İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TV100 canlı yayınında Ece Üner'in sorularını yanıtladı. 7'li masa ve HDP'ye Bakanlık verileceğine yönelik eleştiriler hakkında konuşan Akşener, "O masada HPD yok, 31 Mart seçimlerine giderken bizim aday gösterdiğimiz her yerde HDP aday gösterdi. Bu işte bakanlık vs. o masanın altında, üstünde hiçbir yerinde HDP yok, olamaz. Oturursa ‘Meral Hanım size güle güle’ derler, bu netlikteyiz." diye konuştu.
Öte yandan Akşener, seçimle ilgili anketleri değerlendirerek "Anketlerin ortalamasına baktığımızda kimisine göre Kılıçdaroğlu 1. turda geçemiyor, kimisine göre 1. turda geçiyor ya da 2. tura kalıyor. Ortak bir şey var; ister 1. ister 2. tura kalsın Kılıçdaroğlu kazanıyor. Anketlerin ortak noktası bu." ifadelerini kullandı.
Akşener'in açıklamalarından satır başları:
Sokaktaki gözüm (Eşi Tuncer Akşener) Haziran seçiminde bana gelip 'Meral 500 bin fark atacağız' dedi. Yav kardeşim kafayı mı yedin? 100-150 bin bekliyoruz ama 500 bin ne... Sonra 805 bin fark olunca 'Tuncer sen bunu nereden gördün?' 'Belediye otobüsünü beklerken orada gördüm, değişen fikirleri gördüm.' dedi. Eşim 'geliyorsunuz' diyor sonra dönüp 'kazanıyoruz' diyor. Vatandaş onu tanımadığı için otobüste konuşuyorlar.
"ANKETLERİN ORTAK NOKTASI KILIÇDAROĞLU KAZANIYOR"
Anketlerin ortalamasına baktığımızda kimisine göre Kılıçdaroğlu 1. turda geçemiyor, kimisine göre 1. turda geçiyor ya da 2. tura kalıyor. Ortak bir şey var; ister 1. ister 2. tura kalsın Kılıçdaroğlu kazanıyor. Anketlerin ortak noktası bu. Benim bir iddiam var; 1995 seçimleri gibi olacak. 3 parti yani AK Parti, CHP, İYİ Parti ya da İYİ Parti, CHP, AK Parti şeklinde sistem dizilebilecek. Aradaki puan farkları 3-5'tir bilemiyorum. Bundan sonra diğer siyasi partiler gelecek. Sandıktan çıkan sonucu tartışamazsın. Tahkir etmek gibi bir saygısızlığı yapamam.
Siyasetçi denen muhterem talep eden. Dolayısıyla seçmenler veli nimettir. Eğer bir şey talep ediyorsanız seçmene kulak vermek durumundayız. Bu insanlar niçin AK Parti'yi destekliyor bu insanlar? Niçin desteklediği elbette öğrenilip, taleplerini de anlayıp ona yönelik çözümleri dile getirmemiz lazım. Siyasetin rekabeti seçmen üzerindendir, 'daha iyi hizmet ederim' üzerindendir. Bu kayboldu. Zaman zaman muhalefette bu kaybolma eyleminin tuzağına düştü.
Benim bir iddiam var; 1995 seçimleri gibi olacak. 3 parti yani AK Parti, CHP, İYİ Parti ya da İYİ Parti, CHP, AK Parti şeklinde sistem dizilebilecek. Aradaki puan farkları 3-5'tir bilemiyorum. Bundan sonra diğer siyasi partiler gelecek.
Sandıktan çıkan sonucu tartışamazsın. Tahkir etmek gibi bir saygısızlığı yapamam.
(Eski bakan Sadullah Ergin'in DEVA kontenjanından CHP Ankara 1. Bölge'den aday gösterilmesi) Altılı masadaki ittifak sistemi üzerinde konuşma hakkını kendimde bulmuyorum. CHP ve DEVA Partisi masaya oturup ortak bir liste üzerinden çalıştıkları herkes tarafından biliniyor. DEVA Partisi'nin verdiği aday isimlerini CHP değerlendirdi. Niye böyle değerlendirdiniz deme gibi bir hakkım yok. Amma velakin bu seçmenin iştiyakını anlamak mecburiyetimiz var. Seçmenin oyunu almak istiyorsak o insanı duymak, anlamak ve ikna etme mecburiyetimiz var. Sadullah Ergin, CHP ve DEVA yöneticilerine düşen o seçmeni ikna etmektir. Üstten parmak sallamak değildir.
