralar ve verilecek yeni hasarların büyük tiyatrosuna hepiniz hoş geldiniz.’ ‘Başı sıkışınca ’vesayet’ diyenlerle başı sıkışınca ’demokrasi’ diyenler yine bir arada.’ ‘Uzun bekleyiş artık sona erdi. Karşınızda; ‘Açılımcılar kumpanyası.’ Zaten hiç ayrılmadılar ki. Zaten hiç küsmediler ki. Çünkü onlar birbirine kalple bağlı ruhla bağlı zihinle bağlı. Dahası onlar birbirine omerta yasalarıyla bağlı. Onlar birbirine uzattıkları kırmızı karanfillerle bağlı. Evet belli ki ‘Açılımcılar kumpanyası’ yeniden seyircisiyle buluşuyor. AK Parti ve HDP milletvekilleri Erdoğan’ın direktifleriyle başlayan anayasa yapım süreci için bir araya gelip oldukça mutlu neşeli ve sevinçli bir görüntü vermişler. Ne diyelim Allah bozmasın.”
“Erdoğan bir süredir fellik fellik bir arayış halindeydi. Arıyordu tarıyordu bir türlü bulamıyordu. Sonunda muradına ermiş. 6’lı masanın sağında solunda altında ararken; kendisi nihayet HDP’yi kendi bakan ve milletvekillerinin yanında bulmuş. Ama görüyorum ki bu tablonun içinde barındırdığı çelişkileri anlamakta zorluk çekenler garipseyenler var. Hatta AK Parti’yi içine düştüğü tutarsızlıktan dolayı eleştirenler de var. Ama açıkçası biz bu durumu hiç garipsemedik. Çünkü biz Sayın Erdoğan’ı çok iyi tanıyoruz. Kendisinin sadece koltuğu sallanana kadar var olan vatanseverliğini biz en başından beri biliyoruz. Hatırlayın; Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçebilmek için PKK ile yürüttüğü ‘Açılım Süreci’ni’ o başlatmıştı. Oslo’yu o planlamıştı. Habur’da konfetileri o patlatmıştı. Hatta teröristlere lahmacun partileri bile vermişti. Hatırlayın; İstanbul seçimlerini kazanabilmek için teröristbaşının mektubunu devletin kanalında yine o okutmuştu. Çünkü Erdoğan için PKK’yla masaya oturmak ile PKK’ya karşı mücadele etmek arasında ideolojik bir fark yok. Çünkü; onun tek bir ideolojisi var: o da iktidarda’kalmak. Eğer ki şimdiye kadar Erdoğan’a iktidarı müjdeleyen şey açılım süreci olsaydı; geçtim HDP’yi bugün PKK’yla müttefik olurdu. Bakın Erdoğan en başından beri; ne demokrasiye ne sivilleşmeye ne çözüme ne de terörle mücadeleye inandı. Çünkü onun ve çevresindekilerin bu tür fikirlerle ideallerle siyasi programlarla ve tutarlılıkla işi yoktur. Yeter ki kendi işleri görülsün her türlü kılığa girerler. Düzenleri sürsün diye her şeyi mübah görürler.”
“Bu yüzden biz 2023 seçimlerinde; sanıldığının aksine sadece Erdoğan’ı yenmeyeceğiz. Biz aslında bu ilkesizliği yeneceğiz. Bu omurgasızlığı yeneceğiz. Biz aslında; İktidarını korumak için bir gün FETÖ’yü bir gün PKK’yı muhatap almaya bile razı olan ve bu işbirliklerinin acı sonuçlarını ödememek için de şekilden şekile giren bir büyük iki yüzlülüğü yeneceğiz. Uzun zamandır AK Parti cenahı akıllarınca bizleri HDP ile gizli ittifak kurmakla itham ediyordu. Bazı HDP’lilerde bu açıklamaları tebessümle karşılayıp bizi faşistlikle faili meçhulcülükle suçlayacak kadar alçalıyordu. İYİ Parti’yi yaftalayanlarla İYİ Parti’yi izole etmeye çalışanlar nihayet aynı kampta buluştu. Resim iyice netleşti saflar belli oldu. AK Parti vekilleri PKK’yla bir tuttukları HDP ile aynı masaya otururken utanmadılar. İşin ilginç tarafı HDP vekilleri de genel başkanlarını tutukladığı belediyelerine kayyum atadığı için sabah akşam eleştirdikleri AK Parti ile aynı masaya oturmaktan zerre utanmadılar. Kadere bakın kimler kimlerle yan yana geldi. Demek ki neymiş? İki taraf için de ilkeler değerler hikaye at pazarlığı şahaneymiş. Bu saatten sonra kimse milletimize vatan-millet-beka tiratları atmaya kalkmasın. Hele demokrasi barış ve müzakere hamasetine hiç başvurmasın. Bu makyevelist görüşme vesilesiyle artık takke düşmüş kel görülmüştür.”
