DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin il başkanları toplantısında konuştu. Babacan, 6 siyasi parti genel başkanlarının bir araya gelmesiyle ilgili “Nasıl yüz yüze bakabiliyorlar” diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye videolu yanıt verdi.
Cumhur İttifakı kurulmadan önce birbirlerine sert eleştirilerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bahçeli'nin yer aldığı videoyu izleten Babacan, “Bunca hakareti yapıp siz nasıl birbirinizin yüzüne bakıp el ele tutuşabiliyorsunuz” ifadelerini kullandı.
Konuşması sırasında Bahçeli ve Erdoğan’ın Cumhur İttifakı öncesinde birbirlerine yönelik ağır eleştirilerinin yer aldığı video izleten Babacan, şöyle konuştu:
“Anlaşılan o ki 6 siyasi partinin demokratik olgunluk göstermesi, iktidar ortaklarının epey ilgisini çekmiş. Krizlerin ortağı Bahçeli de dün yine konuşmuş, sürekli nefret hakaret başka bir şey bilmiyor çünkü. Nasıl yüz yüze bakabiliyorlar diyor, hayrete düşmüş, sanıyor ki farklı fikirlerde insanlar yan yana gelip sorunları çözemez. Tabi ki farklı fikirlerimiz olabilir. Ama hep birlikte demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, özgürlük diyoruz. İşte sayın Bahçeli, biraz demokrasi bilincine sahip olsa insanlık için küçük kendisi için büyük bir adım atacak ve ne diyecek ya bunların da belki haklı olduğu yerler var diyecek, ama işi sürekli nefret hakaret üretmek.
Sayın Bahçeli’ye bir video izletmek istiyorum, Sayın Erdoğan da izlesin, asıl onlara soruyorum bunca hakareti yapıp, birbirinizle ilgili ileri ifadeler kullanıp siz nasıl birbirinizin yüzüne bakıp el ele tutuşabiliyorsunuz.”
Babacan, toplantıda şu açıklamaları yaptı:
İNSANLARI KUTUPLAŞTIRARAK ÜLKE YÖNETİLMEZ
“Uzlaşı kültürü çok kıymetli. Kavgayla kutuplaştırmayla ülkeyi yönetiyorsanız insanları ötekileştirerek sürekli düşman arayarak ülkeyi yönetiyorsanız hiçbir faydanız dokunmaz memlekete. Köklü reformları gerçekleştiremezsiniz. Köklü değişiklik siyasi mutabakat zemininde yapılır. Biz bu ülkede köklü değişiklik istiyoruz. Sistemi yeniden inşa etmek istiyoruz. Onun için Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diyoruz.
Yeniden mutabakat kültürüne ihtiyacımız var. Halkımız yoruldu, gençlerimiz yorgun. Her gün hakaret işitmekten, kavga gürültü dinlemekten insanlarımız yorgun. İktidarın sürekli nefret dilini kullanmasından, toplumu germesinden insanlar yorgun. Problemlerimizi ortaya koyalım, özgürce tartışalım. Derdini söyleyemeyen derman bulamaz. Atasözü bu. Siz bu millete derdini söyletmiyorsunuz ki derman bulabilesiniz.
İfade özgürlüğünü bitirdiniz. 10 bin gazeteciyi işten kovdurdunuz. Sivil toplumu, meslek örgütlerini baskıyla zulümle sus pus ettiniz.
SEÇİMİ AÇIK FARKLA KAZANIP, SANDIKLARA SAHİP ÇIKMAK ZORUNDAYIZ
27 Mart akşamı bir araya gelip beş saati aşkın bir süre içinde önümüzdeki ayların hatta seçime kadarki sürenin planlamasını yaptık. Ekonomi ve dış politika alanında yaşanan güncel gelişmeleri masaya yatırdık. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş sürecinin yol haritasını belirlemek üzere bir komisyon oluşturduk.
Önümüzdeki seçimden başlayarak, yeni sistem tesis edilene kadar, ülkenin nasıl yönetileceğini çalışmaya başladık. Bir yandan da seçim güvenliği konusunda ortak hareket etme kararını aldık. Çünkü milletin iradesinin, seçim sonuçlarına olduğu gibi yansıması temel bir konu. Sandıklara sahip çıkmamız gerekiyor, teşkilat yapılarımızı iyi organize etmemiz gerekiyor.
