Galatasaray'ın bir önceki genel kurulunda başkanlığa adaylığını koyan ancak sağlık sorunları nedeniyle yarıştan çekilen kulübün eski başkan yardımcısı Adnan Öztürk Karar'ın sorularını yanıtlarken Sarı-Kırmızılı camiayı değerlendirdi.
İlk olarak, son günlerin en çok konuşulan konusu olan derbi ertelemesine değinen Öztürk, o gün yaptığı "Başkan takımı sahaya çıkarmasın" açıklamasıyla ilgili olarak şunları söyledi:
"Derbi günü verdiğim demeç stratejik amaçlı. Dursun başkana cesaret vermek için iki cümlelik demecim oldu. Evin alışverişini yaparken balıkçıdan öğrendim maçın seyircisiz oynanacağı kararını. Samimi söylüyorum seyircisiz oynanacağını hissediyordum. Erteleme kararı doğru ama 1-2 gün önceden bu karar verilmeliydi. Eğer 1-2 gün önceden ertelenseydi kimse ses etmezdi. Futbol bir kişinin burnunun kanamasına bile değmez. TFF 2. Başkanı Ali Dürüst ile konuştum, o da seyircisiz oynatmaya karşı çıktığını söyledi. Gönül isterdi ki seyircisiz oynatma kararını hiç vermeden direkt iptal etselerdi. TFF'nin bu iradeyi göstermesi lazımdı ama irade göstermeyle ilgili kararları biraz gecikmeli geliyor."
ERGİN HOCAYA SORULMAMASI HATADIR
"Derbiyi hangi tarihte oynattığınız çok da mühim değil, bizim için mühim olan kupa takvimi" diyen Öztürk "İkinci Başkan Özyalçın sizin gazeteye 'bu takım yoruldu' demiş, hem de biz Türkiye Kupası'nda şampiyonluk için mücadele ederken, ligler devam ederken. Galatasaray'ın daha işi bitmedi, kupayı almamız lazım” diye konuştu. Dursun Özbek’in önemli bir basketbol maçından önce 'Amatör şubeleri küçülteceğiz' demeci ile ilgili de Öztürk; “Küçültmek kelimesini dikkatli kullanmak lazım. Neyi küçülteceğiz? Ergin Ataman gibi elinizde bir değer varsa; bütçe küçültmenin yol haritasını Ergin hocayla birlikte yapıyor olmanız lazım. Ergin hocanın haberi yokken böyle bir açıklama yapıldıysa bu büyük bir hatadır” cevabını verdi.
GALATASARAY ENERJİSİNİ KAYBETTİ
Geçtiğimiz hafta yaşanan Galatasaray Mali Genel Kurulu’na da değinen Öztürk şöyle devam etti: “Galatasaray'ın çok ciddi problemleri var ama genel kuruldan dışarıya enerji veremiyoruz. Galatasaray enerjisini kaybetti ve burada takımdan bahsetmiyorum. Daha da büyük bir problem var Galatasaray'da, eleştiri yapmanın da tarzları değişti. Yaşlılar ile gençler arasındaki iletişim kopmaya başladı. Genel kuruldan üzgün ayrıldım. Dursun başkan iyi hazırlanmış. Uzun konuşması klasik bir genel kurul taktiğidir. Galatasaray'daki tartışmalar bir yol haritası, bir akıl üzerine olursa 3 saat bile yeter insanlara” eleştirilerinde bulundu.
UZAKTAN AKRABAMIZ
Orhan Atik'in lisansı yeterli olmadığı, Bülent Korkmaz'la da anlaşılamadığı için sezon sonuna kadar takımın başına getirilen Jan Olde Riekerink hakkında yorumlarını sorduğumuz Öztürk "Riekerink kim? Riekerink Galatasaray’ın teknik direktörü olabilecek kapasitede mi? Bence değil. Galatasaray’ı çalıştıracak bir adamın CV’sine bakmak lazım. Altyapıyı yönetebilecek bir adam ki oraya getirmişler. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar hızlı bir terfi yok. Bu kadar süratli terfiler olduğu süratle de aşağı düşer. Bilemiyorum Sneijder mi getirdi ama Hollandalı olması herhalde bir tesadüf!" dedi.
Öztürk şöyle devam etti: "Hiçbir kurumda bu kadar kolay insanları ve değerleri harcamaya kimsenin hakkı yok. Bu değerler öyle 3-5 günde olmuyor. Siz Riekerink’i 3 günde bir değer haline getirebilirsiniz gazetelerde güzel demeçleriyle. Can-ı gönülden isterim başarılı olsun ama Galatasaray’da stajyerlikten bir değer yaratacaksan benim önceliğim kendi çocuklarımdır. Kendi çocuklarım bile artık buraya gelmek istemiyorsa biz Galatasaraylılar olarak çok ciddi bir sorgulama yapmamız lazım. Riekerink bizim çocuğumuz mu bilmiyorum ama anlaşılan uzaktan akrabamız Sneijder tarafından” eleştirisinde bulundu.
