Fuat Keyman yazdı: 24 Haziran seçimleri: Kimlikler Türkiye’si mi Değerler Türkiye’si mi?

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. E. Fuat Keyman, “Kimlikler Türkiye’sinden Değerler Türkiye’sine geçmemiz gerekiyor” diyor.

24 Haziran seçimlerine hızla yaklaşıyoruz.

1950’lerden bugüne Türkiye siyasi tarihinin en kritik seçimini yaşayacağız: Parlamenter demokrasiden “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne geçişi oylayacak Türkiye.

Yürütmenin –hükümetin- başında başbakanın değil, cumhurbaşkanının olduğu, başbakanlık makamının kaldırıldığı bir sisteme geçiliyor.

Bugün artık “ben kimim” sorusu kadar “hangi değerlere sahibim” ya da “hangi değerleri savunuyorum” sorusu giderek önem kazanıyor.

24 Haziran günü Türkiye hem yeni sistemin ilk Başkanı’nın kim olacağını hem de parlamento çoğunluğunun kimin kazanacağını oylarıyla belirleyecek. İlginçtir; bu kadar önemli, kritik ve ilk niteliği taşıyan bir seçime giden Türkiye’de bundan önceki seçimlerden farklı olarak, seçim heyecanı yok. Son dönemlerin en sönük seçimini yaşıyoruz.

Niye?

Çünkü Türkiye halkı farklı kimlikleri, farklı siyasi tercihleri, farklı sınıfları içinde iki noktada ortaklaşıyor:

Bir, ekonomi ve güvenlik alanında yaşanan endişeler ve gelecek korkusu, seçimleri kimin kazanacağının önüne geçmiş durumdadır.

İki, seçimlerin sonuçlarının ekonomi ve güvenlik alanında yaşanan endişenin ve korkunun çözümü olacağına dair inanç da güçlü değildir.

Son dönemlerde Türkiye’de eğilimler, kutuplaşma, güven, toplumsal uyum vb. alanlarda yapılan araştırmaların tümünde, “terör-şiddet temelinde güvenlik sorunu” ve “ekonomik istikrar ve işsizlik sorunu” ilk ikide yer alan temel sorunlar olarak görülüyor.

Bu anlamda, 24 Haziran seçimlerinin iki ana maddesi ve konusu da “güvenlik” ve “ekonomi” olarak ortaya çıkıyor. Seçim sonuçlarını da adayların söylemleri ve tavırlarının toplum nezdinde ne kadar inandırıcı olduğu belirleyecek.

Seçimi kimin kazanacağı kadar, belki de daha da fazla, “Türkiye’nin Değerler Türkiye’sine” dönüşmesi için çalışmak, çaba harcamak da önemli.

Türkiye halkının ekonomi ve güvenlik alanında giderek artan endişelerinin ve korkularının seçim sonuçlarının önüne geçmesi bize şu saptamayı yapma olanağını veriyor:  Toplumdaki beklenti, seçim yaparak parlamenter demokraside kalma ya da başkanlık sistemine geçme ile ilgili değil. Hangi sistem olursa olsun,  temel sorunların çözümü, yarına ve geleceğe duyulan endişenin ve korkunun giderilmesi ve istikrar ve güvenin sağlanmasıyla ilgili.

Dolaysıyla, seçim yapmaktan daha çok, ya da seçimi kimin kazanacağından daha önemli olarak, Türkiye halkı; sorun çözücü, güven inşa edici, iyi ve adil bir yönetimin uygulamaya sokulmasını istiyor. Ve 24 Haziran seçimlerinin bu bağlamda kendisine garanti vermediğini düşünüyor.

Bu nedenle de 3 Kasım 2002 seçimlerinden bugüne, ilk defa, ne başkanlık seçiminin ne de parlamento seçimin sonuçların kestirebiliyoruz: 4 olasılık da mümkün:

 

1- Cumhur İttifakı her iki seçimi de kazanabilir;

2- Millet İttifakı her iki seçimi de kazanabilir;

3- Cumhur İttifakı iki seçimden birini kazanabilir;

4- Millet ittifakı iki seçimden birini kazanabilir.

