Suudi Arabistan’da bir yıla yakın süredir veliaht prenslik koltuğunda oturan Muhammed bin Selman (MbS), genellikle ülkede başlattığı ‘ılımlı İslam’ reformlarıyla gündeme geliyor. Ancak kadınlı erkekli gidilen konserler, sinemaların açılması, ‘Amerikan güreşi’ şovları gibi etkinliklerin yanında, MbS ülkesinin bölgesel politikalarında önemli bir değişikliğe de gidiyor. İran’la nükleer anlaşmayı yapan Barack Obama’dan sonra Tahran’a karşı sert tutumuyla bilinen Donald Trump’ın ABD başkanlığına gelmesi, Washington’ın hem Riyad, hem de Tel Aviv’le arasındaki buzların erimesini sağladı. Buna paralel olarak son bir yılda İsrail ve Suudi Arabistan arasında perde arkasında bir yakınlaşma da başladı. İsrail Genelkurmay Başkanı Gadi Eisenkot, geçen aylarda Suudi basınına verdiği mülakatta Riyad ile İran’a ilişkin istihbarat paylaşmaya hazır olduklarını söylemişti. Bundan kısa bir süre sonra İsrail İstihbarat Bakanı Yisrael Katz, MbS’yi Filistin görüşmeleri için ülkesine davet etti. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ise bazı Arap ülkeleriyle görüşmeler yaptıklarını, bunu açıklamaktan ‘utananın’ kendileri olmadığını söyledi.
Ancak Suudiler ve diğer Körfez ülkelerinin İsrail’le resmi ilişki kurabilmesi için, Filistin meselesinin çözümü gerekli görülüyor. Trump yönetiminin, uzun süredir iki tarafa sunulacak bir çözüm paketi üzerinde çalıştığı biliniyor. Peki bu şekilde ortaya konacak bir çözüm planı Filistinlilerin haklarını ne kadar gözetir? Son aylarda Arap ve İsrail medyalarında plana ilişkin çıkan iddialar, Filistinliler açısından olumlu yönde değil. Bunlar arasında milyonlarca Filistinli mültecinin dönüş haklarının ellerinden alınması, Kudüs’ün İsrail’in, Ebu Dis’in Filistin’in başkenti olması, Batı Şeria’daki işgal yerleşimlerinin aynen kalması gibi iddialar yer alıyor. Öte yandan ABD, bu ay içinde Kudüs’e taşıdığı İsrail Büyükelçiliği’nin açılışını yapacak. Elçiliğin Tel Aviv’den Kudüs’e taşınması, işgalin tanınması anlamına geliyor.
Bu ortamda MbS’nin İsrail’le yakınlaşma çabalarına ilişkin önemli bir haber geldi. İsrailli Kanal 10 televizyonunun haberine göre, geçen ay üç haftalık bir ABD ziyaretine çıkan MbS, 27 Mart günü New York’ta ABD’nin önemli Yahudi örgütlerinin liderleriyle kapalı bir toplantıda bir araya geldi. MbS, bu görüşmede Yahudi liderlere Filistinlilerin ya ABD tarafından sunulacak çözümü kabul etmesi, ya da şikayet etmeyi bırakması gerektiğini söyledi. İsrail’in New York konsolosluğunda çalışan bir diplomatın toplantıya ilişkin ülkesine gönderdiği notlara ulaşan Kanal 10, haberi ayrıca toplantıya ilişkin bilgi sahibi olan İsrailli ve ABD’li kaynaklara doğrulattığını açıkladı. Habere göre MbS, toplantıda şu ifadeleri kullandı: “Filistin liderliği, onlarca yıldır fırsat üstüne fırsat kaçırarak kendilerine sunulan bütün barış önerilerini reddetti. Artık, Filistinlilerin bu önerileri kabul edip müzakere masasına oturmasının, ya da şikayet etmekten vazgeçip çenelerini kapatmasının zamanı geldi.”
