Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ankara'da düzenlenen 13’üncü Büyükelçiler Konferansı’nda açıklamalarda bulundu.
Bakan Bozdağ, yurtdışından Türkiye'ye gelen kişilerin kendisine sadece Gezi davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan iş insanı Osman Kavala ve 4 Kasım 2016'dan beri Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a ilişkin sorular sorduklarını belirtti.
Bozdağ, Demirtaş ve Kavala hakkında kendisine yöneltilen sorulara "Bir ülkede 8 milyondan fazla dava var, cezaevlerinde binlerce insan var. İki kişi ile ilgileniyorlar. Adil midir bu? Gel bana başkalarını da sor. Bunu yapmıyorlar" şeklinde tepki gösterdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, 4 senedir Silivri'de tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala kararında "Türkiye'nin, mahkeme kararına uymadığına" ve Kavala'ya 7 bin 500 euro mahkeme masrafı ödenmesine ilişkin hükmünü değerlendiren Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Kavala'nın 'başka bir suç nedeniyle' tutuklandığını vurgulayarak, bugüne kadar AİHM kararlarına uyduklarını ve uyguladıklarının altını çizdi.
Bozdağ ayrıca Terör suçlarından aranan 236 kişinin iadesini ABD'den talep ettiklerini hatırlatan Bozdağ, 'terörist başı Fetullah Gülen' hakkında ABD'ye dünyanın en donanımlı dosyasını sunduklarını açıkladı.
"Hukuk ayıbını biz anayasamızdan temizledik"
Bozdağ'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
"Türkiye hukuk devleti; hukukun üstünlüğü, insan halkları ve adalet konusunda büyük mesafeler katetti. Hukuk ayıbını biz anayasamızdan temizledik; hak aramanın, yargılamanın önünde pek çok engel vardı bunları bir bir ortadan kaldırdık. Türkiye darbeler geçmişi çok olan bir ülke. Darbe yapanların yargılanması da yasaktı. Biz ne yaptık? Yargılamanın önündeki engeli kaldırdık. Darbe yapanlar yargının önüne çıktılar, millet önünde hesap verdiler. Hukuk devleti böyle güçlendirilir
'Adalet yok' diye bağıranların gündeme getirdikleri dava sayısını 'say' dediğinizde 5'ten fazlasını sayan çıkmıyor. O, 5 tanesini de bilmiyorlar. Sadece taraftarlıklarına göre; dosyayı görmeden, delilleri görmeden, taraftarlarının yazdıklarına inanarak o dosyada görev yapan hakim ve savcıları mahkum eden yaklaşımları ortaya koyuyorlar. Bir ülke düşünün, her yıl mahkemelerinde 8 milyona yakın dava görüşülüyor, karara bağlanıyor ama tartışılan dava sayısı 3. O davalar da terörle ilgili davalarla alakalı.
8 milyon dosyada hakkaniyete uygun verilmiş bütün bu kararları göz ardı mı edeceğiz?
Peki biz hüküm verirken 8 milyon dosyadan 2 tane dosya tartışılıyor, eleştiriliyor, diye 8 milyon dosyada verilmiş hakkaniyete uygun bütün bu kararları göz ardı mı edeceğiz? Bu ülkenin yargısını 2 tane dosya üzerinden yargılayıp, bu ülkenin adalet anlayışını iki siyasal taraftarlığa göre yargılama yapan sosyal medya veya siyasetçilere göre değerlendirip, dosyayı, delili bilmeden Türkiye’nin adalet sistemini ve yargısını, yargı görevini yapanları mahkum etmek adil midir? Adil değildir. O yüzden ben hakim ve savcılarımızın üzerine haksız bir şekilde eleştiriler yönelten, siyasi taraftarlığa göre yargı kararlarını değerlendirip siyasi anlayışlarının terazisinde tartıp dosya ve delil bilmeksizin karalayanları buradan kınadığımı ifade etmek istiyorum.
