DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Halk TV'de İsmail Küçükkaya'nın sorularını yanıtladı. Seçim çalışmaları üzerine konuşan Babacan, ortak aday olmadan birinci turda hiçbir partinin kazanamayacağını dile getirdi. 2018 seçimlerinde ortak aday çıkmadığı için Türkiye'nin 5 yıl kaybettiğini söyleyen Babacan, Erdoğan'ın da son seçimi MHP'nin çoğunluğu nedeniyle kazandığını kaydetti.
Babacan ayrıca terör saldırılarına ilişkin de açıklamalarda bulunarak terörün uluslararası bir sorun olduğunu ve sorunu da dış ilişkilerle çözülebileceğini ifade etti. Erdoğan'ın düşman yarattığını ve bunun terörle mücadeleye olumsuz etki ettiğini söyleyen Babacan "Erdoğan'ın zihninde ya onun yanındasınız ya da onun karşısındasınız. Ülkelerdeki ilişkilerde de öyle önce düşman oluyor sonra kayıp çok olunca barışıyor. Bu yönetimin değişmesi gerek. Erdoğan'ın düşman panosu var. Erdoğan'ın bu panoya ihtiyacı var. Çünkü ülkede sorunlar büyüyünce tabanına 'bu düşmana karşı ben varım' diyor. Umut veremediği için korkuyla tabanını tutmaya çalışıyor." ifadelerini kaydetti.
Soylu'nun 'ABD'nin taziyesini kabul etmiyoruz' söylemine ilişkin de konuşan Babacan, "Siz dış politikanızı düzeltin, sürekli düşman yaratmayın. Terörle beraber mücadele edelim deyin. Yok ona saldır buna saldır. Sen iç güvenlik için ne yaptın?" dedi.
Babacan'ın konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:
Terör artık uluslararası bir sorun. Terörün kaynağı dışarıda. Siz bu kaynağı kurutmadan Türkiye'nin içindeki sorunları çözemezsiniz. Dışarıdaki kaynağı kurutmak için dış politikanızın düzgün olması lazım. Uluslararası ilişkilerinizin düzgün olması, dostlarınızın olması lazım. Siz her gün kendinize yeni bir düşman bellerseniz ve dünyada yalnızlaşırsanız o zaman terörle mücadelede başarılı olamazsınız. Terör örgütleriyle mücadelede en önemli yöntem örgütleri yalnızlaştırmaktır. İlgili ülkeler ile dayanışma içinde olmak... Terörün etkileyebileceği ülkeler ile dost olmak, beraber çalışmak ve birlikte mücadele etmek. Terörle mücadelede yalnız kalırsanız terörü önleyemezsiniz. Ondan sonra sağa sola saldırmaya başlarsınız.
Al birini vur ötekine. İçişleri Bakanı iç güvenlikten sorumlu. 'Biz şurada hata yaptık' demiyor suçu hemen başkalarına yansıtıyor. Siz dış politikanızı düzeltin, sürekli kendinize düşman aramayın, dünya ile iyi geçinin 'Bu terör dünyanın başına beladır gelin beraber çalışalım' diyeceksiniz. Bu yok. Sürekli ona saldır, buna saldır. Sen iç güvenlikle ilgili ne yaptın ondan bahset.
Dün İçişleri Bakanı bir şey söylüyor bakıyoruz uluslararası bir ajansa üst düzey yetkili başka bir şey söylüyor. Biz hangisine inanacağız? Enflasyon konusunda yalan söyleyen bir hükümetin doğru söylediğinden emin değiliz. Kendi şahsi siyasi amaçlarının bütün işine gücüne hakim olduğu siyasi karakterlerden bahsediyorsak iyice düşünmek lazım. Sıfır güven. Bir an önce bu yönetim anlayışının değişmesi lazım.