Kanal 10’un haberine ögre MbS, toplantıda iki noktaya vurgu yaptı. Filistin meselesinin Suudi yönetimi için en önemli konu olmadığını, asıl önceliklerini bölgede artan İran nüfuzuna karşı koymak olduğunu belirtti. MbS ikinci olarak, Filistinliler ne kadar eleştiride bulunursa bulunsun, Körfez ülkelerinin İsrail’le ilişkilerinin normalleşmesi için Filistin meselesinde kayda değer bir ilerleme sağlanması gerektiğini söyledi. Toplantıda bulunan bir kişi, Yahudi liderlerin, MbS’nin bu sözlerini duyduktan sonra ‘sandalyelerinden düştüklerini’ söyledi. ABD yönetimi, geçen aylarda Filistin paketinin son haline yaklaştıklarını, bunu ‘doğru yer ve zamanda’ kamuoyuyla paylaşacaklarını açıklamıştı.
HAMANEY: ABD SUUD'U BİZE KARŞI KIŞKITIYOR
Tahran’da 1 Mayıs İşçi Günü münasebetiyle konuşan İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, ABD’yi İran’a karşı ekonomik savaş yürütmek ve bölge ülkelerini İran aleyhine tahrik etmekle suçladı. İran’a yönelik ekonomik yaptırımlarıyla ön plana çıkan ABD Hazine Bakanlığını hedef alan Hamaney, “Bugün bizim aleyhimize çalışan savaş karargâhı ABD’nin Hazine Bakanlığıdır. Düşmanlarımızın İran’la mücadele yollarından biri ekonomi, diğeri de anlayışı kıt bazı bölge ülkelerini aleyhimize tahrik etmeleridir” dedi. ABD’nin Müslümanları birbirleriyle savaştırmak istediğini öne süren Hamaney, Washington yönetiminin bölgede ihtilaf ve çatışma çıkarmak için İran’a karşı Suudi Arabistan’ı kışkırttığını söyledi. İran’ın bölgedeki askeri varlığına yönelik ABD’nin eleştirilerine de değinen Hamaney, İran’ın bu bölgede yer aldığını, ABD’nin buradan çekilmesi gerektiğini kaydetti. ABD Başkanı Donald Trump, İran’la imzalanan nükleer anlaşmanın yeniden düzenlenmesi gerektiğini aksi takdirde ülkesinin anlaşmadan çekileceğini açıklamıştı.
İSRAİL SURİYE'DEKİ İRAN HEDEFLERİNİ VURDU
Suriye’de rejime ait askeri üslerin önceki gece vurulmasının ardından İsrail Güvenlik Kabinesi’nin acil toplantı kararı aldığı bildirildi. İsrail basınında yer alan haberlere göre, Güvenlik Kabinesi ‘kuzey sınırındaki’ son gelişmeleri değerlendirmek üzere bugün öğleden sonra acil olarak toplandı. İsrail Savunma Bakanlığı’nda düzenlenecek toplantıya bazı bakan ve askeri yetkililerin katılacağı belirtildi. Güvenlik Kabinesi’nin ana gündem maddesinin Suriye’de yaşanan son gelişmeler olduğu kaydedildi. Suriye resmi haber ajansı SANA, önceki gün 22.30 sularında rejimin Halep ve Hama’daki iki askeri üssüne füze saldırısı düzenlendiğini duyurmuştu. Her iki üste İran destekli unsurların bulunduğuna yer veren İran’ın yarı resmi ajanslarından İSNA’nın haberinde ise saldırıda en az 18’i İranlı güçlerden olmak üzere çok sayıda kişinin öldüğü bildirilmişti. İsrail ordu sözcülüğü AA muhabirinin Suriye’deki saldırılarla ilgili sorusuna yorum yapmaktan kaçındı. Suriye’nin Humus şehrindeki T-4 hava üssüne 9 Nisan’da düzenlenen hava saldırısında 2’si asker, 5’i milis 7 İranlı ölmüş, Rusya ve İran saldırıyla ilgili İsrail’i suçlamıştı.