‘AK PARTİ HEYETİ SİZİ DE ZİYARET ETTİ’
HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in sözlerine yanıt verdi. AK Parti heyeti ile İYİ Parti yöneticilerinin TBMM’de görüşme yaptığını hatırlatan Oluç “Lahana ve perhiz turşusu misali” ifadelerini kullandı. Oluç “Adalet Bakanı Bozdağ başkanlığındaki heyet bizim kapıdan çıkıp, koridoru yürüyüp İYİ Parti’ye gidip, kendilerinin söylemiyle ‘masa kurup’ görüştüler... Lahana ve perhiz turşusu misali” dedi. İYİ Parti ile AK Parti heyetinin görüşmesinden fotoğraf paylaşan Oluç, “Fotoğrafı da şuraya bırakalım, lazım olur, çerçeveletip duvarınıza asarsınız...” ifadesini kullandı. HDP Sözcüsü Ebru Günay da “İktidar muhalefeti, muhalefet iktidarı HDP’ye yakın olmakla suçluyor. Anlamadıkları şey ise HDP’nin durduğu yer. Akşener’e soruyoruz? Türkiye’nin 3’üncü büyük partisi olarak bizi ziyarete gelen AKP heyeti 5 dakika sonra Meclis’in 5’inci partisini yani sizi ziyaret etti. HDP’ye dil uzatacağına sizler ne konuştunuz onu söyleyin” diye konuştu.
Davutoğlu, başörtüsünün siyasi rehin alma aracına döndüğünü savunarak Erdoğan’a referandum uyarısında bulundu. Gelecek Partisi lideri, Cumhurbaşkanı’nın anayasa teklifini Meclis’te kabul edilmesine karşın halk oylamasına götürmesi halinde bunun ‘bumerang gibi geri tepecek bir siyasi intihar olacağını’ söyledi. HDP ile temas üzerinden tutarsızlık vurgusu yaptı.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin genel merkezinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan’ın başörtüsü ve ailenin korunmasına yönelik anayasa teklifini ‘millete götürelim’ çıkışına yönelik açıklamalarda bulunan Davutoğlu, referandumla ilgili üç senaryonun varlığına işaret ederek, “Cumhurbaşkanının TBMM’nde kabul edilen teklifi referanduma götürme hakkı vardır. Ancak böyle bir işlemde bulunması bumerang gibi geri tepecek bir siyasi intihar olacaktır. Bu millet hesapçı ve art niyetli adımları asla tasvip etmez ve mutlaka cezalandırır” ifadelerini kullandı. Davutoğlu, HDP’ye ziyaret üzerinden devam eden tartışma hakkında da konuştu, şunları söyledi:
“Yasağın kendisi gibi dönüşüm de fiili olarak gerçekleşti. Başörtüsü özgürlüğü yasal ya da anayasal bir güvenceye kavuşturulamadı. İktidar bu korkuyu yayarak başörtüsü özgürlüğü konusunu geniş kitlelerin üzerinde Demoklesin kılıcı gibi tutmaya devam etti. Bir anlamda başörtüsü siyasi bir rehin alma aracı olma niteliğine dönüştü. Erdoğan önce başörtüsü yasağının kalmadığını iddia ederek bu çağrıyı gereksiz görmüş, daha sonra ise kendi ifadeleri ile ‘gollük bir pas’ olarak değerlendirerek ‘el yükseltme’ çabasına girmiştir. TBMM matematiği içinde üç muhtemel senaryo var. Birincisi, teklifin 360 sınırının altında kalan bir destek oyuyla reddedilmesidir. Böylesi bir gelişme seçim iklimini ‘başörtüsü taraftarları ve karşıtları’ şeklinde aslında gerçeği de yansıtmayan fiili bir referandum iklimine dönüştürecektir. Bu teklife başka gerekçelerle destek vermeyen partiler başörtüsü karşıtı suçlamasıyla bu konuda duyarlı toplum kesimler ile karşı karşıya getirilecek ve iktidarı bu özgürlüğün tek garantörü olarak gösterecek bir propaganda makinesi işletilecektir.”
“İkincisi, teklifin 360-400 arasında kalarak konunun tam da Erdoğan’ın istediği şekilde gerçek bir referanduma götürülmesidir. Bu referandumun Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinde üçüncü bir sandık olarak yapılması da seçimler öncesi ayrı bir referandum olarak gerçekleştirilmesi de seçim ortamında semboller bazında kutuplaşmayı tırmandıracak ve siyasi kültürümüz açısından vahim sonuçlar doğurma potansiyeli taşıyacaktır. Ayrıca, son derece gereksiz bir maliyete yol açacaktır. Üçüncü senaryo, teklifin 400 üzeri bir oyla kabulüdür ki, bütün bu olumsuz senaryoları engelleyecek ve bu konunun bir daha gündeme gelmeyecek şekilde geride bırakılmasını sağlayacak senaryo budur. Bu senaryoda dahi Cumhurbaşkanının TBMM’nde kabul edilen teklifi referanduma götürme hakkı vardır. Ancak böyle bir işlemde bulunması bumerang gibi geri tepecek bir siyasi intihar olacaktır. Bu millet hesapçı ve art niyetli adımları asla tasvip etmez ve mutlaka cezalandırır.”
