Babacan'dan 'deprem bölgelerine yardım gecikti' tepkisi: Talimatı duymayınca bütün sistem kilitleniyor

DEVA Partisi lideri Babacan deprem bölgesinde yaşananları anlattı ve yardımların geciktiğini vurguladı. Babacan, "Depremden önce yapılması gereken pek çok şey vardı, niçin yapılmadı? Depremden hemen sonraki ilk 24 saat, ikinci 24 saat, üçüncü 24 saat sistem çalışmadı. Her türlü yardım çok geç ulaştı" dedi. Ayrıca Babacan, "Merkezde de talimat veren bir kişi var. Ondan talimatı duymayınca bütün sistem kilitleniyor" ifadelerini kullandı.

Kahramanmaraş merkezli iki depremin ardından 10 il enkaza dönerken bölgedeki yardım çalışmaları da devam ediyor. Siyasetçiler de depremin ilk günlerinden itibaren bölgede incelemelerde bulunuyor. Deprem bölgesinde incelemelerini sürdüren DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Diyarbakır’dan FOX TV yayınına bağlandı.

“Anladığımız kadarıyla özellikle televizyon yayınlarıyla ilgili bir kısıtlama niyeti, bir caydırıcı niyet var. İnşallah o akıllarından geçen kötü şey gerçekleşmez. Çünkü haberleşme temel insan hakkıdır. Böyle bir ortamda herkes gerçekleri bilecek ki herkes elinde ne var ne yoksa yardım için ortaya koyacak" diyen Babacan, çok sayıda can kaybının olduğunu belirtip gerçeklerin yaşaması gerektiğini söyledi.

'İKTİDAR GERÇEKLERİ GÖMMEYE ÇALIŞIYOR'

Gerçeklerin yaşaması gerektiğini vurgulayan Babacan, "Bu da ancak özgür yayıncılıkla, özgür medyayla, bu çağda sosyal medyayla olur. Gerçekleri yaşatacağız ki Türkiye yaşasın. Bu da ona buna yasak getirerek, medyayı baskı altına alarak, insanları konuşturmayarak değil, haberleşme, haber alma özgürlüğünün devamıyla mümkündür. Özgürce her şeyi konuşacağız, gerçekleri canlı tutacağız ki sorunlarımıza çözüm üretelim. İktidar şu anda gerçekleri toprağın altına gömmeye çalışıyor. Öyle bir hazırlık seziyoruz. Buna asla izin veremeyiz" ifadelerini kullandı.

'SAVAŞ DÖNEMİNDE SEÇİM YAPILDI'

Babacan konuşmasının devamında şunları söyledi:

Bu millet nice badireler atlattı, nice zor dönemler yaşadı. Ne zaman ki birbirimize kenetlendik, hukuku işlettik; bu ülkede savaş ortasında bile Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmıştır. Savaş döneminde seçim yapılmıştır bu topraklarda. Burası, savaşın ortasında seçim yapmış bir ülkedir. Bu ülkenin bu kabiliyeti, becerisi var. Nedir çözüm? Mutlaka birlik, beraberlik içinde çözeceğiz. Ayrıştırıcı dille çözülmez. Bu sorunlar ancak ‘Biz’ diyerek çözülecek.

'HER TÜRLÜ YARDIM ÇOK GEÇ ULAŞTI'

Çok ciddi bir hazırlık yapıyoruz. Yarın kısmet olursa sorular soracağız. Hepsini hazırlıyoruz. Depremden önce yapılması gereken pek çok şey vardı, niçin yapılmadı? Depremden hemen sonraki ilk 24 saat, ikinci 24 saat, üçüncü 24 saat sistem çalışmadı. Her türlü yardım çok geç ulaştı. Sayın Erdoğan da ilk birkaç gün aksamalar olduğunu kabul ediyor. Aksamaların neden olduğunu öğrenmek istiyoruz. Vatandaş soruyor. Bütün bu soruları iktidara soracağız.