RESMİ AÇIKLAMALARA GÜVEN YOK
Hükümetin elinde internet akış hızını yavaştan, normalleştiren ya da belli sosyal medya sitelerine erişimi engelleyen olanaklar var. Bunları zamanı geldiği zaman ya da işlerine geldiği zaman tamamen sıkıp boğabiliyorlar. İnsanların haber alma özgürlüğü var siz güvenilir bir devlet olun ki insanlar sizin söylediğine güvensin. Resmi açıklamalara güven sıfır, bu sefer internetteki dedikodulara insanlar daha çok güveniyor. Bunlar sosyal medyayı, interneti kısıp izlemesinler, bizi izlesinler diyor.
KAYIT DIŞI PARA TERÖRLE MÜCADELEYİ DESTEKLER
Türkiye para aklanma konusunda gri listeye düştü. Siz terörle mücadeleden bahsediyorsunuz ama onun kaynağıyla ilgili bir adım atmıyorsunuz. Ben buradan sayın Erdoğan'a soruyorum 'Türkiye neden gri listeye düştü?' Bu kafayla giderlerse kara listeye de düşerler. Kara listeye de düşersek Türkiye artık izole olur. Terörle mücadeleden bahsediyorsak tekrar beyaz listeye çıkarsın görelim Türkiye'den gelen paralara yurt dışındakiler şüpheyle bakıyor. Nereden geliyor para?
Merkez Bankası'nda kaynağı bilinmeyen bir para akışı var ve para nereden geliyor belli değil. Meblağ çok büyük.
Sınırlar elek oldu, para akışı da böyleyse...
Kayıt dışı parayla ilgili gerekli duruş gösterilmezse terörle mücadeleden söz edilemez.
ÖDENEN FAİZ VE KUR KORUMASIYLA 1 MİLYON KONUT BEDAVA OLURDU
Bu sene ödeyecekleri kur farkını biz 320 milyar lira olarak öngörüyoruz. Faiz ise 330 milyar. 650 milyar ediyor toplam. Bu sene sadece faize ve kur farkında ödenen 650 milyar lirayla 1 milyon tane konutu bedava yapıp vatandaşa dağıtmak mümkündü. Erdoğan 100 bin konut yapacağız diye müjde veriyor. Bedava yapmıyor ki vatandaşı takside bağladı.
Bunlar faiz düşmanı değil miydi ne oldu? NAS demiyor muydu? Merkez Bankası'nın faizini düşürdüm diye her gün çıkıp konuşuyor. Madem düşürdün niye devlet bu kadar faiz ödüyor. Kimi aldatmaya çalışıyorsunuz?
566 MİLYAR FAİZE, 54 MİLYAR TARIMA
Gelecek senenin bütçesinde tarım için ayrılan kaynak 54 milyar. 566 milyar faize, 54 milyar tarıma. Yoksul kesimden bu para alınıyor, parası olana veriliyor. Bütçe açığına bakın, biz neredeyse sıfırlamıştık.
Kötü yönetimin sonucu ortada. Bütçe açığına bakın, biz bunu sıfırlamıştık. Bütçe açığı Erdoğan'ın tek imzayla yönettiği dönemde oldu. Kimse dışarda düşman aramasın, düşman tek imzada.
Ne diyor ben imza atmasaydım yapamazdı diyor. Hikmet imzadaysa at imzanı düşür faizi. Ülkede demokrasiyi ve hukuku güçlendirmeden faiz düşmez.
Şu anda bizim sermayedarlarımız başka ülkelere yatırım yapıyor, başka ülkelerin gençlerine istihdam sağlıyor. Şu anda yaşadığımız bu. Güven olmayınca kaynaklar kuruyor, kaynaklar pahalanıyor.
SEÇİMLERDEN SONRA KABUS BİTECEK
Seçimlerin olduğu gece bambaşka bir Türkiye'ye uyanacağız. 85 milyon derin bir nefes alacak. Seçimlerin ertesi günü yepyeni bir Türkiye'ye uyanacak vatandaşlarımız. 'İyi ki bu korkulu rüyaymış' diyecekler. Geçtiğimiz 4-5 yılı kabus olarak görecekler. Türkiye yepyeni bir umuda uyanacak.
Yaşadığımız bu sorunların sebebi kötü yönetim. Hukuk ve eğitimle sorunlar biter. 10 yıldır ülke kötüye gidiyor.