 

Bu olasılıkların ortaya çıkmasında, şüphesiz ki, aktörlerin yaptığı hatalar önemli ama daha da genel bir nedeni ortaya koymamız gerekiyor: Son dönemlerde yaşanan ve giderek derinleşen kutuplaşma sorununun yarattığı ‘Kutuplaşmış Türkiye’de, 24 Haziran seçimlerinde ne Başkanlık için ilk turda yüzde 50+1’e ne de parlamento çoğunluğu için gerekli 301 milletvekiline ulaşmak kolay, hele ekonomi ve güvenlik temelinde endişe ve korkusu artmış bir seçmen varken.

2002’den bugüne parlamento seçimlerinin kazanılmasında etkili olan kutuplaşma sorunu, bugün seçim kazanmak için yeterli değil. 

Muhafazakâr, laik, etnik kimlikler arasında kutuplaşmış Türkiye’de, kimlikler içi ve arası gri alanda yer alan endişeli seçmeni kazanan kesim, 24 Haziran’dan başarılı çıkacak.

Diğer bir değişle, kimlikler Türkiye’sinde, kimlik temelli kutuplaşmayı körükleyerek seçim kazanmak bu seçim için mümkün gözükmüyor. Kazanmak için, kimlikler içi ve arası gri alanda yer alan seçmenlerin ekonomi ve güvenlik temelindeki endişelerini karşılayacak ve inandırıcılığı olan bir söyleme sahip olmak gerekiyor.

Başarıyı, benim kimliğim değil, kapsayıcı ve inandırıcı söyleme sahip olmak getirecek.

Bugün artık “ben kimim” sorusu kadar “hangi değerlere sahibim” ya da “hangi değerleri savunuyorum” sorusu giderek önem kazanıyor.

Başka bir söyleyişle, “kimin yönettiği Türkiye” sorusu kadar, belki daha da önemli olarak, “nasıl bir Türkiye” ya da “nasıl bir yönetim tarzı ve anlayışı” sorularına yanıt başarıyı belirleyecek.

Ünlü Fransız felsefecisi Paul Ricour’un önemli ikazına kulak vermek gerekiyor: Topluma, kimlikler değil değerler temelinde yaklaşmalıyız.

Son dönemlerde gerek darbe girişimleri ve hendek savaşları gerekse de içeride kutuplaşma, dışarıda olumsuz algı sorunları, aynı zamanda da sınırlarında yaşanan büyük türbülans nedenleriyle bireysel, günlük ve toplumsal yaşam alanları “endişe-korku-güvensizlik duygularıyla” şekillenen Türkiye’nin, kimlikler yerine değerler temelinde bir yönetim anlayışına, bir toplum sözleşmesine gereksinimi var

Kimlikler Türkiye’sinden Değerler Türkiye’sine geçmemiz gerekiyor.

Seçimi kimin kazanacağı kadar, belki de daha da fazla, “Türkiye’nin Değerler Türkiye’sine” dönüşmesi için çalışmak, çaba harcamak da önemli.

Türkiye halkı, farklılıkları içinde hep birlikte “Değerler Türkiye’sine” hazır, hatta böyle bir Türkiye istiyor. Kutuplaşma ve toplumsal uyum sorunlarının esas itibarıyla siyasal alanda yaşanması ve toplumsal alana aynı derece de yansımaması, kimliklerin değil Değerler Türkiye’si olasılığını güçlendiriyor.

Belki de bu nedenle Türkiye siyasi tarihinin en önemli ve kritik seçimini ancak sönük bir seçim öncesi dönemi yaşıyor. Çünkü ekonomi, güvenlik alanında yaşadığımız endişeler ve korkuların çözümü, kimliklerde değil, aksine değerlerde yatıyor.       

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

Görüşler Haberleri