'TÜM SAHAYI GÖRÜYORUZ'

Biz tamamen karayoluyla hareket ettik. Benzin kuyruklarında bekledik, trafiğin tıkandığı yerde biz de tıkandık. Vatandaşın yaşadığını yaşadık. Özel uçakla, helikopterle inip de durum tespiti yapıp tekrar helikoptere, uçağa binip bölgeden gitmedik. Karayoluyla adım adım, köyleri ve ilçeleri göre göre, vatandaşlarla orada sohbet ede ede bölgeyi geziyoruz. Tüm sahayı görüyoruz.

'HERKES ANKARA'DAN TALİMAT BEKLERSE...'

Depremlerde, doğal afetlerde yerinden yönetim anlayışı gerekiyor. Herkes Ankara’dan talimat beklerse hiçbir şey olmuyor. Muhtarlara kadar yetki gerekiyor. Hiç talimat beklemeden, deprem olduktan 10 dakika sonra herkesin bulunduğu bölgede çalışmaya başlaması gerekiyor. Bir bölge tamamen hasar gördüyse eşleştirilen bölgelerden derhal harekete geçilmesi gerekiyor.

'KİMSE AKLINI KIPIRDATAMIYOR'

Öyle bir yönetim anlayışı oluştu ki merkezden talimat almayınca hiç kimse hareket edemiyor, kimse kılını kıpırdatmıyor. Merkezde de talimat veren bir kişi var. Ondan talimatı duymayınca bütün sistem kilitleniyor. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin özellikle afet döneminde nasıl hantallaştırdığını, sistemin yürümesine nasıl engel olduğunu maalesef çok acı bir faturayla, çok büyük bir insani bedelle ödemiş durumdayız.

'ÖNE ÇIKAN STK'YI BASTIRMAYA ÇALIŞIYORLAR'

‘Biz iktidarız, her şeyi herkesten iyi biliriz. Kafamıza göre hareket ederiz’ diye bir şey olmaz. Yardım için organize olan, insani ve maddi yardım ulaştırmaya çalışan insanlar, kuruluşlar var. Gayet güzel şeyler yapıyorlar. Onları kıskanıyorlar, onları çekemiyorlar. Biraz öne çıkan, başarılı işler yapmaya çalışan ne kadar sivil inisiyatif varsa onları yasaklamaya, bastırmaya çalışıyorlar. Yardım tırlarının önü kesiliyor, yönü değiştiriliyor. Niye insanları engelliyorsunuz? Bırakın isteyen istediğine yardım etsin.

'İKTİDAR BU ENKAZIN ALTINDAN TEK BAŞINA KALKAMAZ'

Bugünkü iktidar asla bu enkazın altından tek başına kalkamaz. İlk günden itibaren Türkiye’ye çağrı yapacaklardı: ‘Büyük afeti millet olarak hep beraber çözeceğiz. Gelin hep beraber çalışalım’ diye çağrı yapacaklarına tutuyorlar öfke, nefret, tehdit… ‘Cumhur İttifakı olarak biz sahadayız, biz çözeceğiz’ diye bir şey olur mu? Ondan sonra muhalefetten haklı tespitler olunca da ‘Bunlar siyaset yapıyor’ diyorlar.

'AFETTEN FIRSAT ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORLAR'

Hiç kusura bakmasınlar, bu ülke meşru demokratik siyasetle sorunlarını çözecek. Siyaset diye adlandırdıkları meşru eleştiri hakkıysa, kendileri siyasetin en büyüğünü yapıyor. Çünkü bu depremde dahi ‘Cumhur İttifakı’ diyerek kendi ittifaklarını, siyasi yapılarını ön plana çıkarmaya çalışıyorlar. Afetten bile fırsattan çıkarmaya çalışıyorlar. Bunu yapan kendileri.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Güncel Haberleri