Sadece Demirtaş ve Kavala ile ilgileniyorlar
Bu adil bir durum değil. Önce onlar kendi vicdanlarındaki adalete baksınlar. Bir ülkede 8 milyondan fazla dava var, cezaevlerinde binlerce insan var. Demirtaş ve Kavala, İki kişi ile ilgileniyorlar. Adil midir bu? Gel bana başkalarını da sor. Bunu yapmıyorlar.
AİHM uygulanmış karara uygulanmamış diyemez
Osman Kavala hakkında AİHM’in verdiği hak ihlali kararını da Türk mahkemesi uygulamış ve uymuştur. Başka bir suç yargılama nedeniyle tutuklamış, yargılaması devam etmiş ve yargılaması devam etmiştir. Şimdi hüküm özlüdür. Eğer AİHM, uyguladığı ve uyduğu sözleşmeye uymuş olsaydı bu şekli bir denetimdir. Çünkü karar var, uymuş mu uymuş. Bitti. Siz niyet okuyarak, başka bir kararı önceki kararı yok sayan bir karar olarak değerlendiremezsiniz. Başka bir ihlal iddiası başvurusuna konu olabilir. Önüne geldiğinde de mahkeme bunu değerlendirip karara bağlayabilir. Ama uygulanmış bir karara uygulanmamış diyemez. Bizim Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği kurumlarından beklediğimiz şey Türkiye’ye karşı adil ve tarafsız olmalarıdır
Bize karşı adil ve tarafsız bir yaklaşım ortaya koymadılar
Osman Kavala konusunda Türkiye kararı uyguladığı halde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine müracaat edildiğinde Bakanlar Komitesi yıllar yılı bekleyen bu dosyaların hepsini görmezden geldi. Nerede adaletleri? Hemen toplandılar, karar aldılar. AİHM’e görüş sordular. AİHM de buna maalesef jet hızı ile karar verdi. Bizim istediğimiz eğer bir ihlal varsa elbette Türkiye uyacaktır. Ama başkalarına yaptığınız muameleyi Türkiye’ye yapmamalarıdır. Maalesef bize karşı adil ve tarafsız bir yaklaşım ortaya koymadıklarını buradan açıklıkla ifade etmek isterim
Dünyanın en donanımlı dosyasını ABD'ye sunduk
Şu ana kadar 20 tanesine ret vermişler. Hiçbir tanesini kabul etmemişler. Söz konusu adli yardımlaşmada teröristler ve terör suçları ile ilgili iade talepleri olduğu zaman Avrupa maalesef Türkiye’nin taleplerine kör ve sağır kalıyor. Terör suçlularını, terör örgütlerinin argümanları ile muhafaza ettiği gibi Türkiye’ye karşı da müdafaa ediyorlar. Burada büyük bir haksızlık var. Terörist başı Fethullah Gülen ile ilgili ABD’ye sunduğumuz dosya dünyanın yeterli delil bakımından en donanımlı dosyasıdır.
ABD’nin yetkililerine Bakanımız (Mevlüt Çavuşoğlu) da defalarca söylemiştir. Ben de bizzat gittiğimde muhataplarına söyledim. Bu dosyadan iade yapılmazsa başka hiçbir dosyadan iade yapılmaz. Bu dosyadaki deliller yeterli görülmezse başka hiçbir dosyada deliller yeterli görülmez. Bize, ’Biz iade için adli makamlara göndermiyoruz, dosyayı reddederler. Biz Türkiye’yi koruyoruz’ dediler. ‘Yahu siz gönderin adli makamlara, korumayın Türkiye’yi. ABD adli makamlarına gönderin, bu delilleri görünce onlar ne karar verecek hep beraber görelim. Adli süreçleri biz takip ederiz’ dedik. Bizim istememize rağmen Türkiye’yi korumak için adli makamlara göndermediğini iddia eden bir anlayış var."