Kahramanmaraş'ta 7.7 ile 7.6'lık iki deprem sonrası 10 il enkaz altında kaldı. 10 ilin dışında ise Elazığ'da da yıkım meydana geldiği duyuruldu. 40 binden fazla vatandaş enkaz altında kalarak yaşamını yitirirken depremin 14. gününde halen yakınlarından haber alamayanlar var.
Türkiye'nin yüreğini yakan depremde binaların yıkılış şekli, yeni yapılmış olması ve zeminleri tartışma konusu oldu. Gündemin ana maddelerinden olan yeni binaların dahi yıkılması 'güvenli yapı nasıl inşa edilir?' sorusunu akıllara getirdi.
'İMAR BARIŞI KARARLARI SİSTEMİN ALTINI OYDU'
euronews Türkçe'ye konuşan Yapı Denetim Kuruluşları Birliği İstanbul Şubesi Başkan Yardımcısı İnşaat ve Jeoloji Mühendisi Mehmet Emin Çelik, Türkiye'nin yapı denetim sistemini, son depremlerin gösterdiklerini ve beklenen İstanbul depremine ilişkin olası riskleri anlattı.
Siyasi erkin ve belediyelerin yapı denetim süreçlerinden çıkarılması gerektiğini belirten Çelik, "imar barışı kararlarının sistemin altını oyduğunu" söyledi.
Türkiye'de 1999 yılına kadar yapı denetim olmadığını hatırlatan Çelik, bu işi mimar ve mühendislerin üstlendiğini ifade etti. Çelik, 17 Ağustos depreminin ardından 2001 yılında çıkarılan yapı denetim kanunu ile birlikte yapı denetim kuruluşları adı altında kuruluşlar oluşturulduğunu söyledi.
'ÇEŞİTLİ SİYASAL SÜREÇLER DAHİL OLUYOR'
Bu kuruluşların yeri geldiğinde inşaatı da durdurabilecek yetkiye sahip olduğunu ifade eden Çelik, yönetmeliklerin çok iyi olduğunu da söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
"Bir yapı yapmak istediğinizde belediyeye gidiyorsunuz. Projelerinizi hazırlıyorsunuz. Ben şu projeyi burada uygulamak istiyorum diyorsunuz. Ve bakanlık size bir yapı denetim tayin ediyor. Şu kuruluş, kamu adına ve benim adıma sizi denetleyecek, diyor. Ücretini de yapı sahibinden alıyor. Yapı denetim denetimini yaptıkça bakanlıklar ücretini takdim ediyor ve işin bitiminde de belediyenin de kontrolüyle burada yapıların iskan dediğimiz yapı kullanım izin belgesi veriliyor. Ve insanlar orada yaşayabiliyor artık. Bu teknik bir süreç. Ancak bu teknik sürece maalesef çeşitli siyasal süreçler dahil oluyor."
'BAŞKANIN İMZASIYLA GELDİĞİNİ ÖĞRENİYORUZ'
2013 yılına kadar projeleri Mimarlar ve Mühendisler Odası'nın onayladığını hatırlatan Çelik, daha sonra bu yetkilerin belediyelere verildiğini belirtti. Çelik, "Siyasi baskı altında odalar kadar rijit olamıyorlar. Bazen büyük bir proje geliyor. Bu proje nasıl geldi, diye soruyoruz. Başkanın imzasıyla geldiğini öğreniyoruz. Uygulanamayacak bir proje olduğunu görüyoruz ve iptal ediyoruz" dedi.
'DENETİMDEN SİYASİ ERKİ ÇIKARMAMIZ LAZIM'
Sorular ve cevaplar şu şekilde:
Belediyenin izin verdiği, başkanın imzasının olduğu bir proje, sizden geri dönmesi halinde yine belediyenin baskısıyla bir şekilde geçiyor mu yoksa son kararı siz mi veriyorsunuz?
"Biz bu işi almıyoruz diyoruz ama bu iş başka birine gidiyor. Ama düzeltilerek mi gidiliyor yoksa düzeltilmeden mi gidiyor, onu bilemiyoruz. Mesela Avcılar Belediyesi'nde bize sürekli güçlendirme projeleri gelirdi ve biz hiçbirini almazdık. Çünkü kusur görürdük. Ve daha sonra geçen sene eylül ayında imar biriminde 17-18 kişi rüşvetten tutuklandı. Bu projeler bazı siyasi baskılarla, mahkeme süreci başladığı için bunu söyleyebiliyoruz, veya çeşitli menfaat elde etme amacıyla onaylanabiliyor.
Bu durum daha önce daha iyi bir koruma altındaydı, projeleri Mimarlar ve Mühendisler Odası onaylardı. Sonra bize gelirdi. Biz de onaylardık. Ve hayata geçerdi. Bizim çok güzel bir yapı denetim sistemimiz var. Ancak yapı denetim sistemimizin içerisinden siyasi erki, belediyeleri çıkarmamız lazım. Bu yalnızca yapı deneyim sürecinde de değil, mesela deprem toplanma alanlarının hepsinin imara açılması veya parsel bazlı imar planlarında da aynı."
İSTANBUL DEPREMİ: TOPLANMA ALANI YOK
Beklenen İstanbul depremine ilişkin de açıklamalarda bulunan Çelik, "Bizim İstanbul'da bir de şöyle bir problemimiz var, İstanbul'da siz binadan sağlam bir şekilde çıksanız bile, arabanıza binip sokaktan çıkamıyorsunuz deprem anında. Çünkü toplama alanları yok, sokaklar sıkış sıkış. İstanbul'daki yapıların yüzde 51'i eski yapı. Ve eski yapıların da 7.4 gibi bir depremde ayakta kalması imkansız" dedi.
'FAY HATLARINA BİRİKEN ENERJİ MİKTARI ARTIYOR'
Ülkede depremin beklenenden daha büyük olabildiğine dikkat çeken Çelik, şunları söyledi:
"Ancak bu depremde şunu da gördük ki, demek ki DD-1 bile bizim ülkemizde yaşanabiliyor. Yani ivmesi çok büyük depremler. Bizim normalde simüle ettiğimizden daha yüksek depremler de yaşanabiliyor. Bu İstanbul depremin için de geçerli. Biz şu anda 7.4, 7.5 büyüklüğünde bir deprem tahmin ediyoruz. Ama gün geçtikçe fay hatlarına biriken enerji miktarı artıyor. Ve bu daha büyük bir depreme sebebiyet verebilir."