ERDOĞAN BELEDİYE BAŞKANI GİBİ HER YERDE
Biz DEVA Partisi olarak üç ayrı alanda çalışıyoruz. Teşkilatlanma. İkincisi ülkenin her alanındaki sorunlara çözüm için eylem planları açıklıyoruz. Üçüncüsü de altılı masa çalışmalarına katkı veriyoruz. Bizim DEVA Partisi olarak her konuda çözümlerimiz hazır. Mesela tarımdaki çözümlerimizi açıkladık. Afet yönetimi, sosyal destek, teknoloji... her alanda 116 madde var. Bunlar çözümlerimiz.
Ekim ayının başında yaptığımız toplantıda bu çalışmaları masa olarak ortaklaştırma kararı aldık. Biz bu çalışmaları masaya koyduk. Çalışması olan diğer partilerde masaya koydu. Ortak, tek bir çalışma haline geliyor bunlar şu anda.
Yerinden yönetim, belediyelere daha çok yetki verilmeli. Ülkeyi tek başına yönetmek mümkün değil. Erdoğan belediye başkanı gibi her yerde. Erdoğan'ın haberi olmadan hiçbir şey yapılmıyor.
Yıllarca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı da bırakmadı. Başkanların üzerine adeta çöktü. Büyük projeler mutlaka önüne geldi. 2019 seçimlerinde 'Yeter artık elini çek' dedi.
BU TÜRKİYE'NİN SON FIRSATI
Altılı masanın altı lideri olarak cumhurbaşkanında aranacak nitelikleri yazılı olarak açıklamıştık ama en önemlisi demokrasiye inanmış, sözde değil özde demokrat, dürüst bir insan olacak, sözünü tutacak. Seçimlerden sonra parlamenter sisteme geçene kadar ülke nasıl yönetilecek? Adayımızla onları da konuşmak istiyoruz. Bizim adayımızın seçime doğru giderken altı partinin ve adayın beraberce karar verdiği ve topluma taahhüt ettiği politikalar üzerinden seçime gitmesi gerekiyor.
Seçimdeki bir yol kazası Türkiye'yi daha içine kapatır. Bu Türkiye'nin son fırsatı. Biz demokrasi diyoruz, hukukun üstünlüğü diyoruz.
Brezilya'da 1.5 farklık seçim sonucundan sonra herkes nefesini tuttu bir izledi. Bir mızıkçılık yapar mı diye herkes odaklandı. Bizimde böyle bir endişemiz var. 2019 Mart'ta bunu yaşadık. Erdoğan, '10 bin oy farkla ben İstanbul'u vermem' dedi. İstanbul halkı da 'Al farkı' dedi. Böyle risklere girmemek lazım. Biz açık fark diyoruz. Yani hiç kimsenin tartışamayacağı bir şekilde kazanmak istiyoruz.
MİLLET SANDIKTA KONUŞACAK
Cumhurbaşkanı seçim döneminde devletin imkanlarını sonuna kadar kullanır diye kanun geçirdiler Meclis'ten. Diğer genel başkanlarla rakip olarak seçime gidiyorsun ve onların elinde devlet imkanı yok. Ayıp değil mi? Fırsat eşitliği denen bir şey var. Kuralları kendi lehine göre kullanıyor. Rahmetli dedem derdi, "bir testere kullanmak bir de keser kullanmak". Bu adil yönetimi millet sağlayacak. Millet konuşmuyor 100 kişiden 2 kişi konuşuyor. Millet sandıkta konuşacağım diyor.
ALTILI MASADA HERKES KENDİ GEÇMİŞİNDEN DERS ALIYOR
Biz buna 'Geçiş sürecinin yol haritası' diyoruz ve bunu sadece liderler olarak konuşuyoruz. Yaptığımız Türkiye'de bir ilk. Altı parti seçimden çok önce seçim sonrası konuşuyorlar ve beraber çalışma kültürü oluşturduk.
