Dünyaca ünlü Amerikalı fütürist yazar Ross Dawson’ın “Dünyanın en etkili 100 kadın fütüristi” listesine giren Ufuk Tarhan ile gelecek hakkında konuştuk. ODTÜ’de gelecek çalışmaları dersi veren Tarhan, aynı zamanda KAGİDER yönetim kurulu üyesi ve Fütüristler Derneği kurucusu. Printer’ı ‘yazıcı’ diye Türkçeleştiren kişi olarak da bilinen Tarhan, karar.com'a ileride nasıl yaşayacağımızı anlattı.
Fütüristleri uçan arabalardan söz eden insanlar olarak biliyoruz. Kimdir gerçekte fütürist?
Fütürist, olumlu gelecek tasarlayan ve yönlendirici olan kişidir. Dünyada artık 100’den fazla üniversitede dersleri hatta bölümü var fütürizm çalışmalarının. Fütürist her şeye insanlık penceresinden bakar. Evrensel bakar. Uluslararası büyük kurumlar danışman olarak fütürist istihdam etmeye başladılar yavaş yavaş.
Bizi nasıl bir dünya bekliyor?
Dünya çok önemli dört tane devrimsel dönüşüm yaşıyor şu anda. Birincisi dijital devrim, ikincisi robotlaşma, üçüncüsü yenilenebilir enerji, sonuncusu da uzay devrimi. Tüm bunları anlamlandırmaya çalışıyoruz. İnsan türü makinelerden sonra kendisini kullanmayı öğrenmeye başladığı bir aşamada. Gelecek bu dört devrimle şekilleniyor. Bizim neslimiz, kendi başına yaşayan son nesil olacak. Nesnelerin de internete bağlanmasıyla beraber bundan sonra robotlarla birlikte yaşayacağız ve onlarla da anlaşmayı öğreneceğiz. 2018’de tüm dünyada 3 milyon insanın robo boss’lara yani robot patronlara sahip olacağı öngörülüyor örneğin. Patronun yaptığı birçok işi yazılımlar da yapıyor zaten. Giriş çıkış saatlerini, kar ve satış hedef takibini mutlaka bir insan patron yapmak zorunda değil, bunlar yazılımlarla da yapılabilir.
Robotlaşma diyorsunuz… Bu işsiz insan kitleleri anlamına geliyor aynı zamanda. Ürkütücü değil mi?
Robotlaşmayla birlikte bildiğimiz iş dengeleri, dolayısıyla para kazanma dengeleri de değişecek. Bu hep korkularak dile getirilen bir şey ama korkacak bir şey yok. Para da bizim icat ettiğimiz bir şey sonuçta. Zaten çoğu insan yaptığı işten mutlu değil. Yaşayabilmek için sevmediği şeyleri yapmak zorunda kalıyor. İnsanlar çocuklarını bile kendisi büyütemiyor, çalıştıkları için çocuğa başka birileri bakıyor. Çoğu kişi köle olarak yaşamını sürdürüyor. Robotlaşmayla beraber mevcut işlerin hemen hepsini bırakacağız. İnsan bilinci bir sonraki aşamada, birbiri için yaşamayı öğrenecek. Şu an yeni insan modelini arıyoruz.
Geleceğin iş dünyası veya iş modeli nasıl olacak peki?
Artık insanlar neyi, ne kadar istiyorsa o kadar yapabileceğinin farkına varmaya başladı. İnternet ile birçok kişi home ofis çalışabilir hale geldi ve işler hızlandı. Geleceğin ofisleri beyinlerimiz olacak. Herkes kendi sahip olduğu bir beceriyle insanlara yardım edecek. En önemli şey beceri ve faydalı olmak olacak. İnsanlar aslında özgürler ama becerilerini kullanamadıkları için köleleşiyorlar. Bir geçiş dönemindeyiz ve insanlar özgürleşmekten korkuyor.
Nasıl yani? Neden korkalım ki?
Dünyada şimdi yeni bir trend var. Çalışan istediği kadar ve istediği zaman tatil yapabiliyor. Ne zaman çalışacağına kendisi karar veriyor. Linkedin deniyor bunu şu an. Türkiye’de de benim danışmanlık verdiğim bir yer denemeye başladı. Haftanın yarısı evden, diğer yarısı ofisten çalışıyorlar. Ama insanlar hiç mutlu değil, henüz özgür olmaya, iş takvimini kendisi düzenlemeye, kendi sorumluluğunu almaya alışmamışlar. Acaba beni işten atarlar mı, ofiste olanlardan haberim olmazsa bir şeyler kaybeder miyim diye korkuyorlar. Bu dönem insanı kendini yönetme becerisinin gelişmesi için egzersiz aşamasında. Yeni insan artık önce kendini yönetmeyi bilecek. Yeni insan edilgenlikten çıkıp etkin hale gelecek. Şu an hep bizden üst konumda olan birilerinden şikayet ediyoruz, ana babadan, yöneticilerden, siyasetçilerden vs… Yakın gelecekteki insanda bu olmayacak. Edilgen değil etken olacağız.
Tüm bu öngörüleriniz doğrultusunda iş seçimini neye göre yapmalı gençler?