ÖZBEK'İN HAREKETİ ŞIK DEĞİL
Adnan Öztürk, Kulüp Başkanı Dursun Özbek'in son genel kurulda yaptığı sunumun şeklini eleştirirken camia ve takımın heyecanını kaybettiğini söyledi.
Özbek’in Genel Kurul’da yaptığı sunuma da değinen eski yönetici; “Galatasaray'da bitmez tükenmez bir iç çekişme var. O iç çekişme ciddi anlamda bünyeyi zayıflatıyor. Dursun Başkan liseden ağabeyimizdir hatta aynı üniversiteden mezunuz, kendisini severiz sayarız ama yaptıkları sunumda mali konularla ilgili grafikleri koyarken oraya başkan isimlerini koymaları bence şık değil. Kurumlarda devamlılık esastır ve genel kurulda kendinizi diğer başkanlarla karşılaştırmanız doğru değil. Bunlar çok ince detaylardır ama bunlar bile bir sürtüşme yaratır.
Görsellikle insanlara hitap ediyorsanız oraya koyduğunuz rakamlara çok dikkat edeceksiniz. Bir bakıyorsunuz bütün veriler şahane olmuş ama bakıyorsunuz yanında yazıyor 6 aylık diye küçücük. Bunlar yakışık alan şeyler değil. Galatasaray'ın problemi Ünal Aysal, Adnan Polat, Dursun Özbek değil ya da kimin ne yaptığı da değil.
Problem şu ki; camia ve takım heyecanını kaybetti, stat bomboş. Bunun için reçete çok basit! Bütün camiayla beraber en az 6 senelik bir yol haritasi olması gerekiyor. Mali problemlerde gerçekçi bir şekilde, mal mülk satmadan halledilir. Gerçi Dursun başkanımız satma kelimesi yerine hem satmak hem kredi anlamına gelen 'Leaseback' kelimesini kullanıyor. O daha yakışıklı duruyor herhalde! Kulüp 6 senede en üst seviyeye gelir ama gerçek anlamda camianın kenetlenmesi lazım.
Gerçekler ortaya net bir şekilde konmadığı sürece insanlar da kenetlenmez. O gün orada 1000 kişi vardı; bazı insanlar sayıyı eleştirdi. Kulübün gerçeklerini dürüstçe ortaya koyup insanlara anlatabildiğiniz zaman, daha fazla kişi o salona gelip çare olmaya çalışır. Ben başkanlar toplantısında bunu başkanlara da söyledim. UEFA'ya gitmeden önce bir yol haritası çizip, bunu da genel kurula getirip, 5 yıllık stratejinin de onayını alarak gidebilirdi. Hem eli daha güçlü olurdu, hem de gelecek ceza camia için bir anlamda fırsata dönüştürülebilirdi. Ben olsaydım böyle yapardım” dedi.
Dursun Özbek’e de seslenen Öztürk; “Galatasaray başkanının görevi sevgi saygı ortamını yaratmaktır. Eski başkanlar bile birbirine hakaret edercesine birbirleriyle konuşuyorlar” derken, Ünal Aysal ile ilgili ise tek bir yorum yapmakla yetindi: "Allah selamet versin."
YENİ MODA BAŞARILI HOCA GÖNDERMEK
Öztürk, Sarı-Kırmızılılarda teknik direktör değişikliklerini artık takip edemediğini, bu konuda büyük yanlışlıklar yapıldığını söyledi. Tecrübeli futbol adamı değişiklikler sırasında bazı değerlerin de yıpratıldığını söyledi.
Galatasaray’ın teknik direktör değişikliği hakkında da konuşan tecrübeli futbol adamı; “Bizimkiler 4 yıldız 3 kupa alan hocayı gönderir çünkü yeni modamız bu. Ben takip edemiyorum artık kaç tane hoca olduğunu. Aynı hatalar rahmetli Canaydın döneminde de yaşandı, Lucescu olayını hatırlayın. Sportif başarıyı önceliğe koymayıp, kulüp içi politikaları öne çıkartıp Lucescu'yu gönderdik. Fatih hocayı getirdik, bizim camianın çocuğu. O şekilde getirdiğimiz Fatih hoca başarılı olamadı. Sonra da Fatih hocayı gönderdik. Adnan Polat kaç tane hoca değiştirdi? Hocalar değişirken bazı değerlerimiz de yıprandı Bülent Korkmaz, Hasan Şaş, Ümit Davala, Ahmet Akcan, Ali Yavaş ve Bülent Ünder gibi...
Benim de içinde olduğum Ünal Aysal yönetimi döneminde Fatih Terim geldi, iki sene üst üste şampiyon olduk. O şartlara göre Şampiyonlar Ligi'nde gayet başarılı olduk. Camia tam harekete geçti, Ünal başkan seçim yaptı. Yönetimle ilgili bir karardır, saygı duymak lazım ama döndü Fatih hocayı da gönderdi. Fatih hoca sonrası yönetimde kalmadı. Şimdi Dursun başkan da aynısını yapıyor. Ben Hamza'nın gelmesinde çok ciddi bir mesai harcadım. Hamza hocayı neden gönderdiğini hala daha kamuoyuyla paylaşmadı Özbek. Hamza Hocanın gitme sebepleri eminim incir çekirdeğini bile doldurmaz. Hamza hoca göreve gelmeden de, göreve geldikten sonra da haftada 3-4 kere konuştuğum bir insan” ifadeleriyle Özbek’in tutumunu eleştirdi.