Türkiye'de siyaset Erdoğan'ın kafasında ötekileştirme. Biz istişare, müzakere, ortak akıl diyoruz. Ülkemizin tam ihtiyacı bu. Çok farklı, farklı geçmişlerden gelen siyasi partiler. Farklı ideolojilerden, kimliklerden gelen partiler Türkiye'nin yarınları konusunda buluşuyorlar. Geçmişimizi konuşmaya başlarsak altılı masada anlaşmamız mümkün değil. Herkes kendi geçmişinden ders alıyor. Şu andaki hükümetin ayrıştırıcı üslubu bu ülkenin bekası açısından en önemli tehdit. Hükümet şu anda oyunu ver ve git diyor.
ORTAK ADAY OLMADAN BİRİNCİ TURDA SEÇİM KAZANILMAZ
Parlamenter sistem çalışması hazırladık. Altı parti ortak bir bildiri açıkladık. Bunun için anayasa değişikliği gerekiyor. Onu da bitirdik, 100 maddeden oluşan bir anayasa değişiklik paketimiz var. 28 Kasım'da anayasa değişikliği paketimizi de kamuoyuna sunacağız.
Peki geçerken ülke nasıl yönetilecek? 'Gelin ilk seçimlerden hemen sonra ülkenin yönetimi parlamenter sistemin ruhuna uygun olsun' diyoruz. Cumhurbaşkanı anayasanın kendisine verdiği yetkileri kullanırken 'Kimse bana hesap soramaz' demesin. Katılımcı bir yönetim uygulasın istiyoruz. Buna da biz geçiş sisteminin yol haritası diyoruz. Parlamenter sisteme geçene kadar seçilen aday şu anki sisteme göre ilk etapta seçilecek ama aday buna ilişkin bir taahhüt verecek.
Ortak aday olmadan birinci turda bu seçimi kazanmanın imkanı yok. Erdoğan da kazanamaz, ki kazanamadı da. Erdoğan son seçimi MHP'nin çoğunluğuyla kazandı. Ortak aday çıkmadığı için son seçimlerde Türkiye 5 yıl kaybetti.
MASADA MERKEZ ÇEK KUVVETİ VAR
Dünkü masada ortak adayı konuşmadık. Ne yapılacağını konuşacağız önce. Ondan sonra adayı seçmek daha kolay olacak.
Ben Türkiye'nin yarınlarıyla ilgili hiç olmadığım kadar umutluyum. Her ne kadar altılı masaya dışarıdan bakan, dışarıdaki tartışmalara bir sürü yazan çizen var hükümetin desteklediği, organize ettiği... Bir tarafta öyle bir gürültü var bir taraftan biz altılı masaya oturduğumuz zaman keşke hani olmaz ama olsa da sizi misafir olarak alsak. Sizin bile umudunuz kat kat artar. Dışarıdaki bütün bu algıya ilişkin bir şey yok. Masada merkez çek kuvveti var. Şu andaki mevcut sistemde seçimi kazanmak ancak birlik ve beraberlikle mümkün.
Masada her görüşten insan temsil ediliyor. Oradan çıkacak karar tüm Türkiye'ye hitap ediyor. Bugüne kadar biz parlamenter sistemle ilgili çalışmamızı açıkladık, Kasıma kadar anayasa metnini hazırlayacağız bir lansman programı ile. Bugüne kadar tek bir kelimesine itiraz duymadım.
Altı parti mutabık kaldı ve tüm Türkiye'ye hitap eden bir çalışma çıktı. İçerikle ilgili en ufak bir eleştiri gelmedi ama daha tanıtmanız lazım diyenler oldu. Doğru biz de bunun için bir İletişim Komisyonu kurduk.
Parlamenter sistemdeki cumhurbaşkanı kesinlikle partiyle ilgisi olmayan bir cumhurbaşkanı. Varsa bile ilişkisini kesecek. Eski anayasada nasıldı? Cumhurbaşkanının yetkisindeydi. İstediğine yetkiyi verebiliyordu. Gidip alakasız birine hükümeti kur diyebiliyordu. Şimdi öyle değil. Cumhurbaşkanı mecliste en yüksek milletvekiline sahip olan siyasi partinin genel başkanına yetkiyi veriyor.
