ÇEVİRİ: SELMAN CÖMERT / KARAR.COM
Gezegen tanımı en son 2006’da, Uluslararası Astronomi Birliği tarafından yapıldı. Bu tanıma göre bir gök cismini gezegen olarak tanımlayabilmek için Güneş’in yörüngesinde bulunması, kendisini küre şekline getirebilecek kadar yeterli kütle çekim kuvvetine, dolayısıyla yeterli büyüklüğe sahip olması ve kendisine yakın büyüklükteki cisimleri kendi yörüngesinden temizlemiş olmalıdır. Astronomi Birliği, gezegen tanımı yanında, uydular hariç diğer gök cisimlerini de sınıflandırdı. Ancak bütün bu tanımlar konusunda bazı bilim insanları hemfikir değil.
BİLİMSEL SÜREÇ
Bilim; sorgulamanın, hipotez kurmanın, keşfetmenin ve öğrenilenlere dayalı olarak önceki fikirleri değiştirmenin dinamik bir sürecidir. Bilimsel fikirler muhakeme yoluyla geliştirilir ve gözlemlere dayalı olarak test edilir. Bilim insanları “akran denetimi” denilen hassas bir süreçte birbirlerinin çalışmalarını değerlendirir ve sorgular.
Evren ve evrendeki yerimizle ilgili anlayışımız zamanla değişti. Yeni bilgiler bildiklerimizi etraflıca düşünmemize ve cisimleri daha iyi anlamak için onları nasıl sınıflandıracağımızı tekrar değerlendirmemize yol açabilir. Yeni fikirler ve bakış açıları bir teoriyi sorgulamaktan veya bir sınıflandırmanın nerede çöktüğünü anlamakla ortaya çıkabilir.
GEZEGEN TANIMININ TARİHİ
'Gezegen' terimini tanımlamak güneş sistemimizin kökenleri, yapısı ve evrimi hakkındaki anlayışımızı yansıtması açısından önemli görülüyor. Tarih boyunca, gezegen olarak sınıflandırılan cisimler değişkenlik gösterdi. Antik Yunanlılar Merkür, Venüs, Jüpiter ve Satürn’ün yanında Dünya’nın uydusu Ay’ı ve Güneş’i de gezegen saydılar. Dünya’nın gezegen değil, diğer tüm gök cisimlerinin yörüngesinde döndüğü merkezi bir cisim olduğu düşünülüyordu. Güneş’i, malum evrenin merkezine koyan ilk bilinen model, Sisamlı Aristarkus tarafından M.Ö. üçüncü yüzyılda sunulmuştu, ancak genel olarak itibar edilmemişti. Bu fikir, 16. yüzyılda Nikolas Kopernik tarafından tekrar ortaya atılıncaya kadar kabul görmemişti.
17. yüzyılda astronomlar teleskobun icadıyla beraber, Güneş’in -Dünya dahil- tüm gezegenlerin yörüngesinde dönen gök cismi olduğunu ve Ay’ın gezegen değil, Dünya’nın uydusu olduğunu fark etti. Bilinen altı gezegenin yanına 1781’de Uranüs katılırken, 1846’da da Neptün gezegeni keşfedildi.
PLÜTON GEZEGEN Mİ?
1801’de İtalyan astronom Giuseppe Piazzi tarafından Mars ve Jüpiter arasındaki bölgede Ceres keşfedilmişti ve en başta gezegen olarak sınıflandırılmıştı. Ancak sonradan aynı bölgede daha fazla cisim bulundukça, Ceres’in nihayetinde asteroitler veya küçük gezegenler olarak tanımlanan benzer cisimler sınıfının ilki olduğu anlaşıldı.
GEZEGENLER KAÇA AYRILIR?
1930’da keşfedilen Plüton dokuzuncu gezegen olarak tanımlanmıştı. Ancak Plüton Merkür’den çok daha küçüktü ve hatta bazı gezegen uydularından bile daha ufak kalıyordu. Plüton ne karasal gezegenlere (Merkür, Venüs, Dünya, Mars), ne gaz devlerine (Jüpiter, Satürn), ne de buz devlerine (Uranüs, Neptün) benziyordu. Plüton’un uydusu Charon neredeyse Plüton’un yarısı kadardı. Plüton, 'gezegen' statüsünü 1980’lere kadar korumasına rağmen, 1990’larda bazı yeni keşiflerle beraber işler değişmeye başladı.