Çünkü, tarih boyunca sandık bilinci hep en üst seviyelerde seyretmiş milletimizin, demokratik iradesine leke sürülmesine izin veremeyiz. Hem seçimi açık farkla kazanmak zorundayız hem de sandıkları sahip çıkmak zorundayız. Bu otoriter ittifaktan kurtulmak için sandık gününü iple çeken milletimizin umudunu boşa çıkaramayız.
SEÇİM YENİLGİSİ ALACAKLAR VE ONLARI YOLCU EDECEĞİZ
‘Bu iktidar gider mi?’ diye soranlar olduğunu biliyorum, ‘Geçiş süreci sağ salim tamamlanır mı?’ diye endişelenen vatandaşlarımız olduğunu biliyorum. Milletimiz hiç merak etmesin. Önce seçim güvenliğini sağlayacağız. İktidar ortakları ağır bir seçim yenilgisi alacaklar ve onları yolcu edeceğiz. Ardından da Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçeceğiz. Geçiş sürecini de tereyağından kıl çeker gibi tamamlayacağız. Kimsenin endişesi olmasın. Ve bir kere daha hatırlatmak isterim ki; bu geçişin ardından rövanşizmmiş, devr-i sabıkmış şuymuş buymuş bunların hiçbiri olmayacak. Hukuksuzluk yapanlar, şiddet yapanlar, terör bile yapanlar olabilir. Ama devlet bütün bunlarla mücadelesini hukuk içinde verir. Devleti devlet yapan hukuktur. Ne olursa olsun üste çıkanın alttakini ezdiği nöbetleşme zorbalık günlerine döndürmeyeceğiz bu ülkeyi. Herkesin bir diğerini olduğu gibi kabul ettiği, eşit vatandaşlığın istisnasız uygulandığı yarının Türkiye’sini hep beraber inşa edeceğiz.
YERLİ VE MİLLİ KRİZ YAŞIYORUZ
Biliyorsunuz, son 5-6 yıldır hiçbir alanda üretebildiği bir başarı yok. O da ne yapsın, eski defterleri karıştırıp duruyor. Ne zaman konuşsa, her fırsatta, bizim yönetimde olduğumuz, kararların ortak akıl ve istişare ile alındığı başarılı günlerden bahsediyor. Sonra ne yapıyor? Kendisinin tek yetkili olduğu döneme geçiyor.
Beştepe yapımı, yerli ve milli bir kriz yaşıyoruz. Türkiye ekonomisini hedef alan kendisi.
Geçtiğimiz eylül ayında ekonomiyle ilgili aldıkları tedbirlere bir bakın. Merkez Bankası’na (MB) döndü dedi ki “Bankalardan aldığın faizi düşür”. İyi de Türkiye’deki tek faiz MB’nin bankalardan aldığı faiz değil ki. Hazinenin ödediği, devletin borçlanma faizi var. Ticari faizler var. Tüketici kredisi, ihtiyaç kredisi faizi var. Eylül ayının başında dolar kuru 8,30 TL idi. Eylül ayının başında bu ülkenin hazinesi yüzde 17 ile borçlanıyordu. Geçtiğimiz hafta son 20 yılın rekorunu kırdı, hazine borçlanması tahvilinin faizi yüzde 29’a çıktı. Kimse Rusya-Ukrayna savaşına suç atmasın. Savaştan önce oldu bunların çoğu.
Bu seneki bütçeye tam 240 milyar faiz ödemesi koydular. Tarıma önce 25 milyar koydular, itiraz geldi. Koskoca ülkenin tarımı batıyor, çiftçi zarar ediyor. 29 milyara çıkardılar. Bu 240 milyarlık faiz ödemesi hangi faize göre hesaplandı? Bütçe hazırlandığı günkü yüzde 17’lik hazine faizine göre hesaplandı. Yetişmesi mümkün mü? Defalarca revize etmek zorunda kalacaklar. Buradan söylüyorum, 240 milyarlık faiz bütçesi asla yetmeyecek.”