ALTILI MASA MAKULDE HEMEN BULUŞUYOR
Dünkü en uzun toplantıydı. Bundan sonra daha sık bir araya geleceğiz. Çünkü çalışmalarımızı bitiriyoruz. Komisyonlarımız her konuda anlaşamayabiliyor. 'Buna liderler karar versin' diyorlar. Bazen arkadaşlarımız 'Anlaşamadık' diyor. Oturuyoruz altı genel başkan beş dakikada bitiyor. Makulde hemen buluşuyoruz.
ALTI LİDERDEN HER BİRİ CUMHURBAŞKANI ADAY ADAYIDIR
Dün çok önemli kararlar aldık. Çalışmalarda çok önemli mesafeler kaydettik. Bundan sonra ne kadar çalışma varsa bir an önce bitirme, Cumhurbaşkanı adayımızı belirleme ve seçime doğru yürüme kararı aldık. Ne zaman ki ortak politikalar programı bir bakıma yeni kurulacak hükümetin programı bitecek hemen arkasından cumhurbaşkanı adayını belirlemek için oturacağız. Çünkü artık yol haritası, politikalar belli. Aday belirlenince adayı da çalışmalara katacağız. Aday, altı genel başkandan birisi olursa -olabilir tabii, altı liderden her biri cumhurbaşkanı aday adayıdır. Biz hiçbir isim üzerinden olumsuzluk beslemiyoruz. Önceliğimiz ortak aklın oluşması. Ortak akılla beraber seçime yürüyoruz diyeceğiz.
ORTAK ADAY KONUŞULMADI
Ortak aday konuşulmadı. Çünkü konuşmama kararımız var. Önce çalışmaları bitireceğiz sonra adayı konuşacağız. Çalışmaları bitirmeden ismi geçen insanlar kimliği ile değerlendiriliyor.
Seçimi kazandığımız da seçimi kazanmak yetmeyecek. Türkiye'yi de kazanmamız gerekecek. Sorunları hızlı bir şekilde çözmemiz gerekiyor. Bütün bu çalışmalar Türkiye'yi kazanmak aynı zamanda. Yargı Eylem Planı'nda 198 adım tespit etmişiz.
MASANIN AMACI GENİŞLEMEK DEĞİL
Altılı masa çok iyi üretim yapıyor. Bakmayın olumsuz propagandaya. Başka partilerden de 'Beraber olmak istiyoruz' diyenler var. Fakat dün bunları konuştuk. Beraber bir çalışma kültürü oluştu ve aynı hedefe doğru baktığımızdan artık eminiz. Şu andaki önceliğimiz masanın hızlanması, odaklanması ve netleşmesi. Başka partileri de katalım ama bunun bir adaptasyon süreci var, uzlaşacak mıyız... Yani zor. Hadi 7 olsun, hadi 8 olsun değil. Bir seneyi aşkın bir emek var.
Şu anki öncelik genişlemek değil. Masada oturan partilerden biriyle, ikisiyle seçimle işbirliği oluşturabilir. Buna da karışamayız. Altılı Masa'nın temsil gücü çok yüksek. Yeteri kadar temsil gücümüz var. 600 değil de 700 temsil gücümüz olsun der miyiz, demeyiz. Masanın bundan sonraki üretimine bakmalıyız diye bir prensip kararı aldık ama bu partileri asla dışlamak anlamına gelmiyor. Partilerin diyaloğuna açığız.
MİTİNG ENGELLEMELERİ
Denizli'de miting yaptık tek bilbord astırmadılar ama alan doldu. Kapı kapı dolaştık, herkese duyurduk. Bunlar beyhude çabalar. Siyasi parti destekleniyorsa bunu durduramazsınız. Gaziantep de aynısını yaptılar. Biz naptık, billbordları giydik. Meydanlar doluyor, engellemeye çalışıyorlar ama önünde duramıyorlar. Halkın gücü herkesin gücünden üst.
