Kanser hastalığı için alternatif ilaçlar üzerine araştırma yapan Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden (KTÜ) bilim insanları, 'antikanser' özelliği bilinen 'silisyum' metali içeren 'ftalosiyanin' türevi molekülleri sentezledi.
KTÜ Kimya Bölümü'nden Prof. Dr. Zekeriya Bıyıklıoğlu ile doktora öğrencisi Hüseyin Baş, Eczacılık Bölümü'nden Doç. Dr. Burak Barut ve Doç. Dr. Arzu Özel ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'nden (RTEÜ) araştırma görevlisi Turgut Keleş'in araştırmasında; akciğer, karaciğer, cilt ve meme kanseri türlerinde, kötü huylu hücreleri yok eden 2 ayrı yeni bileşik belirlendi.
Laboratuvar testlerinde yapılan deneylerde bileşiklerin akciğer, karaciğer, cilt ve meme kanserinde, kanserli hücrelerin yayılmasını durdurarak, sağlıklı hücrelere zarar vermediği tespit edildi.
Bileşiklerin suda kolaylıkla çözünebildiğini ve parçacıkların çözeltide kümeleşmediğini fark eden uzmanlar, kanser ilaçlarında kullanılamayan aday 2 ayrı bileşik için Türk Panet ve Marka Kurumu'na başvuru yaptı. Uluslararası biyoorganik kimya dergisinde makaleleri yayımlanan bileşikler için patent alan uzmanlar, ayrıca uluslararası patent başvurusunda bulundu.
KTÜ Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zekeriya Byıklıoğlu "Projemizde bazı moleküller üzerinde çalıştık ve 5 farklı kanser türü olarak akciğer, karaciğer, meme, cilt ve prostat kanseri hücrelerinde yaptığımız deneylerde prostat dışındaki 4 kanser hücresinde, klinikte kemoterapi ilacı olarak kullanılan ilaçtan çok daha iyi şekilde kanser hücresini öldürdüğünü tespit ettik. Kanserli hücrelere bizim molekülle işlem yaptığımız zaman, hücreyi öldürme oranı; klinikte kullanılan kanser ilacına göre çok daha etkin olduğunu gördük. Her iki bileşiğimize de Türk Patent ve Marka Kurumu'nda ulusal patent başvurusu yapıp, ulusal patentlerimizi tescilledik. Yine her iki bileşiğimizi Avrupa'da koruma altına almak için uluslararası patent başvurusunda da bulunduk" dedi.
Keşfedilen bileşiklerin ilaç olabilmesini sağlayacak avantajları olduğunu belirten Bıyıklıoğlu "Bileşiklerimizin en önemli özellikleri; suda çözünebilir olmalarıdır. Eğer bulduğumuz moleküller ilaca dönüştürülebilirse; suda çözünüp, direkt olarak vücuda enjekte edilebilir. Ayrıca 'agregasyon', diğer bir adıyla kümeleşme göstermediği için de daha fazla etkinlik gösterecek. Bazı moleküllerin tek bir kanser hücresinde etkinliği vardır. Fakat bizim moleküllerimiz 4 farklı türevde etkinlik göstermesi önemli bir avantaj olarak görülmektedir. Aynı bileşiği 4 farklı kanser hücresinde kullanabilirsiniz. Çalışmalarımız devam ediyor. Hayvan deneyleri ile çalışmalarımız devam etmektedir. Olumlu ve iyi sonuçlar elde edeceğimizi öngörüyoruz" diye konuştu.
Kanser tedavisinde 3 yöntemin sıklıkla kullanıldığını ve bunların da dezavantajları olduğunu söyleyen Bıyıklıoğlu "Kansere karşı bilinen 3 tedavi yöntemi var; cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi. Bunların avantajı olduğu kadar çok fazla yan etkileri var. Hastaları bir yandan iyileştirirken diğer hücrelere zarar vererek farklı sıkıntılar yaratabiliyor. İlaca dönüşme ihtimali uzun bir süreçte olacak ama bunlar elimizde ciddi bir bulgu olarak duruyor. Çalışmalarımız devam ediyor. Hedefimiz olumlu sonuçlar alıp, ülke ekonomisine katkıda bulunmak. İlgili kuruluşlardan destek bekliyoruz" dedi.
Doç. Dr. Burak Barut da "Çalışmanın sonuçlarına göre gelecekte 4 tür kansere karşı ilaç olabilecek güçlü bir potansiyel yakaladık. Hücre hatlarında çalışıp, bunu ortaya koyduk. Kanserli dokuya zarar verip, sağlıklı hücreleri etkilememesi önemli bir bulgu. Hayvan deneylerinde de aynı başarıyı yakaladıktan sonra ilaç olma durumunu net şekilde söyleyebiliriz" diye konuştu.