Gazete manşetlerinin bir çoğu 16 Kasım gündemini ve manşetini G-20 zirvesi olarak belirledi. G-20'ye ise damgasını vuran Paris'teki katliam ve dolayısı ile Suriye ile IŞİD oldu. Teröre odaklanan başlıklardan biri ise Hürriyet Gazetesi'nin manşetindeki çarpıcı iddia idi.
Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Ertuğrul Özkök'ün Paris'ten bildirdiği habere göre, Paris savcısı, cumartesi geç saatlerde gazetecilerin karşısına geçip, kimliği belirlenenlerden birinin adını açıkladı. Bu, Ömer Mustafa isimli 29 yaşında biriydi. Savcı, hiç soru almadan kürsüden indiği için gazeteciler de şu soruyu soramadı: Niye tespit edilen ilk isim buydu? Savcı cevap verseydi eminim, Fransız istihbaratında yaşanan şoku da orada öğrenmiş olacaktık. Çünkü Ömer Mustafa, “S Fişli” kişilerden biriydi ve polisin elinde onunla ilgili bütün DNA bilgileri mevcuttu. Nedeni de çok basitti. Çünkü bu kişi, istihbaratın takibindeydi.
Suriye'de 6 ay kalmış
Fransız istihbaratında "S fişi"nin anlamı şu:
Radikalleşme eğilimindeki kişi. Daha vahimi de vardı. Bu kişi sadece radikalleşme eğiliminde değildi. Daha önce adi suçlardan 8 defa gözaltına alınmış, küçük cezalara çarptırılmıştı. 2013 sonbaharında Suriye'ye gitmiş, 2014 ilkbaharında dönmüştü. Bir süredir Chartres şehrinin La Madeleine adlı semtinde yaşıyordu. Üstelik burada bazı selefi gruplarla ilişki içindeydi ve polis onu izliyordu.
Fransız istihbaratı en zayıf halkayı atlamış
Fransız istihbaratı katliam planlamasındaki en zayıf halkayı atlamış. Şu gerçekler alt alta yazıldığında hata açıkça ortaya çıkıyordu. Çeşitli ülkeleden gelen militanlar buluşuyor, 6 ayrı eylem için muhtemelen günlerce olay yeri incelemesi yapıyorlar. Bütün bunlar için geniş bir iletişim ve ilişki ağı gerekiyordu. Dünyanın en güçlü istihbarat örgütlerinden biri olan DST nasıl olmuş da bu yoğun ilşikninin bir tek noktasını bile yakalayamamıştı. Bunun için şu an buldukları tek gerekçe şuydu "Daha önce terör örgütleriyle hiçbir ilşik tespit edilmemişti."