İnsan kendine hep şunu sormalı, ben neye yarıyorum, beni insanlar niye sevsin, niye istesin… Bu soruların cevabı yapacağı işin de, yani doğal yetenek ve becerilerinin de cevabı olacak. Bundan sonrasında ‘garantili, kalıcı’ iş bulmayı hedefleyenlerin işsiz kalacağına kesin gözüyle bakabilirsiniz. Dijitalleşme, robotlaşma, yenilenebilir enerji devrimleriyle değişen üretim süreçleri, tüketim ihtiyaçları, teknolojik trendler, yeniçağın yaşamsal koşulları ile değişen fiyatlar, kar marjları, maliyetler ve ücretler vb. gibi hayati nedenlerle artık iş yerlerinin çalışanların sorumluluğunu uzun süre almaları pek olası, akılcı ve operasyonel görünmüyor. O yüzden iş yerleri artık, uzun süreli çalışanlardan oluşan maddi, manevi sorumluluğu her geçen gün daha da taşınamaz hale gelen sabit bölümler yerine geçici, ihtiyaca göre, gereken sürelerde, istenen yetkinliklerde kiralanan proje ekipleri ile çalışmayı tercih ediyorlar. Sürdürülebilir bir kariyer, iş hayatı, şirket yapısı ancak ve ancak geçici, kısa süreli projelere, proje ekiplerin sahip olmak ve o ekiplerin parçası olabilmekle mümkün. Bu iş modelini mümkün kılan en önemli, kilit faktör ise beceri. Bir işte, bir alanda, bir konuda en becerikli, işinin erbabı, konusunun uzmanı olmak.
Üniversiteler nasıl olacak?
Bir konuda becerikli olmak altın değerinde olacak. Haliyle üniversite eğitimi o kadar da önemli olmayacak. Bilgi zaten artık herkese açık. Belli bir zümreye ait değil. Online kurslar ve diploma yerine geçen dijital rozetler üniversitelerin yerini almaya başlayacak.
Geleceğin dünyasında başarı nedir sizce?
Medya Cat Ümit Boyner’e geçende ömür boyu fark yaratan kadın ödülü vermişti. Ödül töreninde konuşmasının sonunda Boyner “Sözümü fütürist Ufuk Tarhan’ın bir sözüyle noktalamak istiyorum” dedi ve benim başarı tarifimi anlattı. Başarı, sırf sen varsın diye bir başkasının mutlu olma halidir bana göre. Herkesin başarı kıstası farklıdır, kimi iyi bir anne olduğu için başarılı hisseder, kimi çok para kazandığı için. Bizi ortak bir başarıda buluşturacak tek kıstas mutluluktur. Sağladığım fayda ile mutlu ediyorsam, başarılı olmuşum demektir. İyi hissetme halini çoğaltmak ve yaymaktır başarı. Örneğin Apple çok fazla cihaz sattığı için değil, o cihazları alanlar kendini iyi hissettiği için başarılıdır.
Geleceğe hazırlık için hangi bölümlerde okumayı tavsiye edersiniz?
Bilim, teknoloji, mühendislik, matematik ve sanatla ilgili bölümlerde okuyan aç kalmaz. Bu bölümlerin alt dallarında uzmanlaşanlar her zaman kazanır. Geleceğin mesleği ise veri madenciliği ve analistlik. Bir yığın bilgi var ve herkes ulaşabiliyor. Eee ne yapacağız bu kadar bilgiyi dediğimiz bir çağda yaşıyoruz. İşte tüm verilerden anlamlı sonuçlar çıkaracak veri madencileri gerekli. Bir de dünyada yasalar devamlı değiştiği için hukuk önemli olmaya devam edecek.
Dünya nüfusu yaşlanıyor. Bu nasıl etkileyecek geleceği?
Gençlik ve yaşlılık kavramları da değişiyor. Yolun yarısı eskiden 35’ti. Ama artık 50. Yaşam süresi uzadı. 50 yaş sonrası işe dönüşler yakın yıllarda artacak. 100 yıldır gençlik fetişizmi hakim. Her şeyi gençlerin üzerine atıp kenara çekilmek istiyoruz. Ama artık bu yapılamayacak. Dünya nüfusu yaşlanıyor ve insan ömrü uzuyor. 50 yaş sonrası girişimcilik başlayacak mesela yakı gelecekte. Ben de bu yaşta yüksek lisansa başladım. 50 yaş üstü hem aklı eserekli değil, burnu sürtülmüş, libidosu kontrol altında, aşırılıklarını törpülemiş. O nedenle iş hayatına daha fazla katkısı olacaktır. Ömrü uzayan insanların yaşam kalitesinin nasıl artacağı da sağlık sektörünün en önemli konusu. Yalnız yaşayacak olan çok sayıda yaşlı insan olacak. Yaşlı arabaları gibi yeni tasarımlar ön planda olacak. Yaşlılar için sensör teknolojileri de gelişecek. Düşmeyi algılayan ve belli bir süre içinde yerden kalkılmaz ise ambulansa haber verecek yer döşemeleri gibi ürünler piyasaya sunulacak.
Sanayi devrimi de olacak mı yeniden?
3D yazıcılar ile bu devrim başladı zaten. Bu devrim üretim ve lojistik sektörünü kökten değiştirecek. Belki artık dev fabrikalar olmayacak. Gemilerle, uçaklarla nakliyat devri bitecek. Bir ürünün internet üzerinden sadece modellemesi gelecek ve ürün küçük imalathanelerde, talep edilen şehirde yapılacak. Dünyada enerji krizinin en önemli sebebi lojistik. 3D devrimi bu krizi de yavaşlatacak.