“Erdoğan’a ve bütün siyasi parti liderlerine açık çağrıda bulunmak istiyorum. TBMM’ne sunulacak anayasa değişikliği teklifi yoruma mahal bırakmayacak şekilde açık ve anlaşılır hukuk diliyle kaleme alınmalıdır. Gelecek nesilleri bu sorunla bir daha karşı karşıya bırakmayacak netlikte olmalı ve asla yeni tartışmalara yol açmamalıdır. CHP’nin geçmişteki söylem ve tutumları üzerinden yargılamak yerine bugünkü özgürlükçü tutum ve söylemine bakın. Başörtüsü gibi bir onur sembolü üzerinden bir Pirus zaferi kazanmaya kalkmayın. Hele hele her halukarda bir referandumu zorlamayın. Böylesi manevi bir değeri ve onur sembolüne karşı hangi oranda olursa olsun çıkacak hayır oylarının vebali omuzunuzda olacaktır. Söylemlerinizdeki çelişkilerden kaynaklanan haklı şüpheleri gidermek üzere açık ve net bir şekilde teklifin 400’ün üzerinde bir oyla kabul edilmesi halinde asla referanduma götürmeyeceğinizin sözünü verin. Bu Erdoğan’ın şahsi mücadelesi değil bir neslin ortak mücadelesidir. Temel hak ve özgürlüklerinizi referandumla oylatmayın.”
“AK Parti heyetinin ziyareti de Sayın Bahçeli’nin tavrı da doğrudur ve siyasetin normalleşmesine katkıda bulunacaktır. Kendileri ihtiyaç hissettiğinde İmralı’dan mektup getirmeyi, Kandil temsilcisi Osman Öcalan’ı TRT ekranlarına çıkarmayı, HDP’yi ziyaret etmeyi makul ve millet menfaatine uygun görenlerin başka partiler legal bir parti olan HDP ile temasa geçtiğinde bunu terörle işbirliği olarak yansıtmaları, altılı masaya yedinci bir ayak uydurarak kirli bir propaganda yapmaları en hafif tabiriyle iki yüzlü, ilkesiz ve riyakar bir siyaset anlayışından başka bir şey değildir. AK Parti heyetinin ziyareti ve Bahçeli’nin bu ziyaret ile ilgili tutumu sonrası artık bu riyakar siyasete son verilmelidir.”
İKİYÜZLÜ SİYASETE SON VERECEĞİZ
Karamollaoğlu, AK Parti’nin HDP ziyaretine işaret ederek “Başka bir siyasi partiye haram ilan ettiğini, işine gelince kendine mübah gören bu ‘ikiyüzlü siyasete’ kesinlikle son vereceğiz” diye konuştu.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Seçimlere hızla yaklaşıldığını belirten Karamollaoğlu “Biz de Saadet Partisi olarak seçimlere, yeni yıla ve yeni döneme hazırlıklarımızı tamamlayarak gidiyoruz” dedi. İktidar kanadının açıkladığı Türkiye Yüzyılı Vizyonu’nu eleştiren SP lideri “Seçim sloganı için sürekli eskimiş politikaları, yeni ambalajlarla piyasaya sürenlerin ‘vizyon’ diye ortaya koyduklarından bahsetmiyorum. Zira 20 yıllık bir iktidarın, yeni bir vizyon ortaya koyabilmesi için daha önce verdiği sözleri ne ölçüde tutup tutmadığına bakmak gerekir” ifadesini kullandı.
Polis Akademisi Mezuniyet Töreni’nde AK Parti’nin ‘Türkiye Yüzyılı’ programı için bestelenen aynı adlı şarkının polis memurları tarafından okunmasını eleştiren Karamollaoğlu “Seçim şarkılarını Polis Teşkilatımızın bandosuna çaldıracak kadar, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Teşkilatı gibi güzide kurumlarımızın açıklamalarında partinin sloganlarını kullanacak kadar aymazlaştılar. Bırakın uyuşturucuyla mücadeleyi, sokak köpekleriyle bile mücadelede aciz kaldılar” diye konuştu.
Karamollaoğlu şöyle devam etti: “İçişleri Bakanı günde ne kadar uyuşturucu satıcısını yakaladıklarını ilan ederek, bir başarı tablosu ortaya koymaya çalışıyor. Allah, akıl fikir versin. Bu kadar yüksek rakamlar, sizin bu meseleyi yürütemediğinizin en açık delili. ‘Binlerce uyuşturucu satıcısı yakalanmış.’ Bu ne demek? Yakalayamadığınız daha ne kadar uyuşturucu taciri var... Erdoğan iktidarının 20 yılın sonunda Türkiye’yi getirdiği yer burasıdır: Gelecek nesilleri dahi etkileyecek bir yoksulluk, huzursuz bir toplum, heba edilmiş bir gelecek. Dışarıda anormallikleri normalleşme olarak takdim eden, içeride başka bir siyasi partiye haram ilan ettiğini, işine gelince kendine mübah gören bu ikiyüzlü siyasete son vereceğiz.”