Son dakika haberi... DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İzmir'de partililerine seslendi.
Babacan, kendisini hedef alan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya ilk kez cevap verdi: "İktidarın büyük ortağının, küçük ortağına mahkum olduğunu bilip, küçük ortak üzerinden güç devşiriyorsunuz. Bir süre daha, çok değil. Birkaç gün daha Bakanlık yapmak o kadar kıymetli bir şey değil."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da seslenen Babacan "Bugün Yassıada'da sözümona demokrasi nutuk atacaklara sesleniyorum. 61 yıllık zulmün yaşandığı 'Yaslıada'ya gayrimenkul projesi kondurdunuz. 'Yaslıada' adeta bir beton yığını haline geldi. Üstelik hukuk devletini yok ederek, demokrasimizi yaraladığınız bir dönemde bunu yapıyorsunuz. Bugün demokrasimiz iyi işlemiyorsa, bunu sebebi sizsiniz, siz. Suçluyu başka yerde aramayın" diye konuştu.
Babacan'ın açıklamaları şöyle:
"İddiaların ortasındakilerden birisi, televizyon programına çıktı anlatıyor. Ya sen önce bir sorulanlara cevap versene. Konuyu hedefinden saptırıp, başka isimleri telaffuz ediyor. 'Kritik bir dönemde Ali Babacan vatandaşın işini, aşını, ekonomisini düşünüyor' diyor. Ne yapacaktım? Sizin aklınız başka yerlerde olabilir. Sizin aklınız şahsi çıkar, siyasi çıkar hesaplarında olabilir.
Alaverede, dalaverede, kumpaslarda olabilir. Biz tabii ki vatandaşı düşüneceğiz. Atalarımız ne demiş, kişi kendinden bilir işi… Siz herkesi kendiniz gibi şahsi ikbal peşinde koşan insanlardan görüyor olabilirsiniz. Biz öyle değiliz. Ben bu ülke için hizmet ettiğim her dönem önce milletimi düşündüm ve milletimi düşünmeye devam edeceğim.
"AZİZ VATAN EVLATLARINI UNUTMUYORUZ"
Bugün geldiğimiz noktada, 27 Mayıs darbecileri, hak ettikleri yere, tarihin utanç sayfalarına yazıldılar. Bugün kimse tarihimizi cuntanın ayak izleriyle lekeleyenleri hayırla yad etmiyor. Ancak milletimiz, darbecilerin katlettiği o aziz vatan evlatlarını hiçbir zaman unutmuyor. Milletimiz onların isimlerini gönlünde, vicdanında, aklında saklıyor. Halkımız demokrasi kahramanlarının ismini hatıralarında hep yaşatacak. Merhum Adnan Menderes’i, Fatin Rüştü Zorlu'yu ve Hasan Polatkan’ı rahmetle ve minnetle anıyorum.
ERDOĞAN'A 'YASSIADA' TEPKİSİ
Bugün Yassıada'da toplanıp adeta bir tiyatro oyunu hazırlayanlara, sözüm ona demokrasi nutku atacaklara sesleniyorum. Siz, hafızalarımıza kazınan 61 yıllık zulmün yaşandığı o 'yaslı ada'ya bir gayrimenkul projesini kondurdunuz. O yaslı ada adeta bir beton yığını haline geldi. Bugün demokrasimiz iyi işlemiyorsa, bunun sebebi sizsiniz.
Bu tarihsel olaylarla kendinizi meşrulaştırmaya, mağdur göstermeye çalışmayın. Bugün Yassıada'da tarihsel olaylarla bir yandan kendilerini meşrulaştırmaya çalışacaklar, biraz da mağduriyet oyunu oynayacaklar. 'Zamanında rahmetli Menderes’i idam ettiler, bana da saldırıyorlar, saldıracaklar' gibi hikayeleri duyacağız. Oradaki tiyatro düzeninin ne olacağını gayet iyi tahmin ediyorum.