DENİZLİ GEREĞİNDEN FAZLA YIPRATILDI
Mustafa Denizli’ye ayrı bir parantez açan Adnan Öztürk; “Denizli’yi moral olarak bitirdiler. Denizli tam tadında ayrıldı. Mustafa Denizli bir markadır. Ali Sami Yen stadında büyük başarılar kazandığımız Denizli gereğinden fazla bile yıpratıldı. Zamanlaması bence doğru. Bakışlarından anladığım kadarıyla sağlığını bile neredeyse kaybedecekti. Mustafa hoca Türk futboluna lazım” diye konuştu.
BAZI ÜYELERE TAHAMMÜL EDEMİYORUM
Galatasaray’daki üyelik sistemi ve liseli tartışmaları sorumuza da cevap veren Adnan Öztürk; üyelik sisteminde sıkıntılar olduğuna dile getirdi: “Galatasaray Galatasaraylılarındır. Bunun liselisi, liseli olmayanı olmaz. Galatasaray bir aşk ve bunu hak eden herkes sonuna kadar buna sahiptir. Üyelikle ilgili konuyu ise ikiye ayıralım; üye alma yapısıyla ilgili ciddi bir tartışma var.
Bu tartışmayı çıkartanlar da hangisi işine gelirse onu kullanıyorlar. Öbür tarafta ise bu tartışmaların odağında yatan; üye alımlarıyla ilgili yeterince şeffaf olunmaması. Örneğin, tüzüğe bir madde ekleyip Türkiye’ye yayılırsınız ama bunun tartışma merkezi liseli-lisesiz değil. Spekülasyonlara son vermenin yolu şeffaf olmaktır. Öyle üyeler var ki ben onların Galatasaray’a üye olmasına tahammül edemiyorum. Galatasaray nasıl tahammül ediyor onu da bilmiyorum. İl kotası koysak, her sene 81 ilden 5’er kişi alsak 405 üye eder ve ayırım yapmadan Türkiye’yi kapsarsınız. Yılda 405 üye Galatasaray’a çok ciddi bir dinamizm katar.”
MEN CEZASI BANGIR BANGIR GELİYORDU
Avrupa’dan 1 yıllık alınan men cezası hakkında da konuşan Öztürk; “Galatasaray’ın aldığı men cezası bangır bangır geliyordu. Bile bile lades bu cezanın gelmesi. Bundan bir ders çıkartıp akıl üretebilecek miyiz? Mali genel kurulda gördüğüm bu ceza kanıksanmış. Benim olduğum Aysal yönetimde bize gelen cezayla ilgili herhangi bir yazışma yoktu bildiğim kadarıyla. Gerçi başkan yardımcısı olduğum halde bilmediğim bir sürü şeyler de yapıldı. Onun suçu bunun suçu diye tartışmanın hiç kimseye bir faydası yok. Bir daha olmamasını nasıl sağlayacağız onu tartıştık mı genel kurulda?
CAS'MANIN ANLAMI YOK
'Galatasaray CAS’tan nasıl bir sonuçla döner' diye soru yönelttiğimizde Öztürk şu ifadeleri kullandı: “Hukuki bir işlem yapıyorsanız belli bir stratejiniz olması lazım ama benim spor hukukundan gayet iyi anlayan dostlarıma sorduğum kadarıyla CAS’a gidip olayı kasmanın hiçbir anlamı yok. Ücreti saat üzerinden hesaplandığı için Dupont demiştir 'CAS’a gidelim' diye.”
GALATASARAY'DA STATÜKO KAZANDI
Adnan Polat ile yaşadığı başkanlık yarışını hatırlattığımız Öztürk şunları söyledi: “Yarıştığım seçimi kazansaydım daha değişik bir Galatasaray olacağını söyleyebilirim. O seçimi ben kendi hatalarım yüzünden kaybettim. O genel kurul Galatasaray’ın en yüksek katılımı olan genel kuruludur ve Galatasaray’ın kendi iç dinamikleri içerisinde rekor kırdığı son genel kuruldur.
'Hayati mali genel kurul' dediğinize 1000 kişinin geldiği bir ortamda, o seçimde 5400 kişiye yakın bir katılım olması Adnan Polat ve benim ekiplerimin başarısıdır. Orada iki tane ekol mücadele etti. Statükoyu temsil edenlerle, Galatasaray’da devrim yapmak isteyenler karşı karşıya geldiler. Devrim yapmak isteyenler kaybetti. Çarelerin başında katılımı sağlamak geliyor, biz o seçimde kimseyi evinden zorla getirmedik kendileri geldi.”