Güvenlik ve güçlü lider mi, ekonomi demokrasi ve güçlü takım mı?

Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı E. Fuat Keyman “Kılıçdaroğlu’nun ekonomi vizyonu konuşması etkiliydi. Ancak bu etkinin seçmen üzerinde inandırıcı olması 6’lı Masa’nın da bu vizyon içinde olmasına bağlı” diyor.

15 yıl önceye, 22 Temmuz 2007 gününe gidelim.

Sonuçları merakla beklenen erken genel seçimler için Türkiye sandığa gidiyor.

CHP, Deniz Baykal liderliğinde seçim sürecini, devlet bekası ve güvelik alanını odaklanan ve Kuzey Irak’a askeri operasyon yapılmasını isteyen seçim stratejisiyle götürüyor.

MHP, Devlet Bahçeli liderliğinde, seçim sürecinde, genel hatlarıyla, CHP’nin devlet bekası ve askeri operasyon söylemini destekleyen bir pozisyon alıyor.

Buna karşın, AK Parti, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, çok farklı bir odak ve strateji tercihiyle seçimlere hazırlanıyor: Refah, istihdam ve gelir temelinde ekonomiye odaklanıyor ve “Yola Devam” sloganıyla halkla iletişim kuruyor.

22 Temmuz akşamı, seçimler, AK Parti’nin başarısının ötesinde zaferiyle, 3 Kasım 2002’de aldığı yüzde 34 oyunu yüzde 46.58'e yaklaşık 13 puan yükseltmesiyle ve 341 milletvekili çıkarmasıyla sonuçlanıyor.

CHP (%20.88) ve MHP (%14.27) oy alarak, seçimleri kaybediyor.

Bu sonuç, sadece AK Parti’nin CHP ve MHP’ye karşı başarısını ve güçlenmesini ortaya çıkartmıyor aynı zamanda seçmenin yaklaşık yarısının birinci sorun olarak ekonomiyi gördüğü ve güvenlikçi siyaseti sorunların ana çözümü olarak görmediği anlamına geliyor.

15 yıl sonra, 3 Aralık 2022.

Türkiye seçim güzergahında.

AK Parti lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan, Urfa’da konuşurken, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul’da konuşuyor.

İki lideri de aynı gün dinliyoruz.

Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nu dinlerken 15 yıl geriye, 2007 seçimlerine gidiyorum.

ESKİDEN KOPUŞLAR YER DEĞİŞTİRMELER

15 yıl sonra çok ilginç bir durumla karşılaşıyoruz.

AK Parti lideri Erdoğan, devlet bekası ve Suriye’ye askeri operasyon odaklı, 15 yıl önceki konuşmasının tam zıttı bir konuşma yapıyor.

CHP lideri Kılıçdaroğlu da ekonomi, işsizlik, kurumsallaşma, dijitalleşme, bilim odaklı, 15 yıl önceki Baykal’ın konuşmasının zıttı bir konuşma yapıyor.

Erdoğan, 15 yıl sonra, Baykal gibi konuşurken ve küreselleşen dünyaya karşı, içe kapalı, düzeni demokrasiden önce gören ve güvenlik eksenli bir pozisyon alırken Kılıçdaroğlu tam tersine, küreselleşen dünyaya açık, ekonomi-bilim-teknoloji-demokraside güçlü Türkiye’nin dünyada da güçlü olacağını söyleyen bir pozisyon alıyor.

15 yılın her iki aktörde de söylem, tavır, strateji ve konumlamada çok ciddi düzeyde değiştirdiğine şahit oluyoruz.

Her ikisi de geçmişten kopmuş ve geçmişle tam zıt bir yerde kendilerini ve siyaset anlayışlarını konumluyorlar.

AK Parti ve lideri Erdoğan ekonomiden güvenliğe, demokrasiden düzen ve güce kayarken ve ben-öteki, dost-düşman ayrımında bir siyaset izlerken CHP ve lideri Kılıçdaroğlu, güvenlikten ekonomi ve demokrasiye kayan, kapsayıcı ve kurumsal yönetimi benimseyen, öğreten değil, öğrenen, sadakat bekleyen değil takım temelli liderliği benimseyen bir siyaset söylemini seslendiriyor.

15 yıl içinde MHP ve liderindeki değişim ise, o gün CHP ve lideri Baykal’a yakınken, bugün AK Parti ve lideri Erdoğan’a yakın, çünkü devlet bekası, güvenlik ve askeri operasyon temelli pozisyonu o gün Baykal alırken, bugün Erdoğan alıyor.

2007 erken seçimlerine ekonomi temelinde yola devam sloganıyla bugünün zıttı bir söylem ve stratejiyle hazırlanan AK Parti ve lideri Erdoğan başarılı olmuş ve seçimleri Türkiye genelinde zaferle kazanmak denilecek bir oyla kazanmıştı.

Peki, 15 yıl sonra Türkiye 2023 seçimlerine hızla giderken, devlet bekası temelli güvenlikçi yaklaşım Erdoğan’a bugün seçim kazandırır mı?

Aynı şekilde, 15 yıl sonra, ekonomi-bilim-teknoloji-demokrasi ekseninde yaklaşım Kılıçdaroğlu’na seçim kazandırır mı?

Bu noktada, 2007 ve 2023 seçimleri arasındaki iki niteliksel farkı vurgulamalıyız:
Birincisi, bugün, rejim değişikliğiyle hem Cumhurbaşkanlığı hem de Parlamento seçimleri yapacağız;

İkincisi, 2023 seçimlerine başta Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı olmak üzere üç ya da dört ittifak yapmış partilerle gideceğiz.

Bu nedenle özellikle CHP ve lideri Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’da sunduğu Ekonomi Vizyonu’nu 6’lı Masa'ya sunması ve onlarla istişare içinde, Millet ittifakının ortak ekonomi vizyonuna dönüştürmesi ve ekonomi takımını genişletmesi gerekiyor.

Diğer bir değişle, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ve Yeni Anayasa gibi, 6’lı Masa'nın ortak bir 'Ekonomi Vizyonu' üretmesi gerekiyor.

Bunun başarılabileceğini düşünüyorum.

Kılıçdaroğlu’nun ve ekibinin 'Ekonomi Vizyonu' konuşması çok önemli, güçlü ve etkiliydi.
Bu etkinin sürdürülebilir ve seçmen üzerinde inandırıcı olması, 6’lı Masa'nın da 'Ekonomi Vizyonu' içinde olmasına, daha doğrusu ortak bir 'Ekonomi Vizyonu' üretmesine bağlıdır.

Bu, yapılacaktır.

Yeni Anayasa ile daha iyi ve toplumu inandırıcı bir noktaya gelmiş Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisi 'Ekonomi Vizyonu' ile daha da temellenecek ve güçlenecektir.

Bu da seçimlerde seçmen davranışının şekillenmesinde önemli bir rol oynayacaktır.
Güvenlik ve güçlü lider mi, ekonomi, demokrasi ve güçlü takım mı?

2023 seçimleri bu sorunun yanıtını bize verecek.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (10)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

İlgili Haberler

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Örs'e 'geçmiş olsun' ziyareti
ABD’deki Gazetecilik Yasası kriz çıkardı: Facebook’tan haberleri kaldırırız
Meclis'te İYİ Partili Hüseyin Örs'e yumruk atan AK Partili Zafer Işık'ın cezası belli oldu

Görüşler Haberleri