(İdris Naim Şahin'in İYİ Parti'den Ordu milletvekili adayı gösterilmesi) İdris Naim Şahin, Erdoğan'ın yakınında bulunan bir şahıs. PKK ile mücadele etmiş bir şahıs, o zaman Çözüm Süreci'ne karşı çıkmış. O dönem basına bakarsanız görevden alınmasını Abdullah Öcalan'ın istediği iddia edilmişti. Bahçeli görevden alınmayı eleştirmiş, İdris Naim Şahin'in arkasında durmuştur. Aytun Çıray'ın FETÖ'cülük iddiası üzerinden yürürsek eğer Şahin'in bir şaibesi varsa herhangi bir tahkikat açılmadıysa güvenmek zorundasınız. Benim hakkında açıldı, Şırnak'ta bir kişinin iddiaları üzerine dava açıldı. İfadem alınmadı. Ben sanık mıyım, tanık mıyım bilmiyorum? Buğra Kavuncu hakkında da FETÖ suçlaması yapılmıştı. Mahkemeye gitti. Şimdi dalga geçiyorum 'İçimizde FETÖ suçlamasından aklanan tek siyasetçi sensin' diye...
ERDOĞAN HİÇ ARADI MI?
Bizim Erdoğan’la çok dürüst bir iletişimimiz var. Erdoğan hastalandığım zaman ve harekata gidileceği zaman aradı, ben de kendisini daima Türkiye’yle ilgili önemli bir konu üzerinden aradım.
(Hiç ağlayamadınız mı?) Hayır, isterdim. Ben Rumeli göçmeni bir ailenin kızıyım. Göçü Rumeli kadınları yapmış. Biz hiçbir şeyi unutmayız. Anneannemin, halalarımın anlattığı yanında benimki çok hafif kalıyor ama ağlamayı isterdim.
"MASADA HDP YOK"
O masada HDP yok, 31 Mart seçimlerine giderken bizim aday gösterdiğimiz her yerde HDP aday gösterdi. Bu işte bakanlık vs. o masanın altında, üstünde hiçbir yerinde HDP yok, olamaz. Oturursa ‘Meral Hanım size güle güle’ derler, bu netlikteyiz.
"KÜRTLER ÜZERİNE ALINIR DİYE KIYAMADIM"
Ben Kürtleri incitmek istemiyorum. Demirtaş, her televizyona çıkmamdan önce bir beyanat verir. Eşiyle beraber kahvaltı yapmak istediğini söyledi, ‘Benle kahvaltı etmeden önce şehit ailelerinden özür dilesin’ diyemedim. Kürtler üzerine alınır diye kıyamadım.
Herkes Akşener’e ahkam kesiyor, ben bir şey değilim, ben bir şey istedim mi? Pervin Buldan 2018’de durup dururken beni faili meçhul cinayetlerle ilgili suçladı, eşini öldürtme iması yaptı, ‘O gün İçişleri Bakanı kimdi?’ dedim, bana cevap vermedi.
Bizim adayımız Sayın Kılıçdaroğlu dolayısıyla her şeyimizle destekliyoruz. Gençlerin oyunun gelmesi için her birimizin bu insanları anlamak, seslerini duymak, bilmek ve çözüm üretmek durumundayız.
(Meral Mommy demelerini nasıl buluyorsunuz? ) Çok seviyorum, çok hoşuma gidiyor. O gençlerin hakkında genelleme yapmadan seslerini duymak mecburiyetindeyiz. İnce’nin oylarını Kemal Bey’in yanına getirmek hepimizin görevi.
MUHARREM İNCE AÇIKLAMASI
Millet İttifakı’nın içinde yer almasını isterdim ama CHP’den kopmuş bir arkadaşımız olduğu için CHP’nin getirmesi gereken bir durumdu, memnuniyet duyardım. Sayın İnce’nin bir linçe tabi tutulmasını doğru bulmuyorum.