Deprem felaketi, pandemiyle birlikte artan arazi ihtiyacını ivmelendirdi. Bülent Öztürk, yaptığı açıklamada araziye gösterilen yoğun ilginin nedenlerini şu şekilde sıraladı: “6 Şubat’taki deprem, nedenlerin en başında yer alıyor. Kahramanmaraş merkezli deprem ve sonuçları, insanların apartman hayatını terk ederek, müstakil bir yaşam tarzını benimsemelerini sağladı. Artık dış bölgeler daha popüler hale geldi.
Bu durum, arazi satışlarını körükleyen önemli bir faktör. Arazi yatırımları, ev sahibi olmanın yepyeni bir alternatifi olarak seçiliyor. Bu değişim, arazi satışlarını patlatan bir başka önemli faktör. Son zamanlarda ajandamızdan silinen bir başka konu daha var. Pandemi. Bir iki yıl önce hayatımızın her alanını etkileyen pandemi, arazi yatırımlarını ateşleyen önemli bir motivasyon kaynağı oldu.”
İMAR DURUMU KİLİT ROL OYNUYOR
Arazi yatırımlarının popülerliği tavan yaparken, olası aksiliklerden kaçınmak için uyanık olmak gerekiyor. Arazi alırken öncelikle imar durumunu incelememiz gerektiğini belirten Öztürk, şunları dile getirdi: “Yatırımcının arazi ile tarla arasındaki ayrımı bilmelidir. Arazi; üzerine yapı inşa edilmesine izin verilen toprak parçalarıdır. Tarlalar ise yalnızca tarımsal faaliyetler için kullanılabilir. Öncelikle toprağın bir arazi mi yoksa tarla mı olduğunu anlamak gerekiyor. Yatırımcılar, imar durumunu belediyelerden talep etmelidir. Çünkü imarın konut, turizm, sanayi, ticaret, ekoturizm gibi farklı çeşitleri vardır. Aynı zamanda arsanın parsel numarasını, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün sayfasında bulunan parsel sorgusunda mutlaka karşılaştırmalılar.”
ALTYAPIYA DİKKAT EDİLMELİ
Yatırım yapılacak arazinin altyapı hizmetlerine yakınlığına da dikkat çeken Öztürk, şunları ekledi: “Eğer arazi altyapıdan uzak bir konumdaysa, ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Orada bir yapılaşma izni bile verilse, altyapıya ulaşmada zorluk yaşanabileceği için problemlerle karşılaşılabilir. Bu da arazi yatırımını doğrudan etkiler. Bir başka ince ayrıntı daha… Yatırımcının, arsanın potansiyel gelişim bölgesi içerisinde olup olmadığına bakması gerekiyor. Örneğin bölgede bir master plan var mı? Yeni bir yol planlaması var mı? Arazi, yol planına dahil edilmiş mi? Ayrıca, bölgede sosyal alanlar, hastane gibi olanaklar var mı? Şehirleşme bölgesine ne kadar uzak? Yatırımcıların, arsanın gelişim potansiyeline de bakmaları gerekiyor. Yatırımcılar, aldıkları arazide tarım faaliyetlerini de sürdürmek istiyorlarsa, bölgedeki su, toprak ve hava koşullarını da incelemeliler.”
DEPREM KUŞAĞI DIŞINDAKİ İLLER DEĞER KAZANIYOR
Arazi yatırımına en yoğun talebin Marmara Bölgesi'nden geldiğini belirten Öztürk, şu bilgileri paylaştı: “Ege Bölgesi hemen arkasından geliyor. Özellikle deprem sonrası, İç Anadolu Bölgesi’ndeki arazi yatırımları da arttı çünkü bölge üçüncü ve dördüncü deprem kuşaklarına dahil. Arazi yatırımlarında geri dönüş süresi de düşüyor. Özellikle son birkaç yılda enflasyonist yapıdan dolayı 6 ay içinde bile %100'ün üzerinde artışlar gözlendi. Dolayısıyla, geri dönüş süreleri (amorti) artık 1-2 yıla indi. Çok hızlı bir gelişim yaşanıyor. Geçen yıl Marmara Bölgesi'nde %250, Ege Bölgesi'nde %300 artış yaşandı. Hatta İç Anadolu'da sadece 1 yıl içinde %350'ye varan artışlar oldu.”
EYT'NİN ARAZİ YATIRIMLARINA KATKISI
Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) arazi yatırımlarında önemli bir etkiye sahip olduğunu ifade eden Öztürk, "Günün sonunda uzun süreli çalışmanın sonucu olarak hak ettikleri tazminatla doğru yatırım yapmak isteyenler, arazi yatırımlarına yönelmekte. Çünkü ulaşabilecekleri en düşük maliyetli gayrimenkul yatırımı arazi. Bu durum, son dönemde arazi yatırımlarındaki artışı da ateşledi" şeklinde açıklamada bulundu.
KONUTA GİDEN İLK ADIM
“Arazi almak mı? Yoksa ev almak mı?” sorusuna da cevap veren Öztürk, şunları ifade etti: “Hiç şüphesiz arazi. Çünkü şu anda ev maliyetlerinin en önemli faktörlerinden biri arazi maliyetleri. Eğer uygun bir fiyata arazi alınabiliyorsa, konut edinme maliyeti önemli ölçüde azalır. Bu yüzden, konut sahibi olma hedefine arazi alarak başlamak çok daha avantajlı.”