ELİF ÇAKIR
Bir yıldır helalleşme siyaseti yürüten CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 3 Ekim akşamı sosyal medya hesabından yaptığı “Çok açık yaralar var ve bu yaralar bizi geçmişe tutsak ediyor” açıklaması önemliydi. Kılıçdaroğlu, yaraları sarmada kararlılığını ifade etmek üzere şöyle diyordu:
“Ucu nereye varırsa varsın bu yaraları kapatmaya kararlıyım. Her kapanan yara bizi birleştirecek, güçlendirecek, ülkenin rekabet gücünü artıracak. Kanayan yaralardan biri de başörtüsü. Burada bizim de yanlışlarımız oldu geçmişte. Ama değişmeyi ve öğrenmeyi bildik. Şimdi bir sonraki aşamaya geçme zamanı. Bu meseleyi toplum olarak aşma, geride bırakmak zamanı. Evrensel hukuk ilkeleriyle uyum içinde bir kanuni çerçeve oluşturduk. Kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz.”
Bu açıklamanın ardından 4 Ekim günü TBMM’ye bütün CHP milletvekillerinin imzasıyla başörtüsünü yasal güvence altına alan kanun teklifini sundular.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne yasal güvence çıkışının ardından siyasetin gündemi bir anda başörtüsü tartışmasına kilitlendi. İktidar cenahında deyim yerindeyse kızılca kıyamet koptu.
CHP’nin başörtüsü konusundaki geçmiş arşivleri tozlu raflardan indirildi.
Dün telefonla görüştüğüm 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü sorununu yasal güvenceye kavuşturması için başlattığı girişimi sordum.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun girişimini takdirle karşıladığını ve desteklediğini söyleyen Sayın Gül’ün tam olarak sözleri şöyle:
“Uzun yıllar başörtüsü karşıtlığını kendisinin en önemli misyonu görmüş ve bundan dolayı birçok acılara sebep olmuş bir partinin bu hatasını nihayet görüp vazgeçmesi ve bunu tüm milletvekillerinin imzasıyla somutlaştırması Türkiye adına çok memnun olunacak olağanüstü bir gelişmedir. Böyle bir dönüşüme öncülük ettiği için de Kemal Beyi tebrik etmek gerekir. Partiler üstü baktığınızda ülkenin normalleşmesi herkesi sevindirmelidir.”