Maraş merkezli iki depremin ardından 10 il enkaz altında kaldı. Bu şehirlerde yaşamını yitirenlerin sayısı resmi verilere göre 42 bini aştı. Depremin ilk günlerinden bu yana deprem bölgesinde incelemelerde bulunan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gaziantep’in Nurdağı ilçesinin Sakçagözü Mahallesi’nde açıklamalarda bulundu.
“Öfke ve nefret diliyle, ona buna hakaret ve küfür yağdırarak bir ülkenin cumhurbaşkanlığı yapılmaz. Böyle ülke yönetilmez. Biz acıyı paylaşma zamanı derken hükûmetin nefret ve öfke dili kullanması, tehdit savurması kabul edilebilir değil" diyen Babacan Gaziantepli bir esnafın söylediklerini de anlattı.
Babacan "Bir esnaf ‘Not tutuyorlarmış, deftere yazıyorlarmış. Getirin o defteri, ben burada yırtıp atayım’ diyor. Böyle vatandaşı tehdit ederek bir yere varamazsınız. Bu büyük sorunu ‘Biz’ diyerek aşarız” dedi.
'İLK 48 SAATTE KURTARILABİLECEK CANLAR VARDI'
Babacan açıklamasının devamında şunları söyledi:
"İlk 48 saatte neden hemen harekete geçilmedi? İlk 48 saatte neden kamunun, özel sektörün vinçleri, iş makineleri hemen devreye girmedi? TSK personeli olsun, madenciler olsun, hemen ilk saatlerden itibaren devreye girmedi? Bunlar gittiğimiz her yerde soruluyor çünkü can kaybının önemli bir kısmı enkaz kaldırma çalışmalarının gecikmesi sebebiyle meydana geldi. Donarak ya da enkaz altında kaldığı için hayatını kaybeden vatandaşlarımız oldu. Bu soruları da biz sürekli olarak hükûmete soruyoruz. İlk 48 saat ne oldu? Kim kime talimat verdi? Kim kime talimat vermedi? Kim kimden talimat bekledi? Bunu her gün sormaya devam edeceğiz. İlk 48 saatte kurtarılabilecek canlar vardı. O canlar kurtarılmadı, kurtarılamadı. İktidar neden devlet sistemini çalıştıramadı?”
'ÇOK İYİ KADROLARLA YÖNETİLMESİ GEREKEN BİR KRİZ'
Depremin ekonomik etkileriyle ilgili kapsamlı bir çalışma başlattıklarını söyleyen Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu sadece bina inşa etmekle atlatabilecek bir facia değil. ‘Yıkıldı, yenisini yaparız’ demekle iş bitmiyor. Çünkü Türkiye, zaten son 5 yılda defalarca ekonomik kriz yaşayan bir ülke. Bu krizin makro ekonomi ve finans açısından yönetimi de son derece önemli. Eğer bu doğru yönetilmezse ‘binalar yapalım’ derken tekrar büyük bir enkaz kalabilir. Bunun bedelini de bütün millet olarak öderiz. Çok iyi kadrolarla yönetilmesi gereken bir kriz. Gerçekten yetkin, işi bilen, ehil kadrolar altından kalkabilir. Kadroların hem sapasağlam hem de koordinasyon becerisinin olması gerekiyor. Kriz yönetme tecrübesi olan ekiplerin ancak bu krizi yönetip bu enkazı kaldırabileceklerini bilmemiz gerekiyor.”