Boğaziçi Üniversitesi’nde, depreme dayanıksız olması sebebiyle 4 yurdun yıkılıp birinin ise güçlendirme çalışmaları amacıyla boşaltılmasına karar verildi. Yaklaşık bin 200 öğrencinin açıkta kalmasına neden olan bu süreç için okul yönetimi, çözüm olarak okuldaki kulüplerin yıllardır kullandığı odalarını boşaltma yöntemine başvurdu.
Öğrenciler, çözüm önerilerini Kulüpler Arası Kurul ve Öğrenci Temsilciliği Kurulu aracılığıyla yönetime sundu; yönetimi konteyner yurt yapımı için İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ile buluşturdu, deprem güçlendirmesi olan yurtların bu sene yıkımının ertelenmesini önerdi ancak yönetim, öğrencilere kulüp odalarının taşınacağını bildirdi. Kulüplerin Güney Kampüs’te bulunan 1. Erkek Yurdu’ndaki eski odalarına dönebileceğine dair ise bir taahhüt verilmedi. Öğrenci Temsilciliği Kurulu (ÖTK) Yurtlar Çalışma Komisyonu’nun geçen 18 Haziran’da yayınladığı bültene göre gelecek yıllarda Güney Kampüs’teki 1. Erkek ve 1. Kız Yurdu binalarının fakülte binaları olarak kullanılması planlanıyor.
TAŞINMAYA İTİRAZ REDDEDİLDİ
Kulüp odalarının taşınma kararına karşı üniversitede bulunan 43 kulübün imzasıyla ortak bir bildiri yayınlandı. Bildiride; üniversite öğrencilerinin sosyal, sportif, kültürel faaliyetlere eşit bir şekilde ulaşma hakkı olduğu, bu çalışmaların akademik ortama katkı sağladığı, bu nedenle kulüplerin üniversitenin merkezi bir konumunda olması gerektiği belirtildi. Bunun yanı sıra Boğaziçi Üniversitesi’nin etik ilkelerine aykırı biçimde alındığı kaydedilen bu kararın, öğrenci katılımı sağlanarak yeniden değerlendirilmesi için kulüpler adına dilekçe verildi. 4 Ağustos tarihli dilekçe yanıtında kulüplerin taşınmaya yönelik itirazı kabul edilmedi.
'ÖĞRENCİLERİ KAMPÜSLERDEN UZAKLAŞTIRIYORLAR'
Açıklamaya göre, kulüp odalarının Güney Kampüs’te bulunan, geçmişte Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’nin (BÜMED) kullandığı binalardan birinin bodrum katına taşınması planlanıyor. Öğrenciler, bu binanın yoğunlukla vakit geçirdikleri Güney Meydan’dan uzak ve kulüplerin ihtiyaçlarını karşılamaktan da yoksun olduğunu belirtiyor. Kulüp üyeleri, okul yönetimiyle yaptığı görüşmelerde binanın, çalışmalarını gerçekleştirmek, teknik malzemelerini ve arşivlerini saklamak için gerekli altyapıya sahip olmadığını belirtiyor. Yönetim, bu koşulların sağlanacağını ifade ederken binada herhangi bir altyapı çalışmasına başlanmadığı görülüyor. Buna karşın kulüp odalarının bu cuma günü tahliye edilmesi planlanıyor.
'ÜÇ KATLI RANZA' BİLE YETMİYOR
Güney Kampüs’te yer alan 1. Erkek Yurdu’nun ilk katında 27 kulübün kullandığı 15 kulüp odası bulunuyor. Planlar, buradaki kulüp odalarını yurt odalarına çevirip yaklaşık 100 öğrencinin bu odalarda “üç katlı ranza” sistemine geçerek barınmasını öngörüyor. Kulüp odalarının yurda çevrilmesi hâlinde bile binden fazla öğrencinin nerede barınacağı belirsiz.
'GÜNÜNÜ KAMPÜSTE GEÇİREN ÖĞRENCİ OLMAYACAK'
Dört yıldır kulüpte çalışma yürüten bir öğrenci, kulüp odalarının taşınması planlanan yerle ilgili şunları anlattı:
“Kulüp odalarının taşınması planlanan yer, çalışma yapmaya elverişli değil. Burayı büyüklüğü itibarıyla ancak depo olarak kullanabiliriz fakat bodrum katta bulunan ve güneş almayan bu havasız alan, kulüp altyapılarını sağlıklı bir şekilde muhafaza etmeye de imkân sunmuyor. Kulüp odalarının taşınması, yönetimin öğrencileri kampüslerden uzaklaştırmaya yönelik politikalarının çok önemli bir parçası çünkü biz birtakım görüşmelerde uzun vadede yönetimin bizi çıkarttığı yurt binasını ve güneydeki kız yurdunu fakülteye çevirmek istediğini de öğrendik. Böylece Boğaziçi Üniversitesi’nin sembolikleşen kampüsünde barınma imkânı kalmayacağı için bir gününün tamamını kampüste geçiren hiçbir öğrenci olmayacak.”
'KULÜPLER BİZİM İÇİN AYNI ZAMANDA BİRER OKUL'
Öğrencilik yıllarında kulüp üyesi olarak çalışma yürütmüş bir Boğaziçi Üniversitesi mezunu da kulüplerin öneminden şöyle bahsetti:
“Boğaziçi Üniversitesi, çok köklü bir kulüp geleneğine sahip. Kulüpler bizim için aynı zamanda birer okul. Burada birçok sanatçı, fikir insanı, önemli iş insanları yetişmiş ve bu kişilerin çoğu Boğaziçi’ndeki kulüplerde çalışma yürütmüş hatta bazıları mesleklerini kulüplerde edindiği birikimle seçmiş. Boğaziçi Üniversitesi’nde 43 kulüp var. Bu kadar fazla kulübün çalışmalarını sürdürebilmesi için ciddi bir alt yapıya ihtiyacı var. Zaten son yıllarda kulüpler alt yapı konusunda zorlanmaya başlamıştı. Yeni fakülteler açıldı, bölüm kontenjanları arttı. Kulüplerin kullandığı çalışma alanları bu nedenle yetersiz hâle gelmeye başladı. Okulun kulüplerin altyapılarını genişletmek için çalışmalar yapması gerekirken kulüp odalarını yetersiz bir yere taşımaya çalışması, kulüp çalışmalarının ve kulüpçülük geleneğinin sürmesini riske atıyor. Aynı zamanda Güney Meydan’da, Boğaziçi Üniversitesi denilince aklımıza gelen ilk yerde bu çalışmaları yürütüyor olmak; öğrencilerin sosyalleşmesi, üretim alanları içinde bulunması, öğrenciler arası dayanışmanın kurulabilmesi için çok kritik. Güney Meydanı’nın öğrencilerden ve kulüplerden arındırılmaması gerekiyor çünkü Boğaziçi’nin o meşhur fotoğraflarındaki hayat ancak öğrenciler ordaysa var.”