Boğaziçi Üniversitesi'nde 2 Ocak 2021'de Prof. Dr. Melih Bulu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından rektör olarak atanmasıyla başlayan protestolar, Bulu'nun görevden alınmasının ardından da devam ediyor. Direnişin 32'inci haftasına Boğaziçililer 222'nci kez bir araya gelerek rektörlük binasına sırtlarını döndüler.
"DEMİR PARMAKLIKLARIN YERLEŞTİRİLDİĞİ KAMPÜSÜMÜZDEN SESLENİYORUZ"
Gazete Duvar'da yer alan habere göre, Boğaziçi Direnişi'nden yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Bugün 13 Ağustos Cuma. Nöbetimizin 148., direnişimizin 222. günündeyiz. Sizlere hâlen basının alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz. Türkiye’nin birçok kırsal bölgesi ve yerleşim yerinde yaşanmaya devam eden yangın ve sel felaketleri için derin bir üzüntü içinde olduğumuzu belirtmek isteriz. Ayrıca Ankara'da göçmenlere yönelik yaşanan şiddet olaylarını da kınıyor, nefret söyleminin bir an önce son bulmasını umuyoruz. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri olarak yaşanan acıları paylaştığımızı bir kez daha kamuoyuna iletiyoruz.
GÖREVİNE SON VERİLEN CAN CANDAN DAVA AÇTI
Bilindiği gibi öğrencilerimiz, Rektör Vekili Naci İnci'nin aldığı hukuksuz ve keyfi kararlar nedeniyle Feyzi Erçin'in ve Can Candan'ın üniversitemize verdiği değerli katkılardan mahrum bırakılmıştır; öğrencilerimizin mağduriyetleri sürmektedir. Bu hafta boyunca da ders vermesi engellenen ve üniversitemizdeki görevlerine son verilen iki hocamız için her öğleden sonra nöbet tutarak hocalarımızın işlerine iadelerini talep etmeyi sürdürdük. Ayrıca bu hukuksuzluğun hedefinde olan hocalarımız davalar açtılar. Feyzi Hocamız Yaz ve Güz dönemlerinde ders vermesinin engellenmesine karşı ayrı ayrı iki dava açtı. Can Hocamız da göreve son verme işleminin durdurulması ve iptaline dair bugün ilk davasını açtı.
"TEPKİ ÇEKEN KARARLAR İVEDİLİKLE GERİ ALINSIN"
Orta Doğu Çalışmaları alanının dünya çapında en saygın akademik kuruluşlarından biri olan Middle East Studies Association of North America / Kuzey Amerika Orta Doğu Çalışmaları Derneği (MESA) de iki hocamızın görevden alınmasını eleştiren bir mektubu Cumhurbaşkanı Erdoğan'a iletti. Mektupta, bu uygulamanın akademik özgürlükleri ve öğrencilerin eğitim hakkını ağır bir şekilde ihlal ettiği vurgulandı. Bu yanlıştan dönülmesini, ulusal ve uluslararası akademik camiada tepki çeken bu kararların ivedilikle geri alınmasını talep ediyoruz. Mevcut yönetim altında üniversitemizin yaşadığı tüm hasarlar, Rektör Vekili Naci İnci ve yardımcılarının üniversitemizi yönetmeye yetkin olmadıklarını, bu yönetime katkı sunanların yıllar boyunca çalıştıkları üniversitenin işleyiş mekanizmalarını bilmediklerini, üniversitemizin demokratik, çoğulcu ve özgürlükçü kurumsal kültürünü içselleştirmediklerini defalarca göstermiştir. Üniversitemizde mevcut yönetim hakkında oluşmuş bu ortak kanaatin önemli bir göstergesi de 30 Temmuz’da yaptığımız rektör adayı belirleme oylaması oldu. Oylamanın sonucu açıktır: Naci İnci ve Gürkan Kumbaroğlu’nun adaylıkları, yüzde doksanı aşan bir oranla öğretim üyeleri tarafından onaylanmamıştır. Boğaziçi Üniversitesi olarak aday belirleme oylamasında güvenoyu almış 17 Rektör Adayını destekliyoruz.
Üniversitemizdeki tüm birim, fakülte ve enstitülerin müdür ve koordinatörleri seçimle göreve gelmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsü müdürlerimiz bir an önce görevlerine atanmalıdır.
BOĞAZİÇİLİ AKADEMİSYENLERDEN İSTİFA TALEBİ
Bir kez daha atanmış ve görevden alınmış Melih Bulu’nun yönetiminde üniversitemize onarılması güç hasarlar veren Naci İnci, Gürkan Kumbaroğlu ve Fazıl Önder Sönmez’in vekâleten yürüttükleri görevlerinden ve bir gecede kurulan Hukuk Fakültesi’ne atanmış Selami Kuran’ın görevlendirilmiş Muzaffer Eroğlu ile usulsüzce ÜYK’ya seçilmiş Haluk Özener’in istifalarını talep ediyoruz.
Türkiye’de demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar: kabul etmiyoruz vazgeçmiyoruz!"