Türkiye'nin karanlık yılları 90'lara damga vuran toplumsal olaylardan biri de, İstanbul Gazi Mahallesi'nde bir kahvehanenin kimliği belirsiz kişilerce taranmasıydı. Devamında çıkan olaylarda 7 kişi, polisin silahından çıkan kurşunla yaşamını yitirdi. Özlem Tunç'un polisler tarafından darp edildikten sonra öldü zannedilerek çöpe atılması, hafızalara kazındı.
GAZİ MAHALLESİ OLAYLARI NASIL BAŞLADI?
12 Mart 1995 günü akşam saatlerinde İstanbul'da Alevi vatandaşların çoğunlukta yaşadığı bugünkü Sultangazi ilçesi Gazi Mahallesi'ndeki 4 kahvehane ve 1 pastane aynı anda kimliği belirsiz kişilerce bir taksiden otomatik silahlarla açılan ateşle tarandı. Saldırılar sonucu Halil Kaya adlı bir vatandaş hayatını kaybederken, 5'i ağır 25 kişi yaralandı. Saldırganların olay yerinden uzaklaştıktan sonra gasp ettikleri taksinin şoförünü öldürdükleri ve taksiyi ateşe vererek kaçtıkları anlaşıldı. Olayların ardından çok sayıda Alevi vatandaş, Gazi Mahallesi'nde toplandı, emniyet kuvvetlerinin olaya geç müdahale ettiklerini öne sürerek polis karakoluna yürüdü. Polis halkın üzerine ateş açtı. Açılan ateş sonucu Mehmet Gündüz adlı bir vatandaş yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi de yaralandı.
GAZİ OLAYLARINDA YAŞANANLAR
13 Mart 1995 günü olayı protesto etmek için İstanbul'un dört bir yanından gelen yaklaşık 15 bin kişi polis karakoluna tekrar yürüyüşe geçti, çevik kuvvet ve özel timlerle desteklenen polislere tekrar ateş açılınca çatışma başladı. Çatışmalar sonunda 15 kişi hayatını kaybederken, aralarında gazetecilerin de bulunduğu birçok kişi yaralandı. Aynı gün İstanbul Valiliği, Gazi Mahallesi ile iki mahallede (Zübeyde Hanım ile Esentepe) daha sokağa çıkma yasağı ilan etti. Gazi Mahallesi'ne giriş ve çıkışlar polis kontrolüne alındı.14 Mart 1995 günü Cemevi önünde toplanan kitlenin kendi arasından çıkardığı komite 4 maddelik bir istek listesi hazırladı ve istekleri yerine getirilmezse protestoların devam edeceğini belirtti.
Yapılması istenen 4 madde:
* Cenazelerin verilmesi,
* Sokağa çıkma yasağının iptal edilmesi,
* Gözaltındakilerin geri verilmesi,
* Asker ve polisin bölgeden çekilmesi şeklindeydi.
Fakat bu istekler reddedildi ve aynı gün içinde 15 kişi yaşamını yitirdi. 14 Mart 1995 günü Gazi Mahallesi'nde konan sokağa çıkma yasağına rağmen olayların bir türlü yatıştırılamaması üzerine bölgeye askeri birlikler sevk edildi. Yine aynı gün Gazi Mahallesi'nde çıkan olaylar nedeniyle Ankara Kızılay Meydanı'nda çıkan olaylarda 36 kişi yaralandı.
15 Mart 1995 günü olayların sıçradığı İstanbul'un Ümraniye ilçesinde 4 kişi yaşamını yitirdi. Mustafa Kemal Mahallesi'nde çıkan olaylarda 5 kişinin ölmesi ve 20'den fazla kişinin yaralanması üzerine bu bölgede de sokağa çıkma yasağı ilan edildi. 16 Mart 1995'te dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu olayların yatıştırıldığını söyleyerek bölgedeki sokağa çıkma yasağının kaldırıldığını açıkladı. Ancak 40'a yakın ölü ve yüzlerce yaralı vardı.
İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu'nun, Emniyet Amiri Necdet Menzir'in, Mehmet Ağar'ın ve İçişleri Bakanı Nahit Menteşe'nin istifaları istendi. Ancak istifa yerine Kozakçıoğlu ve Menzir, bir sonraki dönemde DYP'den milletvekili oldu.
GAZİ MAHALLESİ OLAYLARI YARGI SÜRECİ
Olaylardan sonra yapılan otopsi sonucu ölen 17 kişiden 7'sinin polis mermisiyle hayatını kaybettiği belirlendi. Gaziosmanpaşa Savcılığının olayla ilgili fezlekesiyle Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 polis hakkında 'müdafaa ve zaruret sınırını aşarak faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek' iddiasıyla dava açtı. İstanbul Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi’ne açılan dava kamu güvenliğinin sağlanamayacağı gerekçesiyle Trabzon'a gönderildi. 11 Eylül 1995'te Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan yargılama süreci, beş yıl içinde otuz bir duruşma yapılarak 3 Mart 2000'de karara bağlandı.
Yargılanan 20 polis memurundan Adem Albayrak, 4 kişiyi öldürmekten 6 yıl 8 ay, Mehmet Gündoğan 2 kişiyi öldürmekten 3 yıl 9 ay hapse mahkum edilirken (cezalar ertelendi), diğer 18 sanık polisin ise beraatine karar verildi. Ancak Yargıtay, Albayrak ve Gündoğan hakkında verilen kararı 'haklarında adam öldürme ile ilgili net bir açıklığın olmadığı' gerekçesiyle bozdu. Yargıtay, sanıkların Türk Ceza Kanunu 49. maddesine göre yargılanmasını istedi. Bunun üzerine dava Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde tekrar görülmeye başladı. Ancak aileler ve avukatlar Yargıtay kararı ile devletin bir kere daha kendini aklayacağı gerekçesiyle davadan çekildiklerini bildirdi. Tekrar görülmeye başlanan dava 3. celsede karara bağlandı. Mahkeme heyeti Albayrak ve Gündoğan'a toplam 4 yıl 32 ay hapis cezası verdi.
Bunun yanında olaydan yıllar sonra çıkan Ergenekon iddianamelerinde olayın içinde emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün parmağı olduğu ileri sürüldü.
Özlem Tunç, öldü zannedilerek polis tarafından çöpe atıldı
AİHM, TÜRKİYE'Yİ TAZMİNATA MAHKUM ETTİ
Kararın 11 Temmuz 2002'de Yargıtay tarafından onanması üzerine yakınlarını kaybeden 22 kişi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu. Yargılama sonucunda mahkeme 27 Temmuz 2005'te açıklanan kararda Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinde düzenlenen, 'yaşama hakkı' ve 13. maddesinde düzenlenen 'milli makamlara başvuru yollarının kapatılması' hükümlerine aykırı davrandığı sonucuna vardı. Mahkeme Gazi Mahallesi'nde hayatını kaybeden 12 kişi ile Ümraniye'de ölen 5 vatandaşın ailelerine tazminat ödenmesine karar verdi. Olaylarda yaşamını yitiren 17 kişi için ayrı ayrı 30 bin euro tazminat verilmesine hükmeden mahkeme, böylece Türkiye'yi toplam 510 bin euro tazminat ödemeye mahkum etti.
Diyarbakır BDP Milletvekili Gültan Kışanak ve 19 BDP milletvekili, 1995'te meydana gelen İstanbul Gazi Mahallesi olaylarının araştırılması amacıyla 12 Mart 2008 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na önerge verdi.
GAZİ OLAYLARINDA ÖLENLERİN İSİMLERİ
* Halil Kaya
* Mehmet Gündüz
* Zeynep Poyraz
* Fadime Bingöl
* İsmihan Yüksel
* Ali Yıldırım
* Dilek Sevinç
* Reis Kopal
* Fevzi Tunç
* Mümtaz Kaya
* Genco Demir
* İsmail Baltacı
* Hasan Pugan
* Hasan Sel
* Sezgin Engin
* Dinçer Yılmaz
* Hasan Gürgen
* Hakan Çabuk
* Yaşar Aydın
* Dilek Şimşek