KHK MESELESİ
KHK meselesi 15 Temmuz Darbe Girişimi'nden sonra devlette işten çıkarılan insanlar var ve sayısı çok yüksek. Aynı zamanda 2020 sonuna kadar tam 1 milyon 574 kişiye terör örgütü üyesi olmak suçlamasıyla savcılıklar dava açmışlar. Böyle bir şey olur mu? 1.5 milyon üyeliği terör örgütü olur mu? Sayın Erdoğan iki tane talimat verdi sisteme. 'Kurunun yanında yaşı da yakın' dedi. 'Acımayın, acınacak hale düşersiniz' dedi. Hakimlere verilen mesaj açık, ya sen atacaksın ya da hapse sen atılacaksın. Biz, gerçekten hukuk devletiyseniz yaşla kuruyu ayırın, diyoruz. FETÖ'yle sonuna kadar mücadele et ama suçsuzların hakkını yeme. KHK platformları da çalışmamıza destek veriyor. Yaptığımız gibi bir çalışma yok.
Seçime doğru giderken akıllarına gelen her şeyi yapabilirler. Sayın Erdoğan tek imzayla ülkeyi yönetmeye başladığından beri ekonominin gidişatı da kötü. Enflasyon kötü bir hırsızlık. Tarihin en büyük enflasyonunu yaşıyoruz şu anda. O da TÜİK'in açıkladığı. Artık bundan sonra hükümetin yaptığı her şey saman alevi...
SEÇİM GECESİ
Seçim Güvenliği Komisyonu seçim günü, gecesi ve daha en son kesinleşmiş resmi sonuçlar sürecinde bu komisyonumuz görev alacak. Partiler bütün kaynaklarını havuza koyacaklar. 200 bin sandıkta sandık müşahidi bulundurmak zorundayız. 50 bin bina var, her binaya avukat gerekiyor. Son olarak ise Bilgi İşlem Sistemi. Sandık tutanaklarının doğru bir şekilde sisteme girilmesi. YSK ve AA yapıyor ama bunların ikisi de şu andaki hükümetin kontrolü altında. YSK daha önce kanuna aykırı karar almıştı. YSK mühürsüz pusulaları da saymıştı.
HDP ZİYARETİ
(Bahçeli: Türkiye'yi zilletin 6+1 ayaklı kumar masasına teslim etmeyeceğiz) Yine HDP'yi kastediyor sanırım. Sayın Erdoğan da masanın altında diyor. Bazıları yok dolabın içinde diyor. Ben her altılı masa toplantısında bakıyorum masanın altında başka kimse yok, dolapların içi boş. Madem HDP şeytan bunlara göre, madem Bahçeli de Erdoğan da HDP aşağı HDP yukarı e siz niye geçen Adalet Bakanınızı HDP'nin ayağına gönderdiniz? Madem HDP düşman, HDP eşittir PKK niye ayağına gidiyorlar? Bunların hiçbir kırmızı çizgisi yok. İşlerine geldiği anda ne ilke, ne değer, ne hukuk tanımıyorlar.
Bahçeli, Abdullah Öcalan'ın mektubunu referans gösterdi seçmene. Erdoğan'ın TRT'sinde seçime üç gün kala kırmızı bültenle aranan bir suçluyu, teröristi Osman Öcalan'ı çıkıp, konuştu. Bunların seçimi kazanmak, koltuğu kaybetmemek için yapmayacakları şey yok. Onun için çok dikkatli olmamız lazım.
HDP'ye karşı yapılacak her türlü saygısızlık ve terörize etmek, 5-6 milyon insanı yok saymaktır.
Kavala davasında, tutukluğunun hiçbir gerekçesi yok. Beni davada mağdur olarak göstermişler, o dönemdeki bütün bakanlar gibi. Davada hükümet mağdur olmuştur diyerek hepimizi bir torbaya doldurdular. Ben en son gittim, "mağdur değilim" dedim.
Bu konularda sayın Erdoğan siyaset çevrelerine Demirtaş ve Kavala üzerinden, sivil toplum ve iş dünyasına bir mesaj veriyor. 'Benim kafamı bozmayın, içeri attırırım ve orada süründürürüm' diyor.