KUİPER KUŞAĞI NEDİR?
Teleskoplardaki teknik gelişmeler çok ufak ve çok uzak cisimlerin daha iyi gözlemlenmesini ve daha iyi tespit edilmesini sağladı. 90’lı yılların başında astronomlar, Neptün’ün etki alanından uzak, Plüton’un bölgesinde, Güneş’in yörüngesine oturmuş 'Kuiper Kuşağı' denilen halka şeklindeki bölgede sonsuz sayıda buzlu dünyalar keşfetmeye başladı. Kuiper Kuşağının ve içinde bulunan binlerce buzlu cismin keşfiyle, Plüton’u bir gezegen yerine, (kuşaktaki) buzlu cisimlerin en büyüğü olarak düşünmenin daha yararlı olduğu öne sürüldü.
GEZEGEN TARTIŞMASI: ONUNCU GEZEGEN BULUNDU
Daha sonra, 2005’te bir astronom ekibi onuncu gezegeni bulduğunu açıkladı. Bulunan 'gezegen', yaklaşık Plüton büyüklüğünde bir Kuiper Kuşağı cismiydi. İnsanlar, 'gezegen olmanın' gerçekte ne manaya geldiğini merak etmeye başladılar. Bu soruya birdenbire verilen cevap çok açık görünmüyordu ve anlaşılan o ki, bu konuda bir hayli anlaşmazlık vardı.
YENİ BİR GÖK CİSMİ TANIMI: CÜCE GEZEGEN NEDİR?
Dünya çapında bir kuruluş olan Uluslararası Astronomi Birliği (IAU), Kuiper Kuşağında bulunan yeni gök cismini (daha sonra Eris adı verildi) sınıflandırma görevini üstlendi. IAU, 2006’da, 'gezegen'i tanımlayan ve 'cüce gezegen' kategorisini oluşturan önergeyi onayladı. Bu tanımlamaya göre Eris, Ceres, Plüton, Haumea ve Makemake cüce gezegen kategorisine girdi. Güneş sisteminde yüz tane daha cüce gezegen olabilir ve belki de Kuiper Kuşağının hemen dışında daha yüzlercesi vardır.
GÖK CİSİMLERİNİ SINIFLANDIRMAK NEDEN ÖNEMLİ?
Modern gözlemler, gezegenler sistemini kavrayışımızı değiştiriyor ve cisimler için kullandığımız terminoloji, mevcut anlayışımızı yansıtması açısından önemli. Bu özellikle gezegenlerin tanımı için geçerlidir. "Gezegen" kelimesi aslında sadece, gökyüzünde hareket eden ışıkları betimleyen "gezgin"leri tanımlıyordu. Yeni keşifler bizi, mevcut bilimsel bilgiden yararlanarak yeni tanımlar oluşturmaya itiyor.
YENİ GEZEGEN TANIMI
Bu nedenle Uluslararası Astronomi Birliği, Güneş Sistemindeki uydular hariç, gezegenleri ve diğer cisimleri üç farklı kategoriye ayırdı:
- Bir gezegen (yalnızca) Güneş’in yörüngesinde dönen, kendisini küre şekline getirebilecek kadar yeterli kütle çekim kuvvetine sahip ve kendisine yakın büyüklükteki cisimleri yörüngesinden süpüren gök cismidir.
- Bir "cüce gezegen" Güneş’in yörüngesinde dönen, kendisini küre şekline getirebilecek kadar yeterli kütle çekim kuvvetine sahip, kendisine yakın büyüklükteki cisimleri süpürmemiş ve uydu olmayan gök cismidir.
- Uydular hariç, Güneş’in yörüngesindeki tüm diğer cisimler, toplu olarak, Küçük Güneş Sistemi Cisimleri olarak anılacaktır.
Bazı astronomlar ve gezegen bilimciler bu tanımlara katılmadı. Bir kısmına göre sınıflandırma şeması, gezegenlerin sayısını sınırlamak için düzenlenmişti; diğerlerine göre bu tanım eksikti ve terimler belirsizdi. Bazı bilim insanları, yeni gezegen tanımının, gezegen olma şartı olan yuvarlaklığın ölçülebilir derecesini hesaba katmadığı için itiraz etti.
KAYNAK: NASA.GOV