Bugün ülkemizi karamsarlığa itenler, gençlere umutsuzluktan başka hiçbir şey vaat edemeyenler bu milleti geçmişin acılarıyla tehdit etmeye çalışıyorlar. Öncelikle siz yönetim olarak hukuka bağlı kalın. Kimse geçmişin travmalarıyla bu milletten oy toplamak gibi ucuz hesaplara kalkışmasın. Kimse o eski Türkiye’nin karanlığını bir sopa gibi kullanmaya kalkmasın.
"BİZ NASIL BULDUK?"
Biz yolsuzlukla mücadele, şeffaflık, imar rantları konusunu çalışıp sunduğumuzda bize ne diyordu? 'Bunları yaparsak il başkanı, ilçe başkanı bulamayız’ diyordu. Bizim şu anda 81 il başkanımız görevinin başında. 973 ilçenin 600'ünde ilçe başkanımız görevinin başında. Bütün il ve ilçe başkanlarımız bu ülke için çalışıyor. Sayın Erdoğan'a soruyorum, biz nasıl bulduk? Dürüst ve işin ehli insanlarla çalışırsanız kadronuzu rahat kurarsınız.
"CUMHURBAŞKANI SİYASAL ŞİDDETİ TEŞVİK EDİYOR"
"Bir muhalefet partisinin genel başkanına yapılan bir siyasi şiddeti destekliyor, daha fazlasını teşvik ediyor. Akıl alır gibi değil. Cumhurbaşkanı’nın bir numaralı işi, tüm vatandaşlarının olduğu gibi siyasi partilerin genel başkanlarının güvenliğini sağlamaktır. 'Başına gelen iyi oldu, daha da fazlası olacak' diyor.
Böylesine gözleri körleşmiş, ülkenin gerçeklerinden kopmuş, iktidarı kaybetme korkusu iliklerine kadar işlemiş. Artık cumhurbaşkanlığı görevini neredeyse bir kenara bırakmış, bir siyasi rakip olarak, devlet gücünü kullanarak 'Ben rakiplerimi nasıl yıldırırım, korkuturum' derdine düşmüş. Artık bu iktidarın gitme zamanı hızla yaklaşıyor.
"TERCİHİ KÖTÜ DÜZENİN DEVAMINDAN"
Sayın Cumhurbaşkanı’nın dünkü tercihi mevcut düzenin bir süre daha devam etmesinden yana oldu. Ya kendi arkadaşlarına, bakanlarına tutum alıp ittifak ortağını kaybedecekti veya kurulu kötü düzenin devamından yana bir tercihte bulunacaktı. Tercihi kötü düzenin devamından yana oldu."
NE OLMUŞTU?
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in kendisine yönelik ithamlarına cevap vermek için 24 Mayıs'ta kameraların karşısına geçen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ile DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ı da hedef almıştı.
Soylu, Davutoğlu ve Babacan ile ilgili şunları ileri sürmüştü: "Yıl 2005. Ben Başbakan Yardımcısıyım. AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu. Başbakan Davutoğlu. 7 Haziran seçimleri öncesi MYK toplantısında 'Biz HDP ile anayasa yapabiliriz' diye bir cümle çıktı ağzından. Hepimiz baktık. Seçim geçtikten sonra AK Parti çoğunluğu elde edemedi, tek başına iktidar kurabilme kabiliyeti oluşmadı. Ya CHP ile ya diğer siyasal partilerle bir araya gelecek. Bugünkü gibi hatırlıyorum. İlk MKYK toplantısında bugün Deva Partisi'nin başkanı Ali Babacan, "Bu işlere bakmamalıyız, şu anda ekonomiyi ayakta tutmalıyız" dedi.
Dedim ki, "Bizim sorumluluğumuz bugün demokrasiyi ayakta tutmak ve hükümeti kimin kurabileceğine ait çabalarımızı gerçekleştirebilmek". Bu seçim tamamlanmamıştır, kampanya devam etmektedir, dedim. Kasım'da da seçim oldu. Sayın Davutoğlu ve ekibi CHP'yle AK Parti'nin iktidarı için canhıraş mücadele verdiler. Bir kısım arkadaşlarımız bunun doğru olmayacağını, Türk siyasetinin doğasına aykırı olduğunu, Türkiye'yi başka bir tarafa doğru getirebileceğini ortaya koydu"