DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, iktidarın ekonomi politikalarına dair değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'faiz sebep, enflasyon' tezinin ucuz işgücüne dayalı büyümeyi planladığını söyleyen Babacan,"12 bin 500 dolar milli gelir seviyesini yaşayan vatandaşımıza tekrar fakirliğe razı olun, çünkü bizim büyümemiz lazım, diyemezsiniz" dedi.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın (TCMB) art arda gerçekleşen faiz indirimlerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın faiz ve enflasyona dair görüşlerinin etkisiyle olduğu bilinirken, bunun bir ekonomi politikası haline geldiği Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati'nin sosyal medya paylaşımları ve ardından da konunun Milli Güvenlik Kurulu'nda ele alınmasıyla somutlaştı.
Cumhuriyet'ten Jale Özgentürk'e konuşan Ali Babacan, 'faiz sebep, enflasyon sonuç' tezi hakkında, "İtibarı yüksek iktisatçılar arasında bu tezi doğrulayan bir isim yok. İddia edilen şu: Türk Lirası’nın değerini düşürelim, rekabetçiliğimiz artacak. Bu ne demek? Asgari ücreti 220 dolara düşürerek ucuz iş gücünü kaynak olarak kullanmak, demek. Bu emeğin istismarı ile büyümedir. Bazı otoriter yönetimlerin modeli bu. Ancak 12 bin 500 dolar milli gelir seviyesini yaşayan vatandaşımıza tekrar fakirliğe razı olun, çünkü bizim büyümemiz lazım, diyemezsiniz" diye konuştu.
'DEVLET YATIRIMCI İÇİN DEĞİL VATANDAŞI İÇİN VAR'
Rekabetin artması için sadece ucuz işgücünün yeterli olmadığını söyleyen Babacan, "Bir ülkede yatırım için istihdam için en önemlisi hukuki güvendir. Yargı düzgün işleyecek, önünü görebilecek. Kendi iş insanları da uluslararası yatırımcılarda ucuz işgücü için yatırım yapmaz. Otoriter ülke bile olsa kural ve hukukun üstünlüğü olması gerekir. Ayrıca devlet yatırımcı için yok, vatandaşları için var. Yani yatırımcı için cazip olmak, yatırımcı para getirsin de ne olursa olsun demek doğru olamaz. Türkiye’nin ihtiyacı bu değil.
'İKTİDARIN SORUNU ÇÖZECEK KABİLİYETİ VE NİYETİ YOK'
Ekonominin MGK'da ele alınmasını değerlendiren Babacan, şu ifadeleri kullandı:
Sayın Erdoğan ne zaman sıkışsa gündemi değiştirmek için haftanın suçlusu panosuna yeni isimler ekliyor. Şimdi ekonomideki kötüye gidişi eleştiren ekonomistleri haftanın suçlusu ilan etti. Ekonomistler işini yapıyor, sorunlar konuşulacak ki çözüm arayışlarının imkânı ortaya çıkabilsin.
Konunun MGK’de ele alınması aslında ekonomik gidişatın bir güvenlik sorunu haline gelebileceğinin itirafı. Ancak Sayın Erdoğan MGK’yi de devreye alıp mandacı suçlamasıyla gözdağı veren yaklaşımını sürdürmeyi hedefliyor. Bütün bunlar iktidarın bu sorunu çözecek kabiliyetinin ve niyetinin olmadığının işaretidir. Bu yüzden ilk seçimde müsait yerde inecek ve çözümü DEVA kadrolarına bırakacaklardır.
'EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞI YOK YERLİ VE MİLLİ KRİZ VAR'
Özgentürk'ün, "Şu anda bir ekonomik kurtuluş savaşından söz ediliyor. Böyle bir savaş var mı gerçekten?" sorusunu yanıtlayan Babacan şöyle konuştu:
"Türkiye’de şu anda bir ekonomik kurtuluş savaşı falan yok. Kötü yönetimin elinde değersizleşmiş bir Türk Lirası, itibarını yitirmiş bir Türkiye var. Bugün kendi kendilerine çıkardıkları gayet ‘yerli ve millî’ bir kriz var. Kurdaki bu artışı adeta bir kurtuluş savaşı kimliğine büründürmeye çalışıyor. Bu kafa ile giderlerse bu ülke parayla benzin bulamaz, doğalgaz bulamaz. Yanlışta inat etmeyin."